Hukuk Bölümü         2013/1478 E.  ,  2013/1662 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacı     : B.A.Tur. Tic. Öz. Sağlık Hiz. A.Ş.

                Vekilleri  : Av. A.A. & Av. F.T.

                Davalı      : T.C.İstanbul Valiliği Böl. Trafik Den. Şb. Md.lüğü A.Yakası İstasyon Amirliği                                                                             

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “İstanbul İli Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü A.Yakası İstasyon Amirliği görevlilerince 03/12/2012 Günü saat 11.30 sıralarında Çamlıca Turnikeleri çıkışında yapılan Trafik kontrolünde D2-İST.U-NET.D2.34.700 Nolu Yetki Belge Sahibi müvekkil şirket B.A.Turizm Ticaret Özel Sağlık Hizmetleri ve Sanayi Anonim Şirketi adına kayıtlı 34...... plakalı minibüse sözleşmesi olmadan yolcu taşıdığı ileri sürülerek 4925 sayılı KARAYOLU Taşıma Kanunu Yönetmeliğinin 39/2 maddesinde belirtilen taşıma sözleşmesi olmadığı bahisle 271798 sicil sayılı Polis Memuru O.D. ve 352671 sicil sayılı Polis Memuru F.K. tarafından 03/12/2012 Gün ve SERİ: UBAK-A,SIRA NO: 425318 nolu KARAYOLU TAŞIMA YÖNETMELİĞİ UYARINCA DÜZENLENEN İHLAL TESPİT TUTANAĞI tanzim edilmiştir.

Ancak ekte sunulan sözleşme metninin tetkikinden de anlaşılacağı üzere 34...... Plakalı taşıt ve D2-İST.U-NET.D2.34.700 Nolu yetki Belge Sahibi B.A.TURİZM TİCARET ÖZEL SAĞLIK HİZMETLERİ VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ ile B.BİREYSEL ÜRÜNLER SATIŞ VE PAZARLAMA A.Ş. arasında 01/01/2012-31/12/2012 tarihleri arasında geçerli olan iş bu sözleşmeyi akdetmişlerdir.

Sözleşme olmasına rağmen haksız bir nedene dayanılarak tanzim edilen ekli KARAYOLU TAŞIMA YÖNETMELİĞİ UYARINCA DÜZENLENEN İHLAL TESPİT TUTANAĞININ iptal edilmesi yönünde karar verilmesi arz olunur.” demek suretiyle, 34...... plakalı araç için tanzim edilen SERİ: UBAK-A,SIRA NO: 425318 nolu, ihlal tespit tutanağının iptali istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul A.12. Sulh Ceza Mahkemesi; 18.03.2013 gün ve 2013/115 D.İş sayılı kararında özetle; “KARAYOLU taşıma yönetmeliği uyarınca düzenlenen ihlal tespit tutanağının 5326 sayılı yasanın 16. maddesi kapsamında idari yaptırım niteliği taşımaması, aynı yasanın 27/1 maddesinde idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararlara karşı Sulh Ceza Mahkemelerine başvurulabileceği hususunun düzenlenmesi, aynı yasanın 27/8 maddesinde idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararlarında verilmiş olması halinde idari yaptırım kararma ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebi ile birlikte idari yargı merciinde görüleceği hususunun belirtilmesi, hususları dikkate alınarak mahkemenin görevsizliğine, görevli idare mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine” karar vermiş, iş bu karara süresi içerisinde davacı vekili tarafından itiraz edilmiş olup,İstanbul A.15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/70 D.İş kararı ile bu itirazın reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargıda dava açmıştır.

İstanbul 2. İdare Mahkemesi; 06.06.2013 gün ve E:2013/1145, K:2013/1249 sayılı kararı ile özetle; “4925 sayılı KARAYOLU Taşıma Kanunu'nun 72. maddesi kapsamında düzenlenen davacı şirketin KARAYOLU Taşıma Yönetmeliğinin 39.maddesine uygun davranmadığı hususunun tespitine ilişkin 03.12.2012 tarihli tesbit tutanağına karşı açılan dava; 4925 sayılı Kanunda idari yaptırımlarla ilgili davalarda görevli yargı yerini açıkça belli eden bir hükme yer verilmemiş olması karşısında, göreve ilişkin genel ilkelere göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir.

Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunun, taraflar için bir müktesep hak oluşturmayacağı, yargı mercilerince davanın her aşamasında re'sen incelenmesi gereken bir husus olduğu ve geçmişe de etkili olacağı bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3/a maddesinde, bu Kanunun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı hükmü getirilmiş olup; buna göre, Kabahatler Kanunu'nun, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; ancak diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi halinde ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; 4925 sayılı KARAYOLU Taşıma Kanunu uyarınca çıkarılan KARAYOLU Taşıma Yönetmeliğinin 39 ve 72. maddeleri kapsamında uygulanan idari yaptırım niteliğindeki işleme dayanak oluşturmak üzere düzenlenen tutanağa karşı açılan dava; 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesi kapsamında olduğu, 4925 sayılı KARAYOLU Taşıma Kanunu'nda da bu tür yaptırımlara karşı görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.

Bu durumda, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanması gerektiği ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari yaptırım niteliğindeki cezaya dayanak teşkil edecek bir tutanağa karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, 5326 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca adli yargı merciinin (sulh ceza mahkemesinin) görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, dava dilekçesinde daha önce aynı tutanağın iptali istemiyle İstanbul A.12. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/115 sayılı esasına kayden açılan davanın da görev yönünden reddine karar verildiği belirtilmekte olup, davacının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılabileceği kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine” karar vermiş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, adli yargı dosyası ile birlikte son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete ait 34...... plakalı araca, KARAYOLU Taşıma Yönetmeliği’nin 39.maddesine uygun davranmadığı hususunun tespit edildiğinden bahisle, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nce düzenlenen 03.12.2012 tarih ve UBAK-A SIRA NO;425318 seri/sıra nolu ihlal tespit tutanağının iptali istemiyle açılmıştır.

4925 sayılı KARAYOLU Taşıma Kanunu’nun ‘’Amaç’’ başlıklı 1.maddesinde, ‘’ Bu Kanunun amacı; KARAYOLU taşımalarını ülke ekonomisinin gerektirdiği şekilde düzenlemek, taşımada düzeni ve güvenliği sağlamak, taşımacı, acente ve taşıma işleri komisyoncuları ile nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği ve benzeri hizmetlerin şartlarını belirlemek, taşıma işlerinde istihdam edilenlerin niteliklerini, haklarını ve sorumluluklarını saptamak, KARAYOLU taşımalarının, diğer taşıma sistemleri ile birlikte ve birbirlerini tamamlayıcı olarak hizmet vermesini ve mevcut imkanların daha yararlı bir şekilde kullanılmasını sağlamaktır. ‘’ hükmü yer almakta olup, ‘’Kapsam’’ başlıklı 2.maddesinde, ‘’ Bu Kanun kamuya açık KARAYOLUnda motorlu taşıtlarla yapılan yolcu ve eşya taşımalarını, taşımacıları, taşıma acentelerini, taşıma işleri komisyoncularını, nakliyat ambarı ve kargo işletmecilerini, taşıma işlerinde çalışanlar ile taşımalarda yararlanılan her türlü taşıt, araç, gereç, yapıları ve benzerlerini kapsar. Ancak, özel otomobillerle ve bunların römorklarıyla yapılan taşımalar, genel ve katma bütçeli dairelerle, il özel idareleri, belediyeler, üniversiteler ve kamu iktisadi teşebbüslerine ait otomobillerle yapılan taşımalar, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait motorlu taşıt ve bunların römorkları ile yapılan taşımalar, lastik tekerlekli traktörlerle çekilen römorklarla yapılan taşımalar bu Kanun hükümlerine tabi değildir.İl sınırları içerisindeki taşımalar ile yüz kilometreye kadar olan şehirlerarası taşımaların düzenlenmesi il ve ilçe trafik komisyonları ile işbirliği yapılmak suretiyle ilgili valiliklere, belediye sınırları içerisindeki şehiriçi taşımalar belediyelere bu Kanuna göre düzenlenecek yönetmelik esasları dahilinde bırakılabilir. Uluslararası anlaşmalar ile savaş hali, sıkıyönetim, olağanüstü hal ve doğal afet durumlarında uygulanacak hükümler saklıdır. ‘’ hükmü yer almaktadır.

Öte yandan; KARAYOLU Taşıma Yönetmeliği’nin ‘’ Taşıma Sözleşmesi ‘’ başlıklı 39.maddesinde;

‘’ (1) Tarifesiz yolcu taşımalarında taşıma sözleşmesi yapılır.

(2) Tarifesiz yolcu taşımalarında taşıma sözleşmesi yapılması zorunludur.

(3) Taşıma sözleşmelerinde, akit tarafların adı, soyadı veya unvanları, kalkış ve varış yeri, taşıma güzergahı, taşımanın yapılacağı gün/günler ve saat/saatler, taşınacak yolcu sayısı, taşıma ücretinin belirtilmesi ve her seferde taşınan yolcuların numaralandırılmış oturma yerlerine göre düzenlenmiş yolcu isim listesinin bulunması zorunludur.

(4) Yapılan taşıma sözleşmesine uygun fatura düzenlenmesi ve bir nüshasının yapılacak denetimlerde ibraz edilmek üzere seyahat esnasında taşıt üzerinde bulundurulması zorunludur.

(5) Yolcular için ayrılmış oturma yerlerinin numaralandırılması zorunludur.

(6) Yolcular için ayrılmış ve numaralandırılmış oturma yerlerinin dışında yolcu taşınamaz. ‘’ hükümleri yer almakta olup, uyuşmazlığa konu olayda da, 39/2’nci maddede belirtilen taşıma sözleşmesi olmadığından bahisle iptali istenilen İhlal Tespit Tutanağı tanzim edilmiştir.

Yönetmeliğin ‘’ İhlal ve İdari Para Cezası Karar Tutanağı Düzenlenmesi ‘’ başlıklı 73.maddesinde;

(1) Kanunda öngörülen ve bu Yönetmelikte belirtilen kusurları ve/veya ihlalleri işleyenler hakkında, bu Yönetmeliğin 72 nci maddesinde belirtilen görevliler tarafından idari para cezası ve/veya ihlal tespitine dair tutanak düzenlenir.

(2) Tutanaklar, para cezası gerektiren kusurlar için idari para cezası karar tutanağı, uyarma gerektiren mevzuat ihlalleri için ihlal tespit tutanağı olmak üzere iki şekilde düzenlenir.

(3) Birden fazla kusurun bir arada işlenmesi halinde her kusur için ayrı idari para cezası karar tutanağı düzenlenir.

(4) Birden fazla mevzuat ihlalinin bir arada işlenmesi halinde her ihlal için ayrı ihlal tespit tutanağı düzenlenir.

(5) İdari para cezalarına ilişkin diğer hususlarda Maliye Bakanlığınca yayımlanan mevzuat esas alınır. ‘’ denilmiş olup, söz konusu olayda da iptali istenilen tutanak bu madde hükümlerine göre düzenlenmiştir.

Davaya konu edilen olayda,4925 sayılı KARAYOLU Taşıma Kanunu uyarınca çıkarılan KARAYOLU Taşıma Yönetmeliğinin 39 ve 72’nci maddeleri kapsamında uygulanan idari yaptırım niteliğindeki işleme dayanak oluşturmak üzere düzenlenen tutanağın iptali talep ediliyor olup,bu idari yaptırım niteliğindeki işlem de 5326 sayılı Kanun'un 16.maddesi kapsamında bir idari yaptırım mahiyetindedir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3.maddesinde; ‘’ Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır. ’’ hükmü yer almaktadır.

4925 sayılı Kanun’da görevli mahkeme gösterilmemiş olup, 5326 sayılı Kanun’un 27/1’nci maddesinde ise; ‘’ İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir. ‘’ hükmü yer almaktadır. Bu durumda, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3’üncü maddesinde belirtildiği üzere,idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanması gerektiği ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari yaptırım niteliğindeki cezaya dayanak teşkil edecek bir tutanağa karşı açılan davanın da görüm ve çözümünde, 5326 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca adli yargı merciinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, davacı vekili tarafından; Karayolları  Taşıma Yönetmeliği Uyarınca Düzenlenen İhlal Tespit Tutanağının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul A.12.Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul A.12. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.03.2013 gün ve 2013/115 D.İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.