T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/78

KARAR NO   : 2019/184      

KARAR TR    : 25/02/2019

 

ÖZET: Kamu kurumuna ait aracın karıştığı trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                                                   : Ö. Y.

          Vekili                                                      : Av. O. K.

          Davalı                                                  : T.C. Sağlık Bakanlığı

 

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/10/2018 günü meydana gelen ağaçtan düşme sonucu yaralamalı kaza sonrası, davacının hastaneye kaldırıldığını ve İspir Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin akabinde, Atatürk Devlet Hastanesine sevk edilmesi esnasında, 25 DM 757 plakalı ambulansın kaza yapması sonucu, 12 kaburga kemiği sağ sol köprücük kemiği ve dişlerinin de kırıldığını birçok ameliyat geçirdiğini, 4 gün yoğun bakımda kaldığını ve hali hazırda tedavilerinin de devam ettiğini belirterek, beden gücü kaybına uğradığından dolayı şimdilik 1.000 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsili istemiyle 27/04/2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL (ANADOLU) 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 03.05.2018 gün E:2018/198 K:2018/138 sayılı dosyasında; "                 ...Davalının hasmı T.C. Sağlık Bakanlığı ve Erzurum İl Müdürlüğü olarak belirlenmiş olup, genel bütçeye dahil kamu kurumlandır. İdarenin hizmet kusuruna dayalı olarak bu tazminat davaları açılmıştır. Ağaçtan düşen davacının ambulansla hastaneye şevki sırasında ambulansın kaza yapması suretiyle beden gücünün kaybolduğu iddiasına dayalıdır.

          Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/07/2012 tarihli 2012/4-261 E - 2012/441 K sayılı kararında belirtildiği üzere, “Davalı Sağlık Bakanlığı bir kamu tüzel kişisi olup işlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır. Kamu hizmetinin görüldüğü sırada meydana geldiği belirtilen olaydaki eksikliklerin bir bölümünün hizmet kusuru ile ilgili olduğu ileri sürülerek, idarenin hizmet kuşum niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı İYUK2/l-b maddesi gereğince idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir" gerekçesiyle "HMK 114/1,b ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle dilekçenin reddine" dair verdiği kararın istinaf edilmeksizin 06/06/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacı vekili bu kez aynı taleple 20/06/2018 tarihinde idari yargı yerine müracaat etmiştir.

          ERZURUM 2. İDARE MAHKEMESİ: 13/12/2018 gün, 2018/1145 esas sayılı; "...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. Maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." kuralına yer verilmiştir.

          Dava dilekçesinin incelenmesinden, davacının 28.10.2017 tarihinde ağaçtan düşerek yaralanması sonucu İspir Devlet Hastanesinde ilk müdahalesi yapıldıktan sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne Ambulans ile şevki sırasında 25 DM 757 plakalı ambulansın kaza yapması sonucu, 12 kaburga kemiği, sağ ve sol köprücük kemiği ve dişlerinin kırıldığı, iç organlarının hasar görerek ciddi anlamda fiziki deformasyona uğradığını belirterek, kazanın oluşumunda ambulans sürücüsünün Karayolları Trafik kanununun 52/1 -b maddesi gereğince yol şartlarına uygun hareket etmediği için kusurlu bulunduğundan bahisle, İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2018/198 dosyası ile dava açtığını, Mahkemenin 03.05.2018 tarih ve K:2018/138 sayılı kararı ile İdare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın reddedildiği ileri sürülerek 100.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Konu ile ilgili benzer bir uyuşmazlıkta 11.11.2013 tarih ve E:2013/1562, K:2013/1725 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararında aynen; "2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi ile Anayasa Mahkemesinin benzer bir konuda İdare Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır" gerekçesine yer verilerek adli yargı tarafından verilen görevsizlik kararı kaldırılmıştır.

          Olayda, yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110. Maddesi hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı birlikte değerlendirildiğinde, Karayolları Trafik Mevzuatından kaynaklandığı açık olan bu uyuşmazlığın çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmaması ve İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca adı geçen Mahkemenin E:2018/198 sayılı dava dosyası ile birlikte, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince

karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek her iki dava dosyasını 10.01.2019 tarih ve 2018/1145 E. Sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 21.01.2019 tarihinde kaydedilmiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25/02/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :     Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı idareye ait ve davacının rahatsızlığı nedeniyle içinde bulunduğu ambulansın karıştığı trafik kazası nedeniyle oluştuğu öne sürülen maddi ve manevi zararın tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile İstanbul (Anadolu) 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.05.2018 gün ve E:2018/198, K:2018/138 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul (Anadolu) 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.05.2018 gün ve E:2018/198, K:2018/138 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 25/02/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ