T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          CEZA BÖLÜMÜ

          ESAS     NO  : 2016 / 2

          KARAR NO  : 2016 / 3

          KARAR TR   : 14.03.2016

 

ÖZET: Sağlık Kurulunca askerliğe elverişli olmadığına karar verilen sanık hakkında, Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen “askeri eşyayı gizlemek” suçu nedeniyle açılan kamu davasının, Anayasa, 353 ve 5271 sayılı Ya-sa’da yapılan değişiklikler nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.                                           

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

 

            Davacı             : K.H.

            Sanık               : U.U.

                         

OLAY            :  Hasdal/İstanbul  6.Mot. P. A. 3.Mot. P. Tb. 7.Mot. P.Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık P.Er U.U.’un, 5.5.2010 günü, aynı Komutanlık emrinde görevli olay sırasında yemekhane  sorumlusu  olan P.Çvş. U. Ç.'nun  yemek alımına  giderken  yemekhanede bulunan kalorifer peteğine yaslayıp  bıraktığı  üzerine zimmetli G-3 Piyade Tüfeğini alarak kışla sınırları içerisinde bulunan Ketane tepe bölgesinde çalılıklar arasına gizlediği, P.Çvş. U.Ç.'nun  tüfeğinin bıraktığı yerde olmadığını görmesi ve arkadaşları arasında yaptığı  araştırmada da tüfeğini alan kimseyi tespit edememesi üzerine durumu amirlerine bildirdiği ve birlik  içerisinde tüfeğin aranmasına başlandığı, aramalara sanığın da katıldığı, ancak tüfeğin bulunamadığı, 6.5.2010 günü, sanığın aynı Komutanlık emrinde görevli  P.Er S.D.’i tüfeği sakladığı bölgeye götürdüğü ve bu bölgede tüfeğin bulunmasını sağladığı, P.Er S.D.’in tüfeğin bulunduğunu komutanlarına haber verdiği, koğuşlarına geri döndüklerinde sanığın tüfeği kendisinin sakladığını P.Er S.D.'e söylediği,  11.05.2010 günü birliğinden firar eden sanığın 13.5.2010 günü yakalandığı,  

P.Er S.D.’in,  11.05.2010 günü soruşturma konusu G-3 piyade tüfeğini alıp Ketane tepe bölgesine gizleyen kişinin sanık olduğunu yetkili makamlara gecikerek de olsa beş gün sonra haber verdiği;

Böylece, sanık  P.Er U.U.’un  “askeri eşyayı gizlemek” ve “mehil içi yakalanmakla sona eren firar” suçlarını, P.Er S.D.’in ise soruşturma konusu silah niteliğindeki askeri eşyayı gizleme eyleminin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin 6.5.2010 günü öğrenmesine rağmen bu durumu sanığın birliğinden firar ettiği  11.05.2010 tarihine  kadar bildirmeyerek “suçluyu kayırma” suçunu işledikleri ileri sürülerek, sanık P.Er U.U.’un eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 131/1 ve 2.,  68/1., P.Er S.D.’in eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 283/1. maddeleri uyarınca  ayrı ayrı  cezalandırılmaları istemiyle  3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 20.5.2010 gün ve E:2010/800, K:2010/576 sayılı  iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

 

3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanık  P.Er U.U.’un, yüklenen eylemler nedeniyle cezalandırılmasına, P.Er S.D. hakkında açılan kamu davasında ise, bu kişinin terhis edilmiş olması nedeniyle Mahkemenin görevsizliğine karar vermiş, kararın sanık  P.Er U.U. tarafından  temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 2. Dairesi’nce, 4.12.2013 gün ve E:2013/1491, K:2013/1474 sayılı  karar ile, “sanığın 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 10.12.2009  gün ve  2009/1273-982 Esas ve Karar sayılı hükmü ile, sanığın daha önce işlediği izin tecavüzü, yakalanmakla sona eren mehil içi firar ve firar suçlarından sırasıyla on ay hapis bir ay yirmi gün hapis ve on ay hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin 31.03.2010 tarihinden geçerli olmak üzere kesinleştiği, dolayısıyla sanığın suç tarihinden önce gerçekleştirdiği üç ayrı antisosyal eylem nedeniyle verilmiş ve kesinleşmiş üç ayrı hapis cezasının bulunduğu, ayrıca temyize konu  suçlarla ilgili olarak cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde bir tespitin yapılmadığı, bu itibarla, sanığın, Türk Silahlı Kuvvetleri  Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinin Eki Hastalık ve Arızalar Listesinin 17. maddesinin (D) fıkrasının birinci  bendinde düzenlenen “İleri derecede antisosyal kişilik bozukluğu” kapsamında olması ve bu durumunun suç tarihlerini de kapsaması  ihtimali  bulunduğundan, suç tarihlerinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri gereğince askerliğe elverişli  olup olmadığının  yeniden değerlendirilmesi ve temyize konu suçlar yönünden cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğinden, mahkûmiyet hükümlerinin noksan soruşturma  yönünden ayrı ayrı bozulmasına” karar verilmiştir.

 

3. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 30.9.2014 gün ve E:2014/72, K:2014/422 sayıyla;  Askeri Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda sanığın askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihlerini kapsayıp kapsamadığına dair Ek Sağlık Kurulu Raporu talebinde bulunulduğu  ve Kasımpaşa Asker Hastanesi Sağlık Kurulunun 4.4.2014 gün ve  6 sayılı raporuyla, “sanığın askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihlerini (5.5.2010, 11.5.2010-13.5.2010) kapsadığı” nın  tespit edildiği açıklanarak, sanığın “mehil içi yakalanmakla sona eren firar” suçundan beraetine; 

Askeri eşyayı gizlemek suçu nedeniyle sanık hakkında açılan kamu davasında ise, suç tarihinde “asker kişi” niteliğini taşımadığı anlaşılan sanığın, askeri mahkemelerde yargılanmasının hukuken mümkün olmadığı belirtilerek,  sanığı  yargılama görevinin  adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

 

İSTANBUL 63. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ:  2.3.2015 gün ve E:2015/84, K:2015/177 sayıyla; sanığa  yüklenen suç nedeniyle, suç vasfının tayin ve tespiti ile delillerinin takdir ve münakaşasının askeri mahkemece yapılmasının gerektiği belirtilerek,  sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle  itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik  kararı vermiş,  dava dosyası,  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

 

Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 26.10.2015 gün ve E:2015/31,  K:2015/28  sayılı karar  ile adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden dava dosyası Mahkememize gönderildiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde  belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, dosyadaki eksiklik giderilip, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleştirilerek dava dosyası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Şuayip ŞEN, Kenan YUMUŞAK, Osman ATALAY, Yusuf Tamer ÇETİN, Mehmet AVCIOĞLU ve Sevilay TEMİZYÜREK BATIR’ın katılımlarıyla yapılan 14.03.2016 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Necmettin ÖZKAN’ın, davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Anayasanın  “askeri yargı” yı düzenleyen 145 nci maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.  Bu   mahkemeler;  asker   kişiler   tarafından   işlenen  askerî  suçlar  ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.

Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmek suretiyle  “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır.

 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun “Askeri Mahkemelerin Görevleri” başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan “Genel Görev” başlıklı 9. maddesinde; “Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler” denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

 

“Askeri suç” ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

 

1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun  “Eşyayı ve malları çalan, satan, rehine veren ve alanlar” başlığı altında düzenlenen 131. maddesinde, “1 - Askeri bir hizmet yaparken veya vazifeyi suistimal ederek bir hizmet veya vazifeden ötürü tevdi veya emanet edilmiş olan para veya kıymeti ne olursa olsun bir eşyayı yahut kendisine tevdi veya emanet edilmiş olmasa bile her türlü askeri erzak, eşya ve hayvanları çalanlar veya zimmetine geçirenler, yahut ihtilas edenler veya satanlar, yahut rehine verenler ve bunları bilerek satın alanlar veya rehin kabul edenler veya gizliyenler beş seneye kadar ağır hapis cezasile cezalandırılırlar.

            (Değişik : 22/3/2000 - 4551/27 md.) Az vahim hallerde, altı aydan üç seneye kadar hapis cezası hükmolunur.

            Çalınan veya rehin edilen mallar bulunursa geri alınır. Yok edilen eşya, hayvan ve sairenin değerlerinin ödettirilmesine de hükmolunur.

            2 - Yukarıki fıkrada yazılı fiiller silah, cephane veya her hangi bir müdafaa vasıtasına taallük ederse ceza arttırılır.

            3 - Yukarıki iki fıkrada yazılı fiiller seferberlikte yapılırsa yapanlar hakkında on seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis, az vahim hallerde iki seneden aşağı olmamak üzere beş seneye kadar ağır hapis cezası verilir.” denilmiştir.

 

           Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “Gruplandırma” başlığı altında düzenlenen 6. maddesinde,  “(Değişik: 16/6/2008-2008/13831 K.) (Değişik ilk paragraf: 14/1/2013-2013/4240 K.) Askerlik çağına giren yükümlüler, yoklamaları sonucunda askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe elverişli olmayanlar olmak üzere gruplandırılır.

1) Askerliğe elverişli olanlar: Sağlık yetenekleri bakımından hiçbir hastalık ve arızası bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin A dilimlerine girenlerdir.

2) Askerliğe elverişli olmayanlar: Hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin B ve D dilimlerine girenlerdir.”  denilmiş; “Ek (Hastalık ve arızalar listesi)” başlığı altında düzenlenen 17. maddesinde,

          “A) 1. Antisosyal kişilik.

           2. Madde kötüye kullanımı ya da geçirilmiş madde bağımlılığı.

           3. Sınır düzeyde entellektüel işlev bozukluğu.

           B) 1. Antisosyal kişilik bozukluğu.

          AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin; asker hastanelerinin sağlık kurullarından antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alması, adli veya askeri mahkemeler tarafından verilmiş en az bir antisosyal eyleminden dolayı ceza almaları, bu cezalarından en az birinin infaz edilmesine rağmen davranış bozukluklarının devam ettiğinin ve askerlik ile uyumlarının bozulduğunun kıt’a anketi ve diğer resmi belgelerle tespiti gerekir.

           2. Zeka yetersizliği.

          AÇIKLAMA : Bu fıkraya gireceklerin işlevselliğinin bozularak askerliğin gereklerini yapamayacak nitelikte olduklarının, kıt’a anketi ile saptanması gereklidir.

          C) 17 nci maddenin A, B, ve D dilimine giren bozuklukların tedavi ve nekahet hâlleri.

          D) 1. İleri derecede antisosyal kişilik bozukluğu.

          AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin; antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alması, öldürme, öldürmeye teşebbüs, gasp suçlarından en az bir hapis ya da diğer antisosyal eylemlerden dolayı, disiplin mahkemesi dışında kalan mahkemelerce verilmiş en az üç hapis cezası alması ve bu cezaların kesinleştiğinin belgelerle tespit edilmesi gerekir.

          2. Alkol ya da madde bağımlılığı.

          AÇIKLAMA : Bu fıkraya gireceklerin; madde bağımlılığının süreklilik kazandığının gözlem, kimyasal analizler ve adlî belgelerle ortaya konulması, askerî hastahanede müşahede sonucu yoksunluk bulgularının saptanması gereklidir.

          3. Mental retardasyon.

          4. Cinsel kimlik ve davranış bozuklukları.

          AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin cinsel kimlik ve/veya davranış örüntülerinin tüm yaşamlarında ileri derecede belirgin olması ve askerlik ortamında sakıncalı bir durum yaratacağı ya da yarattığı tıbbi kanaatine varılması gerekir.” hükmü yer almıştır.

           

            Dosyanın incelenmesinden, sanığın 12.1.2010-2.3.2010 tarihleri arasında işlediği ileri sürülen izin tecavüzü suçundan yapılan yargılaması  sırasında  gözlem altına aldırılması sonucunda düzenlenen Gümüşsuyu Asker Hastanesinin 23.3.2011 tarihli, 722 sayılı Sağlık Kurulu Raporunda, sanık hakkında, “Antisosyal Kişilik Bozukluğu” tanısıyla,  “17/B/F1, Sağlık Kuruluna çıkarıldığı 23.3.2011 tarihinden itibaren barışta askerliğe elverişli değildir. Seferde görev yapar. Askerliğe elverişsizlik hali suç tarihlerini (12.1.2010-2.3.2010 arası) kapsamaz. Suç tarihlerinde TCK’nın 32’nci maddesi kapsamında mütalaasına mahal bulunmamaktadır” kararının verildiği,  askeri yargı yerince bu rapora itibar  edilerek sanığın askerliğe elverişsizlik halinin 23.3.2011 tarihinden itibaren başladığının ve cezai ehliyetinin tam olduğunun kabulüyle sanık hakkında “askeri eşyayı gizlemek” ve “mehil içi yakalanmakla sona eren firar” suçları nedeniyle açılan kamu davasında suç tarihleri yönünden askerliğe elverişlilik durumunun ve cezai ehliyetinin araştırılmasından vazgeçilerek atılı suçlardan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 2. Dairesi’nce, 4.12.2013 gün ve E:2013/1491, K:2013/1474 sayılı  karar ile, sanığın daha önce işlediği izin tecavüzü, yakalanmakla sona eren mehil içi firar ve firar suçlarından sırasıyla on ay hapis bir ay yirmi gün hapis ve on ay hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin 31.3.2010 tarihinden geçerli olmak üzere kesinleştiği, dolayısıyla sanığın suç tarihinden önce gerçekleştirdiği üç ayrı antisosyal eylem nedeniyle verilmiş ve kesinleşmiş üç ayrı hapis cezasının bulunduğu belirtilerek,  sanığın Türk Silahlı Kuvvetleri  Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinin Eki Hastalık ve Arızalar Listesinin 17. maddesinin (D) fıkrasının birinci  bendinde düzenlenen “İleri derecede antisosyal kişilik bozukluğu” kapsamında olması ve bu durumunun suç tarihlerini de kapsaması  ihtimali  bulunduğundan, suç tarihlerinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri gereğince askerliğe elverişli  olup olmadığının  yeniden değerlendirilmesinin gerektiği açıklanarak  mahkûmiyet hükümlerinin noksan soruşturma  yönünden ayrı ayrı bozulmasına karar verilmesi üzerine,  3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 6.3.2014 gün ve SAYI:2014/72 A.B. Ek Sağlık Kurulu Raporu konulu yazısı ile sanık hakkında Gümüşsuyu Asker Hastanesince düzenlenen 23.3.2011 tarih ve 722 sayılı sağlık kurulu raporunda belirtilen askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihlerini (5.5.2010 ve 11.5.2010 -13.5.2010) kapsayıp kapsamadığı hususunda ek rapor istendiği; Kasımpaşa Asker Hastanesi Baştabipliği’nin 8.4.2014 gün ve SHH. KRL:98197309-8040-122-14/Sağ. Krl.(5)/1940-2952 sayılı ve Ek Rapor konulu yazısı ile, “sanık hakkında daha önce Gümüşsuyu Asker Hastanesi ve Kasımpaşa Asker Hastanesince sanığın antisosyal kişilik yapısında olduğu ve TSK Sağlık yeteneği yönetmeliğinin B diliminin 17 nci maddesi 1 nci fıkrasına göre infaz edilmiş bir hapis cezasının olmasından dolayı askerliğe elverişli olmadığı şeklinde karar verilmiştir. Ancak KKK.lığı 3 ncü Kolordu K.lığı Askeri mahkemesinin 2009/982 sayılı gerekçeli kararına göre sanığın işlemiş olduğu izin tecavüzü, mehil içi firar ve firar suçlarından sırasıyla 10 ay, 1 ay 20 gün ve 10 ay hapis cezası aldığı, ve bu cezaların toplamı olan 21 ay 20 gün hapis cezasının 31.3.2010 (Askeri Yargıtay 4.12.2013 gün ve 2013/1491-1474 E-K nolu ilamına göre) tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla sanığın 25.1.2011 tarihinde almış olduğu şartlı tahliye kararı 1 suçun infazının değil, 3 işlemiş olduğu suçun infazını göstermektedir. Haliyle sanık TSK sağlık yeteneği yönetmeliğinin D dilimi 17 nci maddesi 1 nci fıkrasına uymaktadır.

            Tanı: İleri derecede antisosyal kişilik bozukluğu

            Karar: Barışta ve seferde askerliğe elverişli değildir. Askerliğe elverişsizlik hali suç tarihlerini (5.5.2010, 11.5.2010-13.5.2010) kapsar.

            Askerliğe elverişsizlik hali 31.3.2010 tarihinden itibaren başlar.” şeklinde 4.4.2014 gün ve 6 sayılı ek raporun düzenlenerek gönderildiği,  4.4.2014  gün ve 6 sayılı sağlık kurulu raporunun incelenmesinde, sanıkta “ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğu” teşhis edildiği, sanığın dava konusu suçtan önce izin tecavüzü, mehil içi firar ve firar suçları  nedeniyle hapis cezaları  alıp cezalarının infaz edildiği, durumunun Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “Ek(Hastalık ve arızalar listesi” başlığı altında düzenlenen 17. maddesinin D dilimi 1. fıkrasına uyduğu, bu nedenle suç tarihinde ve halen askerliğe elverişli olmadığına karar verildiği, dosya içinde bulunan 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 10.9.2009 gün ve E:2009/1273, K:2009/982 sayılı  kararından, sanığın  izin tecavüzü, yakalanmakla sona eren mehil içi firar ve firar suçlarından sırasıyla on ay hapis bir ay yirmi gün hapis ve on ay hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin 31.3.2010 tarihinden geçerli olmak üzere kesinleştiği anlaşılmış, böylece sanığın suç tarihi olan 5.5.2010  gününde askerliğe elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Sağlık Kurulu Raporunun kapsam ve hukuki sonuçlarına göre, sanığın suç tarihinde "asker kişi" sıfatı kendiliğinden kalkmış sayılacağından, 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi anlamında "asker kişi" olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

 

Bu durum gözetildiğinde, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir.

 

 

5530  sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353  sayılı  Yasa’nın  13.  maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”;

 

5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır”;

 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 145. maddesinin ikinci fıkrasında da, “Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz”

denilmiştir.

 

            Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemeleri durumunda adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur.

 

Bu durumda, askerliğe elverişli olmayan sanığın sivil kişi olarak değerlendirileceği, sanığın eyleminin Askeri Ceza Kanununda yazılı suçlardan olup, sanığın adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yargılanacağı açıktır. 

 

Açıklanan nedenlerle, sivil kişi sanık hakkında, Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen suç nedeniyle açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesinin 2.3.2015 gün ve E:2015/84, K:2015/177 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.03.2016 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

           Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Şuayip ŞEN

 

                           

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Tamer ÇETİN

Üye

Kenan YUMUŞAK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet AVCIOĞLU      

 

Üye

Osman ATALAY

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Sevilay TEMİZYÜREK BATIR