Hukuk Bölümü         2009/158 E.  ,  2010/51 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı                       : M.T. Turizm A.Ş’ye izafeten Sümer Holding A.Ş.  

                                  Genel  Müdürlüğü

Vekilleri                     : Av. İ.Ö.

Davalılar                   : 1- Ö.B.

Vekili                          : Av. S.S.

                                     2- T.T.

O L A Y                      : Davacı vekili, dava dilekçesinde, şirketi zarara uğratmaları sebebiyle bu zararın davalılardan tahsili için işbu davayı açmak gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen 2.367.756.498 TL'nin (2.367,757498 YTL'nin) 19.2.2001 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 7. İŞ MAHKEMESİ: 29.11.2005 gün ve E: 2001/1061, K:2005/993 sayı ile, Davacı vekilinin dava dilekçesinde; T. Turizm AŞ.’nin özelleştirme kapsamında bulunan bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, T. Genel Müdürlüğü ile ilgili yolsuzluk iddialarının ortaya atılması üzerine Meclis Araştırma Komisyonu'nca inceleme yapıldığını ve konuyla ilgili rapor düzenlendiğini, bu rapor kapsamında T. Turizm işletmeleri AŞ. Genel Müdürlüğü ve işletmelerinde 1994 ve 1995 yıllarında çeşitli mal ve hizmet alımları fiilen yapılmadığı halde bu mal ve hizmet alımı yapılmış gibi gösterilerek mevcut veya hayali firmalardan naylon veya mahiyeti itibariyle yanıltıcı faturalar kullanmak suretiyle bir kısım görevlilerin ödenmiş gibi gösterilen bu paraları zimmetlerine geçirdikleri, araştırma komisyonunca 1996 yılında hazırlanan bu rapora istinaden Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulunca vergi incelemesi yapıldığını, bu inceleme sonucunda düzenlenen 12.12.2000 tarih ve 43 sayılı raporda yanıltıcı faturalardan dolayı toplam 17.297,78­YTL (17.297.780.000-TL) vergi (KDV) aslı tesbit edildiğini, bu tutara 25.945,44-YTL (25.945.440.000-TL) kaçakçılık cezası, 135.444,86-YTL (135.444.860.000-TL) gecikme faizi tarh ve tahakkuk ettirildiğini, şirketin toplam kaçakçılık cezası gecikme faiziyle birlikte 178.688,08-YTL(178.688.080.000-TL)’yi Maliye Bakanlığı Çankaya Vergi Dairesi Müdürlüğüne 19.02.2001 tarihinde yatırdığını, davalıların görevlerini suistimal ettiklerini, T. Turizm AŞ. Teftiş Kurulu Başkanlığınca ve Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulunca hazırlanan raporlarda T. Turizm Adalya Oteli işletmesinde kullanılan sahte ve mahiyeti itibariyle yanıltıcı faturalarla ilgili olarak Evgen Ticaret, Prestij Ticaret, Elektra Sound, Akarsan, Altınkonut inşaat, Önderoğlu Ticaret, Kuzey Soğutma, Ağalar, Madencilik, Kumbul Boya, Cenk Mühendislik firmalarına ödenen faturalar nedeniyle 229,21-YTL (229.211.665-TL) katma değer vergisi aslına 343,82-YTL(343.817.497-TL) kaçakçılık cezası ve 1.794,73-YTL (1.794.727.336-TL) gecikme faizi uygulandığının belirlendiğini, Çankaya Vergi Dairesince kuruma gönderilen vergi ceza ihbarnameleri gereğince ödeme mecburiyetinde kalınan toplam 178,69-YTL (178.688.080-TL) meyanındaki 2.367,76- YTL (2.367.756.498-TL) tutarındaki kısmın Adalya Oteli işletmesiyle ilgili olarak yatırıldığını, davalıların bu faturalarla ilgili olarak görevlerini suiistimal ederek naylon ve mahiyeti yanıltıcı faturalar kullanmak suretiyle bu paraları kullanımlarına geçirdiklerini belirterek 2.367,76 (2.367.756.498 - TL) nin 19.02.2001 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş oldukları; davalı Ö.B. vekilinin cevap dilekçesinde; davanın haksız ve yersiz açıldığını, müvekkilinin göreve atanma şeklinin ikili kararnameye tabi olduğunu, genel müdür olarak Ö.B.’in diğer personel gibi işçi statüsünde bulunmadığını, 1475 Sayılı İş Kanununa tabi olmadığını, aleyhine açılan bu davanın görev yönünden reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüş olduğu; davalı T.T.’un beyanında, iddiaların yerinde olmadığını davanın reddine karar verilmesini istediği; davalıların şahsi sicil dosyasının getirildiği; davalıların, davacı şirketle hizmet akdiyle çalıştıklarına dair herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığının dosya içeriğinden anlaşıldığı; 5521 Sayılı yasanın 1.maddesine göre, iş mahkemesinin görevli sayılabilmesi için İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının söz konusu olacağı, başka bir anlatımla taraflar birinin işçi diğerinin ise işveren veya vekili olması gerektiğinin açıklandığı; davalıların olay tarihi itibariyle hizmet akdine bağlı olarak yazılı bir sözleşmesinin mevcut olmadığı, kapsam dışı personel oldukları, taraflar arasındaki ihtilafın çözüm yerinin ise adli yargı olmayıp idari yargı olduğunun dosya kapsamından tespit edildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ’nin 1.5.2006 gün ve E:2006/8327, K:2006/12001 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 13. İDARE MAHKEMESİ: 25.11.2008 gün ve E:2008/1228, K:2008/1696 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-a maddesinde; dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 15/1-a maddesinde; 14. maddenin 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceğinin belirtildiği;  dava dosyasının incelenmesinden, davacı kurum tarafından, T. Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca 10.08.2001 tarih ve 2001/3 sayılı rapor uyarınca, 1994 ve 1995 yıllarında çeşitli mal ve hizmet alımlarının fiilen yapılmadığı halde yapılmış gibi gösterilerek mahiyeti itibariyle yanıltıcı faturalar kullanılmak suretiyle vergi ceza ihbarnameleri düzenlendiği ve 2.367,76- YTL'nin Adayla Oteli işletmecisi ile ilgili kısım için yatırıldığı, davalıların bu miktarı kullanımlarına geçirdiklerinden bahisle 2.367,76-YTL'nin 19.02.2001 tarihinden itibaren mevcut faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı;  dolayısıyla, hizmeti gören davalıların eyleminden, eylemsizliğinden veya görevini gereği gibi ifa etmemesinden doğduğu ileri sürülen bir zararın varlığı karşısında, özel hukuk alanını ilgilendiren davada, haksız fiil hükümlerinin esas alınması gerektiğinden idareyle kişi arasında özel hukuk alanında bir alacak borç ilişkisi mevcut bulunmakta olup, bu nedenle dava konusu uyuşmazlığın çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği,  ayrıca davanın haksız fiilden kaynaklanan zararın ödettirilmesine ilişkin olduğunun Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 1.5.2006 günlü, E:2006/8327,K:2006/12001 sayılı kararı ile de vurgulanmış olduğu; bu durumda Özel Hukuk alanına ilgilendiren ve adli yargı yerinde çözümlenmesi gereken davanın, idari yargı yerinde görülüp çözümlenmesine olanak bulunmadığı    gerekçesiyle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1- a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine  karar vermiş; yapılan itiraz Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 24.2.2009 gün ve E/K:2009/1126-1363 sayılı kararıyla reddedilerek karar onanmış ve  karar kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 01.03.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davacı şirketi zarara uğrattıkları ileri sürülerek fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen 2.367.756.498 TL'nin (2.367,757498 YTL'nin  19.2.2001 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanısıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

            Bu durumda ortada, idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp, gerçek kişiler aleyhine açılan tazminat davası olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan sözetmek olanaksızdır.

            Buna göre, davacı alacağının tahsili için gerçek kişiler aleyhine açılan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Açıklanan nedenlerle, İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 7. İş Mahkemesi’nce verilen 29.11.2005 gün ve E: 2001/1061, K:2005/993 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.03.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.