T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2016 / 304

            KARAR NO : 2016 / 350

            KARAR TR  : 6.6.2016

ÖZET: 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

ADLİ YARGIDA - ASIL DOSYA İÇİN

Davacı            : S.Y.

Vekili              : Av. K.Ö.

Davalılar        : 1- Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. D. K.

                          2- G.ş Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. D. S.

                          3- C.A.

Vekili              : Av. D. E.

                          4- E. K. Vasisi M. K.

 

BİRLEŞEN 2009/538 ESAS, K:2009/480 KARAR NOLU DOSYASI İÇİN

 

Davacılar       : 1- S. Y.kendisine asaleten çocukları M. ve M. Y.

Vekili              : Av. K. Ö.

                         2- E.D.

                         3- L. D.

                         4- S.Y.

                         5- R.K.

                         6- Z.K.

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. D. K.

 

BİRLEŞEN 2010/337 ESAS NOLU DOSYASI İÇİN

 

Davacılar       : 1- S.Y. kızı R. Y.’ya Velayeten

Vekili              : Av. K. Ö.

Davalılar        : 1- Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. B.Ö.

                          2- G. Sigorta A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekilleri         : Av. S. E. & Av. E.Y.

                          3- E. K.

                          4- C.A.

İDARİ YARGIDA

 

Davacılar       : 1- S.Y. kendi adına asaleten

                          2- M. Y.adına velayeten

                          3- M. Y. adına velayeten

                          4- R. Y. adına velayeten

Vekili              : Av. M. A.T.

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. D.K.

O L A Y : Davacılar vekili Karayolları Genel Müdürlüğünü davalı olarak göstermek suretiyle mahkemeye sunduğu 15.09.2009 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 11.03.2009 günü akşam geç saatlerde şoför E.K. idaresindeki 06 .... 653 plakalı minibüsün yoldan çıkarak karşı caddeye geçmesiyle Çubuk’a gelen müvekkillerine ve çocuklarının üzerine çıkarak 4 kişinin ölümüne sebebiyet verdiğini, kusur durumu tespit edildiğinde davalının birinci derecede kusurlu olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eş S. için 10.000,00 TL manevi 1.000,00 TL maddi, davacılar E. ve L. DEMİRHAN çocuklarını kaybettiğinden anne ve baba için 10.000,00 TL manevi, 1.000,00 TL maddi; davacı S. Y.oğlunu kaybettiği için anne için 10.000,00 TL manevi, 1.000,00 TL maddi; davacı R.K.ve eşi Z. K. bu kazada oğullarını kaybettikleri için 10.000,00 TL manevi, 1.000,00 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi 8.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi: 16.06.2009 gün ve E:2009/538, K:2009/480 sayılı kararı ile özetle; dosyanın Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2009/179 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir.

Davacılar S. Y. kendisi adına asaleten ve kızı R. Y.’ya velayeten, Karayolları Genel Müdürlüğü, G. Sigorta A.Ş., E.K. ve C. A.’yı davalı olarak göstermek suretiyle mahkemeye sunduğu 17.06.2010 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hamile olarak bulunduğu ve küçüğün henüz doğmadığı tarihte küçüğün babası H. Y.'nın tümden kusursuz olduğu kaza neticesinde öldüğünü, küçük Rabia'nın babasını hiç görmemiş olması nedeniyle hayatı boyunca bu sıkıntıyı çekeceğini, kazada tümden kusurlu olan davalı E.'ın Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2009/166 sayılı dosyası ile yargılandığını ve mahkum edildiğini ve bu kararın onandığını, Ağır Ceza Mahkemesi’nde alınan bilirkişi raporunda Karayollarının %30, davalı E.'ın %70 kusurlu olduğunun belirtildiğini, Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2009/179 sayılı dosyası ile diğer mirasçılar için dava açıldığını ve bu dosyada aldırılan bilirkişi raporunda müvekkilinin 17.502,00 TL alacaklı bulunduğu sonucuna varıldığını, R.'nın bilirkişiden aldırılan rapora göre tazminata esas 17.502,00 TL alacağının ve babasını görmeden doğmuş olması ve annesinin ev kadını olması ve geçim sıkıntısı çekmesinden 15.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 32.502,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi: 14.09.2010 gün ve E:2010/377, K:2010/455 sayılı kararı ile özetle; dosyanın Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2009/179 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir.

Davacılar S.Y. kendisine asaleten, çocukları M. ve M.’ye velayeten, E.D., L. D., S.., R.K. ve Z. K. vekili G. Sigorta, C. A.ve E. K.’i davalı olarak göstermek suretiyle mahkemeye sunduğu 23.03.2009 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; 11.03.2009 tarihinde gece yarısına yakın bir zamanda davalı E.K.'in diğer davalı C.A.'ya ait 06 ...... 653 plakalı minibüs ile Çubuk'tan Ankara'ya doğru giderken aracını çok süratli kullanması ve sarhoş olması nedeniyle hakimiyeti elden kaçırdığını ve minibüsün takla atarak karşı caddeye geçtiğini ve bu sırada Ankara'dan Çubuk istikametine giden müvekkillerinden S. Y.'nın kocası müteveffa H.Y.'nın kullandığı 06 ..... 04 plakalı taksinin üzerine düştüğünü ve H. Y., A. K., R.Y. ve Ü. D.'ın öldüklerini, bu kazada E.K.'in asıl suçlu olduğunu, H. Y.'nın ölümü ile hamile olan eşi S.Y. ile çocukları M. ve M.'nin kaldıklarını, diğer üç maktülün de genç çocuklar olup bunların da anne ve babalarının destekten yoksun kaldıklarını, bu nedenlerle davacı S.Y. için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL Manevi, 1.000,00 TL maddi, çocukları M. ve M. için 10.000,00 ar TL manevi 1.000,00 er TL maddi, müteveffa H.Y.'ya ait olan 06 .... 04 Plakalı araç hurdaya çıktığından bunun için de 10.000,00 TL tazminat istediklerini; müteveffa Ü. D.'ın anne babası davacılar E. ve L.D. için 10.000,00 er TL olmak üzere 20.000,00 TL manevi tazminat, 1.000,00 er TL maddi tazminat; maktül R.S.'in annesi S.Y. için 10.000,00 TL manevi, 1.000,00 TL maddi olmak üzere 11.000,00 TL tazminat; maktül A.K.'nın anne ve babası R. K. ile Z. K. için 10.000,00 er TL manevi, 1.000,00 er TL maddi tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi: 28.12.2010 gün ve E:2009/179, K:2010/725 sayılı kararı ile özetle; “yapılan yargılama sonucunda toplanan delillerden, bilirkişi raporlarından; davacı S.Y.’nın eşi, M., M. ve R.’nın babaları R. Y.’nın aracına davalı E. K.’in kullandığı aracın çarpması sonucu hayatını kaybettiği, davalı E.’ın kazada %70 kusurlu olduğu, bilirkişilerce olay neticesinde eş ve çocukların zararının tespit edildiği, müteveffanın ölümüyle eş ve çocukların bu olay neticesinde derin üzüntü ve elem çektikleri göz önüne alınarak davacı S., M., M. ve R.yönünden davanın kısmen kabulüne, davacılar R., L., S., E. ve Z. davalarını takip etmediklerinden davalarının açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 29.11.2012 gün ve E:2012/9990, K:2012/18161 sayılı ilamı ile özetle; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 13.11.2013 gün ve E:2013/249, K:2013/475 sayılı kararı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine söz konusu karar kesinleşmiştir.

Davacı S. Y. kendi adına asaleten, M. Y., M. Y. ve R.Y. adlarına velayeten aynı istemle bu kez sadece Karayolları Genel Müdürlüğünü davalı olarak göstermek suretiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 4. İdare Mahkemesi: 14.04.2016 gün ve E:2016/1233 sayılı ilamı ile özetle; davada adli yargı yerinin görevli olduğunu belirterek, 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 4.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 13.11.2013 gün ve E:2013/249, K:2013/475 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580, K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

 

 

                                                                                                                           ÜYE

                                                                                                          Süleyman Hilmi AYDIN