T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2016 / 73

            KARAR NO             : 2016 / 106

            KARAR TR  : 15.2.2016

ÖZET : Ağrı Asker Hastanesinde gardiyan (sivil memur) olarak görev yapan davacının, 05 Mayıs 2006 gün ve 26159 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen adalet hizmet tazminatının ödenmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile hak ettiğini ileri sürdüğü adalet hizmet tazminatının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı davanın, ASKERİ İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : M.S.Ö.

Vekili              : Av. H.Ö.

            Davalı             : Milli Savunma Bakanlığı

Vekili              : Av. S.K.(Askeri İdari Yargıda)

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil, 27 Eylül-15 Ekim 2010 tarihleri arasında Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün düzenlemiş olduğu “Askeri Cezaevi Personeli Hizmet İçi Eğitim Seminerine“ katılarak katılım belgesi almıştır. Müteakiben, 14 Aralık 2011 tarihinde Ağrı Asker Hastanesine Genel İdari Hizmetler sınıfında- sivil memur statüsünde “GARDİYAN” unvanıyla atanmıştır. Halen fiili olarak bu kadroda görev yapmaktadır.

Muhtelif Asker hastanelerinde, aynı kadrolarda görev yapan çok sayıda meslektaşlarına ödenen "Adalet Hizmetleri Tazminatı " müvekkile ödenmemektedir. Bu durum eşitlik ilkesine aykırı biçimde özlük hakları açısından farklılık yaratmıştır.

03 Aralık 2013 tarihinde idareye müracaat eden müvekkil, icra ettiği görev nedeniyle kendisine de Adalet Hizmetleri Tazminatı ödenmesini talep etmiştir.

Davalı İdare 20 Aralık 2013 tarihli cevabi yazısında; “Ağrı asker hastanesinin yargı kurumlarından olmaması, hastanede Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzman tabibi ile tutuklu koğuşunun bulunmaması, müvekkilin başka bir birimde geçici görevlendirilmesi gerekçeleriyle idari müracaata olumsuz cevap vermiştir.

İdarenin ret kararı üzerine yasal süresi içinde iş bu İPTAL davasını açmak gerekmiştir. AÇIKLAMALAR:

İdarenin bu işlemi aşağıdaki gerekçelerle yasaya aykırıdır, İPTALİ gerekir;

1.Müvekkilin asker hastanesinde ifa ettiği gardiyanlık/infaz koruma memurluğu görevi askeri yargıya tabi/bağlantılı bir görev olduğundan Adalet Hizmetleri Tazminatı verilmesi gerekir.

“Askeri Ceza ve Tutukevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Yönetmelik”, “MY 33-1 (C) Türk Silahlı Kuvvetleri Askeri Hastaneler Yönetim Yönergesi', “Asker Hastanesi Tutuklu Koğuşu Gardiyan Talimatı ve Asker Hastanesi Tutuklu Servisi Muhafız Talimatı”nda gardiyanların hukuki statüleri ile görevleri belirlenmiştir. Buna göre;

“Kurumun disiplin ve düzeninin sağlanması, hükümlü ve tutukluların gözetimi ile görevli olup, hükümlü ve tutukluların iç yönetmelikte gösterilen kurallara uygun hareket etmelerini sağlamakla görevli kişi” şeklinde tanımlanan ve askeri hastanelerin kadrosunda bulunan Gardiyanın asli görevi; münhasıran Askeri mahkemeler tarafından “Türk Ceza Kanunu’nun 32’nci maddesinden istifade edebilmelerinin mümkün olup olmadığı ile askerliğe elverişli olup olmadıklarının tespiti” veya hastaneye rahatsızlığı sebebiyle sevk edilen ve bu sırada tutuklu koğuşuna kapatılmasına gerek görülen tutuklu/hükümlü sanıkların “hastanede kaldıkları süreç içerisinde kaçmalarını önlemek” şeklinde açıklanabilir. İlgili mevzuat hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde müvekkilin “münhasıran” ve süreklilik arz edecek bir biçimde ifa ettiği askeri yargıya ait/bağlantılı bir hizmet olan“gardiyanlık” görevi nedeniyle “askeri yargıda görev yapan memur” statüsünde sayılması gerekeceği sonucuna varmak gerekir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 152’nci maddesinde; yargı organlarıyla bağlantılı hizmet yapan personelin Adalet Hizmetleri Tazminatı ile İş Güçlüğü, İş Riski, Temininde Güçlük Zam puanından yararlandırılması öngörülmüştür. Bu zam ve tazminatların hangi işi yapanlara ve hangi görevlerde bulunanlara ödeneceği, miktarları, ödeme usul ve esaslarının Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacağı hüküm altına alınmıştır.

17 Nisan 2006 tarihinde 2006/10344 sayılı kararla kararlaştırılarak 05 Mayıs 2006 gün ve 26159 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararında; İş Güçlüğü, İş Riski Temininde Güçlük Ve Mali Sorumluluk Zammı Tazminatları düzenlenmiş, (1) sayılı cetvelinin Genel İdari Hizmetler Bölümünün 31 ’nci sıra numarasında bulunan “infaz koruma memuruna” ait toplam 1700 yan ödeme puanı ve Diğer Tazminatların düzenlendiği (İli) sayılı cetvelin “F.Adalet Hizmetleri Tazminatı” bölümünde bulunan “f.İnfaz ve Koruma Başmemurları ile infaz Koruma Memurlarından” kısmının aylık ve derecesine uygun olan oranda (1-4’ncü derecelerden aylık alanlar %75, 5-9’ncu derecelerden aylık alanlar %66 ve diğer derecelerden aylık alanlar ise %64) tazminat ödeneceği düzenlenmiştir.

657 sayılı kanun ve ilgili mevzuatın bütünlüğü ile konu ile ilgili madde gerekçeleri nazarı dikkate alındığında askeri hastane kadrolarında görevli gardiyanlar arasında herhangi bir özlük hakkı farklılaştırması yapılmadığı görülmekle ve/fakat “Askeri Cezaevi Personeli Hizmet İçi Eğitimi” sonrasında gardiyan unvanıyla genel İdari Hizmetler sınıfı kadrosuna intibak ataması yapılan müvekkille, diğer askeri hastanelerdeki aynı kadrolara atanan gardiyanlar arasında özlük hakları açısından farklı uygulamalar yapılması hukuka aykırı olmuştur.

2.Eşitlik ilkesi açısından kısa bir değerlendirme;

1982 Anayasasının Başlangıç bölümünde, "Her Türk Vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak Milli Kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bir yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu" temel ilkesine yer verildikten sonra kanun önünde eşitlik başlığını taşıyan 10 nci maddesinde ise; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiç bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır" denilmek suretiyle eşitlik kavramı düzenlenmiştir. Anayasamızın 10 uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesi sadece bağımsız bir temel hak olmayıp, tüm hukuk düzenine hâkim olan genel bir hukuk ilkesidir. 10’ncu maddede, herkesin kanun önünde eşit olduğu söylenirken bununla sadece yürütme veya yargı organının, kanunları herkese eşit olarak uygulaması gerekliliği değil, aynı zamanda yasama organının da bir düzenlemeye giderken eşitlik ilkesini gözetmek zorunda olduğu da vurgulanmıştır. Kanunlar eşit olarak uygulansa bile eğer kanunlaşırken eşitlik gözetilmemiş, ayırım yapılmışsa, uygulayıcı, eşitsizliği uygulamış, yani ayırım yapmış olur. Eşitlik ilkesine hukuk devleti ilkesinden de gitmek mümkündür. Hukuk devleti demek, sadece insan hak ve özgürlükleri karşısında devlet gücünün sınırlandırılması değil, aynı zamanda devletin de hukuka saygılı ve ona bağlı olması demektir. Hukuk kavramında herkese kendi hakkını verme kuralı yer alır ki, bu da eşitlik ilkesinden başka bir şey değildir.

Anayasa Mahkemesinin 9.10.1979 gün ve E. 1979/19, K. 1979/39 sayılı kararında "Hukuk Devleti, hukukun üstünlüğü temeline oturur. Bu temelde, Kanun önünde eşitlik ilkesi baş öğelerden birini oluşturur. Böyle bir kavram ise ayrıcalığın her türünü reddeder" denilmiştir. Yine Anayasa Mahkemesinin 10.3.1977 gün ve E. 1978/51, K. 1977/16 sayılı kararında eşitlik ilkesinin amacı "Her Türk vatandaşının ve bu arada Türk kamu görevlisinin maddede sayılan çeşitli durumlara bakılmaksızın yasalar önünde hukuki yönden eşit sayılmalarını sağlamaktır. Maddedeki eşitliğin bir anlamı da yasaların koyduğu kurallara uyarlık bakımından kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında değişik uygulama yapılmamasıdır" denilerek açıklanmış bulunmaktadır. Aynı Mahkemenin 22.1.1985 gün ve E.1984/10, K.1985/2 sayılı kararında da "Anayasanın 10 ncu maddesi, aynı hukuki durumda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırım yapılmasını önlemeyi amaçlar. Bir başka anlatımla, bu maddede yer alan eşitlik ilkesi eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliği ifade eder" denilmiştir.

1602 sayılı Kanunun 21 nci maddesinde belirtilen "maksat" sözcüğü ile idari işlemlerden beklenen son gaye ifade edilmek istenmiştir. Bilindiği gibi her idari tasarrufun bir amacı bir de sonucu vardır. İdare, kendisine tanınan yetkileri kamu hukukunda kabul edilen bir ilkeye göre, sadece kamu yararı, kamu hizmeti düşüncesiyle kullanabilir. Sosyal bakımdan idarenin tasarrufları, elde edilmek istenen gaye ile önem kazanır. İşlemin tesisindeki amacın kamu yararı olacağı kuşkusuzdur.

Tüm bu hukuki açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde, Askeri Cezaevi Personeli Hizmet İçi Eğitimi sonrasında gardiyan unvanıyla genel İdari Hizmetler sınıfı kadrosuna intibak ataması yapılan müvekkilin “münhasıran” ve süreklilik arz edecek bir biçimde ifa ettiği askeri yargıya ait/bağlantılı bir hizmet olan“gardiyanlık” görevi nedeniyle “askeri yargıda görev yapan memur” statüsünde sayılması gerekeceğinden İş Güçlüğü, İş Riski Temininde Güçlük Zam puanı ile birlikte Adalet Hizmetleri Tazminatının Ödenmesi gerekmektedir.

3.Müvekkil hastanede “gardiyan” unvanıyla görev yaptığı sürece kendisine “Adalet Hizmetleri Tazminatı” ödenmelidir.

İdare ret cevabında; “Hastanede Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzman tabibi ile tutuklu koğuşunun bulunmaması, müvekkilin hastane içinde başka bir birimde geçici görevlendirilmesi nedenleriyle süreklilik arz edecek şekilde özellikle gardiyanlık “infaz koruma memurluğu” görevini yapmadığını” bildirmektedir. Bu doğru olsa bile asli görevi gardiyan (infaz koruma memuru) olan müvekkilden bu hizmet idare tarafından her zaman istenebilecektir. Zira Kendisi “Askeri Cezaevi Personeli Hizmet İçi Eğitim Seminerine“ katılarak Ağrı Asker Hastanesine Genel İdari Hizmetler sınıfında-sivil memur statüsünde “GARDİYAN” unvanıyla atanmıştır. Halen bu kadroda görev yapmaktadır. Herhangi bir zamanda hastaneye sevk edilen tutuklu ve hükümlüler ile ilgili gardiyanlık (infaz koruma memurluğu) görevleri müvekkil tarafından ifa edilecektir. Halihazırda tutuklu koğuşunun bulunmaması mezkur görevden bağımsız idari bir eksikliktir. Nitekim idare sözkonusu eksikliğin giderilmesi için “mahkum/tutuklu koğuşu bulunmayan Bölge Asker Hastanelerinde iki kişilik olacak şekilde mahkum/tutuklu koğuşlarının oluşturulması” emrini vermiştir. İdarece Hastanede Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzman tabibinin bulunmadığı bildirilmiş ise de sözkonusu koğuşlara hastanede görevli başka bir tabibin muayenesi sonucunda da tutuklu ve hükümlü kapatılabileceği gibi, askerlik çağına gelen yükümlülerin askerliğe elverişlilik açısından değerlendirilmek üzere hastaneye şevki durumunda da (gerektiğinde) müvekkilden gardiyanlık hizmeti istenebilecektir.

4.Emsal AYİM içtihadı;

Malatya Asker Hastanesinde Genel İdari Hizmetler sınıfından “Gardiyan” unvanıyla görev yapan ve İş Güçlüğü, İş Riski Temininde Güçlük Zam puanı ile birlikte Adalet Hizmetleri Tazminatı ödenmeyen İ.Ü. isimli bir başvurucunun açmış olduğu davada, AYİM İkinci Daire Başkanlığı 23 Ocak 2013 tarihli ve (Gensek no: 2012/1691, Esas no: 2012/523, Karar no 2013/73) sayılı kararıyla İPTAL kararı vermiştir. Bu karardaki davacının hukuki durumu ile müvekkilin hukuki durumu tıpatıp aynıdır.

SONUÇ VE İSTEM:

Yukarıda arz edilen ve resen tespit edilecek diğer nedenlerle, sayın mahkemece;

1.Müvekkilin “Adalet Hizmetleri Tazminatının Ödenmesi” talebini reddeden davalı idare işleminin İPTALİNE,

2.Anılan tazminatın, İdarî müracaat tarihi olan 03 Aralık 2013 tarihinden 60 gün evvelki tarihten (4 Ekim 2013) itibaren, hak ediş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE,

3.Yargılamanın DURUŞMALI olarak yapılmasına,

4.Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini vekâleten dilerim.” demek suretiyle askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

AYİM 2. Dairesi: 17.12.2014 gün ve E:2014/97, K:2014/1858 sayılı kararı ile özetle; “Davaya konu uyuşmazlık davacının kadro görevi itibarıyla fiilen yapmış olduğu işin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152 nci maddesine göre Devlet memurlarına ödenecek Zam ve Tazminatlara ilişkin Bakanlar Kurulunca 17.04.2006 tarihinde 2006/10344 sayılı kararla, kararlaştırılıp 05.05.2006 gün ve 26159 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararına 6’ncı maddesi kapsamında karara ekli I Sayılı Cetvel (İnfaz ve Koruma Memuru olarak temininde güçlük zammı) ve karara ekli III Sayılı Cetvelde (İnfaz ve Koruma Memuru olarak adalet hizmetleri tazminatı) belirtilen görevlerden olup olmadığı hususudur.

Bu yönüyle sorun sadece TSK.da görevli ve durumları davacı gibi olan personelle sınırlı olmayıp Kamu Kurumlarında (Adalet Bakanlığı vb.) 657 sayılı Kanun kapsamında görev yapan ve davacıyla aynı durumda olan personelin tamamını ilgilendirmektedir.

Davanın çözümünde ne davacının 1602 sayılı Kanunun 20’nci maddesi uyarınca asker kişi sayılmasının ne de görev ve hizmet yerinin TSK kadrolarında yer almasın en ufak bir etki ve önemi yoktur. Kamu Kurumlarında 657 sayılı Kanun kapsamında görev yapan ve davacıyla aynı durumda olan personelin iş Güçlüğü, iş Riski ve Temininde Güçlük Çekilen Personel Zam Puanı ile Adalet hizmetleri tazminatı hangi esas usul ve mülahazalara göre takdir ve tespit edilmiş ise, davacının davaya konu ettiği uyuşmazlık ta aynı esas usul ve mülahazalara göre takdir ve tespit edilecektir. Bir diğer deyişle uyuşmazlıkla ilgili uygulanacak kuralın öngörülmesinde, askeri hizmetin gereklilikleri hiç mi hiç gözetilmemiştir.

Bu itibarla, davacının 1602 sayılı Kanunun 20’nci maddesi kapsamında asker kişi olduğu, ancak dava konusu adalet hizmetleri tazminatı ödenmemesi işleminin askeri hizmete ilişkin olmadığı, dolayısıyla davanın görev ve çözüm yönünden AYİM’de değil Genel İdari Yargı Yeri’nde görülmesinin uygun olduğu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklindeki gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

            Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 11. İdare Mahkemesi: 14.10.2015 gün ve E:2015/237, K:2015/1347 sayılı kararı ile özetle; “Dava dosyasının incelenmesinden, Ağrı Asker Hastanesi'nde görev yapan davacının, infaz koruma memurlarına verilen yan ödeme ve adalet hizmetleri tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali ile mahrum kalınan parasal hakkın idareye başvuru tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı Yasanın 33/3. maddesi uyarınca davacının özlük ve parasal haklarına ilişkin olması nedeniyle bu uyuşmazlığı çözmeye, davacının görev yaptığı yer olan Ağrı İli'nin yargı çevresinde bulunduğu, idare mahkemesi olan Erzurum İdare Mahkemeleri'nin yetkili olduğu anlaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle 2577 Sayılı Kanun'un 15/1 -a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Erzurum İdare Mahkemeleri'ne gönderilmesine,” şeklinde karar vermiştir.

Bu aşamadan sonra söz konusu dava dosyası Erzurum 2. İdare Mahkemesinin 2015/1326 Esas sırasına kaydedilmiştir.

Erzurum 2. İdare Mahkemesi: 09.12.2015 gün ve E:2015/1326 sayı ile özetle: davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek, 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.2.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde yapılan incelemeye göre; askeri ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının mahkemece, askeri idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde askeri idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada genel idari yargı yerinin, AYİM Savcısı Hüsnü ERCAN’ın ise davada askeri idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davanın, Ağrı Asker Hastanesi'nde sivil memur statüsünde GARDİYAN unvanıyla görev yapan davacının, adalet hizmetleri tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali ile mahrum kalınan parasal hakkın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş;

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

Davacının 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğu ve bu nedenle dava konusu işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği tartışmasızdır.

Dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

Dava konusu işleme ilişkin mevzuat incelendiğinde; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152’nci maddesi;

" I - Zamlar

a) Niteliği ve çalışma şartları bakımından güç olan işlerde çalışanlara iş güçlüğü zammı,

b) Hayat ve sağlık için tehlike arz eden hizmetlerde çalışanlara iş riski zammı,

c) Sayıştay'a hesap vermekle yükümlü olan saymanlarla, vezne açığından malen sorumlu olan veznedar ve diğer görevlilere mali sorumluluk zammı,

d) Temininde, görevde tutulmasında veya belli yerlerde istihdam edilmesinde güçlük bulunan elemanlar için temininde güçlük zammı ödenir.

II. Tazminatlar:

Görevin önem, sorumluluk ve niteliği, görev yerinin özelliği, hizmet süresi, kadro ünvan ve derecesi ve eğitim seviyesi gibi hususlar göz önüne alınarak bu Kanunda belirtilen en yüksek Devlet Memuru aylığının (ek gösterge dahil) brüt tutarının,…

G- ADALET HİZMETLERİ TAZMİNATI

"Yüksek Mahkemeler, Yüksek Seçim Kurulu, Sayıştay, İl ve İlçe Seçim Kurulları, Adli, idari, Askeri Yargıda (ceza infaz kurumlan ve icra müdürlükleri personeli dahil) görevli bu Kanuna tabi personelden;

a) Genel idare Hizmetleri Sınıfında bulunanlar için % 180 ine,

b) Yardımcı Hizmetler Sınıfında bulunanlar ile Teknik Hizmetler Sınıfında olduğu halde bu sınıfın özel hizmet tazminatından yararlanamayanlar için % 56 sına,

c) (a) ve (b) sıralarında sayılanlar dışında kalan hizmet sınıflarında bulunanlar için kendi hizmet sınıfları için öngörülen tazminatlara ek olarak ayrıca % 22 sine,

d) Cezaevi Müdürü, İnfaz ve Koruma Baş memuru,  İnfaz ve Koruma Memurlarına ayrıca % 10 una,

H- Bu kanunda belirtilen hizmet sınıflarında olup da yukarıdaki bölümlerde yer alan tazminatlardan yararlanmayan personelden;

a) Yardımcı Hizmetler Sınıfına ait kadrolarda bulunanlar için % 45 ine,

b) Diğer hizmet sınıflarına ait kadrolarda bulunanlar için % 50 sine, kadar, bu nispetleri aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca belirlenecek esas, ölçü ve nispetler dahilinde yukarıdaki tazminatlar ödenir.

Hizmetin niteliği itibariyle birden fazla özel hizmet tazminatı verilmesi gereken durumlarda bu tazminatlardan fazla olanı ödenir. Mülki idare Amirliği Özel Hizmet Tazminatı, Emniyet Hizmetleri Tazminatı, Din Hizmetleri Tazminatı ve Adalet Hizmetleri Tazminatı (C ve G bölümlerinin (c) bentlerinde sayılanlar hariç) ödenenlere özel hizmet tazminatı ödenmez." hükmü,

“III - Ortak Hükümler:

Bu zam ve tazminatların hangi işi yapanlara ve hangi görevlerde bulunanlara ödeneceği, miktarları, ödeme usul ve esasları ilgili kurumların yazılı isteği ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca bütün kurumları kapsayacak şekilde ve 154’üncü madde uyarınca katsayının Bakanlar Kurulunca değiştirilmesi durumu hariç yılda bir defa olmak üzere hazırlanır ve Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulur...” hükmüne amirdir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152’nci maddesine göre “Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Karar”ın Bakanlar Kurulu’nca 17.04.2006 tarihinde 2006/10344 sayılı kararla kararlaştırılarak 05.05.2006 gün ve 26159 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği ve bahse konu Bakanlar Kurulu Kararının 1’inci maddesinin:

“(1) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile aynı Kanunun ek geçici 9’uncu maddesi kapsamına giren kurumlardan aylık alanlara, bu Kanunun 152 nci maddesine göre 2006 yılında;

a) Ödenecek “İş Güçlüğü, İş Riski, Temininde Güçlük ve Mali Sorumluluk Zammı”, bu Karara ekli I sayılı Cetvelde, ... hükmünü;

Bakanlar Kurulu Kararının 6’ncı maddesinde “Zam ve tazminatların ödenebilmesi için I, II, III sayılı cetvellerde gösterilen personelin kadro unvanı ile kariyer ve yürüttüğü görevin gerektirdiği hizmetleri kanunların öngördüğü durumlar saklı kalmak üzere fiilen yapması zorunludur. ” hükmünü,

Karara ekli I Sayılı Cetvelin İş Güçlüğü, İş Riski, Temininde Güçlük ve Mali Sorumluluk Zammı:

(A) GENEL İDARE HİZMETLERİ BÖLÜMÜ

     İş                 İş             Tem.           Mali

Güçlüğü        Riski         Güçlük       Sorum.

S- No KADRO (GÖREV) UNVANI        Zammı          Zammı       Zammı      Zammı

1       Müsteşar:

        a) Başbakanlık Müsteşarı           :       2000                    -              2500          -

b) Diğerleri                                :       1800                    -              2200          -

30     İnfaz ve Koruma Başmemuru    :       700                    600            600          -

31     İnfaz ve Koruma Memuru         :       600                    600             500            -

1- Bu bölümde yer alan görev unvanları Genel İdare Hizmetleri Sınıfı dışındaki sınıflarda yer alsa dahi bunlara bu bölümdeki zamlar ödenir. “ hükmünü,

Karara ekli III Sayılı Cetvelin Adalet Hizmetleri Tazminatı:

“F. ADALET HİZMETLERİ TAZMİNATI.

Yüksek Mahkemeler, Yüksek Seçim Kurulu, Sayıştay, İl ve İlçe Seçim Kurulları ile adli, idari ve askeri yargıda (Ceza İnfaz Kurumlan ve İcra Müdürlükleri personeli dahil) fiilen görev yapan memurlardan;

1- Genel İdare Hizmetleri Sınıfında bulunanlardan;

a-Anayasa Mahkemesi Genel Sekreter Yardımcısı            :180 …,

f- İnfaz ve Koruma Başmemurları ile İnfaz ve Koruma Memurlarından;-1-4 üncü dereceli kadrolara atanmış olanlar…………………………..: 100

-1-4 üncü derecelerden aylık alanlar…..…:  75

-5-9 uncu derecelerden aylık alanlar……..:  66

-Diğer derecelerden aylık alanlar ………..:  64

... “ hükmünü içermektedir.

Anayasanın 145 nci maddesi “Askeri Yargı” yı düzenlemekte; 156 ve 157 nci maddeleri ise Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ile ilgili hükümler öngörmektedir. 1632, 353, 1600 ve 1602 sayılı Kanunlarla da anılan Anayasal hükümler doğrultusunda, genel olarak “askeri ve askeri idari” yargıyı ihtiva eden hükümlere yer verilmiştir. “Askeri yargı” hizmeti Türk Silahlı Kuvvetlerinin ifa ettiği “askeri hizmet” in ayrılmaz bir parçası olup, askeri hizmet gerektirdiği için bu yargı düzeni tesis edilmiş bulunmaktadır. Askeri yargı düzeni içerisinde görev yapan devlet memurlarına yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca ödenmekte olan “adalet hizmetleri tazminatı” da, anılan özellikli kamu hizmetinin (askeri yargı hizmetinin) bir karşılığıdır. Askeri yargı yerlerinde görev ifa eden devlet memurlarına (askeri yargı kalemlerinde çalışanlara) ve buna bağlı olarak Askeri Ceza ve Tutukevlerinde görevli (infaz koruma memuru) kimi devlet memurlarına ödenmekte olan bu tazminatın kendisine de ödenmesi gerektiğini öne süren davacı hakkında işlem tesis edilirken, çalıştığı yerin (Askeri Hastane) ve ifa ettiği görevin (gardiyanlık) “askeri yargıda” devlet memurlarınca ifa edilen görevle paralellik gösterip göstermediği,  dolayısıyla askeri hizmete ilişkinlik unsurunu taşıyıp taşımadığı irdelenecektir. Dolayısıyla, davada askeri kural ve gerekler yönünden değerlendirilebilecek olan bu husus dikkate alındığında “askeri hizmete ilişkinlik” unsurunun gerçekleştiğinin kabulü gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; Anayasanın 157 ve 1602 sayılı Kanunun 20. maddelerinde öngörülen “asker kişiyi ilgilendirme” ve “askeri hizmete ilişkin bulunma” koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, davanın görüm ve çözümünde askeri idari yargı yeri görevli bulunmaktadır. Bu kabul uyarınca, Erzurum 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile AYİM 2. Dairesince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ’NİN görevli olduğuna, bu nedenle Erzurum 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, AYİM 2. Dairesince verilen 17.12.2014 gün ve E:2014/97, K:2014/1858 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 15.2.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Fikret

ERES