T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 635

            KARAR NO  : 2017 / 32

            KARAR TR   : 20.2.2017

ÖZET : Emniyet Genel Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan S.A.’nin çocuğu olan B.A.’nin 22/4/2002-08/02/2003 tarihleri aralığında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatrik Onkoloji Kliniği’nde gördüğü tedaviye ilişkin 31/12/2003 tarihli faturanın ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddi üzerine, belirtilen miktarın istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı                 : Gazi Üniversitesi Rektörlüğü

            Vekili                   : Av. B.B.

Davalılar              : İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü

Vekilleri               : Av. İ. Y. P.-Hukuk Müşaviri R. K., H. E.

                                                          

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığı’nda polis memuru olarak görev yapan S.A.’nin oğlu B.A.’nin Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde gördüğü tedavisi sırasında yapılan ilaç ve tedavi giderlerine ilişkin faturanın Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderildiğini, ancak davalının borcu ödemeye yanaşmadığını belirterek; adı geçenin tedavisi sırasında yapılan 63.702,312 TL tedavi giderinin fatura tarihi olan 31.12.2003 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 28/05/2008 gün ve 2008/17 Esas, 2008/200 Karar sayı ile, ‘‘…Kamu kuruluşlarının yasalar ile verilen görevleri yerine getirirken almış olduğu kararlar idari nitelik taşır. Bu tip kararlara karşı açılacak davalara ise Adli Yargı yerinde bakılamaz. 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 2. maddesi hükmüne göre davaya idari yargıda bakılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim Sağlık Bakanlığı ile Emekli Sandığı arasında görülen tanı ve tedavi hizmetlerine karşılık düzenlenen faturaların ödetilmesi istemine ilişkin davada uyuşmazlığa idari yargıda bakılması gerektiği, Yargıtay 4. HD nin 8.11.2007 T. 2006/13454 E. 2007/13712 K. sayılı kararında vurgulanmıştır…’’ şeklindeki gerekçeyle dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 02.04.2009 gün ve 2009/2617 Esas, 2009/4862 Karar sayı ile kararın onanmasına hükmetmiş, bu şekilde karar  29.05.2009 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili,  bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 14. İdare Mahkemesi: 25/04/2011 gün ve 2009/812 Esas, 2011/464 Karar sayı ile, ‘‘…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesinde; ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvuruda bulunabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği hükme bağlanmış, anılan yasanın 7. maddesinde de idare mahkemelerinde dava açma süresinin altmış gün olduğu belirtilmiştir.

Diğer taraftan, anılan Kanunun “Görevli Olmayan Yerlere Başvurma” başlıklı 9.maddesinin 1.bendinde; “Çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir.” hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığında polis memuru olarak görev yapan S.A.’nin oğlu B.A.’nin 22.4.2002 tarihinde Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvurduğu ve Nöroblastom tanısı ile Pediatrik Onkoloji Kliniği’ne yatırıldığı, burada yapılan tedavisi sonrasında 08.02.2003 tarihinde Hastane’den taburcu edildiği, fatura aşamasına gelindiğinde davacı Üniversite tarafından, hasta sevk kağıdı ve ilaç kupürleri de eklenerek hastanın kurumu Emniyet Genel Müdürlüğü’ne 31.12.2003 gün ve 2841648 sayılı faturanın gönderildiği ve fatura içeriğinde bahsi geçen tedavilere ilişkin 64.785, 38 TL tedavi bedelinin ödenmesinin talep edildiği, bunun üzerine, söz konusu faturanın davalı idarece kontrol amacıyla Çankaya Mal Müdürlüğü’ne gönderildiği, burada yapılan inceleme neticesinde 38.883,946 TL fazlalık olduğu tespit edilerek ödeme yapılmaksızın anılan faturanın 08.06.2004 tarihinde Ûniversite’ye iade edildiği, ardından Gazi Üniversitesince 11.05.2005 ve 14.08.2006 tarihli yazılarla fatura bedelinin ödenmesi talebinin yinelendiği, fakat idarece bu süreçte başvurular reddedilerek herhangi bir ödemenin yapılmadığı, bilahare davacı Üniversite tarafından 07.09.2007 gün ve 13608 sayılı yazı ile, davalı idarenin 11.12.2006 gün ve 204989 sayılı istemin reddine ilişkin işlemine ilgi tutulup tekrar davalı idareye başvurularak, kupürleri kaybolan ilaçların bedelleri düşüldükten sonra 63.702,312 TL tedavi bedeli ile 48.513,49 TL faiz olmak üzere toplam 112.215,83 TL’nin yedi gün içerisinde ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının bildirildiği, söz konusu başvuru üzerine davalı idare tarafından tesis edilen 21.09.2007 gün ve 157662 sayılı işlemle daha önce verilen cevaplar ile aynı gerekçeler öne sürülerek istemin reddedildiği ve ödemenin yapılmadığı, tüm bu süreçlerden sonra davacı tarafından 63.702,312 TL tedavi giderinin 31.12.2003 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 15.01.2008 tarihinde kayda giren dilekçe ile Ankara Asliye 5. Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, anılan Mahkeme’nin 28.05.2008 gün ve E:2008/17, K:2008/200 sayılı kararı ile davanın idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle reddedildiği ve kararın Yargıtay’ca onanıp kesinleşmesi üzerine de 13.05.2009 tarihinde kayda giren dilekçe ile bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen 2577 sayılı Kanun hükümleri gereği görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği açıktır.

Diğer taraftan, anılan Kanunun 7. maddesinde düzenlendiği üzere idare mahkemelerinde dava açma süresi altmış gündür.

Uyuşmazlıkta, davacı Üniversite tarafından, yukarıda özetlenen süreç içerisinde ilk olarak 31.12.2003 tarihinde davalı idareye başvurulmuş olup, başvurunun reddi üzerine de bir çok kez aynı istemler ile başvurular yinelenmiş ve idarece talepler reddedilerek ödeme yapılmamıştır.

Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca 31.12.2003 tarihli başvurunun reddi üzerine 60 gün içerisinde davanın açılması gerektiği açık olup, bu süreden çok sonra 15.01.2008 tarihinde görevsiz yargı merciinde açılarak sonradan görev ret kararı üzerine Mahkememizde açılan iş bu davanın esasının süre aşımı nedeniyle incelenmesine hukuki olanak bulunmamaktadır.

Esasen, dosyada mevcut olan 07.09.2007 gün ve 13608 sayılı davacının en son başvuru dilekçesinin incelenmesi neticesinde, söz konusu dilekçede davalı idarenin 11.12.2006 gün ve 204989 sayılı ödeme isteminin reddine ilişkin yazısına ilgi tutulduğu anlaşılmış olup, bu itibarla en son 07-09.2007 tarihinde davacının ödememe işleminden haberdar olduğu kabul edilse bile yine de 15.01.2008 tarihinde açılan dava süresinde değildir…’’ şeklindeki gerekçesiyle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Danıştay 10. Dairesi: 11/07/2014 gün 2011/8692 Esas, 2014/4767 Karar sayı ile ‘‘…Dava konusu uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan ve 1.2.2003 tarihli, 25011 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2003 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatı (Seri No : 3) (Tedavi Yardımı) ile, genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle, döner sermayeli kuruluşlara ait tedavi kurumlan ile Sağlık Bakanlığına bağlı birinci basamak sağlık kuruluşlarında yapılan tedavi ücretleri ile tedavi yardımına ilişkin işlemlerde kurumlar arası birliği sağlamak amacıyla, yapılacak uygulamalara ilişkin usul ve esaslar kararlaştırılmış; Talimatın "Kapsam" başlıklı 1. maddesinde "Bu Talimat hükümlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1 inci ve Ek Geçici 9 ile 16 ncı maddeleri kapsamına giren personel ile bunların bakmakla yükümlü bulundukları aile fertleri..." hakkında uygulanacağı; "Hastane Faturalarının Düzenlenmesi" başlıklı 22.1. maddesinde "...Faturaların, hastane tarafından, hastanın kimlik bilgileri, kurumu, tedavinin başlama ve bitiş tarihleri belirtilmek suretiyle, tedavinin bitmesini müteakip en kısa süre içerisinde düzenlenerek, hastanın kurumuna ivedilikle gönderileceği”; "Faturaların Ödenmesi" başlıklı 22.2. maddesinde de "Hastane faturalarının ilgili kurum veya kuruluş tarafından gerekli inceleme yapıldıktan sonra tahakkuka bağlanarak, en geç on beş gün içerisinde ödemeyi yapacak birime (saymanlığa) intikal ettirileceği, saymanlarca gerekli incelemeler yapılarak intikal tarihinden itibaren en geç bir ay içerisinde faturanın ödenmesinin sağlanacağı..." kurala bağlanmıştır.

Bu kuralların değerlendirilmesinden; memurlar ve bunların bakmakla yükümlü bulundukları aile fertlerinin, Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler ile üniversite hastanelerinde yapılan tedavi giderlerinin, Bütçe Uygulama Talimatı'ndaki usul ve esaslara göre, memurun görev yaptığı kurum tarafından ödeneceği anlaşılmaktadır.

Sağlık hizmetini veren hastane (hastanenin bağlı olduğu kurum) ile memurun görev yaptığı kurum arasındaki hukuki ilişki ise, kurum mensubunun veya bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertlerinin tedavisi karşılığında, Bütçe Uygulama Talimatı'nda belirlenen ücretin ödenmesini gerektiren bir hizmet sözleşmesi niteliğini taşımaktadır. Başka anlatımla, ortada, taraflardan birinin kamu gücünün ayrıcalıklarından yararlanarak tesis ettiği ve tek yanlı irade açıklamasının ürünü olan idari bir işlem yoktur.

Buna göre, bir özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılan dava konusu uyuşmazlığın çözümü adli yargının görevinde bulunmaktadır.

Öte yandan, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un "Yargı mercilerinin uyuşmazlık mahkemesine başvurmaları" başlıklı 19. maddesinde "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, 63.702,312 TL tedavi giderinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle önce adli yargıda dava açıldığı, bu davanın, Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu gerekçesiyle görev yönünden reddine hükmedilmesi ve bu kararın Yargıtay'ca onanması üzerine, bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı nedeniyle kendisine gelen uyuşmazlığın çözümünde görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması ve bakılmakta olan davanın Uyuşmazlık Mahkemesinin vereceği karara değin ertelenmesi gerekirken, davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle süre yönünden reddi yolunda hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır…’’ gerekçesiyle kararın görev yönünden bozulmasına hükmetmiştir.

ANKARA 14. İDARE MAHKEMESİ: 31/10/2016 gün ve 2016/3035 Esas sayı ile bozma ilamına uyarak 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine,  dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vererek dosyayı Mahkememize göndermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Emniyet Genel Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan S.A.’nin çocuğu olan B.A.’nin 22/4/2002-08/02/2003 tarihleri aralığında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatrik Onkoloji Kliniği’nde gördüğü tedaviye ilişkin 63.702,312 TL tutarındaki 31/12/2003 tarihli faturanın ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddi üzerine, belirtilen miktarın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

01.2.2003 tarihli, 25011 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 26/12/2002 tarihli ve 4776 sayılı 2003 Mali Yılı Genel ve Katma Bütçeleri Kanunlaşıncaya Kadar Devlet Harcamalarının Yapılmasına ve Devlet Gelirlerinin Tahsiline Yetki Verilmesine Dair Kanun ile 27/7/1973 tarihli ve 7/6913 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği ile, genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle, döner sermayeli kuruluşlara ait tedavi kurumları ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı birinci basamak sağlık kuruluşlarında yapılan tedavi ücretleri ile tedavi yardımına ilişkin işlemlerde kurumlar arası birliği sağlamak amacıyla, yapılacak uygulamalara ilişkin usul ve esaslar kararlaştırılmıştır.         

Tedavi Yardımı Talimatı’nın "Kapsam" başlıklı 1. maddesinde; ‘‘Bu Talimat hükümleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1 inci ve Ek Geçici 9 ile 16 ncı maddeleri kapsamına giren personel ile bunların bakmakla yükümlü bulundukları aile fertleri..." hakkında uygulanır.’’ hükmüne,

 "Hastane Faturalarının Düzenlenmesi" başlıklı 22.1. maddesinde; "...Yatarak tedavi gören hastanın hastaneden taburcu edilmesi ile birlikte fatura düzenlenecek ve faturanın bir örneği hastaya verilecektir.

Faturanın bir örneğinin verilememesi halinde proforma fatura düzenlenerek bir örneği hastaya verilecektir. Hastanın, kendisine yapılmış olan tedavi ile hastanece düzenlenen fatura/proforma fatura arasında bir uyumsuzluk görünmesi halinde kuruma bilgi verilecektir. Kurum amirleri veya saymanlarca, gerekli görülen durumlarda fatura veya proforma fatura örneği hastadan istenerek, hastaneden gelen fatura ile karşılaştırılarak inceleme yapılacaktır.

Hasta tabelasına uygun olarak tane hesabıyla hastaya verilen ilaçlar, kutu bazında değil, tane hesabıyla birim fiyatları üzerinden hesaplanarak fatura edilecektir. Bu şekilde faturalandırılmayan ilaç bedelleri, fatura bedelinden düşülecektir.

            Faturalar, hastane tarafından, hastanın kimlik bilgileri, kurumu, tedavinin başlama ve bitiş tarihleri belirtilmek suretiyle, tedavinin bitmesini müteakip en kısa süre içerisinde düzenlenerek, hastanın kurumuna ivedilikle gönderilecektir.’’ hükmüne,

"Faturaların Ödenmesi" başlıklı 22.2. maddesinde; "Hastane faturalarının ilgili kurum veya kuruluş tarafından gerekli inceleme yapıldıktan sonra tahakkuka bağlanarak, en geç on beş gün içerisinde ödemeyi yapacak birime (saymanlığa) intikal ettirileceği, saymanlarca gerekli incelemeler yapılarak intikal tarihinden itibaren en geç bir ay içerisinde faturanın ödenmesinin sağlanacaktır..." hükmüne yer verilmiştir.

Dosyaların incelenmesinden; Emniyet Genel Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan S.A.’nin bakmakla yükümlü olduğu yakını B.A.’nin  Nöroblastom tanısı ile Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördüğü, tedavi sonrasında hastanın 08.02.2003 tarihinde hastaneden taburcu edildiği, davacı Üniversite tarafından hastanın kurumu olan davalı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne 31.12.2003 gün ve 2841648 sayılı faturanın gönderilerek 64.785, 38 TL tedavi bedelinin ödenmesinin talep edildiği, ancak faturanın fazla tutar çıkarıldığı gerekçesiyle ödeme yapılmaksızın üniversite’ye iade edildiği, ardından davacının davalı kuruma başkaca başvuruları ile ödeme talebini tekrarladığı ancak netice alamadığı, bu nedenle davacının davalı kurum aleyhine 15.01.2008 tarihinde Ankara Asliye 5. Hukuk Mahkemesi’nde dava açtığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine kararın davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararı onadığı, davacı vekilinin bu kez Ankara 14. İdare Mahkemesi’nde dava açtığı, Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin davanın süre yönünden reddine karar verdiği, bu kararın temyiz edilmesiyle Danıştay 10. Dairesi’nin hükmün görev yönünden bozulmasına karar verdiği, Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin bozma ilamına uyarak 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19. maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyayı Mahkememize gönderdiği anlaşılmıştır.

Dava konusu uyuşmazlığın kaynağı tedavi giderlerinin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 2003 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatı’nın yukarıda yer verilen kapsam, faturaların düzenlenmesi ve ödenme usullerini belirleyen hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; memurlar ve bu kişilerin bakmakla yükümlü bulundukları aile fertlerinin, resmi sağlık kurumlarında ve bu arada üniversite hastanelerinde gördükleri tedavileri sırasında yapılan giderlerin memurun görev yaptığı kurum tarafından ödeneceği anlaşılmaktadır.

Olayda, sağlık hizmetini veren hastane (hastanenin bağlı olduğu kurum) ile memurun görev yaptığı kurum arasındaki hukuki ilişki ise, kurum mensubunun veya bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertlerinin tedavisi karşılığında, 2003 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatı'nda belirlenen ücretin ödenmesini gerektiren bir hizmet sözleşmesi niteliğini taşımaktadır. Bir başka anlatımla, ortada, taraflardan birinin kamu gücünün ayrıcalıklarından yararlanarak tesis ettiği ve tek yanlı irade açıklamasının ürünü olan idari bir işlem yoktur.

Buna göre, bir özel hukuk ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılan dava konusu uyuşmazlığın çözümü adli yargının görevinde bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan; Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.05.2008 gün ve 2008/17 Esas, 2008/200 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 14.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.05.2008 gün ve 2008/17 Esas, 2008/200 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.2.2017  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN