T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 365

            KARAR NO  : 2018 / 388

            KARAR TR   : 25.6.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacı         : B.A.’e Vekaleten V.A.

Vekilleri       : Av. M.E.Y., Av M.K.

Davalı          : Hasköy Belediyesi Başkanlığı

Vekili           : Av.Y.T.Ö.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin 25.12.2013 tarihinde, Hasköy İlçe Merkezinde, Lise caddesinden Hasköy çarşı merkezine doğru giderken yolda bulunan kırık rögar kapağına çarpması nedeni ile 49 A... plakalı araçta maddi hasar meydana geldiğini; olayda rögar kapağı kırık olduğu halde herhangi bir işaret ya da uyarıcı levha bırakmayan ve kazanın meydana gelebileceği düşüncesi ile hiçbir önlem almayan davalı Hasköy Belediye Başkanlığının kusurlu olduğunu; kaza tespit tutanağında da müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, yolun yapımı ve bakımından sorumlu olan kuruluşun kusurlu olduğunun  saptandığını ifade ederek; müvekkilinin uğramış olduğu zarara karşılık aracın hasar görmesi nedeniyle  şimdilik 4.000 TL, aracın değer kaybı nedeniyle 1.000 TL olmak üzere toplam 5.000 TL.nin  faiziyle birlikte tazmini istemiyle 14.3.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

MUŞ 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 13.11.2014 gün ve E:2014/227, K:2014/997 sayı ile “(…) Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Belediye hizmetleri ile uğranılan zararın giderimi için açılan tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.”

Ülkemizde yargı teşkilatı olarak Adli Yargı ve İdari Yargı teşkilatı bulunmaktadır. Adli Yargı Mahkemeleri, İdari Yargı Mahkemelerinin görev yetkisinde olmayan davalar için sorumlu ve görevlidir. Adli Yargı Mahkemeleri kendi içerisinde Hukuk Mahkemeleri ve Ceza Mahkemeleri olarak ayrılmaktadır. İdari Yargı Mahkemeleri ise İdari Yargının konusunu oluşturan davaları görür ve ülkemizde İdare Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemesi ve Vergi Mahkemesi olarak isimlendirilmiştir. Adli Yargıda, usul hükümlerinin düzenlenmiş olduğu 6100 sayılı HMK.nın genel hükümler ayrımının birinci bölümünde Adli Yargı içerisinde bulunan mahkemelerin görevinin niteliği ve nasıl belirleneceği düzenlenmiş olup, aynı kanunun 1. maddesinde, görevin kanunla düzenleneceği ve görevin kamu düzenine ilişkin olduğu belirtilmiştir.

Anayasamızın 125. maddesinin 1. fıkrasında; "idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır..." şeklinde düzenleme mevcuttur.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda ise; İdarenin eylem ve işlemlerine karşı açılacak davaların türü, bu davaların açılma şekli, bu davaların yöneltileceği kişiler ve açılan bu davalara mahkemelerce bakılma usulü ve sonuçları düzenlenmiştir.

Yapılan yargılamada; Tüm deliller dosya arasına alınmış, davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu görev itirazı değerlendirilmiş ve davanın esasının davalı belediyenin yapması gereken bir hizmeti yapmamasından veya eksik yapmasından kaynaklandığının iddia edildiği anlaşılmıştır. Davalı belediyenin atfedilen bu kusuru da hukuk terminolojisinde hizmet kusuru olarak adlandırılır ve bu tür iddiaların çözüm mercii tam yargı davası adı altında idare mahkemeleridir. Yukarıda da belirtildiği gibi mahkemelerin görevinin kanunla belirlenmiş olması, görev hususunun kamu düzenini ilgilendirmesi ve mahkemece her zaman değerlendirilebileceğinin belirtilmesi karşısında davacının iş bu davayı Hasköy Belediye Başkanlığı aleyhine görevli ve yetkili İdare Mahkemesinde açması gerektiği değerlendirildiğinden davacının davasının görev nedeni ile reddine karar vermek gerektiği düşünülmüş açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;

1-)Davacının açmış olduğu davanın idari yargının görevinde olduğu anlaşıldığından mahkememizin açılan davada GÖREVSİZLİĞİNE…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle, 21.1.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Van 3.İdare Mahkemesi; 26.2.2015 gün ve E:2015/90, K:2015/278 sayı ile dava konusu tazminat miktarı hususunda farklılıkların bulunduğu, bu hususun düzeltilmesi gerektiği, ayrıca dava konusu edilen aracın kime ait olduğunu gösterir ruhsat örneğinin dava dilekçesine eklenmediğinin görüldüğü, yargılamanın bu haliyle yapılabilmesine ve hüküm kurulabilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle; dava dilekçesinin; 2577 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinin l/d bendi gereğince reddine karar vermiş; davacı vekili bunun üzerine dilekçesini yenileyerek; aynı olay nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 100,00 TL değer kaybı ile 13.480,00 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle yeniden idari yargı yerine başvurmuştur.

VAN 3.İDARE MAHKEMESİ; 22.3.2018 gün ve E:2015/921 sayı ile “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiş, öte yandan 5302 sayılı İl Özel idaresi Kanunu'nun il özel idaresinin görev ve sorumluluklarını düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde de, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; belediye sınırları dışında yol hizmetlerini vermek il özel idaresinin görev ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”, kuralına yer verilmiştir.

Belirtilen yasa değişikliği ile 2918 sayılı yasa kapsamında açılacak sorumluluk davalarının adli yargı yerinde çözümlenmesinin öngörüldüğü, başka bir anlatımla idareye ait olan veya idarece işletilen motorlu araçların yol açtıkları kazalar nedeniyle doğduğu ileri sürülen zararlar dahil olmak üzere, 2918 sayılı yasa ile öngörülen yükümlülüklere aykırı davranıldığı iddiasıyla açılacak tüm sorumluluk davalarının adli yargıda çözümlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Belirtilen yasa değişikliği sonrasında adli ve idari yargı yerleri arasında çıkan görev uyuşmazlıklarıyla ilgili olarak Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü tarafından 2012 yılında verilen kararlarda, motorlu araç kazaları nedeniyle oluşan zararların oluşumunda idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle kamu idareleri aleyhine açılan davalarda adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Örneğin 12.02.2013 tarih ve 28557 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 24.12.2012 tarih ve E:2012/539, K.2012/436 sayılı kararı ile, sinyalizasyon hatası nedeniyle iki aracın çarpışması şeklinde gerçekleşen kaza sonucu oluşan 12.550 TL maddi zararın tazmini istemiyle açılan davada, "Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır." gerekçesine yer verilmek suretiyle adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kaldırılmıştır.

Dava konusu uyuşmazlıkta, davacı tarafından, davacının 25/12/2013 tarihinde Hasköy çarşı merkezine doğru giderken yolda bulunan kırık rögar kapağına çarpması nedeniyle 49 A... plakalı araçta maddi hasar meydana geldiğini, bu olayda rögar kapağı kırık olduğu halde herhangi bir işaret ya da uyarı levha bırakmayan ve kaza meydana gelebileceği düşüncesi ile hiçbir önlem almayan davalı idarenin kusurlu bulunduğu, yolun yapım ve bakımından sorumlu olan kuruluşun kusurlu olduğunu, bu nedenle davacının uğramış olduğu zarar karşılık şimdilik araç tamir ücreti 4.000,00 TL, aracın değer kaybı nedeniyle 1.000,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/227 esasına kayden açılan davanın, anılan Mahkemenin 13/11/2014 tarih ve E:2014/227, K:2014/997 sayılı ilamı ile davanın yargı yolu farklılığı (görev) sebiyle usulden reddedildiği, bakılan davanın B.A.'e ait 49 A... plakalı aracın, 25.12.2013 tarihinde, Muş İli, Hasköy İlçesi, Lise Caddesinden Hasköy çarşı merkezine seyir halinde iken yolda bulunan kırık rögor kapağına çarpması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 100,00 TL değer kaybı ile 13.480,00 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, bakılan dava yukarıda aktarılan yasal düzenlemeler ve mahkeme kararları değerlendirildiğinde, tazmini istenilen zararların bir trafik kazasından doğduğu, dava dilekçesinde kazanın davalı idarenin kusuruyla meydana geldiğinin belirtildiği ve davanın 2918 sayılı yasadan kaynaklanan bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi iddiasına dayanılarak açılan bir dava niteliğinde olduğu görülmüş olup, bu nedenle davanın görüm ve çözümünde adli yargı düzeninin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

-Davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanısıyla 2247 sayılı Kanunun 19. maddesine istinaden görevli yargı merciin belirlenmesi için (Mahkememizin dava dosyası ile Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/227 Esas sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilerek) Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına,

-Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye kadar işbu dava dosyasının bekletilmesine…” karar vermiş;  Mahkemece 8.5.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyası, 20.5.2018 tarihinde Mahkememiz kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu;  idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyasının bir örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi zararın davalı idarece tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının 25/12/2013 tarihinde Hasköy çarşı merkezine doğru giderken yolda bulunan kırık rögar kapağına çarpması nedeniyle 49 A... plakalı araçta maddi hasar meydana geldiği, bu olayda rögar kapağı kırık olduğu halde herhangi bir işaret ya da uyarı levha bırakmayan ve kaza meydana gelebileceği düşüncesi ile hiçbir önlem almayan davalı idarenin kusurlu bulunduğu iddia edilerek; adli yargı yerinde araç tamir ücreti olarak şimdilik 4.000,00 TL, aracın değer kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL.nin;  idari yargı yerinde ise,  araç değer kaybı olarak 100,00 TL.nin,  araçta oluşan maddi zarar olarak da 13.480,00 TL.nin, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Van 3.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Muş 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve E:2014/227, K:2014/997 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

       

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 3.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Muş 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve E:2014/227, K:2014/997 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

 

Üye

Birgül

KURT