T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO     : 2016/465

            KARAR NO  : 2016/554

           KARAR TR    : 28.11.2016        

   

ÖZET: İdari yargı yerince görevlilik kararı verilmeden önce adli yargı yerince verilmiş ve kesinleşmiş bir görev yönünden red kararının mevcut olduğunun anlaşılması karşısında, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma prose-dürünün işletilebilmesine hukuken imkan bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı            : Sağlık Bakanlığı

Vekili              : Av. F. O.

Davalı             : Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. F. K.

 

 O L A Y        : Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Bursa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün 16.4.2015 gün ve 99601485-679-9493, 17.4.2015 gün ve 99601485-679-9561, 17.4.2015 gün ve 99601485-679-9423, 24.4.2015 gün ve 99601485-679-9566, 24.4.2015 gün ve 99601485-679-9426, 24.4.2015 gün ve 99601485-679-9555, 24.4.2015 gün ve 99601485-679-9481 sayılı işlemleri ile, Bursa Çekirge Devlet Hastanesinde meydana gelen ve sırasıyla Ş.Y., N.N., Ö.Ö.P., E.A., S.Y.F., M.A. ve A.K. isimli çalışanların yaralanması ile sonuçlanan iş kazasının, Bursa Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğünce verilen bilgiye göre,  6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen sürede bildirmeyerek söz konusu Kanuna aykırılık nedeniyle aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca Bursa Çekirge Devlet Hastanesi adına sırasıyla 2.240,00, 2.240,00, 2.466,00, 2.466,00, 2.466,00, 2.240,00 ve 2.466,00 TL idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, idari para cezalarının iptali istemiyle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

BURSA 2. SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 10.9.2015 gün ve D.İş:2015/2507 sayı ile; 6331 sayılı Kanun'un 26. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca  yapılan başvuru konusunda karar verme görevinin idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle başvurunun usulden reddine karar vermiş, yapılan itiraz Bursa 3. Sulh Ceza Hakimliğince kesin olarak reddedilmiştir.

Davacı vekili bu kez, 17.4.2015 gün ve 99601485-679-9423 sayılı işlemle verilen idari para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili süresi içinde, idari yaptırım kararının iptali istemiyle açılan dava yönünden görev itirazında bulunmuştur.

BURSA 2. İDARE MAHKEMESİ: 15.12.2015 gün ve E:2015/1340 sayı ile; 6331 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın, aynı  Kanun’un 26. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca  idari yargı yerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle  davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü vekilinin, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; dava konusu işlem ile verilen idari para cezasının  5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda da bu Kanun uyarınca Bursa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce verilen idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle,  görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından,  anılan Kanun'un 27. maddesinin (l) numaralı bendi uyarınca, davada adli yargı yerinin görevli olduğunu  belirterek, 2247 sayılı Kanun'un 10 ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesi uyarınca Danıştay Başsavcısının yazılı düşüncesi alınmıştır.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; idari para cezasının 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca,  Bursa  Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce verildiği,  5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen  idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 6331 sayılı  Kanun’da da bu Kanun uyarınca  Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce verilen para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, bu nedenle Kabahatler  Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde  belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığını belirterek, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulünün uygun olacağını bildirmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.11.2016 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasında, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir” hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Yasa hükmü ile, belirtilen yargı mercilerinden birinde açılmış olan bir davanın görülmesi sırasında yapılan görev itirazının reddi üzerine, ilgili Başsavcı tarafından, görevli bulunduğu kendi yargı düzeninin görev alanına vaki müdahalenin önlenebilmesini sağlamak için konunun Uyuşmazlık Mahkemesi’ne götürülmesi suretiyle davanın henüz başlangıç safhasında iken görev sorununun çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır.

Nitekim, 2247 sayılı Yasa’nın 10. madde gerekçesinde, “Uyuşmazlık çıkarma, yürürlükte bulunan kanunun getirdiği bir yeniliktir. Görülmekte olan bir davanın görev uyuşmazlığını, bu safhada halletmek imkânını verir. Bu madde ile uyuşmazlık çıkarma adli, idari ve askeri yargıya teşmil edilmiştir.

            Bu yetki, yargı merciince görev itirazının reddi üzerine, kanun yararına olarak, uyuşmazlığın konusuna göre ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından kullanılacaktır. Bu suretle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının kabul ettiği adli, idari ve askeri yargı mercilerinin ayrılığı prensibinin ihlâli ve ayrı tanzimlere tabi tutulan adli, idari ve askeri yargı mercilerinin yekdiğerinin görev hudutlarına tecavüzleri önlenmiş olacaktır” denilmiştir.

            Buna göre, ortada henüz açılmış bir dava ve bu davada bir yargı merciince verilmiş görevlilik kararı bulunması; diğer bir ifadeyle, yararına görev itirazında bulunulan yargı merciince aynı davada görevsizlik kararı verilmemiş olması gerekeceği açıktır.

            Olayda, uyuşmazlığa konu edilen Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin görevlilik kararından önce, Bursa 2. Sulh Ceza Hakimliği’nce tarafları, konusu ve sebebi aynı olan, 17.4.2015 gün ve 99601485-679-9423  sayılı işlemle verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılan dava yönünden verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararının bulunması karşısında, idari yargı yerince adli yargının görev alanına müdahalede bulunulduğundan söz etmek olanaksızdır.

            Öte yandan, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen olumsuz görev uyuşmazlığının oluşabilmesi için tarafları, sebebi ve konusu aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevsiz görerek verilmiş ve kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması; 17. maddesinde öngörülen  olumlu görev uyuşmazlığının doğabilmesi için ise, yine tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevli sayan kararlar verilmesi; 19. maddeye göre yargı mercilerince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulabilmesi için de, daha önce diğer yargı mercilerinden  birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine aynı davada kendisinin de görevsiz bulunduğu ve görevsizlik kararı veren yargı merciinin görevli olduğu kanısına varılması; 20. madde uyarınca görev uyuşmazlığı çıkarılmasında, temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme tarafından Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmekte olup, incelemeye konu olan adli yargı yerinin görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerince aynı davada verilen görevlilik kararı nedeniyle, anılan maddelerde düzenlenen görev uyuşmazlığı türlerinden biri de oluşmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı başvurusunun, aynı Yasanın 27. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder” kuralı uyarınca reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      :  2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı BAŞVURUSUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 28.11.2016 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

 AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

Üye

 Yüksel

  DOĞAN