T.C.

  UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

          ESAS     NO: 2018/526

          KARAR NO: 2018/ 646

          KARAR TR : 22.10.2018              

       

ÖZET: 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un 5. maddesinin on altıncı fıkrası uyarınca verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılan davanın, iş yerinin belirli bir süre için kapatılması kararı verilmiş ve hakkında ayrıca dava açılmış olsa dahi ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : N.Ş.

Vekili              : Av. F.T.

Davalı             : Karesi Kaymakamlığı

Vekili              : Av. M. Ç.

 

OLAY            : Karesi Kaymakamlığı İlçe Sağlık Müdürlüğünün 7.4.2017 Olur tarihli 2017/53 sayılı idari yaptırım kararı ile, davacının işletmeciliğini yaptığı “Derman Bar” isimli eğlence yerinde 19.3.2017 günü yapılan denetimlerde, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un 5. maddesinin ilgili fıkraları gereği kapalı alanda tütün ürünü tüketilmemesine ilişkin yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin tespit edildiğinden bahisle, 4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı adına 1.486 TL idari para cezası verilmiş;

Karesi Kaymakamlığı İlçe Sağlık Müdürlüğünün 20.4.2017 Olur tarihli 2017/57 sayılı idari yaptırım kararı ile, davacının işletmeciliğini yaptığı “Derman Bar” isimli eğlence yerinde 4.4.2017 günü yapılan denetimler sonucunda, 19.3.2017 günü yapılan denetimlerde 4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ilgili fıkraları gereği kapalı alanda tütün ürünü tüketilmemesine ilişkin yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmediği nedeniyle  davacı adına 1.486 TL idari para cezası verildiği, 4.4.2017 tarihinde fiilin devam ettiğinin tespit edildiğinden bahisle,  4207 sayılı Kanun’un  5. maddesinin on altıncı fıkrasında yer alan “Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin tekerrürü  halinde idari para cezası bir kat arttırılarak verilir.” hükmü gereği davacı adına birinci tekerrür nedeniyle 2.972 TL  idari para cezası verilmiş;

Karesi Kaymakamlığı İlçe Sağlık Müdürlüğünün 16.2.2018 Olur tarihli 2018/22 sayılı idari yaptırım kararı ile, davacının işletmeciliğini yaptığı “Derman Bar” isimli eğlence yerinde 24.1.2018 günü yapılan denetimler sonucunda, 19.3.2017 günü yapılan denetimlerde 4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ilgili fıkraları gereği kapalı alanda tütün ürünü tüketilmemesine ilişkin yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmediği nedeniyle  davacı adına 1.486 TL idari para cezası verildiği, 4.4.2017 tarihinde fiilin devamından birinci tekerrür nedeniyle 2.972 TL  idari para cezası verildiği belirtilerek, 24.1.2018 tarihinde fiilin tekrar ettiğinin tespit edildiğinden bahisle, ikinci tekerrür nedeniyle  4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin on altıncı fıkrası uyarınca davacı adına  4.458 TL idari para cezası verilmiş;

Karesi Kaymakamlığı İlçe Sağlık Müdürlüğünün 19.2.2018 gün ve …./858-163 sayılı yazısı ile, Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü Denetim Ekiplerinin kontrolü sonucu 24.1.2018 tarihinde davacının işletmeciliğini yaptığı “Derman Bar” isimli işyerinde yapılan denetim sonucu bir yıl içinde işlenen ikinci tekerrür (üçüncü ihlal) nedeniyle tutulan tutanakta belirtildiği üzere, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un ilgili hükümlerine aykırı hareket edildiğinin tespit edildiğinden bahisle adına  4.458 TL idari para cezası verildiği, İldeki denetimlerin sürekli ve titizlikle devam ettiği, bundan sonraki denetimlerde bu işyerinde  bir yıl içinde üçüncü tekerrür (dördüncü ihlal) tespit edildiği takdirde, 4207 sayılı Kanun'un 5. maddesinin on altıncı fıkrasında yer alan "Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır." hükmü gereği işyerine kapatma cezasının uygulanacağı davacıya bildirilmiştir.

Davacı vekili, Karesi Kaymakamlığı İlçe Sağlık Müdürlüğünün 2017/53, 2017/57 ve 2018/22  sayılı idari yaptırım kararları ile verilen idari para cezaları ile 19.2.2018 tarih ve 163 sayılı yazı ile bildirilen “10 günlük kapatma cezasının iptaline karar verilmesi” şeklindeki istemini içerir başvuru dilekçesi ile adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

BALIKESİR 1. SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 17.4.2018 gün ve D. İş:2018/746 sayı ile, 2017/53 ve 2017/57 sayılı idari yaptırım kararları ile verilen idari para cezalarına karşı 15 günlük yasal süre geçtikten sonra itiraz edildiğinden itirazın 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 28/1-b. maddesi uyarınca usulden reddine, 2018/22 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezası ile birlikte işyeri kapatma cezası olarak idari yaptırım da uygulandığı belirtilerek, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. madde ve fıkrası  uyarınca yapılan başvuru konusunda karar verme görevinin idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

Davacı vekili, 16.5.2018 tarihinde Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliğine verdiği dilekçe ile,  görevsizlik kararı verilen idari para cezası yönünden dosyanın  görevli Balıkesir İdare Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.

Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliği, 17.5.2018  gün ve D. İş:2018/746 sayılı üst yazıyla dava dosyasını Balıkesir İdare Mahkemesine göndermiştir.

BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ: 20.6.2018 gün ve E:2018/841 sayı ile, Karesi Kayma-kamlığı İlçe Sağlık Müdürlüğünün 19.2.2018 tarihli 163 sayılı işleminin, işyeri kapatma cezası mahiyetinde bir işlem olmadığı, sadece, “aynı ihlalin dördüncü kez tekrarlanması halinde 4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin on altıncı  fıkrası uyarınca işyeri kapatma cezası uygulanacağına” ilişkin yasal düzenlemeyi hatırlatıcı ve dolayısıyla bilgilendirici mahiyette bir yazıdan ibaret olduğu, dolayısıyla ortada idari para cezası ile birlikte uygulanmış bir işyeri kapatma yaptırımının bulunmadığı, bu durumda davaya bakma görevinin adli yargı yerine ait olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek, 4207 sayılı Yasa’da  bu Kanun hükümlerine göre verilen idari para cezasına karşı başvuru yolu gösterilmediğinden Kabahatler Kanunu’nun 27/1. maddesi uyarınca davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına ve davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Hicabi DURSUN’un başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 tarihli toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.” ; 27. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.” denilmiştir.

Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinin birinci fıkrasında (Değişik: 10/6/1994-4001/2 md.), “İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.”; 9. maddesinin birinci fıkrasında (Değişik: 5/4/1990 - 3622/2 md.), “Çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir.” hükmü yer almıştır.

Hukuk  uyuşmazlıklarında, görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi, ancak aynı yargı düzeni içinde yer alan mahkemeler arasında olanaklı olup, bu hususa ilişkin  “görev” kuralları, aynı yargı düzeni içindeki mahkemelerin işbölümü esasına ilişkin düzenlemelerdir. Oysa yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda, görevli olduğundan bahisle farklı bir yargı düzeninde yer alan mahkemeye dava dosyasının gönderilebilmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır.

Göreve ilişkin kararın, işbölümü esasına göre veya yargı yolu bakımından verilmiş olması farklı sonuçlar doğurmaktadır. Şöyle ki; işbölümü esasına göre verilen görevsizlik kararı sonucu dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi durumunda, dava başvuru tarihi itibariyle görevli mahkemede açılmış sayılmaktadır. Yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda ise, görevli olduğu işaret edilen yargı yerine, bu yargı yerinin uyguladığı usul kurallarına uygun olarak yeniden dava açılması zorunlu bulunmaktadır.

Olayda, adli yargı yerince, Mahkemenin görevsizliğine, itiraz edenin idari yaptırım kararına karşı idari mahkemeye  başvuru serbestisine karar verildikten ve  kararın kesinleşmesinden sonra,  davacı vekilince adli yargı yerine verilen dilekçe ile,  dosyanın, görevli İdare Mahkemesine gönderilmesi talep edilmiş, adli yargı yerince üst yazıyla dava dosyası idari yargı yerine gönderilmiş ve bu yargı yerince, kendisine gelen adli yargı yerine ait dava dosyası üzerinde inceleme yapılarak 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre  Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verilmiş olup, yukarıda yapılan açıklamalara göre, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3 ve 9. maddelerinde öngörülen şekilde usulüne uygun olarak idari yargı yerine açılmış bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Durum böyle olmakla birlikte, kamu düzenine ilişkin bulunan usul eksikliğinin tespiti ve düzeltilebilmesi Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkisi dışında kaldığından, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının varlığı kabul edilerek çözüme kavuşturulması,  Anayasa’nın ekonomiklik ve sürerlilik prensiplerine, dava ekonomisine ve Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına da uygun düşecektir.

Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesinin 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu –Türkiye kararında (Başvuru No: 36533/04); İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 9. maddesinin uygulamasının çok katı biçimde ve aşırı şekilci gerçekleşmesi nedeniyle, başvuranların mahkemeye erişim haklarının ve dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6/1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varıldığı hususu da gözetildiğinde, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine  göre yapılan başvuruda,  “Karesi Kaymakamlığı  İlçe Sağlık Müdürlüğünün 16.2.2018 Olur tarihli 2018/22 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen 4.458 TL idari para cezası ile Karesi Kaymakamlığı İlçe Sağlık Müdürlüğünün 19.2.2018 gün ve …./858-163 sayılı yazısıyla verildiği ileri sürülen 10 günlük kapatma cezasının iptali istemiyle açılan dava yönünden” oluştuğu anlaşılan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının  Önlenmesi ve Kontrolü  Hakkında Kanun’un  5. maddesinin  on altıncı fıkrası uyarınca verilen idari para cezası ile aynı fıkrada yer alan, bir yıl içinde üçüncü tekerrür (dördüncü ihlal) tespit edildiği takdirde, “Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır.” hükmü gereği, işyerine kapatma cezasının uygulanacağı yönünde davacıya yapılan bildirimin iptali istemiyle açılmıştır.

4207 sayılı Kanun’un “Ceza hükümleri” başlığı altında düzenlenen 5. maddesinin ikinci fıkrasında, “ (Değişik: 13/2/2011-6111/202 md.) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumlularına, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”; on altıncı fıkrasında, “ (Ek: 13/2/2011-6111/202 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/27 md.) Bu maddedeki cezaları gerektiren fiillerin bir yıllık dönemde tekerrürü hâlinde idari para cezası bir kat; ikinci tekerrürü hâlinde iki kat artırılarak verilir. Aynı dönemdeki üçüncü tekerrürde de iş yeri on günden bir aya kadar kapatılır.” denilmiş; “Tütün ürünlerinin yasaklanması” başlığı altında düzenlenen 2. maddesinin birinci fıkrasında ise, “Tütün ürünleri; a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,

           b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında,

           c) (Değişik: 24/5/2013-6487/26 md.) Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,

           ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,

           d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde,

            tüketilemez….. ” hükmü yer almıştır.

           Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

            uygulanır.”; 16. maddesinde, “(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.

(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir”; 19. maddesinde, “(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;     

a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,

b) İşyerinin kapatılması,

c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,

d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,

Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” düzenlemeleri yer almıştır.          

Buna göre, Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, Kanun’un 19. maddesinde sayılan yaptırımlar saklı tutulmak kaydıyla, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

          5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrasında, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu’ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

          19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık Mahkemesince, idari para cezası yönünden oluşan olumsuz  görev uyuşmazlıklarının çözümünde, idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması ve dosya içeriğinden bu kararın idari yargı yerinde dava konusu edildiğinin anlaşılması halinde; idari para cezasına ilişkin kararın  hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılarak, idari yargı yerince verilen görevsizlik kararlarının  kaldırılmasına karar verilmiştir.

Olayda, 4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ilgili fıkrası gereği kapalı alanda tütün ürünü tüketilmemesine ilişkin yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmediği ve  fiilin tekrar ettiğinin tespit edildiğinden bahisle, ikinci tekerrür nedeniyle  4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin on altıncı fıkrası uyarınca davacıya idari para cezası verildiği ve bir yıl içinde üçüncü tekerrür (dördüncü ihlal) tespit edildiği takdirde  işyerine kapatma cezasının uygulanacağının davacıya bildirildiği, işyeri hakkında her hangi bir kapatma kararı bulunmadığı, ancak ileri sürüldüğü gibi işyerinin 10 gün süre ile kapatılmasına karar verilmiş olsaydı dahi; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Saklı tutulan hükümler” başlığını taşıyan 19. maddesinde, “diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için, ….. İşyerinin kapatılması …….gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır” denilerek, ilgili kanununda, bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulan,  başka bir deyişle, belirtilen istisnalar içinde sayılan yaptırımlardan biri olan “işyerinin kapatılması”na ilişkin hükmün, 4207 sayılı Kanun’da ilk kez 13.2.2011 tarih ve 6111 sayılı Kanun’un 202. maddesiyle,  daha sonra 24.5.2013 tarih ve 6487 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle değiştirilerek yeniden düzenlendiği ve bu karara karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gözetildiğinde, oluşacak olumsuz  görev uyuşmazlığının çözümünde, işyerinin belirli bir süre ile kapatılmasına ilişkin kararın iptali istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde görüleceği nedeniyle, adli yargı yerinin görevli olduğu açıktır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

 İncelenen uyuşmazlıkta, 4207 sayılı Kanun’un 5. maddesinin on altıncı fıkrası uyarınca verilen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4207 sayılı Kanun’da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren her hangi bir kararın da bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Balıkesir İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 17.4.2018 gün ve D. İş:2018/746 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Balıkesir İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 17.4.2018 gün ve D. İş:2018/746 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 22.10.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

  Başkan                              Üye                                 Üye                                  Üye                    

   Hicabi                             Şükrü                            Mehmet                              Birol  

DURSUN                         BOZER                           AKSU                             SONER         

 

 

 

 

 

      Üye                                  Üye                                  Üye

Süleyman Hilmi                    Aydemir                          Nurdane

    AYDIN                             TUNÇ                            TOPUZ