T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 835

            KARAR NO  : 2018 / 819

            KARAR TR   : 24.12.2018

 

ÖZET : Davalının İcra Müdürlüğünün dosyasına yaptığı itirazın iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. Sigorta A.Ş.

Vekilleri       : Av.G.G. - Av. S.A.

Davalı          : Ataşehir Belediyesi

Vekili           : Av. M.O.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından sigortalanan 34 LD... plakalı aracın hasar görmesi sonucu davacı/alacaklı müvekkili tarafından dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacı ile, davalı belediye aleyhine İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’nün 2017/12582 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını; davalının süresi içerisinde borçlu olmadığı iddiası ile borca itiraz ederek takibi durdurduğunu; davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, iptalinin gerektiğini; olayda, sözkonusu aracın, 09.12.2016 tarihinde Celasun Caddesi üzerinde seyrederken N: 55 önünde, borçlu tarafından hiçbir güvenlik önlemi almadan yaptığı yol çalışmasında açılan çukura düşmesi sonucunda hasar gördüğünü; kaza tespit tutanağında;  “kazanın oluşumunda Ataşehir Belediyesi'nin 2918 Sayılı KTK'nın 14. maddesi -karayolu yapısı trafiği güçleştirecek veya karayolu yapısı ve güvenlik tesisleriyle trafik işaretlerine zarar vermek, yerlerini değiştirmek veya ortadan kaldırmak- kusurunu işlediği gerekçesiyle “ASLİ VE TAM KUSURLU” olduğuna olay yeri incelemesi ve sürücü beyanından anlaşılmıştır.”şeklinde açıklamalar yapılarak olaydaki kusur durumu ve zarar sorumlusunun açıkça belirtildiğini; bu nedenle,  yol bakım onarımından sorumlu davalı belediyenin, müvekkilince sigortalısına ödenen hasar tazminatından sorumlu olduğunu ifade ederek; davalının (borçlunun) haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle 17.5.2018 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL ANADOLU 17.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 25.5.2018 gün ve E:2018/237, K:2018/158 sayı ile, “(…)Yapılan değerlendirilmede davalı belediyenin bakım ve sorumluluğunda olan yoldaki çukura düşen davacıya sigortalı araçta meydana gelen hasarın, idarenin hizmet kusuru sebebi ile oluştuğu, bu tür eylemlerde yargı yolunun idari yargı yolu olduğu anlaşıldığından, İstanbul BAM 8 Hukuk dairesinin 2018/810 E - 361 K sayılı ve 5/4/2018 tarihli kararı ve bu kararın atıf yaptığı Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 11/4/2017 tarih 2016/15802 E -2017/3926K ve aynı dairenin 2016/13720E -2017/6918K sayılı kararları esas alınmak sureti ile HMK'nın 114/1-b maddesi ve HMK'nın 115/2 hükmü gerekçesi ile dava dilekçesinin reddine karar verilmek gerekeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM:

Yukarıdaki gerekçeye göre;

1-HMK'nın 114/1-b ,115/2 md gereğince yargı yolu sebebi ile dava şartı yokluğundan dava dilekçesinin reddine…” karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine  İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi; 14.9.2018 gün ve E:2018/1779, K:2018/848 sayı ile, istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı olay nedeniyle, sigortalı araç sahibine ödenen 3.023,98 TL tazminatın, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte zarar sorumlusu davalı belediyeden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 10.İDARE MAHKEMESİ: 8.11.2018 gün ve E:2018/1957 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davaya bakmakla görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 28.05.2018 tarih ve E:2018/347, K:2018/362 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davada, anılan Mahkemenin 25.04.2018 tarih ve E:2018/237 sayılı dosyanın gönderilmesinin istenilmesine, görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali, takibin devamı;  idari yargı yerinde ise rücuen tazminat istemiyle dava açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalının İcra Müdürlüğünün dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.(…)” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İstanbul 10. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul Anadolu 17.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25.5.2018 gün ve E:2018/237, K:2018/158 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 10. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 17.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25.5.2018 gün ve E:2018/237, K:2018/158 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol         

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

                                             Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ