Hukuk Bölümü         2007/227 E.  ,  2007/164 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Y. Gelebur İnş. Nak. Taş Ocağı İşl. Ltd. Şti.

Vekili             : Av. İ.H.

Davalı            : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 

OLAY       : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 11.10.2006 gün ve 16751 sayılı işlemi ile, 3213 sayılı Maden Kanununun Uygulama Yönetmeliği’nin 43. maddesi uyarınca davacı adına idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

ANKARA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 23.1.2007 gün ve Müteferrik:2006/1539 sayı ile, her ne kadar davacı tarafından davalı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen idari para cezasının iptali talebi ile Kabahatler Kanunu uyarınca dava açılmış ise de, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesindeki "bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır” hükmü gereğince daha önce adli yargıda görevli sulh ceza mahkemelerince idari eylem ve işlemlere yönelik idari para cezaları yönünden görevsizlik kararları verildiği, idari yargı yerlerince de adli mahkemelerin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararları verilmesi üzerine dosyaların Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve o tarihte yürürlükte olan Kanun yönünden Uyuşmazlık Mahkemesi’nce, bu durumlarda adli yargı yerlerinin görevli olduğundan bahisle dosyaların Mahkemelerine iade edildiği, ancak; Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nce iptali üzerine iptalden sonra düzenlenen 5560 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereğince 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin "bu kanunun; a) idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde b) diğer genel hükümleri idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır” şeklinde değiştirildiği ve bu değişiklikten sonra ilgili kanunda özel olarak sulh ceza mahkemelerinin görevli olarak belirtilmediği durumlarda idari para cezalarına karşı açılan davalarda idari yargının görevli olduğunun açık ve kesin olarak belirlendiği, bu konuda Mahkemelerinin görevli olmadığı, idari para cezalarında görevli mahkemenin idari yargı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

SİVAS İDARE MAHKEMESİ; 28.2.2007 gün ve E:2007/327 sayı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19.
maddesinde; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş
görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekle olan bir yargı merciinin, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması durumunda, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine değin erteleyeceğinin; Mahkemenin gerekçeli kararının, dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderileceğinin hüküm altına alındığı, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 'İdare Mahkemelerinin Görevleri' başlıklı 5. maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinden söz ederek, Kabahatler Kanunu’nun değişik 27. maddesinin 1. fıkrasında; "idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içerisinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kesinleşir" , aynı maddenin 8. fıkrasında ise; "idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görülür" hükmünün yer aldığı, olayda, 3213 sayılı Maden Kanunu ve Uygulama Yönetmeliğinden kaynaklanan idari para cezasının dava konusu edildiği, Maden Kanunu’nda ise, verilen idari para cezalarına karşı yargı yolunu belirleyen bir hükme yer verilmediğinin anlaşıldığı, anılan mevzuat hükümleri gereğince idari para cezasına karşı açılan davalarda idari yargının görevli olabilmesi için; öncelikle idari para cezasının dayanağı olan Kanunda açıkça, idari para cezalarına karşı idari yargı yoluna gidilebileceğinin belirtilmesi, böyle bir ibare bulunmuyorsa dava konusu idari para cezasıyla birlikte aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren bir idari işlem tesis edilmesi ve davacının hem idari işleme hem de idari para cezasına karşı "birlikte" dava açması gerektiği, Maden Kanunu’na göre verilen idari para cezalarına karşı idari yargı yoluna gidilebileceğine dair açık bir hüküm bulunmaması, başka bir ifadeyle idari para cezalarına karşı yargı yolunu belirleyen bir hükmün yer almaması, davanın ise sadece idari para cezasına karşı açılmış olması, para cezası işlemiyle birlikte idari yargının görevine giren bir işlemin dava konusu edilmemesi nedeniyle sadece idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu nedenlerle, Mahkemelerinin görevine girmeyen ve ilgili adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, O. Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 01.10.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. (Değişik:21/1/1982-2592/6 md.)Mahkemenin gerekçeli kararı, dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

İdare Mahkemesi dosyasından, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, Başkanlığımızca, 20.6.2007 gün ve E:2007/227 sayılı yazı ile, Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nden, 23.1.2007 gün ve 2006/1539 Müt. sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesi üzerine, adı geçen Mahkemece 28.6.2007 gün ve 2006/1539 Müt. sayılı yazı ekinde gönderilen söz konusu kararın üzerinde temyiz edildiği belirtilmiştir.

Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.           

SONUÇ    : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 01.10.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.