Hukuk Bölümü         2004/104 E.  ,  2005/2 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : S.İli.K.ilçesi G.K.T.K.Liği.

Vekili              : Av. Ö.F.B.

Davalı            : S.İli.D.ilçesi K.K.T.K.Liği.                                                    

            OLAY             : Gökdere Köyü sınırları içinde kalan Alipoğlu su kaynağına Kabaçam Köyü tüzel kişiliğince kendilerine tahsis edildiğinden söz edilerek boru hattı döşenmesi için çalışma başlatılmıştır.

            S.İli.K.ilçesi G.K.T.K.Liği.adına Köy Muhtarı tarafından, köylerinin sınırları içinde kalan Alipoğlu su kaynağına Kabaçam Köyü Tüzelkişiliğince müdahalede bulunulduğu ve boru hattı döşenerek suyunun götürülmeye çalışıldığı ileri sürülerek, davalının vaki müdahalesinin önlenerek, davalının yapmış olduğu inşaatın kal’ine  karar verilmesi istemiyle Kabaçam Köyü Tüzelkişiliği aleyhine, 10.5.2001 tarihinde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

KOYULHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ, 30.1.2004 günlü, E: 2001/32;  K: 2001/41 sayı ile,  Yargıtayın yerleşmiş uygulamaları ve yasal düzenlemelere göre Devlet ve Hükümet tasarrufunda olan yerlerden çıkan kaynaklardan ilgili birimlerce yöntemine uygun biçimde belirli kişi ve kurumlara tahsis kararı verilebileceği, tahsis kararının varlığı durumunda bu su kaynaklarına ilişkin davaların idari yargının görevine gireceği, olayda Alipoğlu kaynağının Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce tahsis edilen kaynak ile aynı olduğu anlaşıldığından davanın idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle dava reddedilmiş, anılan karar, YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ’nin 20.4.2004 gün ve E:2004/3625, K:2004/3931 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

            Davacı köy tüzelkişiliği vekilince, suya vaki müdahalenin önlenmesine ve kaynak üzerinde tesislerin kal’ine karar verilmesi istemiyle davalı köy tüzelkişiliğine karşı, 9.6.2004 tarihinde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

            SİVAS İDARE MAHKEMESİ; 15.6.2004 gün ve E:2004/735; K:2004/609 sayı ile, yönetimin kurduğu su tahsis kararına dayanılarak ayni bir hakka müdahalenin hukuka uygunluğunun yargısal denetiminin işin esasını oluşturduğu, olayda bir yönetsel işlemin iptalinin istenilmemiş olması karşısında, su kaynağına müdahale ile ortaya çıkan hak savına dayanan müdahalenin men’i davasının özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle dava görev yönünden reddedilmiştir.

            Anılan karar davalı vekilince 13.9.2004 tarihinde Sivas İdare Mahkemesinde kayda giren dilekçe ile temyiz edilmiş, ancak, mahkemece bu istemle ilgili bir işlem yapılmadığından idari yargı kararı kesinleşmemiştir.

Davacı vekili tarafından, görev  uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle, 31.8.2004 tarihinde Koyulhisar Asliye Hukuk Mahkemesi kanalı ile Sivas İdare Mahkemesinin kaydına giren dilekçe ile Uyuşmazlık Mahkemesine başvuruda bulunulmuştur

İNCELEME VE GEREKÇE  :   Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün, Tülay TUĞCU’nun Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 7.2.2005 günlü toplantısında; Raportör- Hakim Murat H. YURDAKÖK’ün  2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan  başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin  yazılı ve sözlü  açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:    

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 14. maddesinde, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı Mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin ya da kesinleşmiş olması gerektiği hükme bağlanmıştır. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir

Anılan hükme göre, olumsuz görev uyuşmazlığının varlığının incelenebilmesi için, uyuşmazlığa konu edilen kararların kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olması gerekmektedir.

Olayda, görev uyuşmazlığına konu edilen kararlardan, adli yargı yerince verilen karar kesinleşmiş ise de, idari yargı yerince verilen kararın temyiz edilmiş olması nedeniyle kesinleşmediği anlaşılmaktadır.

Belirtilen durum karşısında, olumsuz görev uyuşmazlığının varlığı için aranan “adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilen hükümlerin kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş görevsizlik kararları olması” koşulu gerçekleşmediğinden, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesine uygun bulunmayan başvurunun aynı yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmektedir.

SONUÇ   :2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 7.2.2005 tarihinde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.