T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 36

            KARAR NO  : 2017 / 96

            KARAR TR   : 20.2.2017

ÖZET : Davalı Şirkette çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : R.Ç.

Vekili              : Av. E.B.

Davalı             : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili              : Av. M.B.-Av. A.D.Y.

 

OLAY : Davacı vekili dava  dilekçesinde özetle; davalı kurum nezdinde çalışmakta iken; davalının özelleştirme sürecine girmesi üzerine kamu kurumuna ataması yapılan davacının maaş nakil ilmühaberinin yasaya uygun düzenlenmemesi nedeniyle hak kaybına uğradığını belirterek,  davacının maaş nakil ilmühaberinin 40,00 TL ilave edilmek suretiyle yeniden düzenlenmesi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 01/01/2006-30/05/2006 dönemine ilişkin beş aylık ek ödeme toplamı olan 200,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 18. İş Mahkemesi: 29/12/2011 gün ve 2010/1392 Esas, 2011/1156 Karar sayı ile ‘‘…davalı şirketin 14/11/2005 tarihinde özelleştirilmesi sonrasında Haziran 2006 dönemine kadar davalı şirkette çalışmaya devam eden davacının bu tarihte 4046 sayılı kanun hükümlerine göre başka bir kuruma nakledildiği, davacının davalı işveren nezdinde kapsım dışı statüde çalışırken, 4046 sayılı yasanın 22. Maddesi uyarınca nakle tabi personel olarak istihdam edildiği ve kamuya gönderildiğinin taraflar arasında ihtilafsız olduğu, nakle tabi personele ödenecek ücretin 20/04/2006 tarih, 26145 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 03/04/2006  tarih ve 2006/10303 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3/2. Maddesinde belirlendiği, ilgili maddede "hisse devir tarihi itibariyle asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile kapsam dışı personel ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi sözleşmeli personelden aylıksız iznin bitiminden sonra Türk Telekom’un tabi olduğu mevzuata ve 406 sayılı Kanunun Ek 29/1. Maddesine göre akdedilen sözleşmeye göre çalışmaya devam edenlerden hisse devir tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde iş sözleşmesi sona erip Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin, Türk Telekom hisselerinin devir tarihindeki kadro veya pozisyon unvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15/04/2004 tarihi itibariyle bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve varsa aynı tarihteki bir aya isabet eden ikramiye tutarı dahil diğer tüm mali haklarına, bu tarihten itibaren iş sözleşmelerinin sona erdiği yılın 15 Ocak tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılan artış oranı ve miktarları uygulanmak suretiyle tespit edilecek tutar, Devlet Personel Başkanlığınca bildirildikleri tarihten yeni kuramlarında göreve başladıkları tarihi takip eden aybaşına kadar geçen sürede yapılacak ücret olarak dikkate alınarak Türk Telekom tarafından ödenir" hükmünün yer aldığı, 375 sayılı KHK'ye 5473 sayılı yasanın 1. Maddesinde eklenen Ek-3. Maddesi ile ek ödeme yapılabilecek kamu kurum ve kuruluşlarını saydığı, buna göre 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvelde gösterilen kadrolar dışında 657 sayılı yasanın aylık memurlara en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil %200'ünü geçmemek üzere her ay ek ödeme yapılabileceğinin öngörüldüğü, 375 sayılı KHK 'ye eklenen Ek-3. Madde kamu görevlilerine uygulanan genel nitelikli bir uygulama olmayıp, ek ödemeden yararlanmayanlara ek ödeme yapılmasını içerdiği, Yüksek Planlama Kurulunun da 40+40TL zammı Ek-3. Madde çerçevesinde belirlendiği, davacının ise işçilikte bulunduğu dönemdeki ücretinin (ilave tediye, ikramiye dahil, sosyal haklarıyla) belirlendiğinden ek ödemeden faydalandırılmasının mümkün olmadığı, ayrıca Ek-3. maddeye göre uygulamadaki anlaşmazlıkları çözmeye yetkili olan Maliye Bakanlığı’nın da 8.5.2006 tarih ve 8021 sayılı yazısı ile ek ödemenin geçiş ücretine ilavesinin mümkün olmadığı yönünde görüş bildirdiği, ayrıca davacının Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinin 15. maddesine aykırı bir ödeme yapıldığına dair bir itirazının olmadığı, çok uzun bir süre alınan ödemeleri ihtirazi kayıtsız aldığı, davacının statüsünü düzenleyen yönetmeliğin 85. Ve 15.maddelerine göre davacıya yapılan ödemelerde bir eksiklik bulunmadığı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin son içtihatlarının da (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12/10/2009 tarih,2009/21817 Esas- 2009/26589 Karar) bu şekilde olduğu…’’ şeklindeki gerekçesi ile davanın esastan reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 20/02/2012 gün ve 2012/6178 Esas, 2012/4864 Karar sayılı kararı ile davacı ile ilgili davalı işyerinde tüm bordrolar, ücret ve mali haklarına ilişkin işverence alınan tüm işletmesel kararlar getirtilerek davacının kapsam dışı nakle tabi olarak çalıştığı dönemde 406 sayılı kanunun Ek. 29 ve sözleşmenin 7. Maddeleri uyarınca aynı statüde kamuda çalışan ve 399 sayılı KHK.’un ek II. cetveline tabi çalışanlara uygulanan artışlardan yararlandırılıp yararlandırılmadığı, artış yapılıp yapılmadığı, yapılan artışın tebliğlerle getirilen artışların altında kalıp kalmadığı, tebliğlere göre yapılacak artışları kapsayacak şekilde maaş nakil ilmühaberinin düzenlenip düzenlenmediği, davacının fark alacağı olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasından sonra karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

Ankara 18. İş Mahkemesi: 06/03/2014 gün ve 2012/329 Esas, 2014/121 Karar sayı ile bu kez davanın  kabulüne karar vermiş, verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 08/09/2014 gün ve 2014/21417 Esas, 2014/25347 Karar sayılı kararında yer verilen ‘‘…özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde, davalı şirkete davacının ücreti konusunda “artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında” olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemler idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları açıktır. İdari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Mahkemece davanın HMK’nın 114/1-b maddesi uyarınca ‘yargı yolunun caiz olmaması’ nedeniyle aynı yasanın 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken…’’ şeklinde gerekçe ile kararın görev yönünden bozulmasına hükmetmiştir.

ANKARA 18. İŞ MAHKEMESİ: 04/12/2014 gün ve 2014/764 Esas, 2014/847 Karar sayı ile bozma ilamına uyarak görevsizlik kararı vermiş, bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ: 09/12/2016 gün ve 2015/24 Esas sayılı kararı ile özetle;  davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz edilemeyeceğinden; uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunu gerekçe göstererek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar dava dosyasının incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının kamu kurumuna  nakli sırasında düzenlenen maaş nakil ilmühaberinin 40,00 TL tutarındaki ek ödemenin ilave edilmek suretiyle yeniden düzenlenmesi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla nakledildiği tarihe kadar gerçekleşen ek ödeme tutarının dava tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından; maaş nakil bildiriminin yeniden düzenlenmesi istemiyle 18.03.2016 tarihinde dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü Ankara 18. İş  Mahkemesi’nin 04/12/2014 gün ve 2014/764 Esas, 2014/847 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 5.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 18.İş Mahkemesinin 04/12/2014 gün ve 2014/764 Esas, 2014/847 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.2.2017  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN