T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/888

KARAR NO  : 2020/72      

KARAR TR  : 27/01/2020

 

ÖZET: Davacıların hissedarı olduğu taşınmazın tapu kayıtlarına davalı kurum tarafından 1999 yılında kamulaştırma şerhi konulmasına rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminiistemiyleaçılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

          Davacılar: 1 - H.A. 2 - K.A.

          Vekilleri : Av. Y.T.

          Davalı   : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekili     : Av. V.Y.

 

          O L A Y: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların hissedar olduğu Sinop İli, Boyabat İlçesi, Osman Köy, Çevrek Mevkiinde, tapunun 11 pafta, 1835 parsel sayılı üzerinde "avlulu akaryakıt istasyonu ve müştemilatı" bulunan arsa vasıflı taşınmazın tapu kayıtlarına 1999 yılında kamulaştırma şerhi konulmasına rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı zarara karşılık işgalden dolayı 25.000,00 TL, işletme hakkının kullanılamaması sebebiyle 10.000,00 TL tazminatın reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 28/03/2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          BOYABAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 08/10/2015 gün, E:2013/562, K:2015/812 sayılı dosyada "...davanın kamulaştırma işlemi olmaksızın kamulaştırma şerhinden dolayı davacının uğradığını iddia ettiği zarar tazminine yönelik olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesinin 11/03/2013 tarih,2012/321 esas ve 2013/327 karar sayılı kararı uyarınca "...Bu durumda, davacıların maliki olduğu taşınmazların Havaalanı Pist Alanı kullanımında kaldığı, tapu kaydı üzerine kamulaştırma şerhi konulmasına rağmen kamulaştırılmadığı, taşınmaz üzerinde düzenleme yapılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği ancak tespit davası şeklinde dava kurgulanmış ise de; hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tespit ve tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmamaktadır.

          Dolayısıyla; davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir. "Uyuşmazlık Mahkemesi kararı göz önüne alınarak kamulaştırma şerhinden kaynaklanan tazminat davasının idari yargı mercilerince çözümlenmesi gerektiği" görüşüyle "davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile usulden reddine" kararı vermiş, taraflarca temyiz edilmeyen karar 28/03/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacılar vekili benzer taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

          Samsun 1. İdare Mahkemesi: 07/02/2018 tarih ve E:2016/569, K:2018/161 sayılı dosyada "Bakılan davada; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, bu itibarla açılan davada hukuka ve mevzuata uyarlık görülmediği" gerekçesiyle "davanın reddine" karar vermiş, karar aleyhine istinaf yoluna gidilmiştir.

          Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi: 20/09/2019 gün, E:2018/809, K:2019/1108 sayılı kararıyla "Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/562 Esasına kayıtlı açılan davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda yer alan "taşınmazın tamamı yol ve emniyet sahası olarak kamulaştırma sınırları içerisinde kalmakta olup, 13.28 metre karelik alana da yol yapılmak suretiyle fiili olarak kamulaştırmasız el atıldığı" değerlendirmesi uyarınca, dava konusu taşınmaz üzerindeki tasarruf kısıntısının hukuki el atmayı aşan ve idarenin haksız eyleminden ileri gelen fiili bir el atma olduğu ve mülkiyet hakkına müdahale niteliğindeki eylem nedeniyle bu davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varıldığından. İdare Mahkemesince davanın adli yargıda verilen görev ret kararı üzerine açıldığı da dikkate alınarak. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun "Yargı merciilerinin uyuşmazlık mahkemesine başvurmaları" başlıklı 19. maddesinde belirtilen usul işletilmek suretiyle karar verilmesi gerekmekte olup, işin esasına girilerek verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır" gerekçesiyle, "istinaf başvurusunun kabulüne, Samsun 1. İdare Mahkemesinin 2Mahkemesi'nin 07/02/2018 günlü ve E:2016/569, K:2018/161 sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Samsun 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine" kesin olarak karar vermiştir.

          SAMSUN 1. İDARE MAHKEMESİ: 04/12/2019 tarih ve 2019/1093 sayılı kararla "İdarenin davacılara ait taşınmazı kamulaştırmak istediği ancak bedelde anlaşma sağlanamadığı, sonrasında ise taşınmaz üzerinde toplulaştırma şerhi bulunması nedeniyle kamulaştırmanın gerçekleştirilemediği, şerhin kaldırılması sonrası idarenin kamulaştırma işlemi nedeniyle bedel tespiti ve tescil için adli yargı yerinde dava açabileceği, öte yandan, söz konusu taşınmaza yol olarak fiilen el atıldığı belirtilerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 25.000,00 TL kamulaştırmasız el atma          tazminatının ödenmesi istemiyle Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/562 Esasına  kayıtlı açılan davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda yer alan "taşınmazın tamamı yol ve emniyet sahası olarak kamulaştırma sınırları içerisinde kalmakta olup, 13.28 m2 lik alana da yol yapılmak suretiyle fiili olarak kamulaştırmasız el atıldığı" değerlendirmesi uyarınca, dava konusu taşınmaz üzerindeki tasarruf kısıntısının hukuki el atmayı aşan ve idarenin haksız eyleminden ileri gelen fiili bir el atma olduğu ve mülkiyet hakkına müdahale niteliğindeki eylem nedeniyle bu davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde görevsizlik kararı veren ve bu görevsizlik kararı kesinleşen adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, uyuşmazlığı çözümleyecek görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi uyarınca dava dosyasının ve temin edilen Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/562 sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi kararına kadar ertelenmesine" karar vererek 16/12/2019 tarih ve 2019/1093 esas sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 19/12/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.01.2020 günlü toplantısında:

          I-İLK İNCELEME:

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava, davacıların hissedarı olduğu ve üzerinde "avlulu akaryakıt istasyonu ve müştemilatı" bulunan arsa vasıflı taşınmazın tapu kayıtlarına davalı kurum tarafından 1999 yılında kamulaştırma şerhi konulmasına rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemi ile açılmıştır.

          İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, dava konusu taşınmazın tapu kaydına Karayolları 7.Bölge Müdürlüğünün 10.05.1999 tarih ve 200/676-10600 sayılı yazısı ile 06.04.1999 tarihli kamu yararı kararı uyarınca Boyabat Tapu Sicil Müdürlüğü'nce 13.05.1999 tarih ve 340 yevmiye no ile "Kamulaştırma Şerhi" işlendiği, ardından 01.08.2006 tarih ve 1369 yevmiye sayısı ile 3083 sayılı Kanun uyarınca Toplulaştırma Şerhi konulduğu, 01.06.2010 tarih ve 1816 yevmiye numarası ile Kamulaştırma Kararı alındığı ve 4650 sayılı Yasa'nın 2.maddesi uyarınca şerh konulduğu, akabinde davalı idare tarafından, davacılarla uzlaşma için görüşmelere başlandığı fakat uzlaşmanın sağlanamaması neticesinde, davacılar tarafından Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2013/562 sayılı dosyasında açılan tazminat davasında alınan fen bilirkişisi raporunda "dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde ofis, lokanta binası, makine dairesi, tuvaletler ve akaryakıt pompalarının bulunduğunu, taşınmazın krokide sarı renkle gösterilen 13,28 m2 lik alanına kamulaştırmasız el atıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

          Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü, adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Samsun 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve E:2013/562 K:2015/812 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

          S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Samsun 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve E:2013/562 K:2015/812 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.01.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

 

                                    Üye                                Üye                              Üye                

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN