T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/401

KARAR NO  : 2021/649     

KARAR TR  : 29/11/2021

ÖZET: İdari işlemin iptali veya tam yargı davası niteliğinde olmayan davanın ADLİ YARGI yerindegörülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

Davacı     : Hazine ve Maliye Bakanlığı

Vekili       : Av. N.K.T.

Davalı                       : S.D.     

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı idare ile davalı arasında imzalanan hibe sözleşmesine aykırılıktan bahisle adli yargı yerinde alacak dava açılmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. Adli Yargıda

2. Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/05/2017 tarihli ve E.2016/137, K.2017/343 sayılı kararı ile, davanın esastan kabulü ile sözleşmenin ilgili maddesine göre işletilecek faizle birlikte belirlenen tutarın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

3. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 09/07/2019 tarihli ve E.2018/607, K.2019/1292 sayılı kararı ile; "Avrupa Birliği fonlarının tahsisine ilişkin sözleşmenin idari sözleşme olduğu" gerekçesiyle yukarıda anılan ilk derece mahkemesi kararının "re'sen kaldırılmasına" ve yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.

4. Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve E.2019/263, K.2019/365 sayılı kararı ile, "uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözülmesi gerektiği" gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

5. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 14/07/2020 tarihli ve E.202/791, K.2020/1045 sayılı kararı ile, istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiş ve böylelikle ilk derece mahkemesi kararı kesinleşmiştir.

B. İdari Yargıda

6. Ankara 18. İdare Mahkemesinin 06/05/2021 tarihli ve E.2021/790 sayılı ara kararı ile; "imzalanan hibe sözleşmesinin özel hukuk sözleşmesi olduğu ve davalının idare olmadığı ve adli yargının görevli olduğu" sonucuna varılarak, 2247 sayılı Kanun'un 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

III. İLGİLİ HUKUK

A. Mevzuat

7. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesindeki düzenlemeye göre, “ İdari dava türleri şunlardır:

a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları (…)"

 

B. Yargı Kararları

8. Anayasa Mahkemesinin 21/09/1995 tarihli ve E.1995/27, K.1995/47 sayılı kararının "menfaat ihlali" koşuluna dair ilgili kısmı şöyledir:

“İptal davaları, kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikteki idarî işlemler hakkında açılabilir. Böyle bir idarî işlemin iptalinin istenilebilmesi için davacının menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Yargı kararlarında ve öğretide "menfaat", dâvacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi anlatır. İdarî işlem ile dâva açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddî bir ilişki sözkonusu ise dâvada menfaat bağı bulunduğu kabul edilmektedir. Bunun dışında öznel (subjektif) bir hakkın ihlâl edilmesi koşulu araştırılmaz.

Hak, hukukun koruduğu menfaattir. Özel hukukta her menfaat korunmaz. Kamu hukukunda ise iptal davaları yoluyla her menfaatin korunması zorunludur. Tam yargı davalarının aksine iptal davalarında davacı olabilmek için menfaat ihlâlinin yeterli sayılması, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlamak amacına yöneliktir. Her ne kadar bu amacın tam olarak gerçekleşebilmesi için menfaat ihlâli koşulunun aranmaması düşünülebilirse de, bu durumda, idarî işlemlerle ilgisi bulunmayan kişilerin dava açması sonucu idare devamlı dava tehdidi altında kalır ve böylece idarenin işleyişi olumsuz yönde etkilenir.

Dava ehliyeti için aranan "menfaat ihlâli" koşulu, her olaya özgü irdelenmiş ve dava konusu işlemin davacıyı etkilemiş olması idarî yargıda menfaat ihlâlinin varlığı için yeterli sayılmıştır..."

 

9.Danıştay 8. Dairesinin 07/09/2015 tarihli ve E.2015/4292, K.2015/6730 sayılı kararının "menfaatin niteliklerine" dair ilgili kısmı şöyledir:

 

“2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır. Anılan hüküm ile idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görülebilmesi için aranılan ön koşul, dava açanın subjektif ehliyeti olan menfaat ihlali olarak belirlenmiştir. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ihlali şartı da ancak, kişisel, meşru ve güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Diğer bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin, davacının hukuki, maddi veya manevi durumuna doğrudan veya dolaylı etki etmesi gerekmektedir..."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

10.Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 29/11/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

11. Raportör-Hâkim Murat UÇUR'un davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

12. Dava, davacı idare ile davalı arasında imzalanan Avrupa Topluluğu Tarafından Dış Faaliyetler Çerçevesinde Finanse Edilen Hibe Sözleşmesi kapsamında, davalının "faydalanıcı" sıfatıyla kendi projesinin uygulanması için nakdî hibe verilmesine rağmen, davalı tarafından hazırlanan nihaî raporun değerlendirilmesi sonucunda "çıkar çatışması" ve "uygun olmayan maliyet" olarak tespit edilen harcamalarından bahisle Sözleşme Genel Koşullarının 18.maddesindeki istirdat hükümleri uyarınca sözleşme faiziyle geri ödenmesi istemiyle açılmıştır.

13. Dosyanın incelenmesinden; ortada iptal talebine konu bir idari işlemin bulunmadığı, yine idari eylem veya işlemden kaynaklı bir menfaat ihlalinin ve kişisel hakkın doğrudan bozulmasının söz konusu olmadığı, dolayısıyla idari yargı yerinde açılmasını gerektirir bir dava türünün mevcut olmadığı anlaşılmıştır.

14. İdari yargıda husumet kamu düzenindendir ve kendisine karşı dava açılan taraf (davalı) mutlaka idare olmalıdır. Yani idari davalarda davalı her zaman idaredir. Uyuşmazlık konusu davada husumet yöneltilen davalının gerçek şahıs olduğu ve bu bakımdan da görülen davanın idari yargı yerinde görülemeyeceği teyit edilmiştir.

15. İdari yargının görev alanı, idare hukukunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklardır. İdare hukuku kuralları içinde, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tesis edilen idari işlemler, idari eylem ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir. Somut olayda, ortada bir idari davanın bulunmadığı açık olmakla, uyuşmazlığa konu sözleşmenin idari sözleşme olup olmadığının bir öneminin bulunmadığı değerlendirilmiş, bu yönde bir incelemeye lüzum duyulmamıştır.

 

16. Yukarıda açıklanan tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; idari işlemin iptali veya tam yargı davası niteliğinde olmayan ve gerçek şahsa karşı açılan alacak davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu anlaşılmıştır.

 

17. Belirtilen nedenlerle; Ankara 18. İdare Mahkemesinin 06/05/2021 tarihli ve E.2021/790 sayılı başvurusunun kabulü ile Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve E.2019/263, K.2019/365 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan nedenlerle;                      

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Ankara 18. İdare Mahkemesinin 06/05/2021 tarihli ve E.2021/790 sayılı BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve E.2019/263, K.2019/365 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

29 /11/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

     Başkan Vekili                  Üye                               Üye                              Üye

        Muammer                    Birol                             Nilgün                          Doğan     

         TOPAL                     SONER                           TAŞ                          AĞIRMAN       

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN