Hukuk Bölümü         2009/284 E.  ,  2010/116 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : A.S.

Vekili              : Av. K.S., Av. V.K.

Davalı             : Milli Savunma Bakanlığı

             O  L  A  Y       : Davacı vekili, müvekkilinin 12-15 Ağustos 2008 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kayseri 2'nci Hava İkmal Bakım Komutanlığı'na yapılan işçi alım sınavı sonucunda başarılı olmasına rağmen ilgili Yönetmeliğin 11. maddesindeki şartları taşımadığından bahisle işe giriş işlemlerinin iptal edilmesine ilişkin 22.04.2009 gün, 1190-9861-09 sayılı işlemin    iptali  istemiyle, genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 1. İDARE MAHKEMESİ; 09.07.2009 gün ve E: 2009/711, K: 2009/1041 sayı ile, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevlerinin 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 20. maddesinde belirtildiği, anılan maddede “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti Adına askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması aranmaz. / Bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma, çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır” hükmünün yer aldığı;   madde hükmünden anlaşıldığı gibi, idarece tesis olunan işlem ya da eylemden doğan uyuşmazlığın çözümünün Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevi kapsamına girebilmesi için 1. Kişinin asker kişi olması, 2. Tesis edilen idari eylem ya da işlemin askeri hizmete ilişkin olması şeklinde  iki ön şartın bulunduğu; dava dilekçesinin incelenmesinden, davacı tarafından 12-15 Ağustos 2008 tarihinde Kayseri Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na yapılan işçi alım sınavı sonucunda başarılı olmasına rağmen ilgili Yönetmeliğin 11. maddesindeki şartları taşımadığından bahisle işe giriş işlemlerinin iptal edilmesine ilişkin davalı idarenin 22.04.2009 günlü işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; uyuşmazlık konusu olayda, 12-15 Ağustos 2008 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kayseri 2'nci Hava İkmal Bakım Komutanlığınca yapılan işçi sınavında başarılı olarak işe giriş işlemleri yapılan davacının yukarıda hükmüne yer verilen 1602 sayılı Yasa kapsamında asker kişi olduğu ve yürüttüğü hizmetin askeri hizmet kapsamına girdiği, böylece görülmekte olan davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bakması için gerekli olan iki temel şartın gerçekleştiği, bu itibarla işbu davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin görevine girdiği  sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine, karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, aynı istekle bu kez  askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ NÖBETÇİ DAİRESİ; 27.08.2009 gün ve GENSEK NO : 2009/2950, E: 2009/306, K: 2009/10 sayı ile, Anayasa'nın 157'inci maddesinde Askeri Yüksek idare Mahkemesinin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile askeri kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği, 20.07.1972 tarihli 1602 Sayılı Kanunun 25.12.1981 tarihli 2568 Sayılı Kanunla değişik 20'inci maddesinde de aynı hükme yer verildiği, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin” bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği; 1602 Sayılı Kanunun değişik 20'inci maddesinde; Türk Silahlı Kuvvetlerinde bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erlerle sivil memurların asker kişi sayılmakta olduğu; davacının işçi statüsünde olması nedeniyle, 1602 sayılı Kanunun 20'inci maddesinde belirtilen asker kişilerden olmadığında kuşku bulunmadığı, bu nedenle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olmadığı, ayrıca ifade edilmesi gereken bir diğer hususun da dava konusunun iş hukukunu ilgilendiren bir uyuşmazlık türü olması nedeniyle esasen idari yargının değil adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle; dava konusu işlemin görüm ve çözüm yeri Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olmadığından davanın görev yönünden reddine  karar vermiş bu karar kesinleşmiştir.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nce, davacı vekilinin olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi istemli dilekçesi üzerine,  genel idari yargı dosyası da getirtilmek suretiyle, her iki yargı yerine ait dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 03.05.2010 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA ile AYİM Savcısı MURAT GÜNDOĞAN’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” hükmüne yer verilmiştir.

            Açılan bir davada bir yargı merciinin görevsizlik kararı vermesinden sonra görevli olduğu işaret edilen yargı merciine bu davanın intikali üzerine, bu yargı merciince de görevsizlik kararı verilerek daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinin görevli olduğuna işaret edilmesi halinde doğan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle tarafları, sebebi ve konusu aynı olan bir davaya bakacak mahkeme bulunmadığından, anılan Yasanın 14. maddesine göre yapılacak başvuru üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi’nce görevli yargı merci belirtilmek suretiyle davanın esasının incelenebilmesi olanaklı hale gelecektir.

            Olayda, Erzurum 1. İdare Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olduğuna işaret edilmesi üzerine kendine intikal eden davada AYİM Nöbetçi Dairesi, davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu gerekçesiyle verdiği görevsizlik kararında üçüncü bir yargı merciine işaret etmiş olup; davacı vekili tarafından, söz konusu kararlar nedeniyle doğduğu ileri sürülen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmiştir.

            Oysa, AYİM Nöbetçi Dairesi’nin görevli olduğuna işaret ettiği adli yargı yerine açılmış bir dava ve bu dava sonucunda daha önce görevsizlik kararları veren yargı mercilerinin görevli olduğu yolunda verilmiş bir görevsizlik kararı olmadığına göre, olayda davaya bakacak bir mahkeme kalmadığından söz edilemez. Başka bir ifadeyle, davacının, AYİM Nöbetçi Dairesi’nce verilen görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerinde dava açması gerekirdi.

Bu durumda, genel idari yargı yerince işaret edilen askeri idari yargı yeri tarafından, davada üçüncü bir yargı mercii olan adli yargı yerinin görevli olduğuna işaret edilerek görevsizlik kararı verilmiş olması karşısında, olayda 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan söz etmek olanaksızdır.

2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi, “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder” hükmünü taşımakta olup, yukarıda açıklanan nedenlerle, yöntemine uymayan başvurunun anılan 27. madde uyarınca reddi gerekmiştir.

 S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 03.05.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.