Hukuk Bölümü         2012/507 E.  ,  2013/486 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : S.D.’a Vesayeten A.D.

Vekilleri  : Av.M.D., Av.B.D.

Davalı      : Yenimahalle Belediye Başkanlığı

Vekili     : Av.H.Ş.

 O L A Y  : Davacılar vekili, müvekkillerinin hissedar olduğu Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, Yenikent Mh. 44990 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde “Muzaffer Yengeç Parkı” bulunduğunu; idarenin, kamulaştırma işlemi gerçekleştirmeksizin dava konusu parsele Park ve Çocuk Bahçesi yapmak suretiyle el attığını; davalı idare tarafından taşınmazın kullanıldığını, bu sebeple davalı kurumun, taşınmazın dava tarihindeki gerçek bedelini müvekkillerine ödemekle yükümlü bulunduğunu; müvekkillerinin davalı ile uzlaşmak istemediklerini; bunun dava için ön şart olmadığını ifade ederek; davanın açıldığı tarih itibariyle alacaklarının tam ve kesin olarak belirlenememesi nedeniyle şimdilik 10.00,00-TL'nin dava  tarihinden, kararın kesinleşme tarihine kadarki sürede yasal faizi ile birlikte, kararın kesinleşmesinden sonra ise Anayasa’nın 46/son maddesi gereğince kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiliyle müvekkillerine hisseleri oranında verilmesine, müvekkillerin hisselerinin iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmesi  istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, süresi içerisinde görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 20.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:27.6.2012 gün ve E:2012/149 sayı ile, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulamalarına göre kamulaştırmasız el atma davalarında adli yargının görevli olduğunun kabul edildiği gerekçesiyle, görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18'inci maddesi uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi kapsamında yapılan imar uygulamalarına ilişkin işlemlerin, kamu gücüne dayalı olarak tek yanlı ve re'sen tesis edilen idari işlemler niteliğinde olduğu;  dosyanın incelemesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın uygulama imar planında park ve çocuk bahçesi alanında kaldığı, parselasyon planının yapıldığı, ancak kamuya terk edilmesi gereken alanların devrinin henüz gerçekleşemediği, bu arada bölgeye ilişkin revizyon imar planının yapıldığı ve anılan planla taşınmazın ticari rekreasyon alanı olarak belirlendiği, ancak bu planın henüz kesinleşmediğinin anlaşıldığı; uyuşmazlıkta, davacı tarafından, kamulaştırma işlemi gerçekleştirilmeksizin taşınmazda park ve çocuk bahçesi yapılarak taşınmaza el atılması nedeniyle parseldeki payının bedelinin ödenmesi istemiyle açılan dava, kamulaştırmasız el atma hukuki temeline oturtulmak istenilmişse de, davacının paydaşı olduğu taşınmaza ilişkin imar uygulama işlemlerinin tamamlanmadığı, dolayısıyla idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu uyarınca işlem tesis etmesi gereken bir durumun henüz ortaya çıkmadığı göz önünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığın, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunduğu sonucuna varıldığı;  dolayısıyla, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği;  açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; dava dosyasının incelenmesi sonucunda; Yenimahalle Belediyesinin imar planlarında park ve çocuk bahçesi olarak belirlenen alanda kamulaştırma yapılmadan fiilen el atmak suretiyle park yaptığının anlaşıldığı;  Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesinin 2007/13728 E, 2008/546 K sayılı 29/01/2008 günlü kararında da işaret edildiği gibi, imar planında kaM.l amaçla ayrılan bölümüm bir kısmına fiilen el atılması halinde bu bölümün tamamının mülkiyet hakkının sınırlandırıldığı ve mülkiyet konusunda tasarrufun olanaksız hale geldiğinin tartışmasız olduğu; belediye yönetimlerinin 3194 sayılı İmar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı alanında halledilmesi gerektiğinde tartışma bulunmadığı, ancak, 3194 sayılı Kanun'un 10. maddesinin "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programlan sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur. / İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü ile uygulama imar planlarında kamu yararına ayrılan yerlerin kamulaştırılmasını öngördüğü;  davaya konu olayda, davacıların hissedar oldukları tapulu taşınmazın park alanı olarak ayrılmasına rağmen, idare tarafından yasada öngörülen süreyi de aşkın uzun bir süre kamulaştırma işlemlerine başvurulmadığı gibi, park yapılmak suretiyle fiilen el atıldığının anlaşıldığı;   Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/2/1959 günlü, 1958/17 E, 1959/15 K sayılı kararında, kamulaştırmasız el atma kavramının “idarenin kanunsuz bir hareketi” olarak tanımlandığı ve bu eylemden kaynaklanan davaların mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davası mahiyetinde olduğu ve bu bakımdan adli yargının görevli olduğunun kabul edildiği;  davalı idarenin imar mevzuatı hükümlerine tam uygun olmayan ve hareketsizlikle beraber kısmen ve fiilen araziye yönelik tecavüzünün kamulaştırmasız el atma temelinde haksız fiilden kaynaklanan ve adli yargının görev alanına giren bir dava olduğu;  açıklanan nedenlerle, açılan davanın adli yargı yerinde görüm ve çözümü gerektiğinden, Danıştay Başsavcılığının başvurusunun reddi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacıların hissedar oldukları taşınmazlarına, imar planında Park ve Çocuk Bahçesi alanı olarak ayrılmak ve fiilen el atılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, taşınmazın bedelinin, fazlaya ait hakları saklı kalmak şartıyla tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasında bulunan Yenimahalle Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 30.3.2012 gün ve 6120 sayılı yazısında;  dava konusu edilen 44990 ada 1 parselin, Yenikent Bahçelievler Kooperatifi Uygulama İmar Planının uygulaması olan 1/1000 ölçekli 84016/3 no'lu parselasyon planı kapsamında "Park ve Çocuk Bahçesi" kullanımında kaldığı; 1/1000 ölçekli Yenikent Bahçelievler Kooperatifi Uygulama İmar Planının ilk parselasyon planı olan 75480 no'lu parselasyon planında, söz konusu alanların bedelsiz terkler olduğu,  ancak planın tescili aşamasında bu terkler yapılmadığından, 02.05.2002 tarih ve 882 sayılı Belediye Encümeni kararıyla onaylanan ve 05.05.2002 tarih ve 24746 sayılı Resmi Gazetede ilan edilerek, ilan süresince yapılan itirazların 11.06.2002 tarih ve 1460 sayılı Belediye Encümeni kararı ile reddedilerek kesinlik kazanan 84016/3 nolu parselasyon planının tescili aşamasında, bedelsiz terklere ada/parsel numarası verilerek tapuda tescili sağlandığından, kamuya terk edilmesi gereken alanlar olduğu; 44982 ada 1 no’lu parselin malikleri tarafından söz konusu parselin kamulaştırma yapılmaksızın yol ve park yapıldığı iddiası ile kamulaştırmasız el atma davası açıldığı; 44982 ada 1 sayılı parsele ilişkin, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 17.04.2010 gün ve 1191 sayılı kararı ile 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği onaylandığı ve onaylanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Plan değişikliği doğrultusunda taraflarınca hazırlanan 1 /1000 ölçekli plan değişikliğinin Belediye Meclisinin 03.08.2010 gün ve 578 sayılı kararı ile uygun görülerek, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 14.10.2010 gün ve 2985 sayılı kararı ile onaylandığı;  ancak Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 17.04.2010 gün ve 1191 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğine ilişkin Ankara 3. İdare Mahkemesinin 29.9.2010 tarih ve E:2010/931 esas nolu ara kararı ile "Yürütmeyi Durdurma Kararı verildiği; söz konusu parselin de yer aldığı dava konusu planlarda uygulamada yapılan hatalar ve plan notunun gereğinin yerine getirilmemesi gerekçeleri ile ortaya çıkan bu sorunu çözmeye yönelik 1/1000 ölçekli plan değişikliğinin hazırlandığı; hazırlanan plan değişikliğinin, Belediye Meclisinin 05.08.2011 gün ve 605 sayılı kararı ile uygun görülerek, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 17.11.2011 gün ve 3277 sayılı kararı ile tadilen onaylandığı, 08.03.2012 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak 08.03.2012-06.04.2012 tarihleri arasında 1 ay süre ile askıda kalmak üzere ilan panosunda ilan edildiği belirtilmiş;  tapu kayıtlarında davacının hissedar olduğu dava konusu taşınmaza ilişkin olarak düzenlenen 21.9.2012 tarihli Bilirkişi Raporunun incelenmesinden;  dava konusu 44990 ada 1 numaralı parselin zeminde Muzaffer Yengeç Parkı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu, bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmaza fiilen el atılarak, park alanı olarak  kullanılması  karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü,  adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddi gerekmiştir.

 SONUÇ  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 8.4.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.