T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/241 KARAR NO : 2019/313 KARAR TR: 29.04.2019 |
ÖZET : Davacının, Yozgat İli merkezinde bulunan Spor Vadisi mevkiinin yamaçlarına alıç toplamak için çıktığını; bir yönüyle yola bakan kimi yerde bir ila iki metre, kimi yerde beş ila yedi metre yüksekliği olan duvarın üst tarafındaki yamaçta yürürken ayağının kayması sonucu, önce duvarın üzerine yuvarlandığını; daha sonra da yola düştüğünü; olay neticesi sol ayağında birden çok kırık ve sağ ayak topuğunda çatlama meydana geldiğini; bu olay nedeniyle söz konusu duvar üzerinde önlem almayan Yozgat Valiliğinin hizmet kusuru olduğunu ileri sürerek, maddi ve manevi tazminatın tahsiliistemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk |
KARAR
Davacı : U.Ö.
Vekili : Av. Ç.T.
Davalı : Yozgat Valiliği
Vekili : Av. A.G.
O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 10.10.2015 tarihinde Yozgat İli merkezinde bulunan Spor Vadisi mevkiinin yamaçlarına alıç toplamak için çıktığını; bir yönüyle yola bakan kimi yerde bir ila iki metre, kimi yerde beş ila yedi metre yüksekliği olan istinat duvarının üst tarafındaki yamaçta yürürken ayağının kayması sonucu önce duvarın üzerine yuvarlandığını, daha sonra da yola düştüğünü; olay neticesi sol ayağında birden çok kırık ve sağ ayak topuğunda çatlama meydana geldiğini, bu olay nedeniyle söz konusu duvar üzerinde önlem almayan davalının hizmet kusuru olduğunu ileri sürerek, 500,00-TL. maddi ve 500,00-TL. manevi tazminatın davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
YOZGAT İDARE MAHKEMESİ: 2.2.2017 gün ve E:2017/140, K:2017/177 sayı ile, 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin karayollarında ve karayolları dışındaki alanlarda kamuya açık alanlarda, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla bir karayolu yapısı olan istinat duvarının üzerinden yol zeminine düşme nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi: 21.6.2017 gün ve E:2017/456, K:2017/597 sayı ile, mahkeme kararının, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu tespit edildiğinden, yasal düzenleme gereğince kesin olan bu karara yönelik istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.
YOZGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 6.11.2018 gün ve E:2017/274, K:2018/693 sayı ile, yargılamaya ilişkin konunun idari yargının görevinde bulunduğu gerekçesiyle, mahkemelerinin ise görevsiz olması nedeniyle yargı yolu caiz olmadığından davanın HMK’nun 114. 115. maddeleri gereğince usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 29.04.2019 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
Olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idare mahkemesince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
1-2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan, “ Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.
Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca (…) ileri sürülebilir. ” hükmüne göre,idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.
2- 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.
(Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki,başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.
Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.
Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.
Bu haliyle, Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvuru, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamaktadır.
Ancak, idari ve adli yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının, Yozgat İli merkezinde bulunan Spor Vadisi mevkiinin yamaçlarına alıç toplamak için çıktığını; bir yönüyle yola bakan kimi yerde bir ila iki metre, kimi yerde beş ila yedi metre yüksekliği olan duvarın üst tarafındaki yamaçta yürürken ayağının kayması sonucu, önce duvarın üzerine yuvarlandığını; daha sonra da yola düştüğünü; olay neticesi sol ayağında birden çok kırık ve sağ ayak topuğunda çatlama meydana geldiğini; bu olay nedeniyle söz konusu duvar üzerinde önlem almayan Yozgat Valiliğinin hizmet kusuru olduğunu ileri sürerek, 500,00-TL. maddi ve 500,00-TL. manevi tazminatın tahsili istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı ve 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı aynı içerikli iki kararı ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.
Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.
Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Uyuşmazlığa konu olayda ise, kazanın meydana geldiği yerde, kadastro paftasında herhangi bir karayolu eklentisi ve istinat duvarı belirtmesi bulunmadığı; Yozgat İli, Merkez İlçesi, Yukarı nohutlu 2. Mıntıka Mahallesi, 858 ada, 431 parsel sayılı taşınmaz içinde bulunduğu dosyada bulunan bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak, kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Olayda da, istinat duvarına davalı idarece duvar üzerinde önlem alınmadığı nedeniyle sözkonusu kazanın meydana geldiği iddiasının bir hizmet kusuruna, dolayısıyla manevi zarara yol açtığı iddiasının tam yargı davasına konu olabileceği kuşkusuzdur.
Kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yönteme uygun olmayan başvurusunun kabulü ile, Yozgat İdare Mahkemesince verilen 2.2.2017 gün ve E:2017/140, K:2017/177 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yönteme uygun olmayan BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Yozgat İdare Mahkemesince verilen 2.2.2017 gün ve E:2017/140, K:2017/177 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.04.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ