Hukuk Bölümü         2008/118 E.  ,  2009/104 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıların, Adapazarı, Ferizli İlçesi, Kilise Bayırı mevkiinde, tapuda kayıtlı, 6 pafta nolu ve 3116 parsel nolu 803 m2 yüzölçümündeki taşınmazın müşterek malikleri olduğunu, mevcut taşınmazın Sakarya-Karasu duble Devlet yolunun Ferizli girişindeki Ferizli kavşak bağlantısının doğusunda ve duble yolun kuzeyinde kaldığını, taşınmazın kuzey cephesinin ise eski Adapazarı Karasu yolu ile çevrili bulunduğunu, duble yol ve kavşak bağlantısı sebebiyle yapılan dolgu çalışmaları sonucu davacılara ait taşınmazın yol seviyesinden 5 metre aşağıda kaldığını, ayrıca duble yol menfezinin davacıların taşınmazına isabet etmesi sebebiyle yağmur sularının aktığı kanal haline geldiğini, dolgu şevleri taşınmazın 3/4 ünü kapladığı gibi, geri kalan kısmın da menfez kanalı niteliğine dönüştüğünü, davacıların bu haliyle taşınmazdan hiçbir şekilde istifadeleri mümkün olmadığı gibi menfez yüzünden toprak dolgu yaparak taşınmazı yol seviyesine yükseltmelerinin de mümkün olmadığını, taşınmazın Ferizli Belediye sınırları içinde ve imar planı dahilinde olduğunu, yol, su, elektrik, telefon gibi tüm hizmetlerden faydalandığını, arsa niteliğinde ve rayiç bedelinin m2 birim fiyatı olarak 25 ila 30.000.000.-TL arasında olduğunu, davacılar Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü'ne resmen başvurarak mağduriyetlerinin giderilmesini talep etmişlerse de bu konuda herhangi bir işlem yapılmadığı gibi dilekçeye cevap dahi verilmediğini ileri sürerek kamulaştırmasız el atılan 3116 parsel nolu taşınmazın bedeli olan 20.075.000.000.-TL'nın davalıdan tazminine, dava konusu taşınmazın davalı idare adına tesciline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmış; 18.11.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile de hükmedilecek bedele dava tarihi olan 29.9.2003 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

FERİZLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 23.3.2004 gün ve E:2003/247, K:2004/61 sayı ile, davacılar vekilinin dava dilekçesinde, müvekkillerine ait Ferizli İlçesi, Kilise Bayırı mevkiinde kain 6 pafta, 3116 parsel sayılı taşınmazın, davalı tarafından Sakarya-Karasu Devlet karayolu yapımı sırasında dolgu çalışmaları neticesinde yol seviyesinden 5 metre aşağıda kaldığını, ayrıca yol menfezinin bu taşınmaza isabet etmesi nedeniyle yağmur sularının aktığı kanal haline geldiğini, davacıların bu mağduriyetinin giderilmesi için davalı idareye başvurduklarını, ancak herhangi bir sonuç alamadıklarını beyan ederek davacılara ait taşınmaza kamulaştırmasız el atmanın önlenmesine ve dava konusu yerin değeri olan 20.075.000.000.-TL'nin davalı idareden tazminine karar verilmesini istediği, 18.11.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile de hükmedilecek bedel için dava tarihi olan 29.9.2003 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini talep ettiği, Mahkemelerinin oturumunda da aynı isteklerini tekrarladığı, davalı idare vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazla ilgili olarak idarenin herhangi bir kamulaştırma planı veya çalışmasının olmadığını, dava konusu taşınmaza idarece el konulmasının da söz konusu olmadığını, ilgili yerde Belediyece yapılmış bir çalışma olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istediği, mahallinde keşif yapıldığı, bilirkişi raporlarının dosyaya ibraz edildiği ve davaya konu yerde herhangi bir kamulaştırma işleminin yapılmadığının tespit edildiği, dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu yerin bütünlüğüne dokunulmadan Karayolları tarafından Karasu-Adapazarı yolunun yapıldığı, davaya konu yerle ilgili herhangi bir kamulaştırma işleminin yapılmadığı, kamu kuruluşlarının verdikleri kararlar sonunda plan ve projelere uygun olarak yaptıkları tesislerin ya da bu tesislerin kullanılmasından dolayı kişilerin uğramış oldukları zararların ödetilmesine ilişkin davaların idari nitelikte olduğu ve bu tür davalara bakmaya idare mahkemelerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ'nin 7.10.2004 gün ve E:2004/7240, K:2004/9661 sayılı kararıyla, "Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre ve özellikle dava konusu taşınmaza doğrudan el atılma söz konusu olmayıp, plan ve projeye uygun olarak yapılan yol çalışmaları nedeniyle taşınmazda meydana gelen heyelandan dolayı zarar oluştuğundan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 11.2.1959 gün ve 17-15 sayılı kararı uyarınca davaya idari yargıda bakılması gerekeceğinden bahisle mahkemece görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,…

…" karar verilmek suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedeli olan 17.666.000.000.-TL'nın 29.9.2003 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idareden tazminine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davanın kısmen kabul, kısmen reddi yolunda verdiği kararın taraflarca temyizi üzerine DANIŞTAY 8. DAİRESİ'nin 1.10.2007 gün ve E:2007/5207, K:2007/4966 sayılı kararıyla bozulması üzerine SAKARYA 1. İDARE MAHKEMESİ; 13.2.2008 gün ve E:2008/91 sayı ile, Mahkemelerince verilen 6.4.2007 gün ve E:2004/2176, K:2007/358 sayılı kararın Danıştay 8. Dairesi'nin 1.10.2007 gün ve E:2007/5207, K:2007/4966 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak işin gereğinin görüşüldüğü, davanın, davacılara ait Sakarya İli, Ferizli İlçesi, Kilisebayırı mevkiinde, tapuda 6 pafta ve 3116 parsel numarası ile kayıtlı bulunan 803 metrekare yüzölçümlü taşınmazın, Adapazarı-Karasu devlet yolunda yapılan dolgu yol çalışmaları sonucunda kullanılamaz hale geldiği ileri sürülerek taşınmaz bedeli olan 17.666,00.-YTL'nin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açıldığı, Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür" hükmünün yer aldığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, tam yargı davalarının, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olduğu belirtilerek idari dava türleri arasında sayıldığının görüldüğü, dosyanın incelenmesinden, davacıların maliki bulunduğu taşınmazın, Adapazarı-Karasu Devlet yolunda yapılan dolgu yol çalışmaları sonrasında yol seviyesinden 7 metre aşağıda kaldığı, taşınmaza isabet eden menfezden akan yağmur suları sebebiyle bir su kanalına dönüştüğü, dolgu şevinin taşınmazın ¾

¾'ünü kapladığından bahisle, davacıların taşınmazın kamulaştırılması istemiyle dava idareye yaptığı başvurunun cevap verilmeyerek reddedildiği, 29.9.2003 tarihinde de taşınmazın bedeli olarak belirtilen miktarın tazmini ve taşınmazın davalı idare adına tescil edilmesine karar verilmesi istemiyle Ferizli Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açıldığı, bu davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; taşınmaz için hiçbir kamulaştırma işlemi yapılmadığı, taşınmazın büyük bölümüne fiilen el konulmuş durumda olduğu, taşınmazın yol yapımı nedeni ile yapılan dolgu ve şevler ile ana asfalt noktasından 6-7 metre kadar aşağıda kaldığı, şev dolgularından dolayı parselin iyice küçüldüğü, Karasu asfaltının doğu kenarından gelen tüm su ve akıntıların parsel başlangıcında bulunan menfez yardımı ile taşınmaza girecek pozisyonda olduğu ve taşınmazın bir dere yatağı görünümüne geldiği, menfez giriş ve çıkışları nedeni ile de parselin dolgu yapılarak yükseltilmesi suretiyle kullanımının da mümkün olmadığı, taşınmazın tamamının kullanılamaz hale geldiği ve taşınmazın değerinin 17.666,00.-YTL olduğunun belirtildiği, Ferizli Asliye Hukuk Mahkemesi'nce ise, dava konusu yerle ilgili herhangi bir kamulaştırma işleminin yapılmadığı, kamu kuruluşlarının verdikleri kararlar sonunda plan ve projelere uygun olarak yaptıkları tesislerin ya da bu tesislerin kullanılmasından dolayı kişilerin uğramış oldukları zararların ödetilmesine ilişkin davaların idari nitelikte olduğu ve bu tür davalara bakmaya idare mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verdiği, bu kararın Yargıtay tarafından onanması üzerine, taşınmazın kullanılamaz hale geldiği ileri sürülerek taşınmaz bedeli olan 17.666,00.-YTL'nin yasal faiziyle ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, idarenin yapmış olduğu işlem ve eylemlerden doğan zararlardan sorumlu tutulmasının hukuk devletinin bir gereği olduğu, idarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için ortada bir zarar bulunması ve bu zararın idari işlem veya eylemden kaynaklanması, başka bir deyişle, zararla idari davranış arasında illiyet bağı bulunması gerektiği, yani zararın idari davranıştan doğması gerektiği, öğretide, idarenin yasal bir dayanak olmaksızın, yani hukuka uygun usuller kullanmadan, belirli bir bedel ödemediği halde özel mülkiyette bulunan bir taşınmazın tamamını veya bir kısmını işgal etmesinin kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirildiği, mülkiyet hakkının açık bir usulsüzlük ve hukuka aykırılık ile ihlali sonucunu doğuran bu eylemin de fiili yol olarak tanımlandığı, mülkiyet hakkının ihlali, olaydaki hukuka aykırılığı çok açık bir hale getirdiğinden eylemin idari olmaktan çıkarak bir başka deyişle, eylemdeki idarilik yok olarak haksız fiile dönüştüğü ve bu uyuşmazlıkların adli yargı mercilerinde çözümlendiği, her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesi kararında, kamu kuruluşlarının verdikleri kararlar sonunda plan ve projelere uygun olarak yaptıkları tesislerin ya da bu tesislerin kullanılmasından dolayı kişilerin uğramış oldukları zararların ödetilmesine ilişkin davaların idari nitelikte olduğu ve bu tür davalara bakmaya idare mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş ise de, idarenin hukuka uygun usuller kullanmadan, kamu hizmeti ile bağlantısı bulunmayan eylem ve işlemlerini idari işlem veya eylem olarak kabul etmeye hukuken olanak bulunmadığı, bu durumda, dava konusu uyuşmazlıkta idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan bir zarar değil, idarenin kamulaştırmasız el atma yoluyla vermiş olduğu bir zarar olduğundan, bu davanın adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği, ancak, daha önce adli yargı yerince görevsizlik kararı verilip, bu karar kesinleştiğinden görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvuru zorunluluğu doğduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK'ın katılımlarıyla yapılan 4.5.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, duble yol ve kavşak bağlantısı sebebiyle yapılan dolgu çalışmaları sonucu davacılara ait taşınmazın yol seviyesinden 5 metre aşağıda kaldığı, ayrıca duble yol menfezinin davacıların taşınmazına isabet etmesi sebebiyle yağmur sularının aktığı kanal haline geldiği, dolgu şevleri taşınmazın 3/4 ünü kapladığı gibi, geri kalan kısmın da menfez kanalı niteliğine dönüştüğü, davacıların bu haliyle taşınmazdan hiçbir şekilde istifadelerinin mümkün olmadığı ileri sürülerek taşınmaz bedelinin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dava dilekçesinde, duble yol ve kavşak bağlantısı sebebiyle yapılan dolgu çalışmaları sonucu taşınmazın yol seviyesinden 5 metre aşağıda kaldığı, ayrıca duble yol menfezinin taşınmaza isabet etmesi sebebiyle yağmur sularının aktığı kanal haline geldiği, dolgu şevleri taşınmazın 3/4 ünü kapladığı gibi, geri kalan kısmın da menfez kanalı niteliğine dönüştüğü, bu haliyle taşınmazdan hiçbir şekilde istifadenin mümkün olmadığı ileri sürülmüştür.

Dosyada bulunan :

Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu inşaat mühendisi olan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu olan taşınmaz için hiçbir kamulaştırma işlemi yapılmadığı ve taşınmazın büyük bölümüne fiilen el konmuş durumda olduğu, mahalde yapılan gözlemlerde, yeni Adapazarı-Karasu yolu yapımı nedeni ile yapılan dolgu ve şevler ile ana asfalt üst noktasından 6-7 metre kadar aşağıda kaldığı, bahsi geçen yol kenarındaki şev dolgularından dolayı da parselin iyice küçüldüğü, öte yandan parselin üst başlangıç noktasında yeni açılan yolun alt kotunda kalan menfez girişi bulunduğu, yani yeni açılan Karasu asfaltının doğu kenarından gelen tüm su ve akıntıların parsel başlangıcında bulunan menfez yardımı ile dava konusu taşınmaza girecek pozisyonda olup, taşınmazın bir dere yatağı görünümüne geldiği, menfez giriş ve çıkışları nedeni ile de parselin dolgu yapılarak yükseltilmesi sureti ile kullanımının da mümkün görülmediği, sıralanan nedenlerden dolayı parselin büyük kısmına el atıldığı ve kalan kısmından da hiçbir şekilde tasarruf edilemeyeceği, bu nedenlerle, taşınmazda değer azalışına esas teşkil edecek alan ve tasarruf imkanı kalmadığı, dolayısı ile taşınmazın tamamının değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

Aynı Mahkemece yaptırılan diğer bilirkişi incelemesi sonucu kadastro teknisyeni tarafından düzenlenen raporda, kadastro paftasının zemine aplike edildiği, yapılan aplikasyon neticesinde paftanın zemine uygun olduğunun görüldüğü, dava konusu 3116 nolu parselin doğusunda Adapazarı-Karasu şosesinin mevcut olduğu, Adapazarı Karasu yolu yapımı nedeniyle yapılan dolgu ve şevler ile ana asfalt üst noktasından 6-7 metre kadar dava konusu parselin aşağıda kalmakta olduğu, parselin kuzeyinde Adapazarı Karasu yolunun alt kotunda kalan menfez girişi bulunmakta olup, yağmur sularının menfezden geçtiğinin görüldüğü ifade edilmiştir.

İdare Mahkemesince üç bilirkişiye yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen raporda ise, yeni inşa olunan ve dava konusu parselin etkilendiği ileri sürülen Adapazarı-Karasu Devlet karayolunun yapımında, gerek geometrik standartlar gerek alt ve üstyapı inşasındaki mühendislik tekniği açısından kural-dışı bir durumun saptanamadığı, anılan taşınmazın "kamulaştırma işleminin" ya da "3194 sayılı İmar Kanunu 18. maddesi" gereğince "arsa ve arazi düzenlemesinin" imar planlarını yapan Ferizli Belediyesi'nce yapılması gerektiği açıklamasına yer verilmiştir.

Dava dilekçesi ve yukarıda sözü edilen bilirkişi raporlarında yer alan tespitler karşısında, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde "idari dava türleri" arasında sayılan "idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası" kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddi ile ayrıca verdiği görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sakarya 1.İdare Mahkemesi'nce 13.2.2008 gün ve E:2008/91 sayı ile yapılan BAŞVURUNUN REDDİ ile ayrıca verilen GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.5.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.