T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/455

KARAR NO   : 2019/607      

KARAR TR    : 30/09/2019

 

ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                           ; HDI Sigorta Anonim Şirketi

          Vekilleri                         : Av. T. T. Av. B. D.

          Davalı                           : Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketçe kasko sigortalı 07 . 3331 plakalı aracın 04.01.2015 tarihinde Antalya Yarbaş Çandır mevkiinde seyir halindeyken yağışın etkiyile oluşan su birikintisinin araca sirayeti sebebiyle hasar gördüğünü, müvekkili şirket sigortalısına 06.03.2015 tarihinde 19.417,30 TL hasar tazminatı ödendiğini, ödenen bu miktarın ödenmesi için davalıdan talepte bulunulmuşsa da alacağın ödenmediğini, TTK 1472.maddesi ve diğer ilgili maddeleri ile sigorta poliçesi genel şartları gereğince müvekkili şirkete ödediği tazminat miktarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, hasar bedelinin tahsili için Antalya 12. İcra Müdürlüğü'nün 2017/5334 Esas sayılı dosyada ilamsız takip başlatılmış ise de davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek yapılan itirazın iptali istemiyle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ANTALYA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 05.03.2018 gün ve E:2018/42, K:2018/82 sayılı dosyada “Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dâhil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re’ sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2.maddesi uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 Sayılı KTK'nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve devamı maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur" görüşüyle "yargı yolu dava şartı yokluğu nedeni ile davanın HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine" dair verdiği karar istinaf başvurusunun Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 28/06/2018 gün, E:2018/716, K:2018/854 sayılı kararıyla reddedilerek kesinleşmiştir.

          Davacı vekili, bu kez rücuen tazminat istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 16.05.2019 gün ve E:2019/538 sayılı kararı ile “...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir. Bahse konu kararın gerekçesinde; “(...) Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasalda adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun'da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s. 136-147.) hususlarına yer verilmiştir.

          Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında "Diğer mahkemelerle. Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi'nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun'dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa'nın 158 inci maddesi uyarınca başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Dava dosyasının incelenmesinden; davacı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi düzenlenen 07 K3331 plakalı araçta, 04.01.2015 tarihinde Antalya İlinde davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklı olarak meydana gelen kaza sonrası maddi hasar oluştuğundan bahisle davacı sigorta şirketinin hasar nedeniyle sigortalısına ödediği 19.417,30 TL'nin ödeme tarihi olan 06.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi'nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluştuğu iddia edilen zarar dolayısıyla davacı sigorta şirketinin ödemiş olduğu sigorta bedelinin rücuuna ilişkin tazminatın ödenmesi istemiyle açılan bu davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 01.06.2015 tarih ve E:2015/445, K:2015/451 sayılı kararı da bu yöndedir.

          Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı mercilerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için ilk görevsizlik kararını veren Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2018/42 esasına kayıtlı dava dosyasının ilgili mahkemeden getirtilmek suretiyle işbu dosya ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek, 25/06/2019 gün, 2019/538 esas no'lu üst yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 18/06/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 30/09/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının sasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davacı şirket tarafından sigortası yapılan taşıtta oluşan hasar sebebiyle davacı tarafından ödenen bedelin tahsili amacıyla Antalya 12. İcra Müdürlüğünün 2017/5334 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

          2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

          İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

          İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

          Söz konusu 67. Madde: Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

          Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

          İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

          Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

          Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

          Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

          Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Kaldı ki davanın idarenin hizmet kusuru sonucu oluşan trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davası olarak kabulü halinde de, Mahkememizin yerleşik içtihatları gereği 2918 sayılı Yasa uyarınca açılan her türlü sorumluluk davalarında adli yargı görevlidir.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Antalya 2. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.03.2018 gün ve E:2018/42, K:2018/82 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Antalya 2. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.03.2018 gün ve E:2018/42, K:2018/82 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 30/09/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                                TUNÇ                          TOPUZ                            ARSLAN