T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 40

            KARAR NO  : 2017 / 100

            KARAR TR   : 20.2.2017

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı                 : A.A. Türk Sigorta A.Ş.

Vekilleri             : Av. M.T.

Davalı                : Karayolları Genel Müdürlüğü  

Vekilleri             : Av. G.Ç.Ü. (Adli yargıda),

      Av. N.F.G. (İdari yargıda)

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu D-817-07 karayolunda Osmaniye-İskenderun istikameti, Kısık kavşağında yol genişliğinin uygun olmaması ve trafik yoğunluğu olan kavşakta trafik lambalarının olmaması sebebi ile 18/09/2010 tarihinde meydana gelen kazada sigortalı araç ile 31 P 0585 plakalı aracın çarpışması sonucu davacı şirketin kasko güvencesi altında bulunan aracın hasara uğradığını, trafik kaza tespit tutanağına göre olayın meydana gelmesinde davalı idarenin kusurlu olduğunu, bu kaza nedeni ile davacı şirket tarafından sigortalıya 31.314,00 TL tazminat ödendiğini belirterek, bu tazminatın davalı idarenin kusuru oranına denk gelen 8.074,00 TL’sinin davalıdan  ödeme tarihi olan 20/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

OSMANİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 05/12/2013 gün ve 2013/236 Esas, 2013/455 Karar sayı ile özetle  ‘‘…Kamu hizmeti görmekle yükümlü idareye 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası'nın 7/a ve 13. maddelerinde karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ile trafik güvenliğini sağlama görevleri verilmiş bulunmaktadır. Davalı idareye yasa ile verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla idare aleyhine adli yargıda dava açılamaz. Gerek dava dilekçesindeki ileri sürüş ve gerekse savunma ile dosyadaki deliller ve karar gerekçesi itibarıyla davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün hizmet kusuru bulunduğunun davada ileri sürülmesine göre idarenin yasa gereği yapmak zorunda bulunduğu kamu hizmeti sırasında kusurlu davranışından dolayı tazminat istemini içeren bu davanın hizmet kusuru nedeniyle tam yargı davası niteliği taşıdığı ve adli yargıda görülemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı…’’ şeklindeki gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Bu karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/06/2014 gün ve 2014/10491 Esas, 2014/9204 Karar sayılı kararı ile onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme talebi Daire tarafından 19/01/2015 gün ve 2014/20484 Esas, 2015/473 Karar sayı ile reddedilmiş, karar bu şekilde 19/01/2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Adana 1. İdare Mahkemesi: 23/09/2016 gün ve 2015/792 Esas, 2016/758 Karar sayı ile yetkisizlik kararı vererek dosyayı Gaziantep İdare Mahkemesi’ne göndermiştir.

GAZİANTEP 2. İDARE MAHKEMESİ: 09/12/2016 gün ve 2016/1420 Esas sayı ile aynen, ‘‘…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Belediye Trafik Birimleri, Görev ve Yetkileri" başlıklı 10. Maddesinde; "Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülür.

B) Görev ve yetkiler

Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak,

Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak,

Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek,

Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak,

Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vukubulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak,

Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak,

Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak." hükmüne yer verilmiş olup, "görevli ve yetkili Mahkeme" başlıklı 110. Maddesinin ilk fıkrasında; "(Değişik madde: 11/01/2011-6099 S.K./14.mad.)İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanun'dan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmüne, geçici 21. Maddesinde ise; "(Ek madde: 11/01/2011-6099 S.K/15.mad.) Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir.

Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 5.12.2013 tarih ve E:2013/326-K:2013/455 sayılı görevsizlik kararının 19.1.2015 tarihinde kesinleşmesi üzerine Adana 1. İdare Mahkemesi'nde açılan ve Adana 1. İdare Mahkemesi'nin E:2015/792-K:2016/758 sayılı yetkisizlik kararı ile mahkememiz esasına kaydolan dava dosyasında davacı tarafından D-817-07 karayolu Osmaniye-İskenderun istikameti Kısık kavşağında yol genişliğinin uygun olmaması ve trafik yoğunluğu olan kavşakta trafik lambalarının bulunmaması nedeni ile 18.9.2010 tarihinde meydana gelen kazada Karayolları Genel Müdürlüğü'nün hizmet kusuru bulunduğundan bahisle kasko sigortalısı olan 31 KY 824 plaka sayılı aracın hasarı için ödenen tazminatın kusur oranına denk gelen 8.074,00 TL'sinin; davalı idarenin bakım ve onanırımdan sorumlu olduğu kavşağın yol genişliğinin uygun olmadığı, trafik yoğunluğu olan kavşakta trafik lambalarının olmadığı, bu nedenlerle sigortalısı olan aracın kaza yaptığı, idarenin kusurlu olduğu belirtilerek 20.8.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte rücuen tazmini istenilmekte olup, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamaların birlikte irdelenmesinden; bakılmakta olan davanın 2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesi uyarınca Mahkememizin görev alanına girmeyip adli yargı yerinin görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmaktadır.’’ şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine,  dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vererek dosyayı Mahkememize göndermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko güvencesi altında olan 31 KY 824 plakalı araç sürücüsü sigortalının 18/09/2010 tarihinde davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu yolda yol genişliğinin uygun olmaması ve trafik yoğunluğu olan kavşakta trafik lambalarının olmaması nedeniyle gerçekleştiği öne sürülen trafik kazası nedeniyle araçta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın davalı idarenin kusuruna denk gelen kısmının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans  faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi istemi ile 17/05/2013 tarihinde açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyaların incelenmesinden; davanın, 18/09/2010 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu oluşan zarar nedeniyle davacı şirket tarafından sigortalıya ödenen tazminatın olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile öncelikle Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, davanın görev yönünden reddedildiği, kararın davacı vekilince temyiz edilip Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin kararı onaması ve karar düzeltme talebinin reddedilmesiyle kesinleştiği, bu kez Adana 1. İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, mahkemenin yetkisizlik kararıyla dosyayı gönderdiği Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nce davada adli yargının görevli olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/12/2013 gün ve 2013/236 Esas, 2013/455 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/12/2013 gün ve 2013/236 Esas, 2013/455 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.2.2017  gününde ÜYE Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.20.02.2017

 

                                                                ÜYE

                                                  Süleyman Hilmi AYDIN