T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 762

            KARAR NO   : 2018 / 82

            KARAR TR     : 26.2.2018

ÖZET : Davacı şirketin maliki olduğu aracın, davalı Belediye tarafından kurulmuş olan “yol tak”ına takılması sonucu, yol tak’ının yırtılması suretiyle  zarar meydana geldiğinden bahisle, oluşan zarar karşılığı, davalı Belediye Başkanlığına haksız olarak ödendiği ileri sürülen paranın  iadesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

                                                           

K  A  R  A  R

 

Davacı           : A.A. Meşrubat Tur. Gıda San. Tic. Ltd.Şti

Vekili            : Av. A.T.

Davalı           : Avanos Belediye Başkanlığı

Vekili            : Av. L.B.K.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; 15.09.2016 tarihinde müvekkili şirkete ait 50 SE... plakalı aracın, Avanos Meydanda bulunan Heykelin yanındaki, davalı belediye tarafından kurulmuş olan yol takına takılması sonucu, yol tak'ında zarar meydana geldiğini,  davalı belediye tarafından müvekkilinden, yol takının bedeli olarak 1.200 - TL tahsil edildiğini; ancak söz konusu yol takının kurulmasının yasalara ve usule aykırı olduğunu, takın araç trafiğinin yoğun olduğu, otopark girişine kurulması ile birlikle gerekli önlemlerin davalı belediye tarafından alınmadığını, yol takının yüksekliğini ve genişliğini gösterir tabela konulmadığını; olayın meydana geldiği yerin otopark girişi olduğunu, sürekli olarak araçların giriş çıkış yaptığı, yoğun araç trafiğinin bulunduğu bir geçiş alanı olduğunu; Yukarı Mahalle, Edip Akbayram sokak yönüne trafik akışını sağlayan hiç bir cadde ve sokak bulunmadığından, araçların mecburen takın bulunduğu meydandan ve takın altından geçmek zorunda olduğunu;  aracı kullanan şirket çalışanının, yol takının yüksekliğinin araçtan küçük olması halinde gerekli tabela konulurdu düşüncesi ile yol takının altından geçtiğini, araç yüksekliği, yol takının yüksekliğinden fazla olduğu için kaza meydana geldiğini; müvekkili şirket çalışanının kullanmış olduğu aracın, Karayolları Trafik Yönetmeliği standartlarına uygun olarak dizayn edildiğini, ruhsatına işlenmiş, meşrubat kasalı dağıtım aracı olduğunu;  kazanın oluşmasında tüm kusurun davalı Belediyeye ait bulunduğunu; 5393 Sayılı Belediye Kanununda ve  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda Belediye trafik birimlerinin, görev ve yetkilerinin düzenlendiğini;  kazanın meydana gelmesindeki tüm kusurun davalı belediyeye ait olmasına rağmen, müvekkili şirketin olayın oluşumunda yanılgıya düşerek, borçlu olmadığı bir parayı davalıya ödediğini, sonradan paranın iadesi talep edilmiş ise de, başvurularının, 03.10.2016 tarihinde Avanos Belediye Encümenince reddedildiğini ifade ederek;  müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen 1.200,00- TL.nin davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesi istemiyle 30.12.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

AVANOS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 20.6.2017 gün ve E:2016/572, K:2017/293 sayı ile “(…) Dosya incelemesinde davacının ödediğini ve iadesini istediği miktarı encümen kararına istinaden ödediği, encümene paranın iadesi için başvurduğu ancak bu başvurunun reddedildiği, olayda belediye encümeninin vermiş olduğu bir idari işlemin olduğu ve belediyenin hizmet kusuru olup olmadığının tartışılması gerektiğinden aşağıdaki biçimde karar tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Açıklaması yukarıda belirtildiği üzere;

1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

2-Mahkememizce verilen görevsizlik kararı kesinleştiğinde ve tarafların 2 haftalık hak düşürücü süre içinde başvurması halinde dava dosyasının GÖREVLİ VE YETKİLİ KAYSERİ NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

 

Davacı vekili 22.6.2017 tarihinde Avanos Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dilekçe ile,  2017/293 karar sayılı dosyanın, görevli Kayseri İdare Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.

Avanos Asliye Hukuk Mahkemesi; 8.9.2017 gün ve E:2016/572, K:2017/293 sayılı üst yazıyla dava dosyasını Kayseri İdare Mahkemesine göndermiştir.

KAYSERİ 2.İDARE MAHKEMESİ; 6.11.2017 gün ve E:2017/1158 sayı ile “(…) Bakılan davada; davacının, davalı belediyeye ait mala zarar vermesi fiili nedeni ile ödediği tazminatın iadesinin dava edildiği görülmüştür. Burada davalı idarenin bir işlem ya da eylemi nedeni ile, davacının bir zararı olmadığı gibi bir hakkı da ihlal edilmemiştir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak yaptığı işlem ya da eylemler nedeni ile kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarenin zarar verici işlem veya eylemi olmadan, özel kişilerce idarenin mallarına zarar verildiği iddiasıyla açılacak meydana gelen zararın tazmini veya bu minval üzere ödenen paranın istirdadı davalarının ise, kamu malına verilen zararların giderilmesi ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre, zarar kişi tarafından ödenmişse ve haksız olduğu iddia ediliyor ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Bu durumda dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; kamu malına zarar verildiği iddiası ile ödenen ve haksız olduğu ileri sürülerek istirdadına yönelik olan davanın, sebepsiz zenginleşme nedeni ile özel hukuk hükümlerine göre, görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır. Nitekim davacı vekili de 27.10.2017 havale tarihli dilekçesinde görev itirazında bulunarak, adli yargı merciileri görevlidir şeklinde beyanda bulunmuştur.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosyanın incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiş, 24.11.2017 tarih ve 2017/1158 sayılı üst yazısı gönderilmiş olup, Mahkememizde 27.11.2017 tarihinde kayda girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 26.2.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosyanın, 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca incelenmesinden:2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir" ve 27. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" denilmiştir.

Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesinin birinci fıkrasında(Değişik: 10/6/1994-4001/2 md.), “İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır" ve 9. maddesinin birinci fıkrasında(Değişik: 5/4/1990 - 3622/2 md.), “Çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir" hükmü yer almıştır.

 Hukuk uyuşmazlıklarında, görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi, ancak aynı yargı düzeni içinde yer alan mahkemeler arasında olanaklı olup; bu hususa ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrası (a). bendinin ikinci cümlesinde  yer alan “görev” kuralları, aynı yargı düzeni içindeki mahkemelerin işbölümü esasına ilişkin düzenlemelerdir. Oysa yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda, görevli olduğundan bahisle farklı bir yargı düzeninde yer alan mahkemeye dava dosyasının gönderilebilmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır.

Göreve ilişkin kararın, işbölümü esasına göre veya yargı yolu bakımından verilmiş olması farklı sonuçlar doğurmaktadır. Şöyle ki; işbölümü esasına göre verilen görevsizlik kararı sonucu dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi durumunda, dava başvuru tarihi itibariyle görevli mahkemede açılmış sayılmaktadır. Yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda ise, görevli olduğu işaret edilen yargı yerine, bu yargı yerinin uyguladığı usul kurallarına uygun olarak yeniden dava açılması zorunlu bulunmaktadır.

Olay kısmında belirtildiği üzere, adli yargı yerince, Mahkemenin görevsizliğine; görevsizlik kararı kesinleştiğinde ve tarafların 2 haftalık hak düşürücü süre içinde başvurması halinde dava dosyasının görevli ve yetkili idare mahkemesine gönderilmesine karar verildikten ve  kararın kesinleşmesinden sonra;  davacı vekilince adli yargı yerine verilen dilekçe ile,  dosyanın, görevli İdare Mahkemesine gönderilmesi talep edilmiş; adli yargı yerince üst yazıyla dava dosyası idari yargı yerine gönderilmiş ve bu yargı yerince, kendisine gelen adli yargı yerine ait dava dosyası üzerinde inceleme yapılarak 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre  Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verilmiş olup, yukarıda yapılan açıklamalara göre, 2577 sayılı İ.Y.U.K.’nun 3. ve 9. maddelerinde öngörülen şekilde usulüne uygun olarak idari yargı yerine açılmış bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Durum böyle olmakla birlikte, kamu düzenine ilişkin bulunan usul eksikliğinin tespiti ve düzeltilebilmesi Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev ve yetkisi dışında kaldığından, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının varlığı kabul edilerek çözüme kavuşturulması,  Anayasa’nın ekonomiklik ve sürerlilik prensiplerine, dava ekonomisine ve Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına da uygun düşecektir.

Diğer taraftan; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesinin 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu –Türkiye kararında (Başvuru No: 36533/04); İdari Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesinin uygulamasının çok katı biçimde ve aşırı şekilci gerçekleşmesi nedeniyle, başvuranların mahkemeye erişim haklarının ve dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6/1 nci maddesinin ihlal edildiği sonucuna varıldığı hususu da gözetildiğinde; olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre yapılan başvurunun esası esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın  davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin maliki olduğu 50 SE... plakalı dağıtım aracının, davalı Avanos Belediyesi tarafından kurulmuş olan “yol tak”ına takılması sonucu, yol tak’ının yırtılması suretiyle  zarar meydana geldiğinden bahisle, oluşan zarar karşılığı, davalı Belediye Başkanlığına haksız olarak ödendiği ileri sürülen 1.200 TL.nin  iadesi istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, Avanos sınırları içinde, Yukarı Mahalle, Cumhuriyet Meydanının trafiğe açık, otopark girişine Edip Akbayram Sokağı yönüne,  Avanos Belediyesi tarafından bayram süresince kalmak üzere 12.09.2016 tarihinden itibaren tanıtım amaçlı Yol Takı kurulduğu; davacı Şirkete ait 50 SE... plakalı aracın,  15.09.2016 tarihinde şişme takı yırttığı, aracın verdiği zarar karşılığı olarak,  Yol Takı 1.000.TL+ % .18 KDV. 180.00 TL=1.180,00 TL+20.00.TL üzerinin yazı bedeli ile birlikte belediye veznesine 19.09.2016 tarihinde fatura bedeli üzerinden davacı tarafından yatırıldığı; davacının daha sonra davalı idareye başvurarak, dağıtım aracının Karayolları Trafik Yönetmeliğine uygun olduğunu, taşıt yolu üzerine kurulan yol takının, Karayolları Taşıma Yönetmeliğine uygun olmadığını, hasarın Belediyenin kusuru sonucu oluştuğunu iddia ederek tahsil edilen 1.200,00TL.nin iadesini talep ettiği, bu isteminin Avanos Belediye Encümeninin 3.10.2016 tarih, 2016/133 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak yaptığı işlem ya da eylemler nedeni ile kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarenin zarar verici işlem veya eylemi olmadan, özel kişilerce idarenin mallarına zarar verildiği iddiasıyla açılacak meydana gelen zararın tazmini veya bu kapsamda ödenen paranın istirdatı davalarının ise, kamu malına verilen zararların giderilmesi ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre, zarar kişi tarafından ödenmişse ve haksız olduğu iddia ediliyor ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Bu durumda dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; kamu malına zarar verildiği iddiası ile ödenen ve haksız olduğu ileri sürülerek istirdadına yönelik olan davanın, sebepsiz zenginleşme nedeni ile özel hukuk hükümlerine göre, görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

Öte yandan; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiş;aynı Kanun’un 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Davacı şirket tarafından açılan davada, yol takının kurulmasının yasalara ve usule aykırı olduğu, takın araç trafiğinin yoğun olduğu, otopark girişine kurulması ile birlikle gerekli önlemlerin davalı belediye tarafından alınmadığı, yol takının yüksekliğini ve genişliğini gösterir tabela konulmadığı; olayın meydana geldiği yerin otopark girişi olduğunu, sürekli olarak araçların giriş çıkış yaptığı, yoğun araç trafiğinin bulunduğu bir geçiş alanı olduğu; Yukarı Mahalle, Edip Akbayram sokak yönüne trafik akışını sağlayan hiç bir cadde ve sokak bulunmadığından, araçların mecburen takın bulunduğu meydandan ve takın altından geçmek zorunda olduğu;  yol takının yüksekliğini gösteren tabela bulunmadığı,   kazanın oluşmasında tüm kusurun davalı Belediyeye ait bulunduğu; 5393 Sayılı Belediye Kanununda ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda Belediye trafik birimlerinin, görev ve yetkilerinin düzenlendiği;  kazanın meydana gelmesindeki tüm kusurun davalı belediyeye ait olmasına rağmen, olayın oluşumunda yanılgıya düşerek, borçlu olmadığı bir parayı davalıya ödediği iddiaları ileri sürülmüştür.

Dolayısıyla 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı gözetildiğinde; yol takında meydana gelen zararın tazmini amacıyla davalı Belediyeye ödenen paranın iadesi istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin; 20.6.2017 gün ve E:2016/572, K:2017/293 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin; 20.6.2017 gün ve E:2016/572, K:2017/293 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 26.2.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI