Hukuk Bölümü         2013/1032 E.  ,  2013/1189 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : M.E.

Vekilleri  : Av. S.S.İ. - Av. C.C.

Davalılar  : 1-Kültür ve Turizm Bakanlığı

Vekili      : Haz.Av.N.A.

                  2-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av.B.V.

                  3-Yenimahalle Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av.H.K.

O L A Y  : Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu,  Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, Yuva Köyü, 44809 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın, Yenimahalle Belediye Meclisinin 30.06.1999 tarih ve 190 sayılı kararı ile uygun görülen ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından 28.07.1999 tarih ve 3885 sayılı yazısı ile onaylı 1/1000 ölçekli Yuva Küçük Sanayi Sitesi uygulama imar planı kapsamında sosyal ve kültürel tesis alanı kullanımında kaldığını,  tapu kaydı üzerine bu şekilde şerh düşüldüğünü; taşınmaza fiilen el atılmamış ise de taşınmazın tapu kaydı üzerine sosyal ve kültürel tesis alanı olarak ayrılmıştır şerhi düşülmüş olması ve 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 10’uncu maddesi hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemiş olması nedeni ile müvekkilinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanmış olduğunu,  kamulaştırmasız el atma olgusunun varlığının ortaya çıktığını; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarih ve E:2010/5-662, K:2010/651 sayılı kararında; “Uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği bu nedenle açılan davanın kabulüne karar verileceği”nin çok açık bir biçimde ifade edildiğini, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığının 03.05.2011 tarih ve E:2011/182, K:2011/7779 ve 10.03.2011 tarih ve 2010/27713, K:2011/4198 sayılı kararlarında da bu hususun aynı biçimde vurgulandığını ifade ederek ve harca tabi değer olarak 10.000TL gösterilmek suretiyle;  fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, taşınmaz bedelinin davalılardan tahsili istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idarelerin vekilleri, süresi içerisinde görev itirazında bulunmuşlardır.

ANKARA 12.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:28.3.2013 gün ve E:2012/121 sayı ile, görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekillerinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdikleri dilekçeleri üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı;  bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında sosyal ve kültürel tesis alanı olarak ayrılan taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacının taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapamamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla, davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 1.7.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME:Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, Davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekillerinin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptıkları görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, anılan davalı idareler yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı M.Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacının maliki olduğu taşınmazına, imar planında sosyal ve kültürel tesis alanı olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle,  uğranılan zarara karşılık, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmaz bedelinin tazmini istemiyle açılmıştır.   

                3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Dava dosyasında bulunan Yenimahalle Belediye Başkanlığının,  24.9.2012 gün ve 18106 sayılı yazısının incelenmesinden 44809 ada 1 nolu parselin; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 17.09.1998 gün ve 594 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli Yuva Küçük Sanayi Sitesi Nazım İmar Planı Revizyonu kapsamında ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda hazırlanan,30.06.1999 tarih ve 190 sayılı kararı ile Yenimahalle Belediye Meclisince uygun görülen, 3030 sayılı yasanın 6- A/b maddesi gereğince Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 28.07.1999 gün ve 06.BBB.08.04.İM.1.2/OP.377, 4115/99(2652)-3855 sayılı yazısı ile onaylanan 1/1000 ölçekli Yuva Küçük Sanayi Sitesi Uygulama İmar planı kapsamında kaldığı; 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planın uygulaması olan 84187 nolu parselasyon planının, Belediye Encümeninin 29.02.2000 tarih ve 549-910 sayılı kararı ile onaylandığı ve 1 aylık askı süresinde yapılan itirazlarla birlikte Encümenin 20.07.2000 tarih ve 1974-3550 sayılı kararı ile onaylandığı ancak daha sonra Yenimahalle Kadastro Müdürlüğümün yazısı ile düzenleme yapıldığı ve Belediye Encümeninin 02.10.2000 tarih ve 2618-4915 karar nosu ile kesinlik kazanarak onaylandığı; 84187 nolu parselasyon planı kapsamın 44809 ada 1 parselin E:0.50 Hmax:6.50 yapılaşma koşullarıyla “Sosyo-Kültürel Tesis" (SKT) alanı kullanımında kaldığı, 5 yıllık imar programının hazırlanmadığı; Dava konusu 44809 ada 1 parselin, 3194 sayılı İmar Kanunu ile İmar Kanununun 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 12.Maddesi doğrultusunda yapılan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı ile oluştuğu, bu nedenle lehine tesis yapılan kurumdan görüş alınmadığı, ilgili parselin bu plan kapsamındaki kadastral parsellerden kesilen "kamulaştırma ortaklık paylarından oluşturulan alanlardan olduğu, söz konusu plan kapsamında düzenlemeye giren 'tüm parsellerin imar haklarının planda yer alan konut ve ticaret alanlarından verilmiş olduğu anlaşılmıştır.

Olayda, davacının maliki olduğu taşınmazın imar/parselasyon planıyla Sosyo-Kültürel Tesis Alanı kullanımında kaldığı, kamulaştırılmadığı, taşınmaz üzerinde düzenleme yapılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacıya ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekillerinin, görev itirazlarının, Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekillerinin GÖREV İTİRAZLARININ REDDİNE ilişkin Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.3.2013 gün ve E:2012/121 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 1.7.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.