T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2024/205 KARAR NO : 2024/447 KARAR TR : 07/10/2024 |
ÖZET: Mülkiyeti davacıya ait taşınmaza, üzerindeki ağaçlara ve bostanlık ekinine zarar verildiği iddialarıyla ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı :S.C
Vekili : Av. Ü.C
Davalılar : 1-Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. Ö. B
2-Yüksekova Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. M. G. Y
I. DAVA KONUSU OLAY
1. Davacı vekili, müvekkilinin Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, V.K , ...ada, ... parsel numaralı taşınmazın maliki olduğunu, müvekkiline ait taşınmazın Yüksekova Büyükçay Deresinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından üstlenilen ıslah çalışmaları neticesinde zarar gördüğünü, 2019 yılından itibaren yapılan dere ıslahı çalışmaları nedeniyle müvekkilinin taşınmazındaki kavak ve meyve ağaçlarının söküldüğünü, dere ıslahından dolayı dere yatağının genişletilerek buradan alınan toprak kütlelerinin müvekkilinin taşınmazına taşındığını, iş makinelerinin müvekkilinin taşınmazından geçerek taşınmazı kullanılamaz hale getirdiğini, ekinlerine zarar verdiğini belirterek, dava konusu taşınmaza, dere yatağından alınan toprak ve molozun taşınmasından dolayı taşınmazda yarattığı değer düşüklüğü için şimdilik 2.000 TL, dava konusu taşınmazda bostan ekildiğinden, taşınan toprağın bostanlığa zarar vermesinden dolayı bostanlık ekini için şimdilik 2.000 TL, dava konusu taşınmazda bulunan keşif sonrası tespiti mümkün olacakolan kavak veelma ağaçlarının dere yatağının genişletilmesi amacıyla kesilmesinden dolayı oluşan şimdilik 2.000 TL, dava konusu taşınmazın dere yatağına uzanan kısmındadere yatağının güvenlik şeridi ve duvarla örülmesinden dolayı sulama imkanının tamamen kısıtlanması ve tarlanın kuruması sebebiyle oluşan şimdilik 2.000 TL, dava konusu taşınmazın eski haline gelmesi ve eski verimine kavuşması için harcanacak emek ve mesaiye karşılık şimdilik 2.000 TL olmak üzere toplamda şimdilik 10.000 TL maddi zararın, zararitibaren işleyecek değişen oranlarda en yüksek avans faizi (ticari faiz) ile birlikte tahsili istemiyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.
II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ
A. İdari Yargıda
2. Van 2. İdare Mahkemesinin 12/05/2022 tarih ve E.2022/1269 sayılı ara kararı ile, davanın doğru hasım olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü husumetiyle incelenmesi gerektiğinden, Tarım ve Orman Bakanlığının hasım mevkiinden çıkarılarak, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün hasım mevkiine alınmasına karar vermiştir.
3. DavalıDevlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekilinin talebi üzerine, Van 2. İdare Mahkemesinin 06/03/2023 tarih ve E.2022/1269 sayılı ara kararı ile, davanın doğru hasım olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Yüksekova Belediye Başkanlığı husumetiyle incelenmesi gerektiğinden, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yanında Yüksekova Belediye Başkanlığının da hasım mevkiine alınmasına karar vermiştir.
4. Davalı Yüksekova Belediye Başkanlığı vekili, süresi içinde verdiği savunma dilekçesinde; Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazminine ilişkin davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği görüşüyle, davanın görev yönünden reddini talep etmiştir.
5. Van 2. İdare Mahkemesi 26/01/2024 tarih ve E.2022/1269 sayılı kararı ile,davalı idarenin görev itirazının reddine ve mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Uyuşmazlığa konu olayda, davacının maliki olduğu bir kısım mal varlığı değerlerinin davalı idarenin eylemleri nedeniyle zarar gördüğünün iddia edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davanın konusunun, davalı idarece kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile taşınmaz üzerinde yer alan bir kısım yapıların yıkılması nedeniyle oluşan zararın tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmakta olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır..."
6. Davalılardan Yüksekova Belediye Başkanlığı vekili tarafından, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyasının aslı ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Talebi
7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, 2247 sayılı Kanun'un 10. ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vererek dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Bilindiği gibi, Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yollan, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.02.1959 tarihli ve 1958/17 Esas, 1959/15 Karar sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Dava dosyalarının incelenmesinden, davacı tarafından maliki olduğu taşınmazının bulunduğu bölgede yapılan dere ıslah çalışması nedeniyle taşınmazının ve taşınmaz üzerindeki mahsulün zarar gördüğünden bahisle zararın ödenmesi talebinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından reddedildiği, bunun üzerine yukarıda belirtilen zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı görülmüştür.
Mülkiyeti davacıya ait taşınmaza ve üzerindeki ağaçlara ve mahsule zarar verildiği iddialarıyla meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan, davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.
Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır..."
8. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca,2247 sayılı Kanun'un 13/3. maddesine göre Danıştay Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
III. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCESİ
9. Danıştay Başsavcısıuyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu ve 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca yapılmış başvurunun reddi gerektiği yönünde yazılı düşünce vermiştir. Yazılı düşüncenin ilgili kısmışöyledir :
''...2577 sayılı İdârî Yargılama Usûlü Kanûnunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idârî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukûka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan "iptal dâvâları";(b) bendinde ise, idârî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan "tam yargı dâvâları" idârî dâvâ türleri arasında sayıldığından, bir kamu hizmetinin yürütülmesi dolayısıyla idâre tarafından kamu gücü kullanılarak tek taraflı iradeyle tesis edilen işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların idârî yargı merciince çözümlenmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak hazırladığı plan ve projeye göre meydana getirdiği tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idârenin bu eylemlerinden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından tam yargı dâvâsı açılabileceği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
Dere yatağının duvarla örülmesinden dolayı tarlasını sulama imkânının kısıtlandığını, dere yatağından idârece alınan toprağın taşınması sırasında taşınmazında değer kaybı oluştuğunu ve meyve ağaçlarının kesilmesi nedeniyle zarara uğradığını ileri süren dâvâcının bu iddialarına göre idarece hazırlanan plan ve projeye uygun olarakyapılan ıslah çalışması sırasında E.1958/17, K.1959/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirtilen şekilde taşınmaza kamulaştırmasız el atma sayılabilecek bir fiilin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, "Taşkın Koruma İnşaatı Projesi" kapsamında Belediye ile imzalanan protokole göre Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce 6200sayılıKanunagöreyürütülenkamuhizmetininyerinegetirilmesisırasındauğranıldığı ileri sürülenzararıntazminiistemiyleaçılandavanın2577sayılıKanûnun2.maddesinin(1-b) işaretli bendi uyarıncaidârî işlemve eylemlerdendolayı kişisel haklarıdoğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idârî yargı merciince çözümlenmesi gerekmektedir..."
10. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, dosya Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.
III. İLGİLİ HUKUK
11. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11/02/1959 tarihli E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının, III. Bölümü şöyledir:
“İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.
Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.
Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.
Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
A. İlk İnceleme
12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Kenan YAŞAR'ın Başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Seyfi HAN, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 07/10/2024 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalılardan Yüksekova Belediye Başkanlığı vekilinin, anılan Kanun'un 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısınca 10. maddede öngörülen biçimde anılan davalı yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.
B. Esasın İncelenmesi
13. Raportör-Savcı Dr. Berrak YILMAZ'ın davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
14. Dava, dere ıslah çalışmaları sırasında davacıya ait taşınmaza dere yatağından alınan toprak ve molozun dökülmesinden dolayı ortaya çıkan değer düşüklüğü ile toprağın bostan ekinine verdiği zararın, taşınmazdaki kavak ve meyve ağaçlarının dere yatağının genişletilmesi amacıyla kesilmesinden dolayı oluşan zararın, taşınmazın dere yatağına uzanan kısmında dere yatağının güvenlik şeridi ve duvarla örülmesinden dolayı sulama imkanı tamamen kısıtlanan tarlanın kuruması nedeniyle oluşan zararın ve taşınmazın eski haline gelmesi için gerekli olan emek ve mesaiye karşılık gelecek zararın karşılığı olarak 10.000 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.
15. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
16. Belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11/02/1959 tarihli, E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararınayukarıdayer verilmiştir.
17. Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından maliki olduğu Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, V.K , ...ada, ... parsel numaralı taşınmazının bulunduğu bölgede yapılan dere ıslah çalışması nedeniyle ağaçlarına, ekinlerine ve taşınmazın kendisine zarar verildiği iddialarıyla meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan, davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.
18. Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında kamu hizmetinden veya hizmet kusurundan kaynaklanmayıp, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.
19. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun kabulü ile, davalılardan Yüksekova Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin, Van 2. İdare Mahkemesinin 26/01/2024 tarih ve E.2022/1269 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,
B. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalılardan Yüksekova Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Van 2. İdare Mahkemesinin 26/01/2024 tarih ve E.2022/1269 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA,
07/10/2024 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Vekili Üye Üye Üye
Kenan Doğan Eyüp Seyfi
YAŞAR AĞIRMAN SARICALAR HAN
Üye Üye Üye
Ahmet Mahmut Bilal
ARSLAN BALLI ÇALIŞKAN
K A R Ş IO Y
Dava, dere ıslah çalışmaları sırasında davacının taşınmazına, üzerindeki ağaçlara ve bostanlık ekinine zarar verildiği gerekçesiyle, uğranılan zararın karşılığı olarak 10.000 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı vekili tarafından maliki olduğu Yüksekova ilçesi, V.K , 103 ada, ... parsel numaralı taşınmazında Yüksekova Büyükçay Deresi'nin dere ıslahı çalışmaları sırasındadere yatağından alınan toprak ve molozun taşınmasından dolayı taşınmazında yarattığı değer düşüklüğü ile taşınan toprağın bostanlığa verdiği zararın, taşınmazda yapılacak keşif sonrası tespiti mümkün olacak olan kavak ve elma ağaçlarının dere yatağının genişletilmesi amacıyla kesilmesinden dolayı oluşan zararın, taşınmazın dere yatağına uzanan kısmında dere yatağının genişletilmesi amacıyla kesilmesinden dolayı oluşan zararın, taşınmazın dere yatağına uzanan kısmında dere yatağının güvenlik şeridi ve duvarla örülmesinden dolayı sulama imkanının tamamen kısıtlanması ve tarlanın kuruması sebebiyle oluşan zararın ve taşınmazın eski haline gelmesi ve eski verimine kavuşması için harcanacak emek ve mesaiye karşılık gelecek toplamda şimdilik 10.000,00 TL maddi zararın tazmininin talep edildiği görülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu durumda açılan davanın, idarenin plan ve proje kapsamında yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak kurulmuş bir işleme karşı ya da bu nitelikteki işlem ve eyleminden doğan zararların tazminine yönelik olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun'un 2/1. maddesinde belirtilen dava türlerinden olması nedenleriyle uyuşmazlığın İdari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davada idari yargı yeri görevli bulunduğundan, adli yargının görevli olduğu yolundaki çoğunluk kararına katılmıyorum.
Üye
Ahmet ARSLAN