Hukuk Bölümü         2010/13 E.  ,  2010/181 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar                  : 1) A.Ö.

                                      2) Ş.Ö

                                      3) B.Ö.

                                      4) M.Ö.

                                      5) A.P.

                                      6) Z.Ö.

                                      7) H.Ö.

                                      8) F.Ş.

Vekili                         : Av. H.S. -  Av. Ö.Ş.

Davalı                       : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili                        : Av. İ.G. 

OLAY                         : Davacıların mülkiyetindeki bina, imarın Altındağ ilçesi, Yenidoğan Mahallesi 6869 ada 5 parseli üzerinde kayıtlı iken, 1/5000 Ölçekli Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi Nazım İmar Planı ile 1/1000 Ölçekli Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi II Etap İmar Planı kapsamında kalmış; davacıların murisi H.Ö.'in hissesi 23655 ada 1 parsele şuyulandırılmış, bina ise belediyeye ait 23651 ada 1 sayılı parsel içerisinde kalmıştır.

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin, murisleri H.Ö.'ten veraseten intikal eden taşınmazın maliki olduklarını, taşınmaz üzerinde ayrıca "konut" kullanımlı yapılarının bulunduğunu; bu yapıyla ilgili olarak murisleri tarafından 2981 ve 3290 sayılı İmar Affı Yasalarına göre düzenlenmiş; tespit formu, yeminli özel teknik büro ölçümü, müracaat formu ile değerlendirme formu gibi belgelerin yıllar önce davalı belediyeye verildiğini, söz konusu taşınmaz İMAR PARSELİ iken; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 26.10.2001 tarih ve 560 sayılı kararıyla onanan 1/5000 Ölçekli Eski Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi Nazım İmar Planı ile bu plana göre davalı Altındağ Belediye Meclisinin 27.09.2002 gün ve 350 sayılı kararıyla kabul edilen ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın 03.02.2003 tarih ve 1671-6962 sayılı yazısıyla onaylanan 1/1000 Ölçekli Eski Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi II.Etap İmar Planı kapsamında kalması nedeniyle; bahse konu 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Plan Değişikliğine dayanılarak hazırlanan parselasyon planı sonucu yerinde korunmayıp başka imar ada ve parsellerine şuyulandırıldığını,  dolayısıyla müvekkillerin veraseten hissedar(maliki) bulundukları imarın 6869 ada 5 sayılı parseline tekabül eden yerde yeni oluşturulan imarın 23651 ada 1 sayılı parselinde davalı ­belediyenin hisselerinin toplanması nedeniyle, müvekkillerin247 m2alana haiz "konut" kullanımlı yapılarına kamulaştırmasız el atılması sonucu yıkıldığını, Belediye ile TOKİ arasında akdedilen sözleşmeye istinaden TOKİ tarafından Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında davalı belediyenin mülkiyetine geçen bahse konu taşınmaz üzerinde konutlar inşa edildiğini; müvekkillerinin veraseten maliki bulundukları imar parselinin, yeni imar planları sonucunda davalı belediye tarafından ele geçirildiğini, imar parseli üzerindeki247 m2konut kullanımlı yapının da kamulaştırmasız el atılarak yıkıldığını ama buna karşın herhangi bir şekilde yapı bedeli ödenmediğini; belediye tarafından müvekkillerine "enkaz bedeli" ödenmek istenmiş ise de; emsal Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere, somut uyuşmazlıkta "enkaz bedeli" değil "yapı bedeli" ödenmesinin gerektiğini ifade ederek, sonuçta; fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı tutulması kaydıyla; müvekkillerinin veraseten hissedar(maliki) bulundukları Ankara İli, Altındağ İlçesi, Yenidoğan Mahallesinde kaim ve imarın 6869 ada 5 parselinde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan "konut" kullanımlı yapıya kamulaştırmasız el atılarak yıkılması nedeniyle 10.000,00 TL yapı bedelinin kamu alacağı için öngörülen en yüksek faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi  istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekilince, süresinde verilen birinci savunma dilekçesinde, Davacılara ait yıkılan binanın ruhsatsız, kaçak olduğunu; Belediyelerince, kentsel dönüşüm planı kapsamında TOKİ ile anlaşarak, plan değişikliği yapılan parsellere toplu konut yaptırıldığını ve konutların inşaasının bittiğini; konutlar yapılmadan tüm haksahibi olan kişilerle görüşüp anlaşıldığını, inşaatlara başlamadan önce H.Ö.'in murisleri ile de görüşüldüğünü, davacıların 23655 ada 1 parseldeki arsasına ve yıkılan binasının bedeline karşılık olarak yapılan konutlardan150 m2ye bir konut olmak üzere konut verileceğinin bildirildiğini,  ancak arsa sahibinin murislerinin kendi aralarında anlaşamaması üzerine taraflar ile anlaşma yapılamadığını, davacılara 7.500, TL enkaz bedeli teklif edildiğini, ancak davacılar kendi aralarında anlaşamadığından bu yıkım bedelini de almadıklarını,  davacıların Belediyelerine müracaat etmeleri halinde, yıkılan binalarına ve arsasına karşılık olarak yapılan konutlardan daire verileceğine ilişkin 28.03.2007 tarih ve 271 sayılı Belediye Encümen Kararı bulunduğunu; binanın 1940 yılında bitirildiğini, 69 yıllık olduğunu herhangi bir kıymetinin kalmadığını, binanın imar planı değişikliği sonucu Belediyelerine ait olan arsa üzerinde kaldığını,   binanın Nisan 2007 ayı içerisinde Belediyeleri tarafından yıkıldığını, yerine TOKİ tarafından modern konutlar yapıldığını; davacı tarafından imar affı müracaatı esnasında 2981 sayılı Yasanın 9. maddesinin (c) bendine göre gerekli harçların yatırılmadığını ve 15. maddeye göre de Yapı Kullanma İzin Belgesinin alınmadığını,  İmar Affı Kanununa göre, söz konusu bina ile ilgili işlemler tamamlanmadığı ve bina ruhsata bağlanmadığı için, davacılara ait binanın kaçak yapı konumunda olduğunu,  zira davacıların inşa ettiği zeminde davacıya ait belli bir yer bulunmadığından, davacıya ait gecekondunun başkasının arsasına yapılan yapı olarak değerlendirilmesi gerektiğini; davacıların zaten Belediye yıkım ekipleri gelmeden gecekondusunun ve müştemilatının işe yarayan kısımlarını aldığını, kalan kısımları ve molozları Belediyelerinin temizlediğini, bu nedenle Belediyelerinin bedel ödemesinin söz konusu olmadığını; hem 3194 sayılı Kanun hem de 775 sayılı Kanun hükümleri gereği Belediyelerin kaçak yapıları herhangi bir bedel ödemeksizin kaldırma yetkisi ve sorumluluğunun bulunduğunu, bu çerçevede davacıya ait kaçak ve ruhsatsız yapının ve eklentilerinin yıkılması sonucu herhangi bir bedel ödenmesinin yasal olarak mümkün bulunmadığını, davacı tarafından dava öncesi binanın değerinin tespiti için herhangi bir tespit yaptırılmadığını ileri sürerek, görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 1.10.2009 gün ve E:2009/195 sayı ile, davalı tarafın görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayılmış olduğu; davacılara ait kaçak yapının Kentsel Dönüşüm Planı kapsamında kalması ve toplu konut yapımına başlanılması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bulunması nedeniyle idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği nedenleriyle, 2247 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; dava konusu uyuşmazlığın, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işlemin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, dava dilekçesi incelendiğinde de, davacıların davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiyle açtıklarının görüldüğü; açıklanan nedenlerle, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/195 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 04.10.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davacılara ait hisseli parselde bulunan yapılarının, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında imar planı değişikliği ile İmar Planında toplu konut alanında kalması nedeniyle, davalı idarece hisselerine karşılık başka bir imar parselinden karşılanmak üzere yer verilmekle birlikte,  kamulaştırma yapmadan ve herhangi bir bedel ödenmeksizin binaların yıktırıldığından bahisle,  uğranılan zararın faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır. 

Dava dosyanın incelenmesinden,  davacıların mülkiyetindeki Altındağ ilçesi, Yenidoğan Mahallesi 6869 ada, 5 parselin, 1/5000 Ölçekli Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi Nazım İmar Planı ile 1/1000 Ölçekli Altındağ Kentsel Dönüşüm Projesi II Etap İmar Planı kapsamında kaldığı, bu plana dayalı olarak yapılan parselasyon planı sonucu yerinde korunamaması nedeniyle 23655 ada, 1 sayılı parselle şuyulandırıldığı, binanın ise belediyeye ait 23651 ada 1 sayılı parselde kaldığı, söz konusu bina için daha önce 2981 sayılı Yasa uyarınca başvuru dışındaki harçların yatırılmadığı ve yapı ruhsatının alınmadığı, böylece kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan kentsel dönüşüm planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı, belediyenin kentsel dönüşüm kapsamında TOKİ ile anlaşarak anılan parselde toplu konut yaptırdığı, bakılan davanın da, yıkılan bina ile ilgili olarak 10.000.00 Türk Lirasının tazmini istemiyle açıldığı, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.

Belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Belediye vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01.10.2009 gün ve E:2009/195 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 04.10.2010 gününde Üyeler Mahmut BİLGEN ve Erdoğan BUYURGAN’ın KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

3194 sayılı İmar Kanunun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677,K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmalığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 04.10.2010        

                                   Üye                                                                                       Üye

                       Mahmut BİLGEN                                                                Erdoğan BUYURGAN