Hukuk Bölümü         2013/1347 E.  ,  2013/1507 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı      : A.Y.

Vekili       : Av. S.D.

Davalılar  : 1. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

 Vekili     : Av. G.Ç.

                  2. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

Vekili      : Av.M.U. 

O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kilis İli, Elbeyli İlçesi, Geçerli Köyü’nde bulunan 231 Parsel numaralı taşınmazın maliki olduğunu, davacının arazisine davalı idare tarafından, sulama projesi kapsamında rızası dışında borular döşendiğini, iş makinelerinin sokulduğunu ve yine rızası dışında hafriyat döküldüğünü, bu şekilde müvekkilinin zarara uğradığını  belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5167,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekili, süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

Gaziantep 2. İdare Mahkemesi ; 21.11.2012 gün ve 2012/939 esas sayılı kararı ile görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekilinin adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; 6200 sayılı “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2.maddesinin 1 Fıkra b bendi kapsamında  sulama tesisleri projelerini hazırlama ve inşa etme  görevinin DSİ Genel Müdürlüğü’ne ait olduğunu; aynı yasanın 24. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca  sulama tesislerinin ve diğer tesislerin yapılmasında ortaya çıkacak masraf ve giderlerin ne şekilde karşılanacağının düzenlendiğini; 6200 sayılı yasanın ilgili maddelerinin, sulama için  kullanılacak arazilerin  toplulaştırma planı içinde yer alması halinde  sulama  projesinden  yararlanacak olanlar bakımından  arazinin bir kısmının proje kapsamında bedelsiz olarak terki ya da DSİ Genel Müdürlüğü’nce  kamulaştırma yasası kapsamında  işlemlerinin yapılmasını öngördüğünü; davalı idarelerce bu kapsamda yapılan bir kamulaştırma ya da toplulaştırma işleminin olmadığını; bu nedenle  özel mülkiyete konu taşınmaza, kamulaştırmasız el atılması ve plan ve projeye aykırı iş görülmesi sonucu davacının  taşınmazına  fiilen el atılması ve taşınmazın toprak yapısına zarar verilmesi sonucu ortaya çıkan zararın giderilmesine dair davanın müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davası niteliğinde  özel hukuk hükümlerine göre  adli yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca,  olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi ’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi  Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Bahri AYDOĞAN, Abdullah ERGİN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 7.10.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet  Başsavcısı'nca, davalı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  davacının taşınmazına, sulama hattı projesi kapsamında  davacının rızası alınmadan ve herhangi bir kamulaştırma işlemi de yapılmadan su borusu döşenmesi ve hafriyat dökülmesi  şeklinde fiilen el  atılması nedeni  davacının uğradığı  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5167,00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan  tahsili ile davacıya verilmesi istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu Kilis İli, Elbeyli İlçesi, Geçerli Köyü ‘nün 2006/10068 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile toplulaştırma alanı ilan edildiği,  Gaziantep sınırlarının toplulaştırma ihalesinin yapıldığı ve Şanlıurfa Tarım Reformu Bölge Müdürlüğü kontrolünde işlemlerinin devam ettiği, işlemlerin henüz tamamlanmadığı ve kısa zamanda tamamlanmasının da mümkün olmaması nedeni ile arazilerde, taşınmaz maliklerinin rızası alınmak sureti ile boru şebeke işlemlerine başlanıldığı anlaşılmaktadır.

             Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2.maddesinin 1 Fıkra b bendi kapsamında sulama tesisleri projelerini hazırlama ve inşa etme gibi faaliyetleri kapsamında kalan işlemlerinin, aynı yasanın 24. Maddesinin 1. Fıkrası öngörülen yönteme uygun olarak yapılması halinde idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Devlet su İşleri Genel Müdürlüğü’nce, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, yine 6200 sayılı yasanın 24. Maddesi ile 29/06/2009  gün ve 2009/15154 sayılı Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması Ve Arazi Toplulaştırmasına İlişkin Tüzük hükümlerine göre toplulaştırma işlemleri tamamlanmaksızın  dava konusu taşınmaza fiilen el atılarak boru hattı geçirilmesi, hafriyat dökülmesi ve iş makinalarının toprağa zarar vermesi karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İsTekelaksiz el atma halinde amme teşekkülü İsTekelak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye Mahkemesi nin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Her ne kadar,  davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün 20.01.2010 gün ve  B.18.1.DSİ.1.20.03.01-161.09.01-9790 sayılı yazı cevabı ile davacının taşınmaz üzerinde inşa yapıldığı esnada  suskun kalmak sureti ile rıza gösterdiği iddia edilmiş ise de,  taşınmazın mülkiyetinin fiilen sona ermesi ve taşınmaz malikinin taşınmazın müdahale edilen kısmında tasarruf imkanının ortadan kalkması sonucunu doğuran bir eylemin zimni rızaya dayandığı gerekçesi ile hukuka uygun olduğu  yönündeki iddianın,  taşınmaz mülkiyetinin ancak tescil ile devredilebileceğini düzenleyen 4721 sayılı kanunun 705. Maddesine aykırı olduğu ve bu nedenle itibar edilmesinin mümkün olmadığı açıktır.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü,  adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekilinin görev itirazının Gaziantep 2. İdare Mahkemesi ’nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin Gaziantep 2.İdare Mahkemesi ’nin 21.11.2012 gün ve E:2012/939 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 7.10.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.