Davacı : K.H. Sanıklar : 1- H.S. 2- E.U. OLAY : Jandarma Genel Komutanlığı Dikimevi Müdürlüğü emrinde avans ve nakit mutemedi olarak görevli sanık J. Mly. Astsb. Kd. Üçvş. H.S.’in, aynı Komutanlık emrinde sivil işçi olarak görevli E.U. ile Kasım 2000-Aralık 2003 tarihleri arasında, işçi ücretlerine ilişkin olarak Jandarma İkmal Merkez Komutanlığınca bilgisayardan alınan tahakkuk müzekkeresi ve verile emri ile ücret bordrosunun icmal sayfasının onay için Jandarma Dikimevi Müdürlüğüne getirildiğinde Dikimevi Müdürüne imzası safhasında, Dikimevinde kalacak suretin aynı kalmak kaydıyla, Jandarma İkmal Merkezi Komutanlığına iade edilecek tahakkuk evrakında çıplak ücret tutarı ve istihkak toplamının artırılması suretiyle tahakkuk müzekkeresi, verile emri ile ücret bordrosunun icmal sayfasını yeniden tanzim ettikleri ve bu şekilde Dikimevi Müdürüne imzalattıkları, bu yeni ve sahte belgeleri ödeme yapılması için İkmal Merkezi Tahakkuk Memurluğuna götürüp teslim ettikleri, sanıkların Dikimevi Müdürlüğü blok hesabına yatan paraları çektikleri, fazla miktarı kendilerinin aldığı, sanıkların bu şekilde birlikte toplam 29.442.240.000 TL- hazine zararına sebebiyet verdikleri, sanık H.S.’in Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı emrine atanmasından sonra, sanık E.U.’ın işçi ücret bordrolarını ve sahtelerini düzenlemeye, farkları Jandarma Dikimevi Müdürlüğünün blok hesabından çekmeye devam ettiği, bu şekilde 12.000.000.000 TL- hazine zararına sebebiyet verdiği, böylece sanıkların resmi evrakta sahtecilik suçunu işledikleri ileri sürülerek, sanık H.S.’in eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 339, 64/1,80., sanık E.U.’ın eylemine uyan aynı Kanun’un 339,339,64/1,80. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 15.3.2004 gün ve E: 2004/279, K: 2004/245 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 21.4.2004 gün ve E:2004/930, K:2004/169 sayıyla; sanıklara yüklenen eylemin askeri suç olmadığı, askeri bir suça bağlı bulunmadığı, sanık E.U.’ın Türk Silahlı Kuvvetleri ile iş akdinin feshedilmesi nedeniyle ilişiğinin kesildiği, böylece askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin kesildiği, 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir. ANKARA 4. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 13.3.2008 gün ve E:2004/389, K:2008/50 sayıyla; sanıklara yüklenen eylemin zimmet suçunu oluşturacağı, bu suçun da Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen “askeri suç” kapsamında bulunduğu, bu nedenle sanıkları yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Sezai AKBULUT, Ramazan ÖZKEPİR, Mehmet MUTLU, Hasan DENGİZ, Bilgin AK, Ersun ÇETİN’in, katılımlarıyla yapılan 07.07.2008 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR’ün adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Yalçın DİLSİZOĞLU’nun davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Anılan Yasa’nın "Müşterek Suçlar" başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde de, "askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilmek suretiyle askeri olan suçlar ile askeri olmayan suçlara göre görevli yargı yeri belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, dosya içinde bulunan bilgi ve belgeler ile uzman bilirkişi kurulundan alınan rapordan, olay tarihinde sanık H.S.’in avans ve nakit mutemedi olarak görev yaptığı ve görev talimatına göre personelin her türlü özlük haklarına ait belge ve bordroların tanziminden, gönderilen istihkakların bankadan çekilip hak sahiplerine dağıtılmasından, bu işlemlere ilişkin hazırlık çalışmalarının zamanında yapılmasından sorumlu olduğu, sanık E.U.’ın puantör olarak görev yaptığı ve görev talimatına göre işçilerin bordrolarını hazırlamak, ilgililerin görevi ile ilgili vereceği diğer görev ve emirleri yapmakla yükümlü olduğu ve 5.2.2004 tarihinde iş akdinin feshedilerek görevine son verildiği anlaşılmıştır. Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince, sanıklara yüklenen eylemin zimmet suçunu oluşturduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, iddianame içeriğine ve dosya içinde mevcut bilgi ve belgelere göre sanıkların işçi ücretlerini ve istihkak toplamını gerçek miktara nazaran fazla göstermek suretiyle düzenledikleri sahte belgeler ile menfaat sağladıkları anlaşıldığından, sanıklara yüklenen eylemin “evrakta sahtecilik yapmak” suçu olarak nitelendirilebileceği, bu suçun ise Türk Ceza Kanununda düzenlenen suçlardan olup, askeri suç kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, sanıklara yüklenen eylem "askeri suç" kapsamında bulunmadığından 353 sayılı Yasa'nın 12. maddesi hükmü uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13.3.2008 gün ve E:2004/389, K:2008/50 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.07.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.