T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 538

            KARAR NO  : 2017 / 18

            KARAR TR   : 20.2.2017

ÖZET : Davacıların hissedarı olduğu taşınmazın imar planında “Park-Yol-Küçük Sanatlar” alanında kalması nedeniyle, hukuki el atmadan kaynaklanan zararın tazminine yönelik bulunan davanın; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun tam yargı davaları kapsamında İDARİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar        :1-A.K.

 2-Y.A.

 3-C.A.

 4-M.A.

 5-R.A.

Vekilleri          : Av. A.F.D.

Davalılar         : 1-Yıldırım Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.S.İ.

                          2- Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.A.D.

                          3-Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş.(Yalnızca İdari Yargıda)

Vekili              : Av.İ.E.Ç.          

 

O L A Y          : I-Davacılar vekili dilekçesinde; Bursa ili, Yıldırım İlçesi, Kazımkarabekir Mahallesi, 3218 ada, 1 parsel sayılı 55.151,24 m2’lik taşınmazın 92158/1022690 hissesinin müvekkillerinin müşterek murisi bulunan A.A.’a ait bulunduğunu; taşınmaza davalı idarelerce yol yapımı şeklinde el atıldığını, el koymanın kamusal hizmete tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğunu; taşınmaza davalı idarelerin kamulaştırma ya da acele kamulaştırma kararı almadan el atmasının haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu; 55.151,24 m2 olan taşınmazın, muhtelif tarihlerde, muhtelif kişilerce küçük hisseler şeklinde satın alındığını, bu yerlere çok katlı binalar inşa edildiğini, yolların oluştuğunu, tüm altyapı hizmetlerinin getirildiğini; müvekkillerinin, taşınmazdaki 92158/1022690 hissesine karşılık gelen yeri bir bütün halinde kullandıklarını, diğer hissedarlarca da bu durumun kabullenildiğini,  fiilen zeminde müvekkillerinin hissesi dışında boş bir yer bulunmadığını, müvekkillerinin uzun süre imar uygulaması (şuyulama) yapılmasını beklediklerini ancak herhangi bir şuyulama yapılmadığını; taşınmazın el atılan kısmı dışında kalan ve hukuken ve fiilen kullanımı mümkün olmayan kısmında projenin bir bütün olduğu gözetilerek, bedel karşılığında davalı idarelere devrinin gerektiğini ifade ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; 10.000,00.TL. tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle 29.06.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 15.7.2013 gün ve E:2012/435, K:2013/408 sayı ile, dava ve cevap dilekçelerini özetledikten sonra aynen; “Taraf delillerinin toplanmasından sonra taşınmaz mahallinde fen memuru ve tazminat bilirkişileri marifetiyle 19.10.2012 tarihinde yöntemine uygun keşif yapılmış,

Keşif sonucunda fen memuru bilirkişi Şaban UZUN tarafından düzenlenen 14.11.2012 günlü rapor ile tazminat bilirkişilerince düzenlenen 19.11.2012 günlü raporlar sunulmuş,

Taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş,

 

Fen memuru bilirkişi tarafından 28.12.2012 tarihli ve tazminat bilirkişilerince düzenlenilen 21.02.2012 tarihli ek raporlar sunulmuş,

Dava, Fiili el koymaya dayalı ve uygulama imar planındaki konumuna göre kamu hizmetine tahsisli olduğundan dolayı tasarruf hakkı kısıtlandığından dolayı kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.

Dosya içeriğine göre:

Bursa ili, Yıldırım ilçesi Kazım Karabekir mah. 3218 ada 1 parsel sayılı 55.151,24 m2 miktarındaki iki yüzbeş adet kargir bina ve arsası vasfındaki taşınmazın 92158/1022690 hissesinin A.A. adına kayıtlı bulunduğu,

Bursa 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/120-47 sayılı veraset ilamı ile: muris A.A.'ın mirasının (16) pay üzerinden hesap edilerek (4) payının R.A.'a, (3'erden 12) payının M.A., Y.A., C.A. ve Ayşe Altuntaş'a (Kedikli) isabet ve aidiyetine karar verildiği,

Yıldırım Belediye Başkanlığının cevabi yazısında, dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli Ankara Yolu Kuzeyi 1. Bölge Uygulama İmar Planı kapsamında kısmen Küçük Sanatlar Alanı, kısmen Park, kısmen de Yol alanında kaldığı, imar planının 10.06.1997 tarihinde onaylandığı,

Dava konusu taşınmazın kadastro parseli niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.

A-Dava konusu taşınmazın Fiili el atılan kısmına ilişkin olarak açılan davada;

Fen bilirkişisinin 28.12.2012 tarihli raporuna ekli Ek B olarak düzenlenilen krokide sarıya boyalı kısma asfalt yol yapılmak sureti ile el atıldığı, el atılan yerden davacıların murisinin hissesine 1823,02 m2 yer isabet ettiği,

2942 sy Kamulaştırma Kanununun 35. maddesi uyarınca, imar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parselden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle özel parselasyon sonunda malikinin muvafakatiyle kamu hizmet ve tesisleri için ayrılan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez. (Y 5.HD 31.01.2008 tarih 2007/14063 E 2008/650 K)

Dava konusu olan taşınmazda davacıların murislerinin tapudaki 92158/1022690 hissesine karşılık taşınmaz zemininde taşınmazdaki diğer tüm hissedarların aralarındaki anlaşmaya göre yer kullandıkları, bu kullanım anlaşmasına göre, davacıların kamulaştırmasız el koyma bedeli talep ettikleri ve Taşınmazın diğer hissedarları arasındaki özel parselasyona dayalı kullanım anlaşması ile kendilerine tahsis edildiği iddia olunan ve Fen bilirkişisi Şaban UZUN tarafından düzenlenen 28.12.2012 tarihli Ek Rapor ekinde Ek (B) olarak düzenlenen krokide sarıya boyalı olarak gösterilen 1823,02 M2 lik kısmın 2942 sy K 35. maddesine göre taşınmaz üzerinde hissedarların taşınmazdaki hisselerine göre yapılaşma amaçlı yaptıkları paylaşım ile özel parselasyon sırasında yola terkettikleri kısma ilişkin olduğunun özel parselasyon krokisi sunulmamış ise de taşınmazdaki diğer hissedarların kullanım şeklinden anlaşıldığından davacıların bu yapılaşma amaçlı kullanımları sırasında yol olarak terk ettikleri bu kısma ilişkin 2942 sy K 35. maddesine göre davacıların taleplerinin reddine karar verilmesinin gerektiği,

B-Aynı taşınmazda yollar dışında kalan Fiilen el atılmayan kısım bakımından ise;

10.06.1997 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli "Ankara Yolu Kuzeyi 1. Bölge Uygulama İmar Planı "Küçük Sanatlar Alanı, Park, trafo Alanı ve yol alanında kaldığı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kamu alanında bırakılması nedeni ile taşınmaza düzenleyici işlem niteliğinde olan Uygulama İmar Planıyla hukuken el atıldığının kabulünün gerektiği,

Uygulama ve öğretide kamu idarelerinin, kamu hizmetlerinin yürütmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin, idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda idarenin İcra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olarak kabulünün gerektiği kabul edilmektedir.

Dava konusu olan taşınmaza fiilen el atılmadığı halde idare tarafından 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 7. ve 8. maddeleri uyarınca düzenlenen 1/1000 ölçekli imar uygulama planına göre kamu hizmetine tahsis edilen kısımlar bakımından davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın, Emsal Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.07.2011 Tarih 2011/65 Esas 2011/165 karar sayılı kararları ile bu davalarda idari Yargı Yolunun görevli olduğuna karar verildiği halde; somut dosya ve dava bazlı olarak olumlu Görev uyuşmazlığı çıkartılarak Uyuşmazlık Mahkemesinden bir karar alınmadığında Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun benzer konudaki 15.12.2010 gün ve 2010/5 - 662/651 sayılı kararı uyarınca imar planında yol, park ve Kreş ve Eğitim Tesis alanı gibi kamu hizmetine ayrılmış bulunan yerlere el atılmamış olsa dahi bedeline Adli Yargı Mahkemelerinde hükmedileceğine ilişkin karar nedeniyle bu ve benzer davaların bakılarak sonuçlandırıldığı bu nedenle davacıların bu talepli davayı dava tarihi itibariyle mahkememizde açmalarında emsal Yargıtay uygulamasına göre olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmadığı sürece hukuka aykırılık teşkil etmediği,

Ancak bu davanın görülmesi sırasında 11.06.2013 Tarihili R.G de yayınlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı kanunla değişik 2942 sayılı kanunun Geçici Madde 6/10. maddesine göre 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 7. ve 8. maddeleri uyarınca düzenlenen 1/1000 ölçekli imar uygulama planına göre kamu hizmetine tahsis edilen kısımlar bakımından davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığını kabul edilerek bu davalar 2577 Sayılı kanunun 2/l-b Maddesi uyarınca İdari Yargının görevi kapsamına alındığından HMK 114/(1)-b maddesi delaletiyle HMK 115/(2) Maddesi uyarınca bu fiilen el atılmayan kısım bakımından Davanın Yargı yolu yönünden usulden Reddi ile mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerekmiş olup dava tarihi itibariyle Yargıtay HGK.’nun emsal kararı gereği davacı tarafın bu davayı Mahkememizde açmasında kanun değişikliğine kadar (Uyuşmazlık Mahkemesine Gidilmediği sürece ) haksız olmadığından Yargı Yolunun Caiz olmama şartının (6100 SYHMK 114/1-1 mad) Kanun Değişikliği ile oluştuğundan davalı taraf lehine Vekalet ücretine hükmedilmeyerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;

Dava konusu olan taşınmazda davacıların murislerinin tapudaki hisselerine karşılık taşınmaz zemininde tüm hissedarların aralarındaki anlaşmaya göre yer kullandıklarından bu kullanım anlaşmasına göre davacıların kamulaştırmasız el koyma bedeli talep ettikleri ve hissedarlar arasındaki kullanım anlaşması ile kendilerine tahsis edildiği iddia olunan ve Fen bilirkişisi Şaban UZUN tarafından düzenlenen 28.12.2012 tarihli Ek Rapor ekinde Ek (B) olarak düzenlenen krokide sarıya boyalı olarak gösterilen 1823,02M2 lik kısmın 2942 sy K 35. maddesine göre taşınmaz üzerinde özel parselasyon sırasında yola terkettikleri kısma ilişkin olduğundan bu kısma ilişkin taleplerinin REDDİNE,

Aynı taşınmazda yollar dışında kalan kısım bakımından davalı idarelerce fiilen el atılmadığı halde idare tarafından 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 7. ve 8. maddeleri uyarınca düzenlenen 1/1000 ölçekli imar uygulama planına göre kamu hizmetine tahsis edilen kısımlar bakımından davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın, Emsal Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.07.2011 Tarih 2011/65 Esas 2011/165 karar sayılı kararları ile 11.06.2013 Tarihili R.G de yayınlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı kanunla değişik 2942 sayılı kanunun Geçici Madde 6/10. maddesine göre bu davaya bakma görevi 2577 Sayılı kanunun 2./l-b Maddesi uyarınca idari Yargının görevinde olmakla HMK 114/(1)-b maddesi delaletiyle HMK 115/(2) Maddesi uyarınca Davanın Yargı yolu yönünden usulden Reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE(…) karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 18.Hukuk Dairesince 29.5.2014 gün ve E:2013/18911, K:2014/9454 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

II- Davacılar vekili bu defa; dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli Ankara Kuzeyi 1.Bölge Uygulama İmar Planı kapsamında “Park-Yol-Küçük Sanatlar” alanında kaldığını, kamulaştırmasız el atma nedeniyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davanın görev yönünden reddinin Yargıtayca Onanması üzerine huzurdaki davanın açıldığını; Anayasanın 125.maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun hükme bağlandığını, imar planından kaynaklanan hukuki el atma nedeniyle tazminat ödenmesi gerektiğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına dayandığını, Anayasa Mahkemesi’nin İmar Kanununun 13. maddesinin iptal gerekçesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24.05.2012 gün ve E:2007/2255, K.2012/801 sayılı kararı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının da mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle tazminat ödenmesi gerektiğini hüküm altına aldığını; sonuç olarak, imar planından kaynaklanan kısıtlama nedeniyle müvekkillerinin yaklaşık 17 yıldır taşınmazını hiçbir şekilde kullanamadığı gibi taşınmaz üzerinde kamu yararına yönelik bir tasarruf da yapılmadığını,  İdarenin eylemsizliği nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesinin gerektiğini ifade ederek; müvekkillerine ait olan taşınmazın imar planında Park-Yol-Küçük Sanatlar alanında kalması nedeniyle hukuki el atmadan kaynaklanan zarar bedeli olan 10.000,00 TL’nin (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) davalı idarelerden tazminine karar verilmesi istemiyle 25.7.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 1.İDARE MAHKEMESİ; 27.4.2016 gün ve E:2014/962 sayı ile,”(…) belediyelerin 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesi ile 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasız olmakla birlikte, belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığıda açıktır.

Ayrıca, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylemden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 11.2.1959 tarih ve E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 10.6.1997 onay tarihli ve 1/1.000 ölçekli Ankara Yolu Kuzeyi 1. Bölge Uygulama İmar Planı kapsamında kısmen bitişik nizam 2 kat=Hmax: yükseklik 10 metre olan küçüksanatlar bölgesi inşaat alanı, kısmen trafo alanı, kısmen yeşil alan ve kısmen yol alanı olarak belirlenen Bursa İli, Yıldırım İlçesi, Kazımkarabekir Mahallesi, 3218 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın hissedarları olan davacıların, 29.6.2012 tarihinde Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/435 esasına kayden kamulaştırmasız el koymadan kaynaklı tazminat davası açtığı, anılan Mahkeme'nin 15.7.2013 tarih ve E:2012/435, K:2013/408 sayılı kararı ile yollar dışında kalan kısımlara ilişkin olarak davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından düzenlenip 25.7.2014 tarihinde kayda giren dilekçe ile bakılmakta olan tazminat davasının açıldığı görülmekte olup, Mahkememizin 4.2.2015 tarihli ara kararı uyarınca taşınmaz mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonrasında Harita Mühendisi Gonca Piri tarafından hazırlanan ve 6.10.2015 tarihinde Mahkememiz kaydına giren bilirkişi raporu ve 9.5.2016 tarihinde Mahkememiz kaydına giren ek bilirkişi raporunda; Bursa İli, Yıldırım İlçesi, Kazımkarabekir Mahallesi, 3218 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda parselasyon planı olmadığından ve parsel alanı çok büyük bir mesafeyi kaplayıp üzerinde fiilen yollar oluştuğu ancak bu yolların dosyada bulunan imar planı kapsamında imar yolunda kalmasına rağmen zeminde tamamının açılmadığı, kısmen üzerinde yapıların olduğu, imar planında yol olan ancak mevcut yapılaşma dolayısı ile ekli krokide renklendirilerek gösterilen zeminde fiilen kullanılan yolların olduğu, bu nedenle imar planında yol olarak planlanan ancak mevcut yapılaşmadan dolayı tamamı açılmadığı halde zeminde yol kullanımı olduğundan, bu kısımlara fiilen el atıldığının değerlendirildiği, kalan kısımlarında ise hukuki el atamanın var olduğunun belirtildiği görülmekte olup, dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmadan doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmaza fiilen el atılması ve kullanılması karşısında, görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmaktadır.

Kaldı ki; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün benzer uyuşmazlıklarda verdiği (E:2015/223 ve E:2015/471) kararlar da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulduğu; adli ve idari yargı yerleri arasında davalılar Yıldırım Belediye Başkanlığı ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan dava yönünden ve her iki yargı yerinde ortak talep olan “Bursa ili, Yıldırım İlçesi, Kazımkarabekir Mahallesi,  3218 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın davacıların hissedar olduğu kısmına hukuki el atmadan kaynaklanan zararın tazmini istemi yönünden” görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacılara ait taşınmazın imar planında “Park-Yol-Küçük Sanatlar” alanında kalması nedeniyle hukuki el atmadan kaynaklanan zararın tazmini ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmaz bedeli olan 10.000,00 TL’nin tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacıların hissedar olduğu Kazımkarabekir Mahallesi. 3218 ada. 1 parsel sayılı taşınmazın; Yıldırım Belediye Meclisi’nin 23.05.1997 gün ve 33 sayılı kararı ile uygun görülerek Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca 10.06.1997/0095 tarih ve sayı ile onaylanan 1/1000 Ölçekli Ankara Yolu Kuzeyi 1. Bölge Uygulama İmar Planı kapsamında bulunduğu, taşınmazın; 27.269,17 m2’lik kısmının bitişik nizam 2 kat, yükseklik Hmax: 10.00 m. kullanım koşullu küçük sanatlar alanında, 5135,12 m2’lik kısmının yeşil alanda, 213,75 m2’lik kısmının trafo alanında, 22.533,17 m2’lik kısmının yolda kaldığı; Asliye Hukuk Mahkemesince 19.10.2010 tarihinde yapılan keşif sonrasında hazırlanıp Mahkemeye sunulan 14.11.2012 tarihli Bilirkişi Raporuna göre; 3218 ada,  1 parsel sayılı, 55151.24 m2 olarak arsa vasfı ile tapuda müşterek mülkiyet esaslarına göre kayıtlı taşınmazın 92158/1022690 hissesinin( 4969.86 m2) davacıların murisi A.A. adına kayıtlı olduğunu;  veraset ilamına göre davacıların paylarının bulunduğu;  davacı tarafın zeminde gösterdiği ve el atıldığını iddia ettiği yerin ekli haritada mavi ile boyandığı,  bu yerin dava konusu 3218 ada 1 nolu parsel sınırları içinde kalmadığı, dava dışı 4713 ada 1 ve 2 nolu parsel sınırları içinde kaldığının görüldüğü; yapılan ölçü ve aplikasyon neticesinde; dava konusu 3218 ada 1 nolu parselin sınırlarının ekli haritada kırmızı ile çizilerek gösterildiği, taşınmazla ilgili olarak dosyaya özel parsel planı sunulmamış ise de, taşınmazın özel plana dayalı olarak hisseli olarak yapılaştığının anlaşıldığı; taşınmazın A ile gösterilen sarı ile boyalı 267.88 m2,lik kısmının kaldırım ve B ile gösterilen yeşil ile boyalı 165.86 m2.lik kısmının asfalt yol (Yunusemre Caddesi) yapılmak suretiyle fiilen el atılmış olduğu; el atılan bu kısmın davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından da, kabul edildiği; taşınmaza ait özel parsel planı sunulması halinde taşınmazın başka bölümlerine el atılıp atılmadığının tespitinin mümkün olacağı, el atmanın kamusal hizmete tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğu; fiilen el atılan toplam 267.88 m2. +165.86 m2. = 433.74 m2, yerden; davacıların murisi A.A.’ın tapu hissesine 39.09 m2.yer isabet ettiği; dosyada mevcut Yıldırım Belediyesinin 10.07.2012 tarih 7572 sayılı yazısında dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama İmar planı kapsamında kısmen Küçük Sanatlar Alanı, kısmen Park ve kısmen de Yol alanında kaldığının görüldüğü; İmar planının 10.06.1997 tarih ve 95 sayılı Büyükşehir Belediye Meclis kararı ile onaylandığı; fiilen el atılan A ve B ile gösterilen Yunusemre Caddesi anaarter nitelikte olduğundan yetki ve sorumluluğun davalı Bursa Büyükşehir Belediyesinde olacağı;  el atılan taşınmazın imar planında da Yol alanında kaldığı; taşınmazın,  tapunun edinme sebebi sütununda (Şuyulama) parseli olarak gösterilmekte ise de mahallede yapılan şuyulama ile Ayırma Çapı ile şuyulama dışında bırakıldığı, bu nedenle taşınmazın Kadastro Parseli olduğu; sonuçta; dava konusu 267.88 m2.’lik kısmına kaldırım, 165.86 m2,lik kısmına Asfalt Yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, el atmanın kamuya tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğu ifade edilmiş; aynı Bilirkişi tarafından  Mahkemeye sunulan 28.12.2012 tarihli Ek Raporda; yeniden yapılacak ölçümde, davacı tarafından, keşif esnasında gösterilen yerin, 14.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda zikredildiği üzere 4713 ada, 1 ve 2 nolu parsele tekabül ettiğinin ifade edildiği; bu davada dava konusu olan Kazımkarabekir Mahallesi, 3218 ada, 1 parseldeki yerini göstermesi istendiğinde, rapor eki haritada mavi renkte çizilen hattın içinde kalan kısmın kendilerine ait olduğunu ifade ettiği, tapu sicilinde davacıların murisine ait olan 92158/1022690 hisseye tekabül eden 4969,86 m2 dışında kalan kısmın, özel parselasyon planına tabi tutulduğu, oluşan parsellerin muhtelif tarihlerde, muhtelif kişilere, muhtelif hisselerde satıldığı, özel parselasyona tabi tutulan yerlerde, yol olarak ayrılan yerlerin tamamen asfaltlandığı; el atma miktarının hesaplanmasında, el atma miktarının, fiili el atma durumuna dayalı ve davacının fiili kullanımına dayalı olmak üzere iki şekilde hesaplandığı; Fiili El Atmaya Dayalı hesaplamada; rapor ekinde sunduğu1/1500 ölçekli haritada görüleceği üzere, sarı renkte boyanan ve üzerinde sokak isimleri yazılan yerlere ASFALT YOL yapılmak sureti ile el atıldığı, el atmanın kamusal hizmete tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğu, bunun 16118,80 m2’ye tekabül ettiği, el atılan kısmın davacının payına oranlandığında, 1452,52 m2, bu alanda genişletilmiş hisse bazında 145252/5515124 paya karşılık geldiği; Yıldırım Belediyesi Emlak ve İstimlak Müdürlüğünün yazısından anlaşılacağı üzere, dava konusu taşınmazda el atılma dışında geri kalan kısmının 3194 Sayılı Kanunun 18. Maddesine göre değerlendirilmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığı; davacının Fiili Kullanımına Dayalı,  Rapor eki EK- B’deki haritada mavi renkte çizilen hattın içinde kalan kısmın kendilerine ait olduğunu ifade ettiği, zeminde yapılan incelemede, davacıların kendilerine ait olup yol yapılmak sureti ile el atılan kısmın dışında kalan yerin etrafını çevirdikleri ve içinde yer yer kavak ağacı ile kendilerine ait evin bulunduğu; davacıların murisinin tapu sicilindeki 92158/1022690 hissesine fiili zeminde karşılık gelen 4969,86 m2’lik yerin sarı renkte boyanan m2’lik kısmına ASFALT YOL yapılmak sureti ile el atıldığı el atmanın kamusal hizmete tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğu, el atılan 1823,02 m2’lik kısmın tamamının davacıların hissesine karşılık gelen yere tekabül ettiğinin belirtildiği; Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda dava konusu uyuşmazlığın ikiye ayrılarak incelemeye tabi tutulduğu; 15.7.2013 gün ve E:2012/435, K:2013/408 sayı kararda; taşınmazın fiili el atılan kısmına ilişkin olarak açılan davada davacıların taleplerinin reddine; aynı taşınmazda yollar dışında kalan Fiilen el atılmayan kısım bakımından ise; davanın yargı yolu yönünden usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verildiği; bu karardan sonra davacıların vekili tarafından müvekkillerine ait olan taşınmazın imar planında Park-Yol-Küçük Sanatlar alanında kalması nedeniyle bu kez, hukuki el atmadan kaynaklanan zarar bedelinin tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açtığı; yapılan keşif sonucunda düzenlenip Mahkemeye sunulan 3.8.2015 tarihli Bilirkişi Raporunda, taşınmaza el atılma durumuna ilişkin olarak;  “1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının onaylanma tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar, geçen süreden beri taşınmaz üzerinde tahsis amacına uygun bir düzenleme bulunmadığı ve kamulaştırılmadığı, Fiilen el atılmadığı, Taşınmazın imar planına göre kamusal alanda kalması, hisseli olması bu güne kadar (tarımsal amaçlı ve inşaat yapımı vb.) kullanılmasının teknik olarak mümkün olmadığı bu nedenle sayın mahkemenizin takdirlerine ait olmak üzere taşınmazın Büyük şehir ve ilçe belediyelerinin yazışmaları da göz önüne alınarak, Büyükşehir Belediyesi Emlak ve İstimlak Dairesi Başkanlığının 08.06.2015 tarih 100685 sayılı yazılarında 3218 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili Belediye sorumluluğundaki yol, yeşil alan, park vb. alanların 1/1000 ölçekli uygulama İmar planında yazı eki krokide 4814.97 m2 olarak gösterilmiştir. Yıldırım Belediyesi Hukuk İşleri Müdürlüğünün 05 haziran 2015 tarihli yazısında Mahkemenizin,14.05.2015 tarihli ara kararında istenilen hususlara ilişkin İmar ve Şehircilik Müdürlüğü yazısı ve eki plan örneğinin de, Yıldırım ilçesi Kazımkarabekir Mahallesi 3218 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, Yıldırım Belediye Meclisinin 23.05.1997 gün ve 33 sayılı kararıyla uygun görülerek Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 10.06.1997 /16031027-0095tarih/sayı ile onaylanan 1/1000 ölçekli 1/1000 ölçekli Ankara yolu Kuzeyi 1.Bölge Uygulama İmar Planı kapsamında, yeşil alan (5100.8m2), trafo alanı (213.65m2), küçük sanayi alanı(27264.92m2), 7m lik yaya yolu, 9m,10m,15m,21.50m, 30mt lik taşıt yolu (toplam 22571.84m2) olarak tanımlandığı, Parselden geçen 21.50 m ve 30m genişliğindeki taşıt yoları ana arter niteliği taşımakla Büyükşehir sorumluluğunda olduğu ve söz konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yeni bir imar planı çalışması bulunmadığı belirtilmiştir. Tarafımdan yapılan çalışmada 55121.24 m2’lik dava konusu taşınmazın 21.50 m lik ve 30 m lik taşıt yolunda kalan alanın 4818.28 m2 olduğu, imar planında park alanının toplamının 5139.27 m2 olduğu,) küçük sanayi alanı toplamının 27546.23 m2 olduğu trafo alanının 213.41 m2 olduğu 21.50 metre ve 30 metrelik yol dışında parselin sınırları içerisinde toplam 4818.28m2 lik kısım dışında 17434.06m2 lik alan imar planında diğer yol alanları 21.50 metre ve 30.00 metre yolların dışındaki toplam yol alanı olduğu görülmüştür. İmar planında Küçüksanayi alanı 27546.23 m2 olup bu alana hukuki ve fiili el atılmadığı, diğer alanların Büyükşehir sorumluluğunda ve yıldırım belediyesi sorumluluğunda bulunan park ve yol alanların ve ayrıca trafo alanının hukuki olarak el atıldığı” değerlendirilmesi yapıldığı;  Bursa 1.İdare Mahkemesinin ise, 27.4.2016 gün ve E:2014/962 sayı ile,   imar planında yol olarak planlanan ancak mevcut yapılaşmadan dolayı tamamı açılmadığı halde zeminde yol kullanımı olduğundan, bu kısımlara fiilen el atıldığının değerlendirildiği, kalan kısımlarında ise hukuki el atamanın var olduğunun belirtildiği görülmekte olup, dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmadan doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmaza fiilen el atılması ve kullanılması karşısında, görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği kararına vararak, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasını Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir.

Bu bilgi ve belgeler ışığında yapılan değerlendirme neticesinde, dava konusu taşınmaza fiilen el atılan kısmı yönünden, Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesince, 15.7.2013 gün ve E:2012/435, K:2013/408 sayı ile davanın reddine hükmedildiği ve verilen kararın Yargıtay 18.Hukuk Dairesince 29.5.2014 gün ve E:2013/18911, K:2014/9454 sayı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.

Adli yargı yerince, taşınmazın fiilen el atılan kısmı bakımından esasa ilişkin olarak verilen kararın kesinleşmesiyle birlikte, artık bu yöndeki bir ihtilafın hüküm uyuşmazlığı hariç, Uyuşmazlık Mahkemesi önüne getirilebilmesine imkan olmadığından; bir şekilde hukuki çözüme kavuşturulmuş olan bu sorunun artık “hukuki el atma” hali bakımından belirleyici olması düşünülemez. Diğer bir deyişle, “kesin hükmün bağlayıcılığı” ilkesi gereğince artık taşınmazın bütünü bakımından bir değerlendirme değil, hukuki çözüme kavuşmuş kısım dikkate alınarak kalan kısım yönünden bir hukuki tespit ve değerlendirme yapılmalıdır. Davanın somutunda da, fiili el atılan kısım bakımından adli yargı yerince davanın reddedildiği ve bu hükmün kesinleştiği görüldüğünden ve taşınmazın kalan kısmı yönünden, imar planında “Park-Yol-Küçük Sanatlar” alanı olarak belirtilen hukuki el atma sözkonusu olduğundan; mevcut bu tespite göre sonuca gidilmelidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 26.10.2015 tarih ve E.2015/702, K.2015/707; 26.10.2015 tarih ve E.2015/708, K.2015/711; 28.09.2015 tarih ve E.2015/650, K.2015/654 sayılı kararları da bu doğrultudadır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; davacıların hissedarı olduğu Bursa İli, Yıldırım İlçesi, Kazımkarabekir Mahallesi, 3218 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında “Park-Yol-Küçük Sanatlar” alanında kalması nedeniyle, hukuki el atmadan kaynaklanan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak bir başka davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı”nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan,  Bursa 1. İdare Mahkemesince 27.4.2016 tarih ve E:2014/962 sayı ile yapılan başvurunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 1. İdare Mahkemesince 27.4.2016 tarih ve E:2014/962 sayı ile yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 20.2.2017  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN