Hukuk Bölümü         2009/169 E.  ,  2010/70 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : S.A.

Vekili             : Av. E.B.T.

Davalı           : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili             : Av. M.U.

   O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde, 10.7.2006 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki 06 JC 874 plakalı aracı ile Keçiören İlçesi, Yayla Mahallesi, Yozgat bulvarı üzerinde seyir halinde iken yoldan kaynaklanan nedenlerle maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/44 D. İş sayılı dosyasında hasar ve yolun durumunun tespitinin yapıldığını, Mahkemece araçta meydana gelen hasar tutarının 11.000,00YTL olduğunun tespit edildiğini, yolun kazadan sonra yeniden yama yapılarak asfaltlandığını, buna rağmen logar kapaklarının yüksekte kaldığının bilirkişice tespit edildiğini, Mahkemece belirlenen zararın tazmini için idareye karşı Ankara 4. İcra Müdürlüğü'nün 2006/11116 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, yapılan takibin eki olarak Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bilirkişi raporlarının da konulduğunu, buna rağmen İdare tarafından 14.9.2006 tarihinde borca itiraz edildiğini, yoldan kaynaklanan nedenlerle kazanın meydana geldiği dikkate alındığında, idarenin gerekli önlem almayarak hizmeti kötü yürüttüğü sonucunun ortaya çıktığını, dolayısı ile hizmet kusuru işlemiş bulunduğunu, davalı idarenin itirazının iptali, haksız ve kötü niyetle yapılan itirazı sebebi ile en az %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini isteme zaruretinin doğduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve yapılan icra takibine haksız ve kötü niyetle itiraz edilmesi sebebi ile en az %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 14. İDARE MAHKEMESİ; 19.1.2007 gün ve E:2006/610, K:2007/31 sayı ile,

davanın, Ankara 4. İcra Müdürlüğü'nün 2006-11116 sayılı dosyasında icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ve %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açıldığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4. maddesinden söz ederek, davacının, icra takibine yapılan itirazın iptali ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açtığı bu davanın, adli yargı yerlerince görülüp çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 19.3.2008 gün ve E:2007/170, K:2008/104 sayı ile, davacı vekili dava dilekçesinde, 10.7.2006 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki 06 JC 874 plakalı aracı ile Keçiören İlçesi, Yayla Mahallesi’nde bulunan Yozgat bulvarı üzerinde seyir halinde iken yolda bulunan logar kapaklarının tam yerleştirilmemesi ve bu kısımlarda yolda çökme olması, ayrıca herhangi bir uyarıcı işaret bulunmaması nedeniyle müvekkilinin yoldaki bu çökmeyi fark edip fren yapmasına rağmen aracının çukura düşmesini önleyemediğini, direksiyon hakimiyetini kaybederek takla attığını ve karşı şeride geçerek aracının hurda haline geldiğini, kazadan sonra trafik kazası tespit tutanağı düzenlendiğini, bu tutanakta müvekkilinin 2918 sayılı Yasa’nın 84/6. maddesi uyarınca asli kusurlu olduğu belirtilmişse de, kazanın meydana gelmesine yoldaki çukurun sebebiyet verdiğini, müvekkilinin asli kusurlu olmadığını, Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/44 D.İş sayılı dosyasında gerek müvekkilinin aracındaki hasarın gerekse yolun durumunun tespit edildiğini, bilirkişi raporunda, müvekkilinin aracındaki hasarın 11.000.-YTL olduğunun, kazadan sonra yola yama yapılmak suretiyle asfaltlandığının, buna rağmen logar kapaklarının yüksekte kaldığının belirtildiğini, bilirkişi raporunda belirtilen zararın tazmini için Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2006/11116 sayılı dosyasında takip yaptıklarını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalı tarafın haksız itirazının iptaline, takibin devamına, davalı tarafın % 40'dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı vekili cevap dilekçesinde, davaya konu olayda müvekkiline izafe edilen bir kusur varsa bu kusurun hizmet kusuru olduğunu, bu nedenle davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini ileri sürerek görev(yargı yolu) itirazında bulunduğunu, husumetin ASKİ Genel Müdürlüğü’ne yöneltilmesi gerektiğini, müvekkili Belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini, ASKİ Genel Müdürlüğü’nün ayrı bir tüzel kişilik olduğunu ileri sürerek husumet itirazında bulunduğu, ayrıca belirtilen olayda müvekkili Belediyenin kusurunun bulunmadığını, trafik kazası tespit tutanağındaki kusur oranını kabul etmediklerini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, kusur ve hasar yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın esastan da reddine karar verilmesini talep ettiği, davanın, itirazın iptali davası olarak açıldığı, davacı tarafın davalı aleyhine takip yaptığı Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2006/11116 sayılı dosyasının getirtildiği, incelenmesinde, 11.000.-YTL hasar bedeli, 120.-YTL, 19.7.2006 tarihinden itibaren işlemiş yasal faiz olmak üzere 11.120.-YTL'nin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin davalı borçluya 8.9.2006 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 14.9.2006 tarihinde ve süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin bir suretinin davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, davanın 26.4.2007 tarihinde ve süresinde açılmış olduğunun anlaşıldığı, davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde sunduğu Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin 19.1.2007 tarih ve 2006/610 Esas, 2007/31 Karar sayılı kararına ilişkin dosyanın getirtildiği, dosyanın incelenmesinde ise, kararın davacı vekiline 19.3.2007 tarihinde, davalı Belediyeye 26.3.2007 tarihinde tebliğ edildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu kararın kesinleşme tarihi gözetildiğinde, Mahkemelerine açılan davanın kesinleşmeden itibaren 1 ay içerisinde açıldığının anlaşıldığı, davacı tarafın dava dilekçesinde bahsi geçen tespitle ilgili Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/44 D.İş sayılı dosyasının getirtildiği, bilirkişinin rapor ve ek raporunda, kazanın meydana geldiği yerdeki yolda 3 adet rogar kapağı bulunduğunun, en öndeki kapağın bulunduğu yerde yolun sonradan asfaltlanmadığının, ilk yapılan asfalt olduğunun, buradaki rogar kapağının asfalt seviyesinden az yüksek olduğunun, bu kapağın kazaya sebebiyet verecek düzeyde olmadığının, ancak diğer 2 rogar kapağının bulunduğu kısmın yeniden asfaltlandığının, bu durumun yolda bulunan mevcut kapak seviyeleriyle yol zemininin farklı olduğu şeklinde yorumlanabileceğinin, eğer yolda bu şekilde trafik güvenliğini tehlikeye düşürecekse bunun trafik işaretleriyle mutlaka işaretlenmesi gerektiğinin, davacı tarafa ait araçtaki hasar bedelinin 11.000.-YTL olduğunun belirtildiğinin görüldüğü, bilirkişi raporu ile davacı tarafın anlatımından, meydana gelen kazaya bir başka aracın neden olmadığı, yolun ve rogar kapaklarının trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde olmasından kaynaklandığı, eğer rogar kapakları ASKİ’ye ait kapaklar ise ve bu kapaklar asfalt seviyesinden yüksek yapılmışsa ASKİ Genel Müdürlüğü’nün ya da kaza önceden yolda var olan çukurdan kaynaklanmışsa ve bu yolun, tespit dosyasındaki fotoğraflardan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda olan bir yol olduğu anlaşıldığından, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin veyahut da kaza hem ASKİ'ye ait rogar kapaklarından hem de yoldaki çukurdan kaynaklanmışsa gerek ASKİ Genel Müdürlüğü’nün gerekse Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın sorumluluğu söz konusu olduğundan, bu sorumluk ise hizmet kusurundan kaynaklandığından, Mahkemelerinin, bunun sonucu olarak adli yargının değil, idari yargının görevli olduğu kanaatine varıldığı, davacı taraf kazadan sonra idari yargıya tazminat davası açmak yerine doğrudan icra takibi yaptığından ve bu takibe itiraz edilmesi üzerine takip durduğundan, itirazın iptali davası biçiminde idari yargıya dava açılması mümkün olmadığından, Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararının yerinde olduğu, ancak sadece dava itirazın iptali davası diye bu davaya adli yargıda bakılamayacağı, görev hususu değerlendirilirken borcun kaynağına bakılacağı, borcun kaynağının ise hizmet kusurundan kaynaklandığı, sırf dava itirazın iptali biçiminde açıldı diye hizmet kusurundan kaynaklanan bir tazminat isteğine adli yargıda bakılamayacağı, davacı tarafın idari yargıya hizmet kusurundan kaynaklanan bir maddi tazminat davası açması durumunda idari yargının açılacak olan bu davaya esastan bakarak sonuçlandırabileceği, davacı tarafın yanlış bir yöntem izlemesinin hizmet kusurunun söz konusu olduğu bir durumla ilgili itirazın iptali davasına adli yargıda bakılması sonucunu doğurmayacağı, borcun kaynağına bakıldığında, adli yargı dolayısıyla Mahkemelerinin de görevsiz olduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, görevli mahkemenin maddi tazminat şeklinde açılmak kaydıyla idare mahkemesi olduğuna karar vermiş; bu karar, YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ’nin 12.3.2009 gün ve E:2008/4997, K:2009/1343 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 5.4.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

            2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Sözkonusu 67. madde(Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahküm edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

            Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.3.2008 gün ve E:2007/170, K:2008/104 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.4.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.