Hukuk Bölümü         2012/149 E.  ,  2013/171 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacılar : 1-Z.A., 2-N.A., 3-K.A.

                Vekilleri : Av. H.A.D., Av.A.Ç.

                Davalı      : Mamak Belediye Başkanlığı            

                Vekili      : Av. Y. O.T. 

                O L A Y  : Davacılar vekili özetle, davacıların murisi Nuri Aksoy'un gecekondusunun bulunduğu mülkiyeti Mamak Belediye Başkanlığı'na ait olan Bahçelerüstü Mh. 36145 ada 7 nolu parseldeki167 m²lik arsanın, Mamak Belediye Encümeninin 26.6.1992 tarih ve 1481/2241 sayılı kararıyla, 2981/3290 sayılı yasanın 10. Md. ve uygulama yönetmeliğinin 2. Md. gereğince m² si 40.000 TL den toplam 6.680.000 TL bedeli ödemesi kaydıyla muris Nuri Aksoy adına tahsis edilmesine ve tapu üzerine ipotek konulmasına karar verildiğini, davacıların murisi Nuri Aksoy’un 6.680.000 TL lik arsa bedelini belediyenin fon hesabına yatırarak ödemesi üzerine, Mamak Belediye Başkanlığı’nca 25.10.1996 tarihinde tahsis edilen arsa bedelinin ödemelerinin tamamlanmış olduğu, ipoteğin kaldırılması hususunda yazının alınması için Mamak Belediye Başkanlığı Emlak ve İstimlak Müdürlüğü'ne davacılar murisinin başvurması gerektiğine ilişkin yazı gönderildiğini, Mamak Belediye Başkanlığı tarafından 1.11.1996 ve 6.11.1996 tarihinde iki defa Mamak 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'ne ipoteğin kaldırılması hususunda yazı yazıldığını, ancak ipoteğin kaldırılması işleminin gerçekleşmediğini, sonrasında Mamak Belediye Başkanlığı Emlak ve İstimlak Müdürlüğü tarafından yazılan yazıda söz konusu alanın 30 Ağustos İlköğretim Okulu yeri olduğu için 24.7.1990 tarih ve 3755 yevmiye no ile Ankara Valiliği’ne devredildiği, bu nedenle taşınmaz üzerinde gecekondusu bulunan hak sahiplerine tapularının verilmesinin mümkün olmadığının belirtildiğini, Ankara Valiliği’ne devredilen dava konusu arsanın ise tahsis amacına uygun olarak kullanılmamış olup yapılan ilköğretim okulunun dışında kaldığını, davacılar murisi Nuri Aksoy’un, tüm ödemeleri yapmasına rağmen hak ettiği tapunun davalı belediye tarafından verilmediğini, murisin 5.8.2009 tarihinde vefat ettiğini, davacıların dava konusu taşınmazın tapusunu alamamalarından dolayı arsanın şimdiki piyasa rayiç değerini davalı kurumdan talep etme zorunluluğunun doğduğunu belirterek, dava konusu taşınmazın şimdiki piyasa değerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL munzam zararın davalı kurumdan alınarak davacı müvekkil mirasçılara yasal faiziyle birlikte verilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargıda dava açmıştır.

Davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilince süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde özetle, davada idari yargının görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi; 19.04.2011 gün ve E:2011/7 sayı ile, davanın konusunun, tapu tahsis belgesine göre munzam zararın istenilmesi olduğunu belirterek, bu tür davaların adli yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle davalının görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki 21.04.2011 günlü dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı; Anayasa'nın 125'inci maddesinin birinci fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu, son fıkrasında da, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun hükme bağlandığını, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde; "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" nın idari dava türleri arasında sayıldığını, İdari işlemlerin, idari makam ve mercilerin idari faaliyet alanında idare hukuku çerçevesinde, tek taraflı irade açıklamasıyla hukuk aleminde sonuç doğuran kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tasarruflar olduklarını, 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunu'nun "Tapu verme" başlıklı 10'uncu maddesi ve 2981 sayılı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Gecekondu bölgelerinde tapu verme işlemleri" başlıklı 25'inci maddesi uyarınca tesis edilen imar ve gecekondu mevzuatı uygulaması işlemlerinin, bir başka deyişle, tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmemesi işlemlerinin, yukarıda tanımı yapılan idari işlemlerden olduğundan, bu işlemlerden doğan zararların tazmini istemiyle açılan davaların, 2577 sayılı Yasa'nın 2'nci maddesinde yer alan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiğini belirterek, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığını, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığını, dava konusu uyuşmazlığın,2981 sayılı gecekondu mevzuatından kaynaklandığını, anılan Mevzuat uyarınca yapılan tespit ve değerlendirme sonucunda, öngörülen koşullara uygunluğu saptanan ilgililere arsa veya hisse tahsis etmek ve bunlar adına tapuya tescil ettirmek, koşulları taşımayanların istemlerini ise reddetmek yetkisine sahip olan idarenin söz konusu uygulama işlemlerinin, kamu gücüne dayalı, re' sen ve tek yanlı nitelik taşıdığını, 2981 sayılı yasa uyarınca tapu tahsis belgesine dayanan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini belirterek, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/7 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 04.02.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Danıştay Başsavcısı’nca davalı Mamak Belediye Başkanlığı bakımından 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 Dava, Ankara İli, Mamak İlçesi, Bahçelerüstü Mahallesi, 36145 ada, 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan gecekondu için davacıların murisi tarafından arsa bedeli ödendiği halde arsanın, tapusunun verilmemesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen arsanın rayiç değeri karşılığı 10.000,00 TL nin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Uyuşmazlığa konu işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun, imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemek amacını taşımakta olup, valilik veya belediyelerce yetki ve sorumluluk alanlarında ıslah imar düzenlemeleri yapılmak suretiyle, yeniden gecekondu yapılmasının önlenmesi için temin edilecek arsaların ve muhafazası mümkün görülen gecekonduların Yasa’da öngörülen usul ve esaslara göre hak sahipliği belirlenen kişilere verilmesine olanak sağlamıştır.

Nitekim, anılan Yasa’nın 8.maddesinde, imar mevzuatına aykırı yapılarla gecekondular için tespit işlemleri yapılacağı, bu tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa ve arazilerdeki inşaatına Kanunun 14 üncü maddesinin (f) fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların dahil olduğu; 9.maddesinin (b) fıkrasında, arsa bedelinin ilgili kuruluşa peşin veya engeç 4 yıl içinde oniki eşit taksitle, bu Kanun hükümlerince çıkarılacak Yönetmelikte belirtilen esaslara göre ödeneceği; 10. maddesinin (a) fıkrasında, Tapu tahsis belgesinin, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği; 15. maddesinin 2.fıkrasında, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş gecekonduların kendi katı içinde tamamlanması için "ruhsat" ve bitimini tevsikan da "kullanma izin belgesi" düzenleneceği, hükümlerine yer verilmiş; 2981 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 19/H maddesinde de, 2981 sayılı Kanunun yukarıda sözü edilen 15/2 maddesine paralel  biçimde; “Temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları atılmış durumdaki gecekondular ile imar mevzuatına aykırı yapıların, kendi katı içinde tamamlanması için, harçların ödenmesinden sonra, inşaat ruhsatı düzenlenir. Ruhsata uygun olarak bina tamamlandığında yapı kullanma izni verilir. / Kat kolonlarının yarısından fazlası dökülmüş olan imar mevzuatına aykırı yapıların bu katının tamamlanması için de bu hüküm uygulanır.” denilmiştir.

Anılan Mevzuat uyarınca yapılan tespit ve değerlendirme sonucunda, öngörülen koşullara uygunluğu saptanan ilgililere arsa veya hisse tahsis etmek ve bunlar adına tapuya tescil ettirmek, koşulları taşımayanların istemlerini ise reddetmek yetkisine sahip olan idarenin söz konusu uygulama işlemleri, kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı nitelik taşımaktadır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Olayda; davacıların murisinin satış sözleşmesi ile satın aldığı üçüncü şahıs tarafından tapu tahsis belgesi alınmış olan gecekondunun, kadastronun 8901 ada, 21 sayılı parselinde, imar uygulaması sonucu 36145 ada, 7 sayılı parsele dönüşen taşınmaz üzerinde bulunduğu, 2981 sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliği uyarınca belirlenen bedel karşılığı davacıya tahsis edildiği, 20.6.1992 tarihinde bedelin, davacıların murisi tarafından ödendiği, gecekondunun yerinde davalı idarece yapılan incelemede, 8901 ada, 21 sayılı kadastral parselin Belediye ile şahıslar arasında hisseli mülkiyete konu olduğu, davacıya ait gecekondunun bulunduğu taşınmaz için tapu tahsis belgesi düzenlenmesi amacıyla yapılan tasarrufu altında bulunan arsa veya arazilerden olmadığının tespit edildiğinden bahisle tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmediği, davacılar tarafından, bedeli ödendiği halde tapu belgesi verilmeyen arsanın rayiç değerinin karşılığı olarak uğranıldığı ileri sürülen 10.000,00 TL zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Belirtilen durum karşısında, 2981 sayılı Yasa uyarınca tesis edilen işlemler sonucunda bedeli ödenen taşınmazın tapusunun verilmemesi nedeniyle, idarenin tazmin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının idare hukuku ilkelerine göre saptanması gerekeceğinden; Uyuşmazlığa konu işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 2981 sayılı Yasa’da öngörülen düzenlemeler ile buna dayalı imar uygulamasından doğan zararın giderilmesi istemine ilişkin bulunan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığınca yapılan başvurunun kabulü ile, davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, davalı Mamak Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.04.2011 gün ve E:2011/7 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 04.02.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.