T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/213

KARAR NO  : 2021/416     

KARAR TR  : 05/07/2021

ÖZET: İdari yargının görev alanına giren bir konudaki icra takibinin uzantısı olarak "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi istemi"ne yönelik davanın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 42. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

 

Davacı     : T.G.

Vekili       : Av. İ.H.

Davalı      : Avrasya Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili       : Av.A. Ş. İ.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı, Akademik Personel İş Sözleşmesinden doğan işçilik hak ve alacaklarının ödenmediğinden bahisle davalı aleyhine ilamsız icra takibinde bulunulduğu, süresinde yapılan itiraz sonucu takibin durduğunu ifade ederek, "itirazın iptali ile takibin devamına, davalı      borçlu itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine" karar verilmesi istemiyle 07/10/2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

2. Davacı, davalı aleyhine açtığı bu dava ile iş akdinin tek taraflı ve haksız feshedildiğinden bahisle davalı üniversitede bölüm başkanı ve öğretim görevlisi olarak çalıştığı süre zarfındaki kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti ile ödenmeyen maaş alacağının tahsili istemiyle yine adli yargı yerinde açtığı davanın birleştirilmesini talep etmiştir.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

3. Trabzon 2. İş Mahkemesinin 01/08/2017 tarihli ve E.2017/187, K.2017/282 sayılı kararı ile, bu dosya ile Mahkemelerine ait E.2015/695sayılı dava dosyası arasında bağlantı bulunduğu anlaşıldığından,dosyanın Mahkemelerine ait E.2015/695sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya E.2015/695sayılı dosya üzerinden devam edilmesine, esasın bu şekilde kapatılmasına karar verilmiştir.

 

4. Trabzon 2.İş Mahkemesinin 19/09/2019 tarihli ve E.2016/695, K.2019/810 sayılı kararı ile, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Anayasanın ilgili maddeleri ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunundaki düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde; vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanları akademik yönden Devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabi tutulmuştur. Her ne kadar iş sözleşmesi imzalansa da akademik kadrolar 2547 sayılı Kanun uyarınca atama tasarrufuyla oluşturulmaktadır. Vakıf Üniversitelerinde görev alacak akademik personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda Devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu nedenle vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının idari sözleşmelerle çalıştığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda vakıf üniversitelerindeki öğretim elemanlarının idare hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda öğretim elemanının sözleşmenin feshine ilişkin Üniversite işleminin idare hukuku anlamında bir idari işlem olduğu anlaşılmakla bu işlem nedeni ile açılacak davanın adli yargı yerine idari yargıda tam yargı davası şeklinde görülmesi gerekmektedir. (Ayrıca Bkz. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2015/27265 esas, 2019/811 karar sayılı, 05.02.2019 sayılı ilamı.)"

 

5. İstinaf yoluna başvurulması üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 09/12/2019 tarihli ve Dosya No.2019/28, K.2019/38 sayılı kararı ile, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18/02/2020 tarihli ve E.2020/378, K.2020/2396 sayılı kararı ile, temyiz itirazlarının reddiyle usul ve Kanu'na uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiş ve ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

6. Davacı vekili bu defa; davanın özelliği gereği yargılama aşamalarında elde edilen sair deliller ve görevsiz Trabzon 2. İş Mahkemesi’nin E.2016/695ve K.2019/810sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile de kanıtlanan işbu külli tespit kısmi eda davası niteliğindeki alacak davasının kabulüyle, Trabzon 2. İş Mahkemesi’nin bilirkişi raporuyla da tespit olunduğu üzere, müvekkilinin ödenmeyen Maaş Alacakları, Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı, Fazla Çalışma Ücretleri, Yıllık İzin Ücretlerinin hesaplanarak mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte, davalıdan tahsili ile taraflarına ödenmesine; (...) davalı borçlunun alacağın % 20 oranında borç inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, borç inkâr tazminatının da davalı borçludan alınarak taraflarına verilmesine, karar verilmesi istemiyle 12/05/2020 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

7. Trabzon İdare Mahkemesinin16/03/2021 tarihli ve E.2020/449 sayılı kararı ile, "davacının ödenmeyen maaşlarının, özlük haklarından olan kıdem ve ihbar tazminatının, fazla mesai ile yıllık izin ücretlerinin tazmini istemi" hakkında idari yargı görevli olmasına karşın "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi istemi" hakkında adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle; davanın "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi" istemine ilişkin kısmı yönünden adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Trabzon 2. İş Mahkemesinin E.2016/695 K.2019/810 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar verilmiştir.Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 

"2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "Para borcu ve teminat için takip" başlıklı 42/3 maddesinde; "(Ek fıkra: 15/8/2017-KHK-694/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/8 md.) İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz." hükmüne, "İtirazın iptali" başlıklı 67. maddesinde;" (1) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (2) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (...) (5) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır." hükmüne, Geçici 13. maddesinde; "(Ek: 15/8/2017-KHK-694/9 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/9 md.) İdari yargının görev alanına giren konularda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında, talep üzerine icra müdürünce 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verilir ve karar alacaklıya resen tebliğ edilir. Alacaklı, düşme kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde şikayet yoluna başvurabilir. Düşme kararının kesinleşmesinden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciinde dava açılabilir. Düşme talebinin reddine veya düşme kararı hakkındaki şikayetin kabulüne ilişkin karar kesinleşmeden takibe devam edilemez. (2) Birinci fıkra kapsamındaki ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti üzerlerinde bırakılır. Bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyası icra müdürlüğüne iade edilir ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılır." hükmüne yer verilmiştir.

   Bu durumda, Avrasya Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde doçent unvanı ile görev yapan davacının iş akdinin işveren tarafından haksız olarak fesih edildiğinden bahisle ödenmeyen maaşlarının, özlük haklarından olan kıdem ve ihbar tazminatının, fazla mesai ile yıllık izin ücretlerinin mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte ve davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi isteminden kaynaklanan iş bu dava her ne kadar Trabzon 2. İş Mahkemesinin 19/09/2019 tarih ve E:2016/695, K:2019/810 sayılı kararıyla mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın reddedilerek idari yargının görevli olduğuna yönelik karar verilmesi ve anılan kararın yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18/02/2020 tarih ve E:2020/378, K:2020/2396 sayılı kararı ile kesinleşmesi üzerine açılmışsa da anılan dava da "davacının ödenmeyen maaşlarının, özlük haklarından olan kıdem ve ihbar tazminatının, fazla mesai ile yıllık izin ücretlerinin tazmini istemi" hakkında idari yargı görevli olmasına karşın "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi istemi" hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun Geçici 13. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan ilamsız icra takibi olduğundan 42/3. maddesi kapsamında icra müdürü tarafından düşme kararı verilmesi veya 1 sene içerisinde hukuk mahkemelerine başvurarak genel hükümler kapsamında yapılacak yargılama sonucunda hüküm tesis edilmesi gerektiği anlaşılmakla, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan Kanun'un yukarda aktarılan 67. ve Geçici 13. maddeleri uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

8. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiştir. Bu bağlamda, Kanun'un "Para borcu ve teminat için takip :" başlıklı 42. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

 

"(Ek fıkra: 15/8/2017-KHK-694/8 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/8 md.) İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz. "

 

9. 2004 sayılı Kanun'un değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

         

10.     2004 sayılı Kanun'un "İtirazın iptali" başlıklı 67. maddesi şöyledir:

 

"(Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)

(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır."

 

11. 2004 sayılı Kanun'un Geçici 13. maddesi şöyledir:

 

"(Ek: 15/8/2017-KHK-694/9 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/9 md.)

İdari yargının görev alanına giren konularda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında, talep üzerine icra müdürünce 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verilir ve karar alacaklıya resen tebliğ edilir. Alacaklı, düşme kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde şikayet yoluna başvurabilir. Düşme kararının kesinleşmesinden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciinde dava açılabilir. Düşme talebinin reddine veya düşme kararı hakkındaki şikayetin kabulüne ilişkin karar kesinleşmeden takibe devam edilemez.

Birinci fıkra kapsamındaki ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti üzerlerinde bırakılır. Bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyası icra müdürlüğüne iade edilir ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılır. "

 

12. Anayasa'nın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır."

         

13. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler."

                                 

B. Yargı Kararı

         

14. Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesince Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin verdiği 22/10/2020 tarihli ve E.2020/78, K.2020/59 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

"... 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 42. maddesinin üçüncü fıkrasında 'İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz. ', geçici 13. maddesinde ise 'îdari yargının görev alanına giren konularda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında, talep üzerine icra müdürünce 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verilir ve karar alacaklıya resen tebliğ edilir. Alacaklı, düşme kararının tebliğinden itibaren yedi gün içinde şikayet yoluna başvurabilir. Düşme kararının kesinleşmesinden itibaren otuz gün içinde idari yargı merciinde dava açılabilir. Düşme talebinin reddine veya düşme kararı hakkındaki şikayetin kabulüne ilişkin karar kesinleşmeden takibe devam edilemez./ Birinci fıkra kapsamındaki ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti üzerlerinde bırakılır. Bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyası icra müdürlüğüne iade edilir ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılır. ' hükümlerine yer verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 16/10/2018 tarihli ve E.2017/4-1458, K.2018/1437 sayılı kararında idari yargının görev alanına giren konulara ilişkin uyuşmazlıkların itirazın iptali davası yoluyla görülmesinin mümkün olmadığına ve bu uyuşmazlıkların idari yargı yerlerince görülmesi gerektiğine karar vermiştir.

Açıklanan nedenlerle bakılmakta olan uyuşmazlık idari yargı mercileri tarafından çözülmesi gereken bir uyuşmazlık olup itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bu uyuşmazlığa bakma görevi bulunmamaktadır. ..."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

15. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 05/07/2021 tarihli toplantısında; 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Kanun'un 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde görevsizlik kararıyla sonuçlanan "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi istemi" yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

16. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

17. Dava, adli yargı yerinde birleştirilen iki davaya göre, Avrasya Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde doçent unvanı ile görev yapan davacının iş akdinin işveren tarafından haksız olarak fesih edildiğinden bahisle; davalı/borçlu tarafından ödenmeyen işçilik hak ve alacaklarının tahsili amacıyla icra müdürlüğü vasıtasıyla başlatılan takibe yapılan itiraz üzerine takibin durması nedeniyle, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı/borçlu itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteminin yanında, ödenmeyen maaşlarının, özlük haklarından olan kıdem ve ihbar tazminatının, fazla mesai ile yıllık izin ücretlerinin mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış; adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı üzerine, aynı istemlerle dava idari yargı yerinde açılmıştır. İdari yargı yerinde dava konusunda ayrıma gidilerek, davanın sadece "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi" istemine ilişkin kısmı yönünden görevsizlik kararı verildiğinden; Uyuşmazlık Mahkemesi önündeki görev uyuşmazlığı, yalnızca bu kısma ilişkin bulunmaktadır.

18. Vakıf Üniversitelerinde görev yapan akademik personelin çalıştığı üniversite ile ilgili iş akdinden kaynaklı uyuşmazlıklarda idari yargının, alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takiplerine yapılan itirazın iptali davalarında adli yargının görevli olduğu Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar kazanmış kararlarındandır. Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, Trabzon İdare Mahkemesi, 16/03/2021 tarihli ve E.2020/449 sayılı dosyasında, bu doğrultuda, davacının ödenmeyen maaşlarının, özlük haklarından olan kıdem ve ihbar tazminatının, fazla mesai ile yıllık izin ücretlerinin tazmini istemi hakkında açtığı davada görevli olduğuna karar vermiştir.

19. Öte yandan gerek İcra İflas Kanunu'nda yukarıda yer verilen maddelerle yapılan değişiklikler ve gerekse Anayasa Mahkemesinin yine yukarıda bir kısmı alıntılanan bağlayıcı kararı birlikte nazara alındığında, davacı vekilinin idari yargının görev alanına giren bir konuda icra takibi yaptığı, bu takibe yapılan itirazın iptali için adli yargıda dava açıldığı, davanın usulden reddi üzerine bilahare görev uyuşmazlığına konu idari yargı davasının açıldığı anlaşılmaktadır. İcra İflas Kanunu'nda yapılan değişiklik usule ilişkin olup derhal yürürlüğe girecektir. Ayrıca bu değişiklik, yayımlandığı tarihte derdest olan icra takipleri ile itirazın iptali davalarını da kapsamaktadır. Davacının davalı Üniversiteden alacağı bulunduğu iddiasının idari yargının konusu olduğu hususunda şüphe yoktur. Kanun'da yapılan değişiklikle bu alacağın icra takibi yoluyla tahsili mümkün olmadığı gibi, itirazın iptali davasına ve bunun bir uzantısı olarak, yalnızca " borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi" yolundaki bir davaya da konu olamayacağı açıktır.

 

20. Bu sebeplerle, uyuşmazlığın çözüm yerinin, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararı çerçevesinde idari yargı yeri olacağı kuşkusuzdur.

 

21. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Trabzon İdare Mahkemesinin 16/03/2021 tarihli ve E.2020/449 sayılı kararıyla yaptığı başvurusunun,"davanın "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi" istemine ilişkin kısmı yönünden adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığı"na ilişkin kısmının" reddine karar verilmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Trabzon İdare Mahkemesinin 16/03/2021 tarihli ve E.2020/449 sayılı kararıyla yaptığı BAŞVURUSUNUN, "davanın "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi" istemine ilişkin kısmı yönünden adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığı"na ilişkin kısmının REDDİNE,

 

05/07/2021 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

           Başkan                        Üye                               Üye                              Üye

     Celal Mümtaz                  Şükrü                          Mehmet                          Birol     

         AKINCI                     BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye 

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN

 

 

 

KARŞI OY

 

Dava, adli yargı yerinde birleştirilen iki davaya göre, Avrasya Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde doçent unvanı ile görev yapan davacının iş akdinin işveren tarafından haksız olarak fesih edildiğinden bahisle; davalı/borçlu tarafından ödenmeyen işçilik hak ve alacaklarının tahsili amacıyla icra müdürlüğü vasıtasıyla başlatılan takibe yapılan itirazın durması nedeniyle, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı/borçlu itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteminin yanında, ödenmeyen maaşlarının, özlük haklarından olan kıdem ve ihbar tazminatının, fazla mesai ile yıllık izin ücretlerinin mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış; adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı üzerine, aynı istemlerle dava idari yargı yerinde açılmıştır. İdari yargı yerinde dava konusunda ayrıma gidilerek, davanın sadece "davalı borçlunun alacağın %20 oranında borç inkar tazminatına mahkum edilmesi" istemine ilişkin kısmı yönünden görevsizlik kararı verildiğinden; Uyuşmazlık Mahkemesi önündeki görev uyuşmazlığı, yalnızca bu kısma ilişkin bulunmaktadır.

2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takıp talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68. ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988- 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

(Ek fıkra:2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır" hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gibi olayda davacı tarafından ödenmeyen alacaklarının tahsili amacıyla Trabzon 4. İcra Müdürlüğü'nün 2015/79845 esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine ait bulunduğu oyu ile davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu yolunda verilen karara katılmıyorum. 05/07/2021

 

 

Üye

Ahmet ARSLAN