Hukuk Bölümü         2013/1097 E.  ,  2013/1763 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacı     : M.A.H.

                Vekili      : Av. A.İ.

                Davalılar : Tapu Sicil Müdürlüğü           (Adli Yargıda)

                                  Batman Valiliği                   ( İdari Yargıda)

                Vekili      : Av. H.M.B.               

                O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kök murisi M.S.B.’a ait bulunan Batman ili Merkez Körük Köyü’nde kain 2229, 2352 ve 2353 nolu parsellerden toplamda 5.505,49 m2lik kısmını 19.03.2009 tarihinde satış yolu ile iktisap ettikten sonra, haricen anlaştığı M.Ç.isimli şahsa sattığını, resmi satışın yapılması için 01.08.2012 tarih 5423 sayı ile Batman Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurulduğunu, ancak davacıya satılan satış miktarı tapu kayıtlarında toplamda5.505,49 m2olmasına rağmen satışı yapılması gereken miktarın 2.752,74 m2lik bir alan olduğu, hisselerin tutmamasından ötürü yapılan ilk satış işleminden başlamak üzere Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından davacıdan taşınmazlardaki payının ½ sinden muvafakat vermek suretiyle feragat etmesi istenmiş aksi takdirde işlemlerinin yapılmayacağının kendisine şifahi surette söylendiğini, feragat verilmediğinden, hisselerin tutmadığına ilişkin taşınmazlara ait kütüklere iş bu durum şerh edilerek davacının satış talebinin zımnen reddedildiğinden bahisle davalı idarenin 01.08.2012 tarih 4523 sayı ile yapılan başvuruya ilişkin zımni red işleminin iptali istemiyle 18.10.2012 tarihinde idari yargıda dava açılmıştır.

                BATMAN İDARE MAHKEMESİ: 14.11.2012 gün  ve E: 2012/5653, K:2012/5576 sayı ile ; “…Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 142. maddesi'nde; mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği öngörülmüştür.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; dilekçelerin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 14. maddesinin 6. fıkrasında; ilk inceleme esnasındaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı; 15. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde ise; adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesinde; tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu, Devletin sorumluluğuna ilişkin davaların, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görüleceği, 1013. maddesinde; tescilin, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin yazılı beyanı üzerine yapılacağı, edinen kimsenin kanun hükmüne, kesinleşmiş mahkeme kararına veya buna eşdeğer bir belgeye dayanıyorsa, bu beyana gerek olmadığı, 1015. maddesinde; tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesinin, istemde bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukuki sebebini belgelemiş olmasına bağlı olduğu, 1016. maddesinde; tasarruf yetkisine ve hukuki sebebe ilişkin belgeler tamam değilse istemin reddedileceği, bununla birlikte, hukuki sebebe ilişkin belgelerin tamam olmasına rağmen, tasarruf yetkisini belirten belgenin tamamlanması gereken hallerde, malikin rızası veya hakimin kararıyla geçici tescil şerhi verilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Batman ili, Merkez, Körük Köyü, 3 pafta, 2229 parsel sayılı taşınmazın986,70 m2yüzölçümlü, 2352 parsel sayılı taşınmazın3.324,21 m2yüzölçümlü ve 2353 parsel sayılı taşınmazın1.194,58 m2yüzölçümlü kısmının 19/03.2009 tarihinde satın almak suretiyle iktisap eden davacı tarafından, anılan taşınmazlardaki hisselerinin satışının M.Ç.isimli kişiye yapılması istemiyle yaptığı 04.08.2012 tarihli başvurusunun zımnen reddedilmesi üzerine, bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda anılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; idari yargının görev alanı; idare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle açılan davaların görüm ve çözümüyle sınırlı olup, iptali istenen işlem her ne kadar işlem, organik bakımdan idari bir merci tarafından tesis olunmuş ise de, işlem satışın tapu kütüğüne tescil edilmesine ilişkindir.

Bu durumda; yukarıda anılan yasa hükümleri uyarınca, ilgililerin yazılı muvafakatları dışında tapu sicilinde yapılacak değişikliklerin mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olduğundan, tapu kayıtları üzerinde tescil, terkin ve tashih gibi işlemlere ilişkin davaların adli yargının görev alanı içine girdiği açık olduğundan, davanın görüm ve çözümü adlî yargının görev alanına girdiğinden, davanın görev yönünden reddi gerekmektedir…” denilmek suretiyle verilen görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

                Davacı vekili bu kez aynı gerekçe ile 01.08.2012 tarih ve 4523 sayı numarası ile yapılan başvuruya ilişkin zımnen red işleminin iptali ve tescil isteminin kabulü için 31.12.2012 tarihinde  adli  yargıda dava açmıştır.

BATMAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ : 08.04.2013 gün ve E:2012/681, K:2013/221 sayılı kararında “…HMK.nun 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu dava şartlarından olup mahkemece davanın başında incelenmesi gereken hususlardandır. Dosyanın yargı yolu yönünden değerlendirilmesi neticesinde, yukarıda belirtildiği üzere, davacı, davalı idarenin zımni red işleminin iptalini istemektedir. Ancak 2577 sayılı yasanın 2/1-a bendinde, idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biriyle hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılacak davalar iptal davası olarak tanımlanmış olup, bu davaların idari yargı yerlerince görüleceği düzenlenmiştir. Her ne kadar tapu kayıtlarında ilgililerin yazılı muvafakatları dışında yapılacak tescil, terkin ve tashih gibi işlemlere ilişkin davalar adli yargı mahkemelerinin görev alanına girmekte ise de, somut olayda bizzat tapu maliki olan davacının taşınmazını satmak istediği, M.Ç. isimli şahsın davalı idareye başvurdukları, davalı idarenin buna rağmen satış işlemini gerçekleştirmediği sabittir. Davalı idarenin talebi zımni red kararının gerekçesi ne olursa olsun, idarenin zımni red işlemi kamu gücünü kullanarak tek taraflı şekilde icra ettiği idari işlemdir. Dolayısıyla bu idari işlemin iptali ancak İdari Yargı Mahkemelerinde görülecek iptal davası ile mümkündür. Bu nedenle dava konusu idari işlemin iptali için açılmış bu davada mahkememizin yargı yolu yönünden görevsiz olduğu kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş…” denilmek suretiyle verilen görevsizlik kararı  temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan Akarsu ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:  2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte olup, bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

                Dava, Batman Tapu Sicil Müdürlüğü’nde yapılmak istenen gayrimenkul satış işleminin, tapu kaydı üzerinde daha önceden yapılan satış ve intikal işlemlerindeki hisse oranlarının yanlış hesaplanmasının fark edilmesi sonucu, istenen satış işleminin zımnen reddedilmesi nedeniyle davalı Batman Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 01.08.2012 tarih ve 4523 sayılı işleminin iptali ile satış işleminin gerçekleştirilmesi istemiyle açılmıştır.

                4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde de, “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.

                Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” hükmüne,

                716. maddesinde “Mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukukî sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kendi adına tescilini istemek hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin kaçınması hâlinde hâkimden, mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebilir.

                Bir taşınmazın mülkiyetini işgal, miras, kamulaştırma, cebrî icra veya mahkeme kararına dayanarak kazanan kişi tescili doğrudan doğruya yaptırabilir.

                Bir taşınmazın mülkiyetinde eşler arasındaki mal rejimi dolayısıyla meydana gelen değişiklikler, eşlerden birinin istemiyle tapu kütüğüne doğrudan tescil olunur.” hükmüne,

                1006. maddesinde “Tapu idarelerinin kuruluş, işleyiş ve hizmetlerinin yürütülmesi, özel kanun hükümlerine tâbidir.” hükmüne,

                1027. maddesinde “İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir.

                Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir.

                Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca re'sen düzeltir.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun "idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2 nci maddesinin 1'inci bendinde de; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları dava muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ile tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar, idari dava türleri olarak sayılmıştır.

Anlaşıldığı üzere, İdari Yargının görev alanı, İdare Hukuku kuralları içinde, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların görüm ve çözümüyle sınırlıdır.

Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Körük köyünde bulunan 57 parsel nolu tarla vasfındaki8 Hektar1400m2lik taşınmazın 2/8 hissesinin 15.12.1957 tarihinde tapulama sonucu Hacı Şeyhmus oğlu Nasreddin mirasçıları adına tescil edildiği,  tescil edilen bu hissenin 04.06.1997 tarihinde davacının murisi M.S.B.’ında bulunduğu mirasçılar adına intikal gördüğü, 15.08.2000 tarihinde iştirakin çözülmesi ile 211200/5677056 payın M.S.B. adına tescil edildiği, daha sonra 57 parselin ifrazı sonrası oluşan 2229,2352 ve 2353 parsellerden davacının 19.03.2009 tarihinde hisse satın almak suretiyle malik olduğu, davacının satın aldığı taşınmaz hisselerini satmak istediğinde ise 57 parselin ifrazı ve sonrasında yapılan intikal ve satış işlemlerinde davacıya fazla pay verildiğinin farkına varılması nedeniyle, davacının tapu kaydı ile sahip olduğu satış işleminin tapu sicil memurlarınca yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.

Olayda, davacının hissedar olduğu 2229, 2352 ve 2353 parsel sayılı taşınmazlardaki satış talebi, dava konu taşınmazlardaki intikal ve satışlar sırasında yapılan hisse oranlarının yanlış yapıldığının davacıya bildirilerek, davacıya fazla verildiği açıklanan hisselerden davacının vazgeçmesinin ardından, hisselerin tutmadığı tapu kütüğüne şerh verilerek davacının talebi zımnen reddedilmiştir.

Bu durumda davanın konusu, tapu iptali ve tescil mahiyetinde olmayıp, tapuda yapılmak istenen taşınmaz satışının tapu memuru tarafından  tapuda daha önceden yapılan yanlışlıkların fark edilmesi nedeniyle reddedilmesi suretiyle tesis edilen işlemin iptaline ilişkindir. Dava idareye karşı açılmış olup tapu maliklerine karşı açılmış tapu iptali ve tescil davası söz konusu değildir.

Bu durumda, idarenin idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak re’sen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem niteliği kazandırdığı ve kural olarak bu işlemlerin özel yasal düzenlemeler dışında idari yargı denetimine tabi bulunduğu gözetildiğinde, davacının sahip olduğu taşınmaz hisselerinin satışı işlemlerinin davalı idarece bir kanun hükmü dayanak alınarak, kamu gücü kullanımı ile tek yanlı olarak kısıtlanmasına ilişkin davaya konu işlemin kamu gücüne dayanılarak tesis edilen idari işlem niteliğinde olduğu, dolayısıyla uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idare mahkemesinin görev alanına girdiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olmakla, Batman İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Batman İdare Mahkemesi’nin 14.11.2012 gün ve E:2012/5653, K:2012/5576 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.