T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2014 / 193

          KARAR NO  : 2014 / 238

          KARAR TR   : 3.3.2014

 

ÖZET : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen, kararların kesin veya kesinleşmiş olması koşulunu taşımayan BAŞVURUNUN,  aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca  REDDİ  gerektiği  hk.

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı           : F.Ş.

Vekili              : Av. F.K.

            Davalı                        : Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. H.B.

 

O  L  A  Y       : Davacı vekili müvekkilinin, Nevşehir ilinde görev yapmakta iken eşinin rahatsızlığı nedeniyle sık sık Ankara'ya gitmek zorunda kalması sonucu davalıdan usulsüz harcırah aldığından bahisle, 01.02.2003 - 05.05.2005 tarihleri arasında maaşından yapılan kesintilerin ve bilahare Ankara İl Telekom Müdürlüğü emrine naklen atanması nedeniyle verilmeyen yol harcırahının ve 30.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi  istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 1.İDARE MAHKEMESİ:15.6.2012 gün ve E:2012/863, K:2012/2055 sayı ile, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nun 2'nci maddesinde İdarî dava türlerinin, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, İdarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayıldığı; aynı Kanun'un 14/3-a maddesinde dava dilekçelerinin "görev" yönünden ilk incelemelerinin yapılacağı, 15/1-a maddesinde de adlî ve askerî yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceğinin belirtildiği;  dosyanın incelenmesinden; davacının Nevşehir ilinde görev yapmakta iken eşinin rahatsızlığı nedeniyle sık sık Ankara'ya gitmek zorunda kalması sonucu davalıdan usulsüz harcırah aldığından bahisle 01.02.2003 - 05.05.2005 tarihleri arasında maaşından yapılan kesintilerin ve bilahare Ankara İl Telekom Müdürlüğü emrine naklen atanması nedeniyle verilmeyen yol harcırahının ve 30.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmekte ise de; Telekomünikasyon Kurumu ile Türk Telekom arasında “Telekomünikasyon Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi”nin imzalandığı ve hisselerin devredildiği 14.11.2005 tarihinden sonra, hisselerinin yüzde elliden fazlası özel hukuk tüzel kişisine geçen Türk Telekom'un kamu kuruluşu niteliğini kaybetmesi nedeniyle; belirtilen tarihten sonra kural olarak, Türk Telekom personelinin kamu personeli ve işlemlerinin idari işlem sayılamayacağı, bir özel hukuk tüzel kişisi olması ve kamu idaresi niteliğinin bulunmamasından dolayı, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine bu karar Danıştay 5.Dairesinin 2.5.2013 gün ve E:2013/193, K:2013/3631 sayılı kararıyla onanmış ve kesinleşmiştir.

Davacı vekili,  bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

NEVŞEHİR 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ MAHKEMESİ SIFATIYLA): 22.10.2013 gün ve E:2013/513, K:2013/631 sayı ile, Telekom'un hukuki statüsünün incelenmesinden; 1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesinin kurulduğu; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa'yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetlerin, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü'nce (P.İ). telekomünikasyon hizmetlerinin ise "Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)" tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırıldığı;  27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa'nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, "Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisâdi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denildiği; anılan fıkra hükmünün 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile değiştirildiği ve '"Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş uygulanan mevzuat Türk Telekom'a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır" hükmünü aldığı;  406 sayılı Yasa'nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde "Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür" denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendinde 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede "Ancak, Türk Telekom'daki kamu payı %50'nin altına düştüğünde, Türk Telekom'un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur" denildiği; 4502 sayılı Yasa'nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş.nin, 233 sayılı KHK. 'nin ekindeki "B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)" bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarıldığı; yasa ile telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar "tekel" olarak yürütmekle görevli kılınan ve olay tarihi itibariyle, çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomun, yürüttüğü hizmetin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde istihdam edilen personelinin 399 sayılı KHK hükümlerine tabi kamu personeli olduğu da dikkate alındığında, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu; özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’inin, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına ilişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmak suretiyle özelleştirildiği; dolayısıyla davalı Türk Telekomun, olay itibarıyla kamu kurumu niteliğinde olduğu, dava tarihinde ise, özelleştirildiği;   olay tarihinde kamu kurumu niteliğinde bulunan Telekom'a açılacak davanın, tam yargı davası olarak idari yargı yerinde ileri sürülmesinin gerektiği,  bu yargısal denetim sırasında doğacak husumet sorununun ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14 ve 15 maddelerine göre idari yargı yerlerince gözetilmesinin gerektiği;  tazminat dayanağını teşkil eden işlemlerin; davalı idarenin henüz özel hukuk tüzel kişisi konumunda bulunmadığı 14.11.2005 tarihinden önce kurulmuş olduğu, idarenin kamu gücüne dayalı olarak tesis ettiği tek taraflı işlemlerden olduğu;  dava, 30.07.2013 tarihince açılmış olsa dahi, tazminat talebi 14.11.2005 tarihinden önceki bir döneme ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın çözümünün idari yargıya ait bulunduğu gerekçesiyle; davanın görevsizlik nedeni ile reddine; asıl Görevli ve Yetkili Mahkemenin KAYSERİ İDARE MAHKEMESİ olduğu, Kayseri İdare Mahkemesinin karşı görevsizliği olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE gönderilmesine karar vermiş; bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Nevşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla)nin kararı ve davacı vekilinin talebi üzerine, adli yargı yerince;  adli ve idari yargı yerlerine ait dava dosyalarının onaylı örnekleri Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmiş; Mahkemenin 21.1.2014 tarih ve E:2013/513, K: 2013/631 sayılı üst yazısında; dosya ayrıca temyiz edildiğinden aslının gönderilemediği hususu, not olarak belirtilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 3.3.2014 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14.maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir.

Aynı Yasanın 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik fıkra: 21/01/1982 - 2592/6 md.;Değişik fıkra: 23/07/2008-5791 S.K./9.mad) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” denilmiş; Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre,  14.madde kapsamında olumsuz görev uyuşmazlığının varlığından söz edebilmek için; adli, idari veya askeri yargı yerlerinden en az ikisi tarafından kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması; 19.madde kapsamında ise kendisine gelen bir davayı inceleyen yargı yerinin Uyuşmazlık Mahkemesine başvurabilmesi için,  önceki görevsizlik kararının kesin veya kesinleşmiş olduğunu gözetmesi ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelemesi gerekmektedir.

Olayda, Ankara 1.İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesine karşılık, Nevşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla)nin,  görevsizlik kararı yanında, ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesine başvuruyu da içeren kararının temyiz edilmiş olması nedeniyle, ortada adli yargı yerine ait kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen kararların kesin veya kesinleşmiş olması koşulu gerçekleşmemiştir.

 

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan başvurunun aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç    : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 3.3.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT