T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2014 / 603

          KARAR NO  : 2014 / 655

          KARAR TR   : 2.6.2014

ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka kuruma nakledilen davacının, maaş nakil ilmuhaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı           :R.G. 

            Vekili              :Av.S.Ö.

            Davalılar        :1.Türk Telekomünikasyon A.Ş. (Adli ve İdari Yargıda)

            Vekili              :Av.M.E. 

                                    2.İzmir Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü (İdari Yargıda)

            Vekili              :Av.Ç.Ş.

 

O  L  A  Y       : Davacı vekili dava  dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kurum nezdinde çalışmakta iken özelleştirme nedeniyle 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ilişkin kanunun 22. Maddesi ve 406 sayılı yasanın ek 29.maddeleri gereğince adının Devlet Personel Başkanlığına bildirilerek akabinde  kamuya atandığını, 12.04.2010 tarihinde İzmir Valiliği İl Tarım kurumunda göreve başladığını, süresi dolmamasına rağmen davalı şirket tarafından Devlet Personel Başkanlığı’na kamu kurumuna nakli için bildiriminin yapıldığını, bildirim sırasında maaşına eklenmesi gereken ek ücretlerin maaş nakil ilmuhaberine yansıtılmadığını, bu şekilde davacının zarara uğradığını belirterek; davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından yaratılan muarazanın önlenmesine, müvekkilinin adının Devlet Personel Başkanlığı’na bildirim tarihi olan 04.01.2010 tarihi itibariyle davalı kurumdan alması gerekli olan ancak alamadığı ücret ve ücrete eklenmesi gereken farkların ayrıca 112 günlük ikramiye tutarının sabit bir değer olarak eklenecek şekilde maaş nakil ilmuhaberinin yeniden düzenlenmesi ve düzenlenen yeni maaş nakil ilmuhaberinin düzenlenmiş haliyle Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi gerektiğinin tespitine, maaş nakil ilmuhaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesi nedeniyle kamuya çalışmaya başladığı tarih olan 12.04.2010 tarihinden itibaren eksik ücret alması nedeniyle uğramış olduğu alacak haklarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10000 TL’sinin kamuya başladığı tarih olan 12.04.2010 tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte ödenmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Ankara 10. İş Mahkemesi: 26.03.2013 gün ve 2012/1286 Esas, 2013/362 Karar sayılı kararında özetle; 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirkete hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumundan yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelinin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yapıldığı, bu işlemlerin idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediğini, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçe gösterilmek suretiyle, HMK.114/1-b maddesi uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermiştir.

            Görevsizlik kararı taraflara 26.03.2013 günü tefhim edilmiştir. Kararın, 5521 sayılı Yasa’nın Geçici 1.maddesi gereğince halen yürürlükte olan 5521 sayılı Yasa’nın 8.maddesi gereğince tefhimden itibaren 8 günlük yasal sürede taraflarca temyiz edilmediğinden kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili bunun üzerine; aynı taleple, Devlet Personel Başkanlığı’na bildirim tarihinde almaya hak ettiği ancak maaş nakil ilmuhaberinin yanlış düzenlenmesinden dolayı alamadağı 112 günlük ikramiye tutarının sabit bir değer olarak müvekkilinin kamuya başladığı tarih olan 12.04.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine, yani Devlet Personel Başkanlığı’na bildirim tarihindeki net ücreti 1834,37 TL/30X112/12:570,60 TL aylık ikramiye tutarı 12.04.2010 tarihinden itibaren ise toplam 20.544 TL’nin yasal faiziyle beraber tazminine, dava tarihinden itibaren işleyecek maaşlara da ikramiye tutarının yansıtılmasına  karar verilmesi istemiyle idari yargıda dava açmıştır.

Ankara 10.İdare Mahkemesi 22/05/2013 tarih ve 2013/729 Esas, 2013/671 Karar sayılı kararı ile davada yetkisiz olduğuna karar vererek dosyanın yetkili İzmir İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İzmir 3.İdare Mahkemesi: 08.11.2013 tarih ve 2013/1574 Esas sayılı, hasım düzeltme kararı ile; davanın Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü yanında İzmir Valiliği husumetiyle de incelenmesi gerektiğinden dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15.maddesinin (1-c) bendi gereğince gerçek hasım olarak tespit edilen Türk Telekomünikasyon A.Ş.Genel Müdürlüğü ve İzmir Valiliği’ne bu kararla birlikte tebliğ edilmek suretiyle dava dosyasının tekemmül ettirilmesine karar vermiştir.

İzmir Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü vekili Kastamonu İdare Mahkemesinin hasım düzeltme kararından sonra süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur

İzmir 3.İdare Mahkemesi: 26.07.2013 tarih ve 2013/1281 Esas, 2013/1352 Karar sayılı kararı ile; “davacı tarafından yeniden düzenlenmesi talep olunan maaş nakil ilmuhaberine eklenmesi gerektiği belirtilen ücret ve ücrete eklenmesi gereken 112 günlük ikramiye tutarına ilişkin istemlerden, ücrete ilişkin kısmından kastedilenin ne olduğunun dava dilekçesinde açıkça ortaya konulmadığı gibi davacının bu istemlerine yönelik davalıya yapılmış bir başvurunun ve sonucunda davalı kurumca tesis edilmiş bir işlemin bulunup bulunmadığının da dava dilekçesinden net olarak anlaşılmadığı, ayrıca Mahkememizden talep ettiği, maaş nakil ilmuhaberinin yeniden düzenlenmesi ve yeniden düzenlenen maaş nakil ilmuhaberinin Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi ve dava tarihinden itibaren işleyecek maaşlara bu farkların yansıtılması gerektiğinin tespiti şeklindeki istemleri ile de idari işlem tesisi niteliğinde taleplerde bulunulduğunun anlaşılması sebebiyle, eksiklik ve belirsizliklere haiz iş bu dava dilekçesinin yukarıda anılan Kanun hükmüne uygun olarak düzenlenmediği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3.maddesi hükmüne uygun olmayan dava dilekçesinin, anılan Kanun’un 15.maddesinin 1.fıkrası(d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde 3.maddeye uygun şekilde düzenlenerek noksanı tamamlandıktan sonra harç alınmaksızın yeniden dava açmakta serbest olunmak üzere reddine” karar vermiştir.

Davacı vekili 02.09.2013 tarihli dilekçesi ile aynı taleple idari yargıda dava açmıştır.

İzmir 3.İdare Mahkemesi: 12.09.2013 tarih ve 2013/1373 Esas, 2013/1382 Karar sayılı kararı ile; “dava dilekçesinin "Talebin Özeti" kısmında, maaş nakil ilmühaberinin yanlış düzenlenmesinden doğan zarar karşılığı aylık 570.60-TL, 12/04/2010 tarihinden itibaren ise toplam 20.544-TL'nin tazminine karar verilmesi istenildiği; dilekçenin "Netice ve Talep" kısmında ise, maaş nakil ilmühaberinin yanlış düzenlenmesinden dolayı alamadığı 112 günlük ikramiye tutarının kamuya başladığı 16/02/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine, yani 570,60-TL aylık ikramiye tutarının 12.04.2010 tarihinden itibaren ise toplam 20.544-TL'nin yasal faiziyle beraber tazminine ve dava tarihinden itibaren işleyecek maaşlara da ikramiye tutarının yansıtılmasına karar verilmesinin istenildiği anlaşılmış olup tazmini istenilen 20.544 TL'nin hangi tarihler arasına ilişkin olduğunun dilekçenin tümünde farklı tarihlere yer verilmeksizin kesin biçimde belirtilmesi gerekirken başlangıç tarihi olarak 16/02/2011 ve 12/04/2010 tarihlerine yer verildiği ve döneminin bitiş tarihinin belirtilmediği görüldüğünden dava dilekçesi yukarıda belirtilen yasa hükmüne uygun bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin l/d bendi uyarınca, bu kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yukarıda belirtilen noksanlıklar da tamamlanarak usulüne uygun biçimde düzenlenecek iki örnek dilekçe ile yeniden dava açılmak üzere, dilekçenin reddine” karar vermiştir.

Davacı vekili 30.10.2013 tarihli usulüne uygun olarak düzenlediği dilekçesi ile; aynı taleple idari yargıda dava açmıştır.

            İzmir 3.İdare Mahkemesi: 28.02.2014 gün ve 2013/1574 Esas sayılı ara kararında özetle; uyuşmazlıkta, davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon Genel Müdürlüğü’nün olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz edilemeyeceğinden; uyuşmazlığın çözümünde, özel hukuk hükümlerine göre adli yargının görevli olduğunu gerekçe göstererek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Ertuğrul ARSLANOĞLU, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.6.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalılardan Türk Telekomünikasyon A.Ş. yönünden, idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

Diğer davalı İzmir Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nün davacı vekilinin adli yargıda açtığı davada hasım gösterilmemesi ve yargılama sonrasında da davaya dahil edildiğine dair dosyada bir bilgi yada belge bulunmaması nedenleri ile bu davalı yönünden oluşan bir görev uyuşmazlığı bulunmadığından Mahkememizce değerlendirme yapılmamıştır.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül Yiğit’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Türk Telekom A.Ş.'nde teknisyen sıfatı ile çalışmakta iken kurumun özelleştirilmesi nedeni ile başka kuruma atanan davacının, nakle esas düzenlenen maaş nakil ilmuhaberinde gösterilmeyen tazminatların eklenmesi sureti ile maaş nakil ilmuhaberinin yeniden düzenlenmesi ve dava konusu hatalı işlem nedeni ile uğradığı tüm zararların en yüksek banka mevduat faizi üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

            1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise, “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü, 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır”; Ek 29. maddesinin 3.7.2005 gün ve 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır…” denilmiştir.

Öte yandan; 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde, “Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür” denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendine 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede, “Ancak, Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” denilmiş; 4502 sayılı Yasa’nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş., 233 sayılı KHK’nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı   “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin  % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

Bu sürece paralel olarak Türk Telekom personelinin durumu incelendiğinde:

            Türk Telekom A.Ş., 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış ve anılan KHK eki cetvellerden çıkarılmış olması nedeniyle, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi  teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararı kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekmektedir.         

Anılan 4502 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile 406 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 22. maddenin (a) bendinde, “a) Personelin statüsü: Telekomünikasyon hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş bir genel müdür ile kadro, unvan, derece ve sayıları Yönetim Kurulunun önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yüzseksen gün içerisinde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen kadrolarda istihdam edilen personel eliyle yürütülür. Bu personel hakkında bu Kanunda öngörülen hükümler saklı kalmak üzere 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır. Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmüne yer verilmiş; bu bent hükmü, 4673 ve 5189 sayılı Yasalarla yapılan değişiklikler sonucunda; “a) Personelin statüsü: (Ek ibare: 12.5.2001-4673/6. md.) Türk Telekomdaki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16.6.2004-5189/12 md.) Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmünü almış; aynı maddenin (b) bendinin ikinci paragrafında da iş mevzuatına tabi olan Türk Telekom çalışanlarının aylık ücretlerinin kendilerini atamaya yetkili olan Yönetim Kurulu tarafından tespit olunacağı kurala bağlanmıştır.

406 sayılı Yasa’nın anılan Ek 22.maddesi uyarınca, Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne ait asli ve sürekli kadrolar belirlenerek 4.4.2000 tarih ve 24010 (Mükerrer) sayılı R.G. de yayımlanan 31.3.2000 tarih ve 2000/331 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yer alan listede: merkez teşkilatı için 100 ve taşra teşkilatı için 100 (6 Bölge Müdürü, 12 Bölge Müdür Yardımcısı ve 82 İl Telekom Müdürü) kadro ihdas edilmiş; öte yandan, aynı Yasa maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan “Türk Telekomünikasyon A.Ş. Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği” adı altındaki düzenleme, Yönetim Kurulunun 31.8.2000 tarih ve 407 sayılı kararıyla kabul edilmek suretiyle yürürlüğe konulmuştur.

Kanunla, Kurumda görev yapan personelden asli ve sürekli görev yapacak olanları kadro unvanı itibariyle belirlemek konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verildiği açıktır. Bu yetki 4502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 29.1.2000 tarihi ile 5189 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2.7.2004 tarihleri arasında geçerli olmuştur.

Anayasa’nın 128. maddesinde, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmiştir.

406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…” denilerek, yasakoyucu tarafından Türk Telekom’da 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile kapsam dışı personel, kamu personeli sayılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kurum nezdinde teknisyen sıfatı ile çalışmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilen ve sonrasında başka bir kamu kurumu emrine atanan davacı tarafından, maaş nakil ilmühaberinin iptali ile almaktan mahrum kaldığı ek ödenekler nedeni ile uğradığı zararın tazmini istemiyle; Ankara 10.İş Mahkemesi’ne dava açıldığı;  Ankara 10. İş Mahkemesi’nin 26.03.2013 gün ve 2012/1286 Esas, 2013/362 Karar sayılı kararı ile davanın görev nedeni ile reddine karar verdiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği; bunun üzerine davacının aynı istemle İzmir 3. İdare Mahkemesi’nde dava açtığı,  İzmir 3. İdare Mahkemesi’nce  2247 sayılı kanunun 19. maddesi koşullarına uygun olarak dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

            “a) (Değişik: 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

            b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

            c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, iptali istenilen işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan, uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Ankara 10. İş Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 3.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ankara 10.İş Mahkemesi’nin 26.03.2013 gün ve 2012/1286 Esas, 2013/362 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.6.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Ertuğrul

ARSLANOĞLU

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT