T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 189

 KARAR NO : 2019 / 209

         KARAR TR   : 25.3.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : Mapfre Sigorta A.Ş.

Vekilleri       : Av. A. O. Ö., Av.M.A.

Davalı          : Bağcılar Belediye Başkanlığı

Vekilleri       : Av.A.A., Av.A.K.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirket nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olan 34 … 7268 plaka sayılı aracın, 13/07/2014 tarihinde davalı belediyenin sorumluluk alanında kalan İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, Cemil Meriç Mahallesi, Çelebi Sokak adresinde orta refüje çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, kaza sonrasında tutulan tutanağa göre;   ilgili kuruluşun orta refüj ile ilgili gerekli işaretleme ve uyarıcı levhalar bulundurmadığının saptandığını, Karayolları Trafik Kanununun 10. maddesinde ilçe belediyelerinin görevlerinin,  yolların yapım ve bakımından ve trafik düzeni ile güvenliği sağlayacak tedbirleri almak, ayrıca yol üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, denetlemek, karayolundaki trafik tehlike teşkil edecek engelleri gece ve gündüze göre kolayca belirlenebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak şeklinde sayıldığını;  davalı belediyenin bu maddedeki görevlerini yerine getirmediği için kazanın meydana geldiğini; 22.8.2014 tarihinde sigortalıya 11,800 TL ödendiğini, trafik kazası tespit tutanağında taraflara  %50 kusur takdir edildiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sigortalıya yapılan 5.900,00 TL ödemenin, ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

BAKIRKÖY 6.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 20.11.2015 gün ve E:2015/94, K:2015/505 sayı ile, “(…)Dava, davacının sigortalısı olan araç sürücüsünün kaza yerindeki orta refüje çarpmasından kaynaklı araçta meydana gelen zararın rücuen tazmininden ibaret olup, davacının dava dilekçesindeki anlatım tarzı ile davalı vekilinin cevap dilekçesindeki anlatım tarzları göz önünde tutularak davalı belediyenin hizmeti ile ilgili kusur iddiasından dolayı işbu dava açılmış olup, bu tür davalara bakma yeri idare mahkemelerinin görevi cümlesinden olduğundan, her ne kadar 6100 sayılı HMK.'nun 3. Maddesinde her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı, vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararlarının tazminine ilişkin davaların asliye hukuk mahkemelerinde bakılacağı yönünde düzenleme var ise de, bu madde Yüksek Anayasa Mahkemesi 'nin 16/02/2012 tarih 2011/35 Esas 2012/23 Karar sayılı ilamı ile maddenin tamamı iptal edilmiş olduğundan bu madde ile ilgili yeni bir düzenlemede yapılmadığından açılan davanın bu nedenle görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğuna, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM:\Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;

1-Açılan davanın görev yönünden reddi ile, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi olduğuna…” karar vermiş, temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 19.12.2017 gün ve E: 2016/16480, K:2017/11846 sayı ile, “(…)1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davanın HMK 114/1-b. Maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi olduğuna karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün gerekçesindeki “açılan davanın bu nedenle görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğuna,' ibarelerinin gerekçeden çıkartılmasına, hükmün 1) nolu bendinin hükümden tamamen çıkartılarak yerine 1) nolu bent olarak “Davanın HMK 114/1-b. maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA…” karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

İstanbul 9.İdare Mahkemesi; 12.3.2018 gün ve E:2018/472, K:2018/492 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2.,  10., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “(…)  Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğundan, meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1 -a. maddesi hükmü görev yönünden reddine …” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesi: 5.12.2018 gün ve E:2018/1259, K:2018/1488 sayı ile, “(…) 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinin birinci fıkrasında; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği hükmü yer almaktadır.

Bu durumda, Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/11/2015 günlü ve E:2015/94, K:2017/505 sayılı görevsizlik kararı üzerine idare mahkemesinde açılan iş bu davada İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılması halinde, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için ara kararı ile Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması ve Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilecek kararın sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın yeniden görev yönünden reddedilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır

Açıklanan nedenlerle; davacı tarafından istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 9. İdare Mahkemesi Hakimliği’nce verilen 12/03/2018 tarih ve E:2018/472, K2018/492 sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınıp yeniden yargılama yapılması amacıyla dosyanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İSTANBUL 9.İDARE MAHKEMESİ: 7.2.2019 gün ve E:2019/8 sayı ile,  “(…) Dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından, aynı istemle açılan davanın Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20/11/2015 günlü ve E:2015/94, K:2017/505 sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi üzerine, Mahkememizde bakılan iş bu davanın açıldığı anlaşılmış ise de, 2918 sayılı yasanın uygulanmasından kaynaklanan iş bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının değil, adli yargının konusuna giren bir işlem olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemeleri'nin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle, görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25.3.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararının bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

 

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin sigortalamış olduğu 34 … 7268 plakalı aracın 13.07.2014 tarihinde İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, Güneşli Mahallesi, Fevzi Çakmak Caddesi istikametinde seyretmekte iken orta refüjle ilgili gerekli işaretleme ve uyarıcı levha olmaması nedeniyle tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; yasayla kendisine verilmiş görevleri yerine getirmediğinden dolayı davalı idarenin sorumlu ve kusurlu olduğu iddia edilerek; kusur durumuna göre, zarar nedeniyle sigortalıya ödenen 5.900,00-TL tutarın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı İdareden rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 9.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.11.2015 gün ve E:2015/94, K:2015/505 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 9.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.11.2015 gün ve E:2015/94, K:2015/505 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.3.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ