T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

ESAS NO     : 2024/439

KARAR NO : 2024/525

KARAR TR   : 02/12/2024

ÖZET:Davacının borçlusu olan davalı kurum çalışanına ait emeklilik başvuru evrakının SGK Başkanlığına gönderilmesi sırasında, öncesinde başlatılan icra takip dosyasından gelen haciz yazısının eklenmemesi sebebiyle borçlunun emekli ikramiyesine haciz yapılamadığından bahisle, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI yerinde görülmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

Davacı    : ****

Vekili       : ****

Davalı     : Tarım ve OrmanBakanlığı

Vekili      : ****

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı vekili, müvekkilin borçlusu olan davalı kurum çalışanına (Ali İşçi) ait emeklilik başvuru evrakının SGK Başkanlığına gönderilmesi sırasında, öncesinde başlatılan icra takip dosyasından gelen haciz yazısının eklenmemesi sebebiyle, borçlunun emekli ikramiyesine haciz yapılamadığını, bu nedenle zarara uğranıldığını, uğranılan zarara karşılık 33.056,68 TL tazminatın ödenmesi için idareye başvurduklarını ifade ederek; belirtilen miktarın 01/03/2021 tarihiden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalı idareden tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. Mersin 1. İdare Mahkemesi 21/04/2021 tarih ve E.2021/418, K.2021/514 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanun'un 14 ve 15. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar istinaf edilmiş, Adana Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 10/02/2022 tarih ve E.2021/2156, K.2022/180 sayılı kararı ile istinaf isteminin reddine karar verilmiş ve kesinleşmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısmı şöyledir :

 

''...Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, Tarım ve Orman Bakanlığı Mersin Bozyazı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü'nde görev yapan dava dışı borçlusu Ali İşçi hakkında Malatya İcra Müdürlüğünün E:2014/32813 sayılı dosyası aracılığı ile başlattığı icra takibinde borçlunun maaş ve ücretlerinin 1/4'ü ile ikramiye, tazminat ve sosyal hak alacaklarının borç bitene kadar haczine karar verilmesine rağmen, dava dışı borçluya ilişkin emeklilik başvuru evrakının Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na gönderilmesi esnasında davacının alacaklı olduğu icra dosyasından gelen haciz yazısının eklenmediği ve böylelikle dava dışı borçlunun emekli ikramiyesine haciz uygulanamadığından bahisle uğranılan zarara karşılık 33.056,68-TL tazminatın 01/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdare hukuku kuralları içinde, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tesis edilen idari işlemler ile aynı amaçlarla gerçekleşen idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir.

Olayda, kendisine borçlu olan davalı idare personelinin emekli ikramiyesine haciz konulmamasına neden olunarak alacağın tahsiline engel olunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle çıkarılan uyuşmazlıkta; davalı idarenin borçlunun adına yatırılan ikramiyeden kesinti yapılmamasıyla ilgili meydana gelebilecek yükümlülüğü İcra ve İflas Kanunu'ndan doğan bir sorumluluk olup, yukarıda yer verilen özel Kanun hükümlerinin uygulanmasından ve özel hukuk hükümlerine tabi zararın tazmininden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümü adli yargının görev alanına girmektedir.

Nitekim Danıştay 10. Dairesi'nin 08/04/2015 tarih ve E:2012/195, K:2015/1619 sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine,...''

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

4. Mersin 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 08/11/2022 tarih ve E.2022/119, K.2022/320 sayılı kararı ile, ''işlemi yapan Bozyazı İlçe Tarım Müdürlüğüne dava açılması gerektiğinden mahkemenin yetkisiz olduğu'' gerekçesiyle, davanın HMK 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereği usulden reddine ve Mahkemenin yetkisizliğine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

 

5. Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 22/02/2024 tarih ve E.2024/25, K.2024/38 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

''...Dava, idare çalışanının emekli ikramiyesine konan hacze dair müzekkerenin idarece SGK ya bildirilmemesi sonucu oluştuğu iddia edilen zararın kurum sorumluluğuna dayalı olarak tazmini istemi hakkındadır.

Davacı tarafından Bozyazı İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürülüğü çalışanı dava dışı borçlu Ali İşçihakkında Malatya İcra Müdürlüğünün 2014/32813 Esas sayılı dosyası aracılığı ile başlattığı icra takibinde borçlunun maaşının 1/4'üne ve emekli olması halinde hak edeceği emekli ikramiyesi, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları üzerine borç miktarınca haciz konulduğu ve kuruma bu durumun tebliğ edilmesine rağmen, emeklilik başvurusunda bulunan dava dışı borçluya ilişkin Bozyazı İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına bildirilmediği (ek-8) böylelikle dava dışı borçlunun emekli ikramiyesine haciz uygulanamadığından bahisle uğranılan zarara karşılık 33.056,68-TL tazminatın 01.03.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle uyuşmazlık konusu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2004 sayılı Kanun’un 16. maddesindeicra müdürlüğünün hatalı işlem ve eylemlerinden doğan sorumluluk ve görevli mahkeme düzenlemesi bulunmakla birlikte, dava konusu olayda icra müdürlüğünün değil, borçlunun işvereni konumunda olan davalı idarenin hatalı işleminden kaynaklanan bir zarar iddiası söz konusudur.

Kamu tüzel kişiliğine haiz Bozyazı İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü dava dışı borçlu çalışanının emeklilik başvurusuna ilişkin evrakı SGK Başkanlığına gönderirken takip ve haciz işlemini bildirmeyerek, davacının alacağının tahsiline engellemesi eyleminin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/b maddesi kapsamında kaldığı ve uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden ve idare mahkemesince verilmiş bir görevsizlik kararı bulunduğundan aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (Uyuşmazlık Mahkemesi 24.09.2018 tarih,2018/545 Esas 2018/545 Karar sayılı ilamı, Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD 2024/34 Esas 2024/124 Karar sayılı ilam)

HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

1-Davanın idari yargıda görülmesi gerektiği anlaşılmakla 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 191. Maddesi uyarınca görevli merciin belirtilmesi için UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE BAŞVURULMASINA, iş bu dosyanın yargılamasının görevli mercii belirlenene kadar ERTELENMESİNE,...''

 

6. Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesince 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

7. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Şikayet ve şartlar” başlıklı 16. maddesi şöyledir:

 

“ (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)

Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.”

 

8. 2004 sayılı Kanun'un ''Şikayet üzerine yapılacak muameleler'' başlıklı 17. maddesi şöyledir:

 

“Şikayet tetkik merciince, kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir.

Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.”

 

9. 2004 sayılı Kanun'un ''Kısmen haczi caiz olan şeyler'' başlıklı 83. maddesi şöyledir:

 

“ (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.

(Değişik fıkra: 12/04/1968 - 1045/1 md.) Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.”

 

10. 2004 sayılı Kanun'un ''Alacaklar ve üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar hakkında'' başlıklı 89. maddesi şöyledir:

 

“ (Değişik: 18/2/1965-538/49 md.)

Hamiline ait olmayan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2,3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.

  Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.

  (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./18.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.

Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.

Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.) Her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.

Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.

(Değişik fıkra :02/07/2012-6352 S.K./18.md.) Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.

Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harç ve resme tabi değildir.

Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır.

(Ek fıkra:6/12/2018-7155/12 md.) Bu madde uyarınca haciz ihbarnamelerinin bildirimi ve bu ihbarnamelere verilecek cevaplar, güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ve bu sisteme entegre bilişim sistemleri üzerinden de yapılabilir. Bu usulle yapılan bildirim tebliğ yerine geçer.”

 

11. 2004 sayılı Kanun'un''Maaş ve ücretlerin kesilmesi usulü'' başlıklı 355. maddesi şöyledir:

 

“Devlet işlerinde veya hususi müesseselerde bulunan borçlu memur veya müstahdemlerin maaş ve ücretlerinden kesilmesi için icra dairelerinden yapılacak tebligatın kanuni muhatapları haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücreti miktarını nihayet bir hafta içinde bildirmeğe ve borç bitinceye kadar icra dairesinin tebligatı mucibince haczolunan miktarı tevkif edip hemen daireye göndermeğe mecburdurlar.

Memurun maaş, ücret veya memuriyetinde yahut başka bir şubeden maaş almağı mucip olacak surette vuku bulacak tebeddülleri ve hizmetine nihayet verildiği takdirde bu keyfiyeti de mal memuru veya daire amiri yahut hususi müesseselerin kanuni muhatapları derhal icra dairesine bildirmeğe ve ikinci halde haciz muamelesinden o şube veya amirini haberdar etmeğe mecburdur.”

 

12. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

" 1. (Değişik: 10/6/1994-4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 21/9/1995 tarihli ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000-4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

3. (Mülga: 2/7/2018 - KHK-703/185 md.)"

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

13. Uyuşmazlık Mahkemesinin Kenan YAŞAR'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 02/12/2024 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

 

14. 2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

 

15. 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. / (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

 

16. Kanun koyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istencini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

 

17. Olayda, adli yargı yerince, görevsizlik kararı yanında, idari yargı ile mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı söz konusu olduğundan bahisle, görevli yargı yolunun belirlenmesi amacıyla dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine de karar verildiği; ancak bunun ara kararı ile değil, dosyanın kapatılıp karar numarası alınmak suretiyle yapıldığı görülmüştür.

 

18. Bu haliyle, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen karar 2247 sayılı Kanun’da öngörülen yönteme uymamaktadır.

 

19. Ancak, idari ve adli yargı yerleri arasındaolumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına uygun olacağından ve adli yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyasıile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği, karardan sonra davacı vekilinin de mahkeme kararı doğrultusunda Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması konusunda dilekçe ile talepte bulunduğu hususları gözetildiğindeve usule ilişkin başka bir noksanlık dabulunmadığı anlaşıldığından, idari ve adli yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

20. Raportör-Hâkim Gülay DOĞAN'ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ileDanıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

 

 

21. Dava, davacının borçlusuve davalı Bakanlık çalışanı dava dışı 3. kişi hakkında başlatılan icra takibidosyasından gelen haciz yazısının borçlu kişinin emeklilik işlemleri sırasında Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilmediğinden emeklilik ikramiyesine haciz yapılamadığı gerekçesiyle, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı personelin kusur ve sorumluluğu bulunduğuiddiasıyla,uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

 

22. Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından Tarım ve Orman Bakanlığında görev yapan dava dışı borçlu hakkında Malatya 8. İcra Müdürlüğünün E.2014/32813 sayılı dosyası aracılığı ile başlattığı icra takibinde borçlunun maaşının 1/4'üne ve emekli olması halinde hak edeceği emekli ikramiyesi üzerine borç miktarınca haciz konulmasına rağmen, emeklilik başvurusunda bulunan dava dışı borçluya ilişkin Bozyazı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğütarafından Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına gönderilen belgeler arasında davacının alacaklı olduğu Malatya 8. İcra Müdürlüğünün dosyasından gelen haciz yazısı bulunmadığından dava dışı borçlunun emekli ikramiyesine haciz uygulanamadığı, memurun kusurundan dolayıyapılan suç duyurusu ile Mersin Cumhuriyet Savcılığınca yapılan soruşturma neticesinde görevi kötüye kullanma suçundan iddianame düzenlenerek dava açıldığı ileri sürülerek, idarenin kusurundan kaynaklananzarara karşılık 33.056,68 TL tazminatın yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle uyuşmazlık konusu davaların açıldığı anlaşılmaktadır.

 

23. Her ne kadar İdare Mahkemesikararında; ''davalı idarenin yükümlülüğünün, İcra ve İflas Kanunu'ndan doğan bir sorumluluk olup, yukarıda yer verilen özel yasa hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığı" belirtilmiş ise de, 2004 sayılı Kanun kapsamında yedinde borçlunun hak ve alacağını bulunduranların yükümlülüklerine yer verilmiş olması, bu kişiler hakkında 2004 sayılı Kanun’un 16. maddesinin uygulanacağı sonucunu doğurmamaktadır. Nitekim 2004 sayılı Kanun’un 16. maddesinde açıkça icra müdürlüğünün hatalı işlem ve eylemlerinden doğan sorumluluk ve görevli mahkeme düzenlenmiş olup, dava konusu olayda icra müdürlüğünün işlemindendeğil, davalı kurum tarafındangerekli işlemlerin hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilmesi sebebiyle, idare çalışanlarının kusurundan kaynaklanan ve idari hizmetin kötü işlemesi kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte eylemlerden kaynaklanan bir zarar söz konusudur.

 

24. Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde; davacının tazminat istemine konu uygulamaların Tarım ve Orman Bakanlığı ilgili birimlerinin mevzuatta belirtilen görevlerini yürüttükleri sıradakiişlem ve eylemlerinden kaynaklandığı, davalı idarenin ise, kamu tüzel kişiliği haiz olup, kural olarak işlem ve eylemlerininidari nitelik taşıdığı açıktır.

 

25. Bu itibarla, kamu hizmetini yürütmekle görevli kılınmış kamu kurumunun, anılan hizmetin yürütülmesi sırasında davacıya verdiği ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görülmesi ve kamu hizmetinin yöntemince yapılıp yapılmadığının tespitinin idari yargı yerince yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla açılan davanın görüm ve çözümünün 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca idari yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır.

 

26. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Anamur 3. Asliye HukukMahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Mersin 1. İdare Mahkemesinin 21/04/2021 tarih ve E.2021/418, K.2021/514sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Mersin 1. İdare Mahkemesinin 21/04/2021 tarih ve E.2021/418, K.2021/514 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

02/12/2024 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan Vekili                  Üye                                Üye                                   Üye

                Kenan                       Nilgün                              Doğan                               Eyüp

                YAŞAR                      TAŞ                             AĞIRMAN                    SARICALAR

 

 

 

 

 

 

                                                      Üye                                Üye                                 Üye

                                                    Ahmet                             Mahmut                           Bilal

                                    ARSLAN                           BALLI                       ÇALIŞKAN