Hukuk Bölümü         2005/10 E.  ,  2005/48 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Ö. K.

Vekili              : Av. A. Ş., Av. Y.S. Ş.

Davalı           : Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. Ö.A. 

            OLAY             :Uzman Çavuş olarak görev yapmakta iken 7.7.1996 tarihinde ölen Tanju Kazancı’nın, 5 yıl 4 ay 23 günlük hizmetinin bulunması nedeniyle, çocuklarına yetim aylığı bağlanmış ve dul kalan eşi davacıya ise toptan ödeme yapılmış; dul aylığı bağlanması isteği üzerine Emekli Sandığınca davacıdan, eşinin öldüğü tarih itibariyle malül olduğunu belirtir sağlık kurulu raporu istenilmiştir.

            Konya Numune Hastanesi Sağlık Kurulunca düzenlenen 21.8.2002 tarih ve 1640 sayılı raporun Sandık Sağlık Kurulunca incelenerek 21.10.2002 tarih ve 4170-13836 sayı ile “7.7.1996 tarihinde çalışarak hayatını kazanmasını engelleyecek derecede bir arızasının bulunmadığına” karar verilmesi üzerine 6.11.2002 tarihli yazı ile davacıya aylık bağlanamayacağı bildirilmiş; daha sonra davacı tarafından, hakkında Konya Numune Hastanesince düzenlenen raporun yeniden incelenerek aylık bağlanması isteğiyle başvurularda bulunulmuş, Sandık Sağlık Kurulunca 26.5.2003 tarihinde yeniden inceleme yapılmış ise de, 4.6.2003 ve 1.10.2003 tarihli yazılarda davacının isteği reddedilmiştir.

            Davacı vekilince, müvekkilin dul aylığı bağlanması isteğiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Emekli Sandığı işleminin iptali istemiyle, genel idari yargı yerinde dava açılmıştır.

            ANKARA  4. İDARE MAHKEMESİ; 15.4. 2004 gün ve E:2003/1580, K:2004/573 sayı ile, Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerine göre asker kişiyi ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bulunan işlem ve eylemlerden doğan davaların Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde çözümlenmesinin gerektiği, olayda uyuşmazlığın, davacının uzman çavuş olarak görev yapmakta iken ölen eşinden dolayı dul aylığı bağlanması isteğinin reddine ilişkin işlemden kaynaklandığı açık olup, dul aylığının bağlanabilmesi için aranılan şartlar arasında fiili hizmet süresinin de tespiti gerektiğinden askeri hizmetin tespitine ilişkin olan ve asker kişiyi ilgilendiren bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, aynı istekle bu kez, 18.6.2004 gününde askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

            ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRESİ; 23.12.2004 gün ve  E:2004/1528,K:2004/1807 sayı ile, Anayasa’nın 157 ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği; görevli yargı yerinin belirlenmesi yönünden idari işlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığının saptanması için işlemin konusuna bakılması gerektiği, bunun saptanması için, idari işlem tesisinde asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, askeri kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri gibi hususların göz önünde tutularak değerlendirme yapılıp yapılmadığına bakılması, bu özelliklere dayanan işlemlerin askeri nitelikli sayılmalarının kabul edilmesi gerektiği, işlem askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durumun değişmediği, davacının ölen eşinin asker kişi olduğunda tereddüt bulunmadığı, ancak davacı hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporu ve buna bağlı olarak dul aylığı bağlanmaması işleminin askeri hizmete ilişkin olmadığı, zira davacıya dul aylığı bağlanması için gerekli malüliyet derecesinin tespit ve değerlendirmesinin tamamen tıbbi verilere dayandığı, bu durumda dava konusu işlemde askeri hizmete ilişkinlik şartı bulunmadığından davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, yasa yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE   : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Cafer ŞAT’ın Başkanlığında, Üyeler: M.Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H.Hasan MUTLU’nun katılımlarıyla yapılan 13.06.2005 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, genel ve askeri idari yargı yerleri arasında anılan Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, askeri idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

ll- ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde genel idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Ahmet Yahya ÖZDEMİR ile AYİM Savcısı Ahmet SİVAS’ın davada genel idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Emekli Sandığı iştirakçisinin öldüğü tarihte malül olduğunu belgeleyemeyen eşe dul aylığı bağlanmamasına ilişkin işlemin iptali isteminden ibarettir.

            Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

            1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

            İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “ askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler: idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler  gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

Gerek Anayasa’da gerek 1602 sayılı Yasa’da öngörülen düzenlemeye göre,askeri hizmete ilişkin bir idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulunu da taşıması halinde, bu asker kişinin dul ve yetimlerine yansıyan hak doğurucu uyuşmazlıklara AYİM’de bakılacağında duraksamaya yer olmayıp, davacının her halde asker kişi olması gerektiği yolunda açık bir kural bulunmamaktadır.

            Nitekim, bir asker kişinin şahsına sıkı sıkıya bağlı olmayan ve mirasçılarına intikali olanaklı bulunan şehit dul ve yetim aylığı gibi hakların elde edilmesine yönelik bulunan ve idarece bu asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler gözönünde tutularak tesis edilen işlemlerde “asker kişiyi ilgilendirme” koşulunun gerçekleştiği; bu nedenle, asker kişinin desteğinden yoksun kalan aile bireyleri veya  kanuni ya da akdi halefi tarafından açılan iptal davalarının görüm ve çözümünde AYİM’in görevli olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yerleşik kararları ile kabul görmüş bulunmaktadır.

            Buna göre, görevde iken ölen uzman çavuş eşinden dolayı davacının dul aylığı bağlanması isteği üzerine tesis edilen dava konusu işlemde asker kişiyi ilgilendirme koşulunun gerçekleştiği kuşkusuzdur.

            İşlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

            5434 sayılı Türkiye Cumhuriyet Emekli Sandığı Kanunu’nun 1239 sayılı Kanunla eklenen Ek 13. maddesi, “Fiili hizmet süresi 5 yılı doldurduktan sonra vefat eden iştirakçilerin, ölüm tarihinde, başkasının yardımı olmaksızın hayatlarını devam ettiremeyecek derecede mâlül ve muhtaç bulunan dul eşleri ile çocuklarına, yazı ile Sandığa müracaatlarını takibeden ay başından itibaren 15 yıl hizmet süresi üzerinden 68 inci maddedeki esaslara göre dul ve yetim aylığı bağlanır.” hükmü yer almış; anılan Yasa’nın 2. maddesinde Sandığın organları arasında gösterilen Sağlık Kurulu’nun, 11. maddeye göre, a) 50. maddede yazılı mâlüllük raporlarını inceleyerek karara bağlayacağı, b) İlgililerin 52. maddede gösterilen mallüllük derecelerini belirteceği, c) Bu Kanunun malüllüğe ait hükümlerinin uygulanmasında düşüncelerini bildireceği öngörülmüştür.

            Anılan düzenlemeye göre, ölen iştirakçinin fiili hizmet süresinin 5 yılı doldurması yolundaki ön koşulun gerçekleşmiş olması halinde, ölüm tarihinde malül ve muhtaç bulunan dul ve yetimlerine aylık bağlanması mümkün olup, her halde bu durumu belgeleyen sağlık kurulu raporlarının Sandık Sağlık Kurulunun incelemesinden geçmesi gerekmektedir.

            Olayda, davacının görevde iken ölen asker eşinin fiili hizmet süresine ilişkin ön koşul yönünden herhangi bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, yukarıda belirtilen Yasa hükümleri uyarınca, davacının Sandığa ibraz ettiği sağlık kurulu raporunda belirtilen malûliyete ilişkin tıbbi bulgu ve değerlendirmelerin Sandık Sağlık Kurulunca eşin ölüm tarihi itibariyle mevcut olup olmadığının saptanmasından doğmuş olup Emekli Sandığınca işlem tesis edilirken ve bu işlemin yargısal denetimi sırasında askeri kural ve gerekler yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmediğinden, dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğundan sözetmek olanaksızdır.

            Belirtilen durum karşısında, olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümü genel idari yargı yerinin görevine girmektedir.

            Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

            SONUÇ : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin 15.4.2004 gün ve E: 2003/1580, K:2004/573 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 13.06.2005 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.