T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2018 / 179

          KARAR NO : 2018 / 165

          KARAR TR   : 26.03.2018

ÖZET : Davacıların ortak murisinin rahatsızlığı nedeniyle gittiği Devlet Hastanesinde teşhis ve tedavisinde hizmet kusuru işlenerek ölümüne sebebiyet verildiğinden bahisle, uğranıldığı öne sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

  

K  A  R  A  R

 

 

 

Davacılar : 1 - G.B. 2 - E.B. 3 - H.B. 4 - K.B.

Vekilleri    : Av. M.S.

Davalı        : T.C Sağlık Bakanlığı

Vekili         : Av. H.Ö. 

 

O L A Y     : Davacılar Vekili; müvekkili G.B.’ın eşi, diğer müvekkillerinin annesi olan M.B’ın 28/08/2010 günü hastalanarak Iğdır Devlet Hastanesi Acil Servisine götürüldüğünü, Dahiliye ve Enfeksiyon uzmanlarının hastaneye geç gelmeleri veya hiç gelmeyip telefonla talimat vermeleri sonucu durumun kötüye gitmesi üzerine hastanın Erzurum'a sevk edildiğini, ambulans ile Erzurum'a giderken yolda ağırlaşması sebebiyle gidilen Kağızman Devlet Hastanesinde hastanın vefat ettiğini, hastanın vefatında idarenin sunduğu sağlık hizmetinde ağır kusur bulunduğu iddiasıyla davacılar için toplam 400.000,00 TL maddi ve toplam 400.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 2. İDARE MAHKEMESİ: 04/11/2011 gün E: 2011/1711 K: 2011/1379 sayı ile "6100 sayılı Kanun’un "Ölüm veya vücut bütünlüğünün yitirilmesinden doğan zararların tazmini davalarında görev" başlığını taşıyan 3. maddesinde; "her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemeleri bakar. İdarenin sorumluluğu dışında kalan sebeplerden doğan aynı tür zararların tazminine ilişkin davalarda dahi bu hüküm uygulanır. 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri saklıdır. " hükmüne yet verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden davacı G.B.'ın eşi, H.B., K.B., E.B.'ın anneleri olan M.B'ın idarenin sunduğu sağlık hizmeti nedeniyle vefatında idarenin ağır kusuru olunduğu iddiasıyla davacılar için toplam 400.000,00 TL maddi ve toplam 400.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle görülen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yazılı mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı yasa ile getirilen "her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri bakar" hükmü nedeniyle uyuşmazlığın çözümü Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1 -a. maddesi hükmü uyarınca Görev Yönünden Reddine" karar vermiş, temyiz edilmeyen kararın 02/01/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacılar vekili bu kez aynı gerekçelerle 10.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

IĞDIR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 12/06/2012 gün, E:2012/26, K:2012/360 K sayılı kararında "Anayasa Mahkemesinin 16/02/2012 tarih ve 2011/35 Esas, 2012/23 sayılı kararı ile HMK’ nın 3. maddesinin iptal edildiği görülmüştür. HMK' nın maddesinin iptal edilmesi ile idarenin eylem ve işlemi nedeniyle tazminat davasının idare mahkemesinde açılması gerektiği" görüşüyle Davanın Görev Yönünden Reddine karar vermiş, temyiz edilen kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 13/03/2013 tarih, E: 2013/216, K:2013/4565 sayılı ilamıyla onanarak 05/01/2018 tarihi itibarıyla kesinleştiği belirlenmiştir.

Davacı vekili 19/02/2018 havale tarihli dilekçe ile olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dava dosyalarının Mahkememize gönderilmesini talep etmiş, her iki dava dosyası Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.03.2018 tarih ve 2012/26 esas sayılı üst yazısı ile gönderildiği Mahkememizde 09/03/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 26.03.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların ortak murisi M.B' ın rahatsızlığı nedeniyle gittiği Iğdır Devlet Hastanesindeki teşhis ve tedavisinde hizmet kusuru işlenerek ölümüne sebebiyet verildiğinden bahisle, uğranıldığı öne sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesinde, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı hükmüne, geçici 1. maddesinde ise, bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiş, bu Kanunun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin iptali amacıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesi, 16.2.2012 tarih ve E:2011/35, K:2012/23 sayılı kararıyla: dava konusu kuralla, sadece kişinin vücut bütünlüğüne verilen maddi zararlar ile buna bağlı manevi zararların ve ölüm nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmini konusunun kapsama alındığı ve bu tazminat davalarına bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine verildiği; buna göre, aynı idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararların kapsama alınmadığı; sorumluluk sebebi aynı olsa da bu zararların tazmini davalarının idari yargıda görülmeye devam edeceği; bu durumda, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı; ayrıca iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda, idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşabileceği; esasen idare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramlarının, kişilerin gördüğü zararların tazmininde kullanılan ve kişilerin idare karşısında korunma kapsamını genişleten kavramlar olduğu; idare hukukunda, idarenin hiçbir kusuru olmasa da sosyal risk, terör eylemleri, fedakârlığın denkleştirilmesi gibi kusursuz sorumluluğa ilişkin kavramlara dayanılarak kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesinin mümkün olduğu; özel hukuk alanındaki kusursuz sorumluluk hallerinin ise belirli konular için düzenlendiği ve sınırlı olduğu; idarenin idare hukuku esaslarına dayanarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği; bu nedenle, yukarıda belirtildiği gibi, aynı idari eylem, işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.

Davacılar vekilince, müvekkillerinin zararının, kamu idaresi olan Sağlık Bakanlığına bağlı hastanede görev yapan sağlık çalışanlarının sağlık hizmetini gereği gibi yürütmediğinden kaynaklandığı; dolayısıyla, idarenin doğan zarardan hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülmüştür.

Bu duruma göre, hastanenin kamu hizmetini yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan bu davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde genel idari yargı yerleri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin 04/11/2011 gün E:2011/1711 K:2011/1379 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin 04/11/2011 gün E:2011/1711 K:2011/1379 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.03.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT