T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2018/402

            KARAR NO : 2018/414

            KARAR TR: 25.06.2018

ÖZET : Davalı Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ)' ye ait şehir şebeke hattında bulunan rögarın tıkalı olması üzerine taşan su nedeniyle davacı şirketin sigortalısına ait konutta meydana gelen ve teminat kapsamında ödenen zararın rücuen tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

          Davacı   : E. Sigorta A.Ş

          Vekilleri: Av. Ü.Ö. Av. M. Ö.

          Davalı: Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürlüğü

          Vekilleri: Av. Ö.C. K. Av. S.E.Y.

 

          O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı Ş.K.'e ait Uludağ mahallesi, Özata Sokak No:24 Canik /Samsun adresinde bulunan konutun Evimin Garantisi Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 14/11/2013 tarihinde sigortalının kirada olan evinde davalının sorumluluğunda bulunan rögarın taşlarla tıkalı olması nedeniyle yağan yağmurun geriye taşması sonucunda maddi zararın meydana geldiğini, bu zararın davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya 3.350,00 TL ödenerek giderildiğini, hasara tıkalı olan rögarın sebebiyet verdiğini, davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, bu nedenle 3.350,00 TL'nin davalıdan rücuen tahsili istemiyle 12/03/2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          SAMSUN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20/10/2014 gün, E:2014/85, K:2014/298 sayılı dosyasında " Davalının 1996 yılında kurulan kamu tüzel kişisi olduğu ve Samsun ilindeki Su ve Atık Su Kanalizasyon işleri ile ilgilendiği ve İSKİ Kanununa tabii olduğu, davalının müstakil bütçeli ayrı bir idaresi bulunan kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olduğu, davacının davasına dayanak olarak sunduğu belgeler ve dava dilekçesinden davalının kanundan doğan hizmetinin gereklerini gereği gibi yapmaması sonucu rögarın taşlarla tıkanarak suyun geri tepmesi sonucu dava dışı sigortalının evinde meydana gelen hasar bedelini talep ettiği, böylece davalının asli görevi olan atık suyun atılması için gereken şekilde davranmadığı, zararın da bundan meydana geldiği iddiasında bulunduğu, böylece davalının bir kamu kurumu olması nedeniyle hizmet kusuruna dayandığı, davalı kamu tüzel kişisinin hizmet kusurunun olup olmadığı ve meydana gelen zararın hizmet kusuru esasına göre tazminin gerekip gerekmediğinin idari yargı yerinde görülmesi gereken tam yargı davası olacağı bu nedenle yargı yolunun yerinde olmayıp davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiği" görüşüyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

          YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ: 11/05/2017 gün, E:2014/24859, K:2017/5418 sayılı ilamında "Davalı idarenin gördüğü hizmet bir kamu hizmeti ise de, faaliyetlerine özel hukuk kuralları adı altında yapmakta olması itibariyle TTK.nun 18/1 maddesi anlamında tacir sayılır. Öyle ise faaliyetlerinde özel hukuk hükümlerine tabi kılınan kamu kuruluşlarının kişilerle olan ilişkilerinden doğan dava ve uyuşmazlıklar adli yargının görevi alanına girer. Bu nedenle davanın adli yargıda bakılarak işin esasına girilip tarafların delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hükmün bozulmasına hükmederek dava dosyasını mahal mahkemesine iade etmiştir.

          Davalı vekili 14/11/2017 tarihli bozma sonrası ilk oturumda; önceki kararda direnilmesini idari yargı yolunun görevli olması nedeniyle yeniden görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir.

          SAMSUN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 14/11/2017 gün, E:2017/370 sayılı ara kararıyla Yargıtay bozma ilamına uyarak, davalı vekilinin talebini zımnen reddetmiştir.

          Davalı vekili 21/11/2017 tarihli dilekçeyle 2247 sayılı Yasanı 10. Maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması için Danıştay Başsavcılığına müracaat etmiştir.

          Davalı vekilinin dilekçesi davacı tarafa tebliğ edilmiş, davacı vekili herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.

          DANIŞTAY BAŞSAVCISI; "...Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında da idarenin kendi eylem ve işleminden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.

          İdarenin, kendisine görev olarak verilen kamu hizmetini yürüttüğü sırada hizmet kusuru oluşturan eylemleri nedeniyle bireylerin uğradıkları zararları tazminle yükümlü olduğu idare hukuku ilkelerindendir.

          2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 1. maddesinde; İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere kurulmuş olan İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu kurala bağlanmış; Ek-5. maddesinde de, bu Kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 2. maddesinin (b) bendinde; "Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek" ve (d) bendinde; "Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak" İSKİ'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış, 25. maddesinde de; "Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifelere dahil edilemez." kuralına yer verilmiştir.

          Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, 2560 sayılı Kanun uyarınca kurulmuş olan su ve kanalizasyon idarelerinin kamu tüzel kişisi olduğu ve Kanunda yapmakla yükümlü olduğu belirlenen alt yapı hizmetlerinin de kamu hizmeti niteliği taşıdığı açıktır. Bir başka anlatımla, su ve kanalizasyon idareleri kamu hizmeti niteliğini taşıyan alt yapı hizmetlerini idare hukuku ilke ve kurallarına göre kamusal yetki kullanarak kurup, sürdürmekle görevli kılınmıştır. Bu bakımdan, bu idareler yürütmekle yükümlü kılındıkları bu görevler açısından Türk Ticaret Kanununa göre tacir sayılamayacakları gibi özel hukuka tabi bir takım iş ve işlemlerde bulunmaları da su, kanalizasyon gibi kamu hizmeti niteliği taşıyan alt yapı hizmetlerinin kuruluşunun, idare hukuku ilke ve kurallarına tabi olduğu sonucunu ortadan kaldırmamaktadır.

          Dava konusu olayda, ana hattın tıkalı olması sonucu taşan yağmur suyunun oluşturduğu ileri sürülen maddi zarara ilişkin tazminat sorumluluğu, özel hukuktan kaynaklanan bir sorumluluk olmayıp, davalı idarenin alt yapı hizmetini kusurlu yürütmesinden kaynaklandığı iddiasına dayandığından idare hukuku kurallarına göre değerlendirilmesi gereken bir sorumluluktur.

          Bu durumda, uğranıldığı ileri sürülen zarar, 2560 sayılı Kanun uyarınca kamu tüzel kişisi olarak kurulmuş olan SASKİ Genel Müdürlüğünün Kanunda belirlenmiş olan kamu hizmeti niteliği taşıyan alt yapı tesisini kurma ve işletme yetkisi kapsamında sunmuş olduğu hizmetin kötü işlemesi, hiç işlememesi ya da eksik işlemesi bir başka anlatımla hizmet kusuru iddiasına dayandığından uyuşmazlığın görümü ve çözümünün idari yargının görevine girdiği sonucuna ulaşılmaktadır” şeklindeki gerekçe ile 2247 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, başvuru 01/06/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

          I-İLK İNCELEME:

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı SASKİ vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde Davalı vekilince başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

                        II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ)' ye ait şehir şebeke hattında bulunan rögarın tıkalı olması üzerine taşan suyun davacı sigorta şirketi tarafından teminat altına alınan konuta zarar vermesi sonucu tespit edilen ve sigortalıya ödenen hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

          20.11.1981 gün ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1.maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulduğu, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu, İSKİ personelinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi bulunduğu belirtilmiş; 2. maddesinin (b) bendinde “b) Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, (d) bendinde “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak”, İSKİ'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; 4. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisinin, İSKİ Genel Kurulu olarak görevli ve yetkili olduğu açıklanmış, ek 5. maddesinde (5/6/1986 - 3305/3 md. ile gelen Ek 4 üncü madde hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.), bu Kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı belirtilmiştir.

          2560 Sayılı Kanunun Ek 5 nci maddesinin açık hükmü karşısında davalı SASKİ' nin bir kamu tüzel kişisi olduğu ve bir kamu hizmetin ifası ile görevlendirildiği kuşkusuzdur. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, suyolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

          Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

          Öte yandan, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

          Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Samsun 4. İdare Mahkemesince verilen 14.11.2017 tarih ve E:2017/370 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

         

          S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Samsun 4. İdare Mahkemesince verilen 14.11.2017 tarih ve E:2017/370 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

  Başkan                      Üye                              Üye                                 Üye                  

      Nuri                     Şükrü                          Mehmet                      Ahmet Tevfik          

NECİPOĞLU             BOZER                         AKSU                         ERGİNBAY

 

 

 

                                       Üye                               Üye                                 Üye

Süleyman Hilmi                Aydemir                           Birgül

                                    AYDIN                         TUNÇ                             KURT