Hukuk Bölümü         2013/1703 E.  ,  2013/1916 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                Davacı     : M.K.

                Vekili      : Av. A.A.

                Davalı      : T.C. İçişleri Bakanlığı

                Vekili      : Av. G.B.                               (Adli Yargıda)

                                 Av. S.V.                                (Askeri Yargıda) 

O L A Y  : Davacı vekili 05.09.2008 havale tarihli dava dilekçesinde; ‘’ 11.05.2007 tarihinde S.K. sevk ve idaresindeki Van İl Jandarma Komutanlığına ait 765212 plaka nolu araç ile Van İli istikametine seyir esnasında şarampole yuvarlanarak ölümlü ve yaralamalı tek taraflı trafik kazası meydana gelmiştir. Trafik kazası sonucu altı kişi yaralanmış ve bir kişi hayatını kaybetmiştir. Kazanın oluşumunda S.K. aracın hızını yol, trafik ve aracın teknik özelliklerine uydurmaması kuralını ihlal ettiğinden %100 kusurlu bulunmuştur.

765212 plaka nolu aracın maliki Van Jandarma komutanlığına aittir. Jandarma komutanlığı içişleri bakanlığına bağlı olması sebebiyle 2918 sayılı karayolları trafik kanunu 106.maddesi ile 85 maddesi gereği İçişleri bakanlığı oluşan kaza sebebiyle sorumludur.

Müvekkillim M.K. kaza yapan araçta Görevli (yolcu) olarak bulunması nedeniyle hiçbir kusuru yoktur Müvekkilim M.K. Kaza sonucu %14 sürekli özürlü kalacak şekilde yaralanmıştır. Müvekkilim sürekli özürlü kalacak şekilde yaralanması sonucu çok üzülmüş ve derin ruhsal çöküntü yaşamıştır. Kaza öncesi hiçbir sağlık problemi olmayan müvekkilimin kaza sonrası eski hayatına dönme ihtimali çok zayıflamıştır. Bu nedenle manevi tazminat talep etmekteyiz.

Müvekkilimin %14 sürekli özürlü kalacak şekilde yaralanması sebebiyle eskisi gibi olamayacak ve çalışma gücünü geri kazanamayacaktır. Müvekkilim diğer sağlıklı insanlardan daha fazla efor sarf ederek çalışmak zorunda kalacaktır. Müvekkilim kaza sebebiyle maddi kayba uğramıştır. Bu nedenle maddi tazminat talep etmekteyiz. ‘’ demek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 88.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11.05.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İçişleri Bakanlığı vekili süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle, görev itirazında bulunmuştur.

 Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi: 11.02.2009 gün, E:2008/365 sayı ile davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı İç İşleri Bakanlığı vekilinin, askeri idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda verdiği dilekçe üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı: 1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanununun 20’inci ve 21 'inci maddelerine yer verdikten sonra; Anayasanın, Askeri Yüksek idare Mahkemesi başlıklı 157'inci maddesinde yer alan göreve ilişkin hükümlerini benzer bir biçimde tekrarlayan Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanununun 20'inci ve 21 'inci maddelerine göre, uyuşmazlık konusunun Askeri idari Yargı yerinde görülebilmesi için iki koşulun bir arada gerçekleşmesinin gerektiği; davacının 1602 sayılı AYiM. Kanununun 20'inci maddesi 2'inci fıkrası gereğince asker kişi sayıldığı,bu nedenle dava konusunun asker kişiyi ilgilendirdiğinin tartışmasız olduğu; diğer koşulun ise davaya konu idari işlemin veya eylemin "askeri hizmete ilişkin" olması koşulu olduğu,  Uyuşmazlık Mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere idari işlemin veya eylemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin veya eylemin konusuna bakılmasının gerektiği, eğer idari işlem veya eylem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğu, daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler ya da eylemlerin, idarece bir asker kişinin askeri yeterlik ve yetenekleri, tutum ve davranışları, askeri geçmişi, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevleri, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural, gerek ve gelenekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlem ya da eylemler olduğu; tüm bu hususlar nazara alındığında, dava konusu eylemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığı irdelendiğinde; davacının, Van il Jandarma K.lığına ait askeri araç ile seyir halinde bulunduğu sırada "askeri aracın kaza yapması" sonucu sakatlandığı ve askeri araç şoförünün dikkatsizliği nedeniyle meydana gelen kazada idarenin hizmet kusuru içerisinde bulunduğunun anlaşıldığı; ancak, tazminatın konusunu oluşturan zararın kamu idaresine ait bir motorlu aracın karayolu üzerinde işletilmesi sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle, görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için konuya ilişkin özel düzenleme içeren 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin gözden geçirilmesinin gerektiği; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 106’ncı, 85'inci ve 86'ıncı maddelerinden bahisle; sözü edilen Yasa hükümlerinde, açıkça göreve ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, esasen 85'inci maddedeki işletenin hukuki sorumluluğunun zarar gören üçüncü kişiler bakımından ele alınmış olması karşısında, işleten veya teşebbüs sahibi ile hizmet ilişkisi içinde bulunan araç sürücüsü veya diğer görevlilerin uğradıkları zararlardan dolayı hukuki sorumluluğun genel hükümlere tabi olmasının doğal olduğu; belirtilen hükümler çerçevesinde, kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında bir kamu görevlisinin yaralanması ya da ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı, idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, idari eylemden doğan zararların giderilmesi için açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağının açık olduğu; olayda, askeri bir hizmetin yerine getirilmesi sırasında bu hizmet için tahsis edilen aracın, trafik kazası yapmasına bağlı olarak, araçtaki görevli erin yaralanması dolayısıyla uğranılan zararların tazmin edilmesi istenildiğine göre; zararın askeri kural ve talimatlar çerçevesinde yürütülen bir hizmet sırasında doğması ve asker kişinin bedeninde oluşması karşısında, davada idari eylemin "askeri hizmete ilişkin bulunması" ve "asker kişiyi ilgilendirmesi" koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde askeri idari yargı yeri görevli bulunduğu; yapılan bu açıklamalara göre; dava konusu olayda Anayasanın 157'inci ve 1602 sayılı AYiM Kanununun 20'inci maddesinde öngörülen idari eylemin "askeri kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek idare Mahkemesinin görevli olduğunun değerlendirildiği,  (Uyuşmazlık Mahkemesinin, benzer konulardaki 24.06.2002 gün ve 2002/36 Esas, 2002/28 Karar numaralı; 03.04.2001 gün ve 2000/20 Esas, 200/47 Karar numaralı kararlarının da bu yönde olduğu)  gerekçesiyle; 2247 sayılı Kanunun 10, 12 ve 13'üncü maddeleri gereği görev uyuşmazlığının halli için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş ve davada Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin, görevli olduğuna dair 11.02.2009 tarih ve E.2008/365 sayılı kararının kaldırılmasına, karar verilmesini istemiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi ise 05.07.2010 gün, E:2010/8, K:2010/138 sayı ile; ‘’ Dava, operasyonel faaliyetin bitimine müteakip birliğine dönüş sırasında içinde  bulunduğu askeri aracın kaza yapması sonucunda yaralanan  J.Uzm.Çvş. rütbeli davacının,  uğradığı maddi kayıp, üzüntü ve derin ruhsal çöküntüye karşılık 88.000.00 YTL maddi ve 50.000.00 TL manevi tazminatın davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

 Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlâl edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının görüm ve çözümünün idari yargı yerlerinin görevine girdiği tartışmasızdır.

 Ancak, tazminatın konusunu oluşturan zararın kamu idaresine ait bir motorlu aracın karayolu üzerinde işletilmesi sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle, görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için konuya ilişkin özel düzenleme içeren Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, trafik kazalarına ilişkin yedinci kısmını izleyen hukuki sorumluluk ve sigorta hakkındaki sekizinci kısmının, “İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde aynı başlıkla yer alan 85. maddesi, Değişik birinci fıkrasında “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” ve değişik beşinci fıkrasında “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerini taşımakta;  aynı kısmın “Özel Durumlar” başlıklı üçüncü bölümünde Devlete ve kamu kuruluşlarına ait araçların durumunu düzenleyen Değişik 106. maddesinde ise, “Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır.”hükmüne yer verilmektedir.

Anılan 85. maddeden, işleten ve teşebbüs sahibinin, bir motorlu aracın işletilmesinden ve bu arada aracın sürücüsünün ve işletme yardımcılarının eylem ve davranışlarından dolayı üçüncü kişilerin uğradıkları zararlardan, kusurlu olup olmamalarına bakılmaksızın “tehlike esası”na göre sorumlu tutuldukları; 106. madde ile de, maddede sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının işleten gibi aynı hukuki sorumluluğa tabi kılındığı anlaşılmaktadır.

Sözü edilen Yasa hükümlerinde, açıkça göreve ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, esasen 85. maddedeki işletenin hukuki sorumluluğunun zarar gören üçüncü kişiler bakımından ele alınmış olması karşısında,işleten veya teşebbüs sahibi ile hizmet ilişkisi içinde bulunan araç sürücüsü veya diğer görevlilerin uğradıkları zararlardan dolayı hukuki sorumluluğun genel hükümlere tabi olması doğaldır.

Nitekim, Karayolları Trafik Kanunu’nun hukuki sorumluluğa ilişkin diğer hükümlerinde, 85. madde kapsamı dışında kalan hallerde genel hükümlerin uygulanacağına işaret edilmiştir.

Belirtilen duruma göre,kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında bir kamu görevlisinin yaralanması ya da ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı, idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, idari eylemden doğan zararların giderilmesi için açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Davada, idari yargı yerlerinden hangisinin görevli olduğuna gelince:

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde de, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” hükmü yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem ya da eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi“ ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın Değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması”, eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımaktadır. Askeri nitelikteki idari eylemi de, askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak olanaklıdır.

İdari eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” için, eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden bütünlüğü veya malvarlığı sahasında meydana getirmiş olması gerekir.

Olayda, askeri aracın tahsis edildiği hizmetin yürütülmesi sırasında, araçta görevli bulunan J.Uzm.Çvş. rütbeli davacının yaralanması dolayısıyla uğranılan zararların idarece tazmin edilmesi istenildiğine göre, zararın askeri kural ve talimatlar çerçevesinde yürütülen bir hizmet sırasında doğması ve asker kişinin bedeninde oluşması karşısında, davada idari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması” ve “asker kişiyi ilgilendirmesi” koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığınca yapılan başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davalı idarenin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir.’’ demek suretiyle davanın çözümünde Askeri İdari Yargının görevli olduğuna, bu nedenle AYİM Başsavcısınca yapılan Başvurunun Kabulü ile davalı İdare vekilinin görev itirazının Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine ilişkin 11.02.2009 gün ve E:2008/365 sayılı kararın kaldırılmasına karar vermiştir.

Bu aşamadan sonra, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi 08.02.2011 gün, E:2008/365, K:2011/27 sayı ile özetle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle bu kez askeri idari yargı yerinde dava açılmıştır.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi; 16.11.2011 gün, E:2011/1415, K:2011/1391 sayı ile özetle, ‘’ … 19.01.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 14’üncü maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110’uncu maddesi başlığı ile birlikte değiştirilerek; “Görevli ve Yetkili Mahkeme” Madde 110; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez..., 2918 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 21; Bu Kanunun 110’uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış davalara uygulanmaz” hükmünü düzenlemiştir.

Bu yasal mevzuat çerçevesinde davacının durumu incelendiğinde; Van İl Jandarma Komutanlığı JÖH Tabur Komutanlığına ait 765212 plakalı Mercedes marka Unimog aracın 11.05.2007 tarihinde Gürpınar istikametinden Van istikametine seyir halinde iken Merkez Kurubaş Tepe mevkiine geldiğinde yolun rampalı olan bölümünden aşağıya doğru inerken havanın yağışlı ve yolun kaygan olması nedeniyle araç sürücüsü J.UIş.Er S.K.'ın direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sol tarafındaki şarampole aracın devrilmesi neticesinde kazanın meydana geldiği, kazada bir personelin şehit olduğu, davacının da içinde bulunduğu 13 personelin yaralandığı, her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi 07.05.2010 gün ve 2010/8-139 Esas No-Karar No sayılı kararı ile söz konusu davada Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar vermiş ise de, söz konusu kararın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110’uncu maddesinde yapılan değişiklikten önce verilmiş olduğu, karar sonrası yapılan söz konusu değişiklikle davacı tarafından 14.03.2011 tarihinde açılan bu davanın görev ve çözüm yerinin mahkememiz olmayıp adli yargı olduğu sonucuna varılmıştır.’’ demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

Bu karara karşı yapılan Karar Düzeltme başvurusu üzerine,  Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Daire Başkanlığı; 29.02.2012 gün, E:2012/188, K:2012/222 sayı ile özetle, karar düzeltme isteminin reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2008/365 sayılı dosyasında görülmekte olan davada, davalı idarenin süresi içerisinde yapmış olduğu görev itirazının mahkemece reddi üzerine, davalı idarece olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması talep edilmiş ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı tarafından davaya bakmakla Askeri İdari Yargının görevli olduğundan bahisle 2247 sayılı Kanun’un 10.maddesine uygun şekilde olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılarak Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulması üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi 05.07.2010 gün, E:2010/8, K:2010/138 sayı ile davanın çözümünde Askeri İdari Yargının görevli olduğuna, bu nedenle AYİM Başsavcısınca yapılan Başvurunun Kabulü ile davalı İdare vekilinin görev itirazının Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine ilişkin 11.02.2009 gün ve E:2008/365 sayılı kararın kaldırılmasına karar vermiştir.

Bu aşamadan sonra, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi 08.02.2011 gün, E:2008/365, K:2011/27 sayı ile, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiş olup, bunun üzerine davacı vekili aynı istemle Askeri İdari Yargı yerinde dava açmış, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Daire Başkanlığı da 16.11.2011 gün, E:2011/1415, K:2011/1391 sayı ile, davaya bakmakla adli yargının görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş olup, bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebinin reddi üzerine bu karar da kesinleşmiştir.

Bu değerlendirmeler ışığında adli ve askeri yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, askeri idari yargı dosyasının, adli yargı dosyası da temin edilerek, son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmakla, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile AYİM Savcısı Hüsnü ERCAN’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, operasyonel faaliyetin bitimine müteakip birliğine dönüş sırasında içinde  bulunduğu askeri aracın kaza yapması sonucunda yaralanan  J.Uzm.Çvş. rütbeli davacının,  uğradığı maddi kayıp, üzüntü ve derin ruhsal çöküntüye karşılık 88.000.00 TL maddi ve 50.000.00 TL manevi tazminatın davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “ İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu yasadan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” denilmiş olup, geçici 21.maddesinde ise “ Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz. ” denilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede, davacının, uyuşmazlığa konu olaya ilişkin ilk olarak 05.09.2008 tarihinde adli yargı yerinde dava açtığı,bu davada 2247 sayılı Kanun’un 10.maddesi kapsamında olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması üzerine, 2918 sayılı Kanunun 110.maddesinde değişiklik yapılmadan önce, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 05.07.2010 gün, E:2010/8, K:2010/138 sayılı kararı ile, davanın çözümünde Askeri İdari Yargının görevli olduğuna karar verilmesi üzerine adli yargı yerince görevsizlik kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, bu karardan sonra davacı vekilinin 14.03.2011 tarihinde, 2918 sayılı Kanunun 110.maddesinde değişiklik yapıldıktan sonra, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde aynı istemle dava açtığı anlaşılmış olup, her ne kadar aynı konuda daha önceden Uyuşmazlık Mahkemesi görev konusunda karar vermiş ise de, bu karar tarihinden sonra uyuşmazlığa konu olaya ilişkin olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda değişiklik yapıldığı ve ‘’Görevli ve Yetkili Mahkeme‘’ başlıklı 110.maddenin yürürlüğe girdiği anlaşılmıştır.

Belirtilen durum karşısında, 2918 sayılı Kanun’un Geçici 21.maddesi nazara alındığında, somut olayda, 2918 sayılı Kanun’un 110.maddesinin 1.fıkrasının göreve ilişkin hükmü yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda veya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bir dava bulunmadığından, 2918 sayılı Kanun’un 110.maddesinin somut olaya uygulanacağı tartışmasızdır. 

Her ne kadar 2918 sayılı Kanun’un geçici 21.maddesinde Kanun’un 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmünün, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmayacağı belirtilmiş ve 2247 sayılı Kanun’un 10.maddesine göre önüne gelen davada Uyuşmazlık Mahkemesince davaya bakmakla Askeri İdari Yargının görevli olduğuna karar verilmiş ise de, 2918 sayılı Kanun’un göreve ilişkin düzenlemeyi öngören 110.maddesi bu karardan sonra yürürlüğe girmiş olduğundan, ve göreve ilişkin yasal düzenlemeler hemen yürürlüğe gireceğinden artık Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görevli yargı kolunun belirlenmesine ilişkin kararının somut olaya uygulanamayacağı, keza yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihinden önce AYİM de açılmış bir davanın bulunmadığı gerçeği karşısında 2918 sayılı Kanun’un 110.maddesinin yukarıda belirtildiği şekilde somut olaya uygulanacağı anlaşılmıştır.

Bununla birlikte, belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı, 08.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayı ve 28.05.2013 gün ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararları ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır. Nihayet, aynı konuda Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararıyla; yasakoyucunun “haklı neden” ve “kamu yararı” gerekçesiyle idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargı organına bırakabileceği, davanın somutunda da 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile bu görevin adli yargıya bırakılmasında Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, maddenin iptal isteminin oy birliğiyle reddine karar vermiştir. Anayasa’nın 158. inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararı, yasakoyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, 2918 Sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin bu nedenle Anayasa’ya aykırı olmadığına dair olup, esası itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasanın 158 inci maddesi uyarınca başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.02.2011 gün, E:2008/365, K:2011/27 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.