T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2023/15

KARAR NO  : 2023/90      

KARAR TR  : 27/02/2023

ÖZET: Emekli Sandığı iştirakçisi olan davacının,stent bedelinin ödenmesi istemiyleyaptığıbaşvurusunun reddine ilişkinişlem ile refakatçiye yol ve gündelik ödenmesi istemiyleyaptığıbaşvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın

İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı : M. A A

Davalı  : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili   : Av. N. K

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı dilekçesinde, 22/10/2010 tarihinde Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Tıp Fakültesi Hastanesine tedavi amaçlı yatırıldığını, 25/10/2010 tarihinde uzman doktorlar tarafından koroner anjiografi uygulandığını,kalbini besleyen ana damarlardan birisinin %90 oranında tıkandığını, uzmanların stent takarak kalbi besleyen ana damarı açabileceklerini ancak uygulanacak stentlerin iki çeşit olduğunu bildirdiğini, nitelikleri belirtilen stentlerden kendi sağlığı için ilaçlı ve ithal stenti taktırdığını, 15/12/2010 tarihinde SGK'ya başvurarak stent bedelinin ödenmesini istediğini ancak kurumun ödeme yapılamayacağını kendisine bildirdiğini, ayrıca AİBÜ Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Ana bilim Dalı tarafından tıbbi yetersizlik nedeni ile İstanbul Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalına böbrek biyopsisi olması için sevkedildiğini, sevk evrakının üzerinde refakatçi gerekçesi olarak böbrek biyopsisi olacak yazmasına rağmen tıbbi gereklilik ibaresi yazılmadığından refakatçi için yolluk ödemesinin yapılmadığını ifade ederek; 4.320 TL tutarındaki stent bedelinin ödenmesi amacıyla yaptığı 15/12/2010 tarihli başvurusunun reddine ilişkin 02/03/2011 tarih ve 19014405 sayılı ve refakatçiye yol ve gündelik ödenmesi isteğiyle yaptığı başvurusunun reddine dair 13/04/2011 tarih ve 4.654.522 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü işlemlerinin iptali vekendisine her iki ödemenin de yapılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. Sakarya 1. İdare Mahkemesi 12/05/2011 tarih ve E.2011/497, K.2011/556 sayı ile, davanın çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 63. maddesinde, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri belirlenmiş, anılan Kanun'un 65. maddesinde de, Yol gideri, gündelik ve refakatçi giderlerinin hangi şartlarda kimlere ödeneceği düzenlenerek hüküm altına alınmıştır.

 

 

Aynı Kanun'un Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri başlıklı 101. maddesinde ise; bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde görüleceği hükmü yer almıştır.

...

Bu durumda; 5510 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen hükmü uyarınca bu Kanun'un uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünün İş Mahkemelerinin görev alanında kaldığı anlaşılmaktadır..."

 

3. Davacı bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. Adli Yargıda

 

4. Bolu İş Mahkemesi 03/12/2013 tarih ve E.2011/135, K.2013/469 sayı ile,uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmiştir.

 

5. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 24/10/2014 tarih ve E.2014/1779, K.2014/20602 sayı ile, görev nedeniyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceğinden bunların iptali için açılan davaların çözüm yerinin İdari yargı yeri olduğu açıktır. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 05.12.2012 gün 2012/251E, 263K sayılı; 24.12.2012 gün 2012/536E, 433K sayılı kararları da bu yöndedir.

Somut olayda; 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi olan davacının, 5510 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce mevcut statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak ve 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir."

 

6. Bolu İş Mahkemesi 16/12/2014 tarih ve E.2014/640, K.2014/579 sayı ile,  Yargıtay bozma ilamına uyarak görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 22/06/2015 tarih ve E.2015/3839, K.2015/12462 sayı ile hükmü onamış ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Yapılan yargılama toplanan deliller, Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi olan davacının, 5510 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde değişiklik getiren 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce mevcut statüsünde bulunduğu göz önünde bulundurularak ve 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıda gösterildiği şekilde hüküm kurulmuştur."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

 

7. 31/05/2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanun'lar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır.

 

B. Yargı Kararları

 

8. 5510 sayılı Kanun'un iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15/12/2006 tarih ve E.2006/111, K.2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanun'un birçok maddesi ile birlikte, bu Kanun'un yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan başta 4/c maddesi hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun'la 5510 sayılı Kanun'da düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanun'a eklenen Geçici 1. ve Geçici 4. maddelerle, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar memurlar ile diğer kamu görevlileri ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanun'la yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanun'un bazı hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesinin 30/03/2011 tarih ve E.2008/56, K.2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

 

9. 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda, Anayasa Mahkemesinin 25/01/2012 tarih ve 28184 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22/12/2011 tarih ve E.2010/65, K.2011/169 sayılı kararıyla davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararını Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır:

 

“…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

10. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Havva AYDINLI, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 27/02/2023 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idariyargı yerleri arasındaKanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyasının bir örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

11. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet SavcısıHalil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

12. Dava, Emekli Sandığı iştirakçisi olan davacının, stent bedelinin ödenmesi istemiyleyaptığıbaşvurusunun reddine ilişkin 02/03/2011 tarih ve 19014405 sayılı işlem ile refakatçiye yol ve gündelik ödenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin13/04/2011 tarih ve 4.654.522 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü işlemlerinin iptali istemiyle açılmıştır.

 

13. Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği; ancak, bu Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanun'un 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanun’un değil 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 

14. Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158. maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

 

 

15. Dava dosyasının incelenmesinden, polis memuru olan davacının, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01/10/2008 tarihinden önce başlayan memuriyetine 5434 sayılı Kanun kapsamında devam ettiği; geçirdiği rahatsızlıktan sonra takılan stent bedelinin ödenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 02/03/2011 tarih ve 19014405 sayılı işlem ile böbrek biyopsisi olması için sevkedilmesi nedeniyle refakatçiye yol ve gündelik ödenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 13/04/2011 tarih ve 4.654.522 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü işlemlerinin iptali istemiylebakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.

 

16. Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu görevlisiolan ve dava açıldığı tarihte görevini sürdüren davacı tarafından açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

17. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 12/05/2011 tarih ve E.2011/497, K.2011/556 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 12/05/2011 tarih ve E.2011/497, K.2011/556 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

27/02/2023 tarihinde, OY BİRLİĞİİLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

           Muammer                  Doğan                            Eyüp                            Havva

             TOPAL                   AĞIRMAN                SARICALAR                 AYDINLI

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                 Üye

                                               Ahmet                            Mahmut                          Bilal

                                          ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN