Hukuk Bölümü         2007/97 E.  ,  2008/5 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı

Vekilleri         : Av. M.D.-Av. İ.A.

Davalı             : Sosyal Sigortalar Kurumu Kütahya Sigorta İl Müdürlüğü

Vekili              : Av. F.S.A. 

OLAY             : Kütahya Sigorta İl Müdürlüğü’nün 10.7.2003 gün ve 30127 sayılı işlemi ile, 9.968.400.000.-TL idari para cezası ve 3.000.000.-TL posta masrafı olmak üzere 9.971.400.000.-TL nin ödenmesi istenilmiştir.

Davacının tebliğ olunan bu borç miktarına yaptığı itiraz; Kütahya Sigorta İl Müdürlüğü ünite itiraz komisyon kararı ile reddedilerek, bu husus Kütahya Sigorta İl Müdürlüğü’nün 16.9.2003 gün ve 38792 sayılı yazısı ile davacıya bildirilmiştir.

Davacı vekili, idari para cezası, posta masrafı ve gecikme zammına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

KÜTAHYA 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 11.12.2003 gün ve Müteferrik:2003/294 sayı ile, itiraz eden vekilleri tarafından, Kütahya S.S.K. İl Müdürlüğü tarafından iş yeri bildirgesinin ve işe giriş bildirgelerinin verilmemesi nedeniyle müvekkilleri hakkında idari para cezası tahakkuk ettirildiğini, keza verilen bu idari para cezasına karşı S.S.Kurumuna süresi içinde itiraz ettiklerini ve itirazlarının reddedildiğini, bu sebeple itirazın kaldırılmasına karar verilmesinin talep edildiği, itiraz eden vekillerinin itirazı üzerine S.S.K. İtiraz Komisyonu tarafından verilen tüm evrak ve belgelerin celp edildiği, yapılan inceleme neticesi söz konusu itirazlar yönünden 5.8.2003 tarihinde yürürlüğü giren 506 sayılı S.S.K.Kanununda değişiklik yapan 4958 sayılı Yasa’nın 51. maddesinde itirazların İdare Mahkemesine yapılacağının belirtildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, kesinleşmiştir.

Davacı vekili, İdare Mahkemesinin dilekçe ret kararı üzerine yenilediği dilekçesi ile, Kütahya Sigorta İl Müdürlüğü’nün 10.7.2003 gün ve 30126 sayılı yazısı ile tebliğ olunan borç miktarına yaptığı itirazın ünite itiraz komisyon kararı ile reddedilerek, bu hususun Kütahya Sigorta İl Müdürlüğü’nün 16.9.2003 gün ve 38791 sayılı yazısı ile bildirilmesi üzerine tahakkuk primi, gecikme zammı, temerrüt faizi ve posta masrafından oluşan 70.371.218.221.-TL’nin kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. 

Eskişehir İdare Mahkemesi; 10.3.2004 gün ve  E:2004/257, K:2004/263 sayı ile, davanın, davacı vakıf adına re'sen tahakkuk primi, gecikme zammı, temerrüt faizi ve posta masrafı tahakkukuna ilişkin olarak tesis edilen SSK Kütahya Sigorta İl Müdürlüğü’nün 16.9.2003 tarih ve 038791 sayılı işleminin iptali talebiyle açıldığı, dava dilekçesinin incelenmesinden, dava konusu edilen işlemin, resen tahakkuk primi ile buna bağlı gecikme zammı, temerrüt faizi ve posta masrafına ilişkin olduğu, primlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde ise adli yargı yeri görevli olup, Mahkemeleri görevsiz bulunduğundan, işbu davanın görev yönünden reddi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onuncu Dairesi; 19.4.2006 gün ve E:2004/9633, K:2006/2544 sayı ile, Eskişehir İdare Mahkemesi’nce; dava konusu uyuşmazlığın SSK prim alacaklarından kaynaklanması nedeniyle görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, davacının, kararın usul ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla temyizen incelenip bozulmasını istediği, dosyanın incelenmesinden, davacının idare mahkemesinde dava açmadan önce aynı uyuşmazlığa karşı itiraz yoluyla Sulh Ceza Mahkemesinde dava açtığı, Kütahya 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11.12.2003 tarih ve E:2003/294 sayısına kayıtlı dosyada davanın, idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın 18.12.2003 tarihinde kesinleştiği, anılan karar üzerine davacının SSK prim tahakkuku, gecikme zammı, temerrüt faizi ve posta masrafı istenilmesine ilişkin işleme karşı idare mahkemesinde davanın açıldığının anlaşıldığı, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Yasa’nın 19 uncu maddesinden söz ederek, anılan Yasa hükmü karşısında adli yargı yerinin görevsizlik kararı üzerine açılan davada, idari yargı yerinin, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varması halinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurması gerektiği, bu durumda, aynı konuda açılmış olan davada daha önce adli yargı yerince görev ret  kararı verildiği dikkate alınarak 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre görevli yargı merciinin belirlenebilmesi  için  Uyuşmazlık Mahkemesi’ne  başvurulması  gerekirken,  Eskişehir idare Mahkemesi’nce   davanın   görev   yönünden   reddine   karar   verilmesinde   hukuki   isabet bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasa’nın 49. maddesi uyarınca davacının temyiz isteminin kabulüyle, Eskişehir İdare Mahkemesi’nin 10.3.2004 tarih ve E:2004/257, K:2004/263 sayılı kararının bozulmasına karar vermiştir.

Bunun üzerine, ESKİŞEHİR İDARE MAHKEMESİ; 19.1.2007 gün ve E:2006/2857 sayı ile, davacı vekilleri tarafından, re'sen tahakkuk primi, gecikme zammı, temerrüt faizi ve posta masrafı tahakkukuna ilişkin olarak tesis edilen SSK Kütahya Sigorta İl Müdürlüğü’nün 16.9.2003 gün ve 038791 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davanın görev yönünden reddi yolunda Eskişehir İdare Mahkemesi’nce verilen 10.3.2004 gün ve E:2004/257, K:2004/263 sayılı kararın, Danıştay Onuncu Dairesi’nin 19.4.2006 gün ve E:2004/9633, K:2006/2544 sayılı kararıyla bozulması üzerine, dava dosyasının yeniden ele alındığı, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesinden söz ederek, dava dosyasının incelenmesinden; davacının davalı Kurum işleminin iptali için önce itiraz yoluyla sulh ceza mahkemesinde dava açtığı, Kütahya 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11.12.2003 tarih ve E:2003/294 sayısına kayıtlı dosyada, davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın 18.12.2003 tarihinde kesinleştiği, anılan karar üzerine davacının Eskişehir İdare Mahkemesi’ne dava açtığı, Eskişehir İdare Mahkemesi de 10.3.2004 gün ve E:2004/257, K:2004/263 sayılı kararla, söz konusu uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu yönünde verdiği, kararın Danıştay Onuncu Dairesi’nin 19.4.2006 gün ve E:2004/9633, K:2006/2544 sayılı kararıyla, adli yargı yerinin görevsizlik kararı üzerine açılan davada, idari yargı yerinin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varması halinde ilgili mevzuat gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurması gerekirken, bu yönde karar verilmeyip davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet görmeyip, İdare Mahkemesinin kararının bozulması yönünde karar verdiğinin anlaşıldığı, bu durumda; 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre görevli yargı yerinin belirlenmesinde Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yetkili ve görevli olduğunun açık bulunduğu gerekçesiyle uyuşmazlığın görüm ve çözümünde görevli yargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin vereceği karara kadar ertelenmesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 04.02.2008 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik:21/1/1982-2592/6 md.)Mahkemenin gerekçeli kararı, dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Olayda, Sulh Ceza Mahkemesinde, idari para cezası, posta masrafı ve gecikme zammının; İdare Mahkemesinde ise, tahakkuk primi, gecikme zammı, temerrüt faizi ve posta masrafının dava konusu edildiği ve her iki mahkemenin de davaya bakmakla görevli olmadıkları sonucuna ulaştıkları anlaşılmıştır.  

Bu durumda, Sulh Ceza Mahkemesi kararı ile İdare Mahkemesi kararı aynı konuya ve sebebe ilişkin olmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir. 

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ    : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 04.02.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.