T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO     : 2018 / 145

            KARAR NO : 2018 / 170

            KARAR TR  : 26.03.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

            Davacılar  : K.I. – M.I.

            Vekili        : Av. Suat Güveli

            Davalı       : Karayolları Genel Müdürlüğü

            Vekili        : Av. Nergis Bozkurt Bölükbaş

           

O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılardan K.I.'a ait 61 AE... plakalı aracın diğer davacı tarafından kullanıldığı sırada, karayolu yapımı süren yolda uyarı levhası ve ışıklandırma bulunmamasından kaynaklandığı iddia edilen kazanın oluşumunda idarenin kusuru bulunduğundan bahisle, doğduğu iddia olunan ve sonradan arttırılmak üzere şimdilik 5.000,00.TL maddi ve 2.500,00.TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

SAMSUN 1. İDARE MAHKEMESİ: 14.01.2016 gün ve E:2016/1973, K:2016/1777 sayılı; "...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde; Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu, "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde; bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartlan, hak ve yükümlülükleri bunların uygulanmasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ve diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir"; geçici 21. maddesinde de; "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacılardan K.I.'a ait 61.AE…. plakalı aracın diğer davacı tarafından kullanıldığı sırada tek taraflı bir trafik kazası meydana geldiği, kazaya karayolu yapımı süren yolda uyarı levhası ve ışıklandırma bulunmamasının neden olduğunun iddia edildiği, davacıların kazanın oluşumunda idarenin kusuru bulunduğundan bahisle, doğduğu iddia olunan ve sonradan arttırılmak üzere şimdilik 5.000,00.TL maddi zararın ve 2.500,00.TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davayı açtıkları anlaşılmaktadır.

Mahkememizde görülmekte olan davaya benzer bir uyuşmazlığa ilişkin davada verilen "Görev Ret" kararı üzerine görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesinin istenilmesi üzerine, anılan talep doğrultusunda gönderilen dosyada çıkarılan görev uyuşmazlığı sonucunda Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü tarafından verilen 06/07/2015 tarih ve H:2015/548, K:2015/554 sayılı kararla, 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesi kapsamında açılacak davaların görüm ve çözümünün hangi mahkemenin görevine girdiği açıklığa kavuşturulmuştur.

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin yukarıda anılan kararında özetle "Anayasa 'nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle. Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır." denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanundan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa 'nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer vargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen karan gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır." gerekçesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun'dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğine hükmetmiştir.

Bu durumda, 2918 sayılı Kanun’un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin açık hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü tarafından verilen 06/07/2015 tarih ve E:2015/548, K:2015/554 sayılı kararı dikkate alındığında, bakılmakta olan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği açıktır” görüşüyle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine dair verdiği kararın 03/03/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili bu kez aynı taleple adli yargı yerine müracaat etmiştir.

SAMSUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 04.07.2017 gün ve E:2017/127, K:2017/480 sayı ile "Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunun zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı gibi, kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği anlaşılmakla, söz konusu olayla ilgili olarak davacıların meydana gelen kaza sonrasında oluşan hasardan kaynaklı zararlarının tazimini için idare Mahkemesine başvurması gerektiği" görüşüyle Davanın Görev Yönünden Reddine, dosyanın görevli mahkemenin belirlenmesi açısından Samsun Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, karar aleyhine istinaf yoluna başvurulmuştur.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi: 10.10.2017 gün, E:2017/2243, K:2017/2230 sayı ile “Davacıların davasının, trafik kazasından dolayı idareye karşı hizmet kusuruna dayalı maddi ve manevi tazminat istemini içerdiği, yukarıda belirtilen davacılar vekilince istinaf sebebi yapılan hususlar tüm dosya kapsamına göre incelendiğinde, davacının, davalıları hizmet kusuru nedeniyle dava ettiği, kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadıkları, kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği, Hukuk Genel Kurulu'nun 04/11/2015 tarih 2015/17-86 Esas, 2015/2364 karar sayılı kararının da bu yönde olduğu, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınmasının zorunlu olduğu, esasen 2918 sayılı KTK nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulduğu, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinde, "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik karan üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 - 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmünün düzenlendiği, dosya kapsamına göre, davacı tarafından aynı istemle davanın öncesinde idari yargıda dava açıldığı, Samsun 1.İdare Mahkemesinin 14/12/2016 tarih 2016/1973 E.-2016/1777K. sayılı kararıyla, adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmadığından kararın kesinleştiği, bu durumda eldeki davada, kendisine ikinci dava açılan Samsun 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin elinde derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/1), dosyayı kül halinde, yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesine göndermesi, verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle Samsun 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 04/07/2017 tarih 2017/127E.- 2017/480K.sayılı Hükmünün Kaldırılmasına, dosyanın, gerekçede belirtilen eksikliklerin yerine getirilmesi ve kararımızın taraflara tebliği için kararı veren Samsun 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Samsun 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 23.01.2018 tarihli duruşma, E:2017/518 sayılı ara kararıyla bu kez “Yargılamanın durdurulmasına, dosyanın görevli mahkemenin belirlenmesi için Samsun BAM ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine” karar vererek dosyayı yeniden Samsun Bölge Adliye Mahkemesine göndermiştir.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi: 21.02.2018 gün ve E:2018/698, K:2018/669 sayı ile “Dosya kapsamına göre mahkememizin 10/10/2017 tarih 2017/2243 E-2017/2230 Karar sayılı iade kararında Samsun 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin yargılamayı durdurup dosyayı kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından uyuşmazlık mahkemesine göndermesi, verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, mahkemece iade kararı doğrultusunda yargılamanın durdurulduğu halde dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi gerekirken yeniden mahkememize gönderilmesi isabetsiz bulunmuş olup, dosyanın önceki iade kararı doğrultusunda uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi amacıyla HMK'nun 352. Maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine” karar vermiştir.

Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 23/02/2018 tarih ve E:2017/518 sayılı yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 26/02/2018 tarihi itibarıyla kaydedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 26.03.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinin “..gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur” hükmünü amir olduğu, Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçesiz bir ara karar ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin iade kararı üzerine düzenlediği bir üst yazıyla dosyanın Mahkememize gönderildiği belirlenmiştir.

Bu haliyle her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen gerekçeli kararla başvuru şartının gerçekleşmediği anlaşılmakta ise de, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 10.10.2017 gün, E:2017/2243, K:2017/2230 sayılı kararındaki görüş gerekçe olarak kabul edilerek başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacaktır. Bu sebeplerle usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı kabul edilerek, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen maddi manevi zararın tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş, aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2, 125 ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana geldiği ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde yani Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23/02/2018 tarih ve E:2017/518 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23/02/2018 tarih ve E:2017/518 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 26.03.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. 

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT