T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS       NO : 2016/285

                      KARAR   NO : 2016/536

                      KARAR   TR  : 28.11.2016

 

ÖZET: Davacının taşınmazına yol yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı ve bu şekilde davacının zararına yol açıldığı belirtilerek; meydana geldiği iddia olunan zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davada, taşınmazın bir kısmına fiilen el atılmış olmasına karşın, görev uyuşmazlığının taşınmazın el atılmayan kısmı bakımından çıktığı ve el atılan kısımla ilgili davanın da adli yargı yerinde kesinleştiği anlaşılmakla, bu yönüyle görülen davaya konu uyuşmazlığın imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.  

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : K.A.   

Vekili              : Av. T.T.

Davalılar         :         Adli Yargıda

  1-Osmangazi Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. R.B.

                          2-Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. C.E.

                                  İdari Yargıda

                          Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 

O L A Y         : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının 156/860 hisse itibariyle maliki olduğu Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Çekirge mahallesi 4165 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazına davalı idareler tarafından kamulaştırılmaksızın sürekli ve kalıcı kamusal hizmete tahsis amaçlı olarak yol yapılmak suretiyle el atıldığını, davacının taşınmazdan yararlanamadığını, davalı idareler ile uzlaşma talepleri olmadığını bildirerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kamulaştırmasız el atma nedeniyle 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davacı vekili 10.000,00 TL'lik talebini artırarak 73.344,00 TL olarak ıslah etmiştir.

Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi: 29.4.2013 gün ve E:2012/723, K:2013/358 sayı ile, dava konusu taşınmaza davalı idarelerce el atılıp atılmadığı, el atılmış ise hangi idarece el atıldığının ve kamulaştırmasız el atma tazminatının tespiti açısından mahallinde yapılan keşif sonrası Emekli Kadastro Müdürü Şaban Uzun tarafından düzenlenen 18/02/2013 tarihli raporda dava konusu taşınmazın krokide sarı ile boyalı olarak gösterilen (A+B)=178,45 m2'lik kısmına toprak yol haline getirilerek (2. Çilek Sokak) fiilen el atıldığı, taşınmazın C ile gösterilen 681,84 m2'lik kısmına fiilen el atma olmadığı fakat taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kamu alanı olan kent parkı alanında kalması nedeniyle bu bölümün davacılara salih yararı olmayacağı, bu bölümün de bedeline hükmedilmesinin uygun olacağı, el atmanın kamusal hizmete tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğu, taşınmazın kadastro parseli olduğu, fiilen el atılan A ile gösterilen yolun genişliği 7 metre olup yetki ve sorumluluğun Osmangazi Belediyesi'nde olacağı, hukuken el atılan C ile gösterilen kent parkı alanında kalan kısmın yetki ve sorumluluğunun Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait olacağı, fiilen el atılan ve Osmangazi Belediyesi'nin yetki ve sorumluluğunda bulunan A+B ile gösterilen 178,45 m2 yerden davacı Keriman Atalay'ın 156/860 hissesine 32,37 m2 yer isabet etmekte olup genişletilmiş olarak 3237/86000 tapu hissesine karşılık geldiği, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin yetki ve sorumluluğunda olup hukuken el atılan C ile gösterilen 681,84 m2 yerden davacı Keriman Atalay'ın 156/860 hissesine 123,68 m2 yer isabet etmekte olup, genişletilmiş olarak 12368/86000 tapu hissesine karşılık geldiği, taşınmazın A+B ile gösterilen 178,45 m2'lik kısmın bedeli mukabilinde davacı tapusundan iptali ile yol olarak terkini, C ile işaretli kısma isabet eden davacı hissesinin iptali ile davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi adına tapuya tescilinin uygun olacağının bildirildiği; bilirkişi heyeti raporunda emlak beyan değerleri ile ilgili mukayese yapıldığı; gerek dava konusu taşınmaz, gerekse somut emsal parseli kadastro parseli niteliğinde olup nedenleri açıklanarak DOP düşülmediği; somut emsal parseli ile gerekli mukayeseler yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinin düzenlediği 22/02/2013 tarihli raporda 470,00 TL/m2 birim fiyat üzerinden Osmangazi Belediyesi’nin yetki ve sorumluluğunda olan, fiilen el atılan A+B ile gösterilen 178,45 m2 yerden davacı K.A.'ın hissesine düşen 32,37 m2 yerin bedeli 32,37 m2x470,00 TL/m2=15.214,00 TL, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin yetki ve sorumluluğunda olan, hukuken el atılan C ile gösterilen 681,84 m2 yerden davacı Keriman Atalay'ın hissesine düşen 123,68 m2 yerin bedeli 123,68 m2x470,00 TL/m2=58.130,00 TL olarak hesaplandığı; bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine bilirkişi heyeti tarafından itirazlar değerlendirilmek suretiyle düzenlenen 22/03/2013 tarihli ek raporda dava konusu taşınmaza ait 22/02/2013 tarihli rapordaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığının bildirildiği; bilirkişi raporlarının usul ve yasaya uygun olduğu ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Islah talebi de dikkate alınarak 73.344,00 TL kamulaştırmasız el atma tazminat bedelinin 15.214,00 TL’sinin davalı Osmangazi Belediyesinden, 58.130,00 TL'sinin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığından 06.12.2012 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacı K.A.'a verilmesine, Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Çekirge Mahallesinde bulunan 4165 ada 4 parsel sayılı taşınmazın Fen Bilirkişisi Ş.U.'un 18/02/2013 tarihli krokili raporunda sarı boyalı A ve B harfleri ile gösterilen kısımda davacı K.A.'a ait 32,37 m2'ye isabet eden 3237/86000 payın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine, aynı krokili raporda C harfi ile gösterilen kısımda davacıya ait 123,68 m2’ye isabet eden 12368/86000 payın davacı adına olan kaydının iptali ile davalı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına tapuya tesciline karar vermiş; karar davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi : 1.7.2014 gün ve E:2014/9146, K:2014/11839 sayı ile,  1-Fiilen el atılmayan taşınmaz bölümü yönünden davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-b  ve  115/2. maddeleri uyarınca bu kısma yönelik davanın tefriki ile  davanın  usulden  reddine  ilişkin  hüküm  kurulması  gerekirken,  yazılı  şekilde  karar verilmesi, 2- Taşınmazın fiilen el atılan bölümü yönünden yapılan incelemede ise; karar tarihinden sonra 11.06.2013 günü yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarıyla getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” ve “... bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” düzenlemeleri karşısında davacılar lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ile maktu karar ve ilam harcı alınmasına karar verilmemesinin doğru görülmediği; bu itibarla açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, temyiz itirazlarının bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince bozulmasına karar vermiş, davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi: 27.4.2015 gün ve E:2014/17281, K:2015/6820 sayı ile, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6487 sayılı Kanunla değiştirilen Geçici 6. maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları 13.03.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 tarih 2013/95 Esas- 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden, 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiği dikkate alınarak (2) numaralı bozma maddesinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairenin 01.07.2014 gün ve 2014/9146 - 2014/11839 sayılı bozma kararının (2) numaralı bendinin ve "Ancak" kelimesinden sonraki satırbaşına yazılan (1) numarasının metinden çıkartılmasına, bozma kararındaki diğer hususların aynen muhafazasına karar vermiştir.

Bursa 4. Asliye Hukuk mahkemesi dosyayı 2015/701 Esas sayıya kaydederek, Yargıtay 18 Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına, dosyanın taşınmaza fiilen el atılmayan bölümü yönünden tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine (E:2015/857) ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı husumetiyle bu dosyanın görülmesine 29.9.2015 tarihinde karar vermiştir.

BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 1.12.2015 gün ve E:2015/857, K:2015/790 sayı ile, bozma ilamına uyularak, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın HMK’nın 114/1-B ve 115/2. maddesine göre yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez taşınmazına hukuki olarak el atılan kısımla ilgili olarak tazminat istemiyle Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ: 7.4.2016 gün ve E:2016/211 sayı ile, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmazın bir kısmında toprak yol yapılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasa'sının 15/1-a maddesi uyarınca davada Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, iş bu davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiştir.   

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.11.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hissedar olduğu Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Çekirge Mahallesi, 4165 ada 4 parsel sayılı taşınmaza, davalılar tarafından, imar planında “Yol ve kamu alanı” olarak ayrılmak suretiyle, el atıldığı iddiası ile meydana geldiği belirtilen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyalarında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda; dava konusu 4165 ada, 4 nolu parselin A+B ile gösterilen toplam 178.45 m2’lik kısmına toprak yol haline getirilerek (2. Çilek sokak) fiilen el atıldığı, taşınmazın C ile gösterilen 681.84 m2’lik kısmına fiilen el atma olmadığı fakat taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kamu alanı olan KENT PARKI ALANINDA kalması nedeniyle taşınmazın bu bölümün davacıya salih yararı olmayacağı nedeniyle bu bölümün de bedeline hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı: el atmanın kamusal hizmete tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğu belirtilmiş olup, İdari Yargı yerinde açılan davanın konusu, davaya konu taşınmazın el atılmayan kısmına ilişkin bulunmaktadır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

            a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

            b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle:12/7/20113- 6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme üçüncü cümle: 12/7/2013- 6495/73 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

            Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

           İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

           c) (Ek: 3/7/2005-5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamalarında taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir.

Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806)

Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Davaya konu olayda; davacının hissedar oldukları Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Çekirge Mahallesi, 4165 ada 4 parsel sayılı taşınmaza, davalılar tarafından, imar planında “kamu alanı” olarak ayrılmak suretiyle, hukuken el atıldığı iddiası ile meydana geldiği belirtilen zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Bursa 3. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

 

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 3. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 28.11.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN