T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/214

KARAR NO  : 2021/394     

KARAR TR  : 05/07/2021

ÖZET: Davacının hissedarı olduğu taşınmazlardan3194 ve2981 sayılı Kanun'lar uyarınca iki kez düzenleme ortaklık payı alındığından bahisle açılan tazminat davasının İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

            

Davacı        : H.A.K.

Vekili          : Av. K. A.

Davalılar    : 1-Melikgazi Belediyesi Başkanlığı

Vekilleri     : Av. Z. D., Av. S.Ö.

                      2-Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili          : Av.Ş. Ç.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

                     

1. Davacı, hissedarı olduğu taşınmazların İmar Kanunu'nun 18. madde uygulaması neticesinde oluştuğu, bu taşınmazların daha önce 2981 sayılı Kanun uygulaması gördüğünü ve 2981 sayılı Kanun uygulaması nedeniyle "düzenleme ortaklık payı" (DOP) kesildiği halde İmar Kanunu 18. madde uygulaması yapılırken ikinci kez, mükerrer olarak "düzenleme ortaklık payı" kesintisi yapıldığından bahisle mükerrer kesinti bedelinin ödenmesi gerektiğini ifade ederek, dava konusu taşınmazlardan İmar Kanunu 18. madde uygulaması ile mükerrer olarak kesilerek kamu hizmeti alanlarına terk edilen alanın bedeli olarak belirlenen tutarın işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

2. Davalı vekilleri, süresi içinde verdikleri cevap dilekçelerinde, davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuştur.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

3. Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 16/05/2019 tarihli ve E.2018/237, K.2019/203sayılı kararı ile, davanın idari yargıda bakılması gerektiğinden bahisle HMK’nın 114/1-b ve 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"... dava ikinci kez DOP kesintisinin kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğundan bahisle açılan tazminat davasıdır. Davacı tarafça açılan işbu davada adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu iddia edilmişken, davalı tarafça idari yargı mahkemelerinin görevli olduğu iddia edilmiştir. Dava dosyasında muhakeme devam ederken 24.01.2019 tarihli Resmi Gazete’de yukarıda bahsi geçen 2 adet Uyuşmazlık Mahkemesi kararı yayımlanmış olup, bahsi geçen kararlarda özetle; bu iddia ile açılan davaların, idarece kamu gücü kullanılarak, resen ve tek yanlı biçimde tesis edilen imar uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği ifade edildiğinden mahkememizce belirtilen Uyuşmazlık Mahkemesi kararları göz önünde bulundurularak açılan davanın yargı yolu dava şartının bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

Her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilen kararlar olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yoluyla uyuşmazlık mahkemesi önüne götürülen dava dosyaları için verilmiş ise de; Uyuşmazlık Mahkemesinin aynı iddiaya dayalı dava dosyaları için idari yargı yerinin görevli olduğuna dair karar vermiş olması ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararına konu dava dosyaları açısından mahkemelerince idari yargı yolunun görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verileceği bu haliyle de aynı sebebe dayalı davalarda Uyuşmazlık Mahkemesi kararına aksi olarak adli yargı yolunun görevli olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi durumunda aynı sebebe dayalı dava dosyalarının farklı yargı yollarında görülmesi gibi hukuk birliğine ters düşecek bir duruma sebebiyet verilmemesi amacıyla mahkememizce de Uyuşmazlık Mahkemesi kararı doğrultusunda usulden red kararı verilmesi yoluna gidilmiştir. Ayrıca yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi kararı sonrasında mahkememizce davalı idarenin görev itirazının reddine karar verilmesi halinde idarece olumlu görev uyuşmazlığına gidilmesi ihtimali kuvvetle muhtemel olduğundan usul ekonomisi gereğince de Uyuşmazlık Mahkemesi kararı doğrultusunda usulden red kararı verilmiştir."

 

4. Bu karara karşı istinaf isteminde bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 05/11/2020 tarihli ve E.2019/2067, K.2020/1357 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında 3194 sayılı İmar Kanununun 18/6. maddesine göre "Herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınamaz." hükmü uyarınca ikinci defa düzenleme ortaklık payı alınması, taşınmazın aynına ilişkin olup kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğundan ve adli yargıda bakılması gerektiğinden, bedele ilişkin değerlendirme de Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yapılacağından, 2942 sayılı Kanunun 37. maddesi uyarınca adli yargı görevli olup, bu dosyaya özgü bir Uyuşmazlık Mahkemesi kararı da bulunmadığı gözetildiğinde, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile dava dilekçesinin reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir."

 

5. Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 28/01/2021 tarihli ve E.2020/290 sayılı kararı ile, davalı vekillerinin yargı yoluna ilişkin yapmış oldukları itirazların Ankara BAM 14. Hukuk Dairesinin 2019/2067 Esas, 2020/1357 karar sayılı ilamı uyarınca reddine karar vermiştir.

 

6. Davalı idareler vekilleri tarafından, süresi içinde verilen dilekçeler ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçeler, dava dosyasının onaylı bir örneği ile birlikte Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

         

B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Danıştay Başsavcılığı Talebi

7. Danıştay Başsavcısı, 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun'un 10.ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi hükümlerine yer verdikten sonra; uyuşmazlığın çözümünün idari nitelikteki imar uygulamalarının hukuki denetiminin yapılmasına bağlı olduğu; idarece kamu gücü kullanılarak, tek yanlı biçimde yapılan uygulamalar sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 

III. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCESİ

 

8. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca, 2247 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

 

9. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, 2981 ve 3194 sayılı Kanun'ların ilgili hükümlerine değindikten sonra; mevzuat ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararları dikkate alınarak davaya konu olan olay incelendiğinde, idarece kamu gücü kullanılarak, re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilen uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1.b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği, Uyuşmazlık Mahkemesince bu tür davaların çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğunun vurgulandığı gerekçesiyle; Danıştay Başsavcılığının başvurusunun kabulü ile Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde düşünce bildirmiştir.

 

IV. İLGİLİ HUKUK

 

10. Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

 

11. İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan Kanun hükümlerinin gereğidir.

 

12. Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.

 

13. 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun'un "Tapu verme" başlıklı 10. maddesinin (b) bendi şöyledir:

 

" b) Üzerinde imar mavzuatına aykırı olarak toplu binalar inşa edilmiş hisseli veya özel parselasyona dayalı arsa veya arazilerde, kişilerin hisse miktarları ve fiili kullanma durumları dikkate alınarak valilik veya belediyelerin talebi üzerine:

1. Henüz kadastrosu yapılmamış yerlerde, kadastro müdürlüklerince bu Kanunda belirtilen mülkiyet tespitine dair hükümler de uygulanarak,

2. Kadastrosu veya tapulaması tamamlanmış yerlerde ise bu Kanunla verilen yetkiler kadastro müdürlüklerince kullanılarak,

Islah imar planlarının yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın: onayların alınmasına ve ilanların yapılmasına (askı ilanları hariç), komisyonların kurulmasına lüzum kalmaksızın 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri veya 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre hak sahipleri tespit veya yeniden tayin edilerek adlarına tescil edilir.

Bu tespit sırasında özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha vs hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin hisseler bedelsiz olarak resen tapudan terkin; okul, ibadet yeri ve benzer kamu hizmetlerine ayrılan yerler ise, bedelsiz olarak ilgili idareler adına tespit ve tescil edilir.

Hazine, belediye veya il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya arazileri üzerinde yapıldığı tespit edilen gecekondular hakkında da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.

 (Ek : 18/5/1987 - 3366/4 md.) Belediye, hazine, özel idare veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa ve araziler üzerine gecekondu yapıldıktan sonra tespit edilerek kira kontratı düzenlenmiş gecekondu hak sahiplerine tapu tahsis belgesi ve tapuları verilir.

Hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları resen iptal edilir."

 

14. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun; “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

“Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle: 12/7/2013-6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir.Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme üçüncü cümle: 12/7/2013-6495/73 md.)Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar...

...Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir...

...c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.(…) ”

 

15. Aynı Kanun'un davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan "Arazi ve arsa düzenlemesi" başlıklı 18. maddesi şöyledir:

 

"İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

   Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez. (1)

     (Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

   Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

   Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

   Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez.

   Bu düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenleme ortaklık payı alınanlarından, bu düzenleme sebebiyle ayrıca değerlendirme resmi alınmaz.

   Üzerinde bina bulunan hisseli parsellerde, şüyulanma sadece zemine ait olup, şüyuun giderilmesinde bina bedeli ayrıca dikkate alınır.

   Düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan ve mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülemeyen yapılar ise, birden fazla imar parseline de rastlayabilir. Hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur.

   Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz.

   Düzenlenmiş arsalarda bulunan yapılara, ilgili parsel sahiplerinin muvafakatları olmadığı veya plan ve mevzuat hükümlerine göre mahzur bulunduğu takdirde, küçük ölçüdeki zaruri tamirler dışında ilave, değişiklik ve esaslı tamir izni verilemez. Düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde, bu madde hükümlerinin tatbiki mümkün olmayan hallerde imar planı ve yönetmelik hükümlerine göre müstakil inşaata elverişli olan kadastral parsellere plana göre inşaat ruhsatı verilebilir.

   Bu maddenin tatbikinde belediye veya valilik, ödeyecekleri kamulaştırma bedeli yerine ilgililerin muvafakatı halinde kamulaştırılması gereken yerlerine karşılık, plan ve mevzuat hükümlerine göre yapı yapılması mümkün olan belediye veya valiliğe ait sahalardan yer verebilirler.

   Veraset yolu ile intikal eden, bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan Kat Mülkiyeti Kanunu uygulaması, tarım ve hayvancılık, turizm, sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz."

 

V. İNCELEME VE GEREKÇE:

 

A. İlk İnceleme

 

16. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 05/07/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekillerinin, anılan Kanun'un 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

17. Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

18. Dava, davacının hissedarı olduğu taşınmazların da bulunduğu alanda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine göre yapılan imar uygulamasında, 2981 sayılı Kanun uyarınca alınmış olan düzenleme ortaklık payı dikkate alınmaksızın tekrar düzenleme ortaklık payı alınarak ikinci kez kesinti yapılması nedeniyle taşınmazlara kamulaştırmasız el atıldığından bahisle ve tazminata karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

 

19. Belediyelerin yukarıda alıntılanan mevzuat hükümleri uyarınca tek yanlı irade açıklaması ile tesis ettiği, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat, düzenleme ortaklık payı alınması gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda olduğu program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, "idari eylem" niteliği taşımaktadır.

 

20. Dosyanın incelenmesinden; Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesinde davacıya ait taşınmazların da bulunduğu alanda 2981 sayılı Kanun uyarınca yapılan imar uygulaması ile davacının taşınmazlarından düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra davacıya tahsis edilmiş olan taşınmazı da kapsayan alanda bu kez 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18.maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi ile yeniden düzenleme ortaklık payı alındığı, davacı tarafından kök parselde 2981 sayılı Kanun uyarınca kesinti yapıldıktan sonra ikinci kez kesinti yapılamayacağından bahisle, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

21. Bu durumda, idarece tesis edilen parselasyon işlemi sonucu alınan düzenleme ortaklık payı nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan ve idarece kamu gücü kullanılarak, resen ve tek yanlı biçimde tesis edilen imar uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

 

22. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü ile davalı idare vekillerinin yaptığı görev itirazlarının reddine ilişkin Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/01/2021 tarihli ve E.2020/290 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

VI. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Danıştay Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı idare vekillerinin yaptığı görev itirazlarının reddine ilişkin Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/01/2021 tarihli ve E.2020/290 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,

 

05/07/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Celal Mümtaz

AKINCI

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN