T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2023/416

KARAR NO  : 2023/544      

KARAR TR  : 25/09/2023

ÖZET: Adli yargı yerince görev itirazının reddi/görevlilik kararı verilmeden önce idari yargı yerince görev hususu aşılarak verilmiş ve kesinleşmiş bir kararın mevcut olduğunun anlaşılması karşısında, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma prosedürünün işletilebilmesine hukuken imkan bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

 

DAVACI         :R.S.A.Ş

VEKİLLERİ : Av. C.U.K, Av. Ö.K.S

DAVALILAR : 1- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı

VEKİLLERİ : Av. S.P.G,Av. D.A

                          2 - İzmir Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü

VEKİLİ          : Av. A.O

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, İzmir ili, Karşıyaka ilçesi, Mavişehir Mahallesinde 23/12/2019 tarihinde aşırı yağış sebebiyle rögarın çalışmaması nedeniyle gerçekleşen sel felaketindekasko poliçesi ile sigortalı bulunan park halindeki ... KA ...plakalı araçta hasar meydana geldiğini ve zararın müvekkili şirketçe karşılandığını ileri sürerek, yaşanan su baskınında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle karşılanan 30.000 TL tutarındaki hasar bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte rücuen tazminine karar verilmesi istemiyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. İdari Yargıda

 

2. İzmir 6. İdare Mahkemesi 13/10/2021 tarih ve E.2021/38, K.2021/1257 sayı ile, davanın süreaşımı nedeniyle reddine  karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi 06/01/2022 tarih ve E.2021/2471, K.2022/18 sayı ile istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiş ve mahkeme kararı kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

    "Davaya konu uyuşmazlıkta, tazminat talebine konu olayın 23/12/2019 tarihinde meydana geldiği, olay nedeniyle ortaya çıkan zararın tespit edilerek davacı tarafça dava dışı sigortalıya 12/02/2020 tarihinde ödendiği, dolayısıyla davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddia edilen idari eylemden, en geç bu tarih itibarıyla haberdar olunduğu, 2577 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre bu tarihten itibaren1 yıl içinde başvuru yapılıp başvurunun reddi üzerine dava açma süresi içinde dava açılması gerektiği açıktır.

 

Bu durumda, davacı tarafından yapılan 18/08/2020 tarihli başvurunun idareye 25/08/2021 tarihinde ulaştığı, davalı idare tarafından davacıya 60 gün içinde cevap verilmeyerek talebin zımnen reddedilmiş olduğu, bakılmakta olan davanın ise 12/01/2021 tarihinde açıldığı, 25/08/2020 tarihli istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde 60 günlük sürenin bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde (60+60) tam yargı davası açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra, 12/01/2020 tarihli dilekçe ile açılan işbu davada süre aşımı bulunduğundan, davanın esasının incelenmesine imkan bulunmamaktadır."

 

3. Davacı Şirket vekili bu defa aynı istemle, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğüne karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

4. Davalı idarelerin vekilleri, süresi içerisinde verdikleri dilekçelerde,uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur. Davalılardan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ayrıca derdestlik itirazında da bulunmuştur.

 

B. Adli Yargıda

 

5. İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesi 20/09/2022 tarih ve E.2021/318, K.2022/331 sayı ile, "...açılan davanın, idarenin plan ve proje kapsamında yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak kurulmuş bir işleme karşı ya da bu nitelikteki işlem ve eyleminden doğan zararların tazminine yönelik olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1. maddesinde belirtilen dava türlerinden olması nedenleriyle uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı..." gerekçesiyle, yargı yolu caiz olmadığı için dava şartı yokluğundan HMK'nun 114. ve 115. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

 

6. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 30/12/2022 tarih ve E.2022/1805, K.2022/2005 sayı ile,"Uyuşmazlık Mahkemesince bu tür uyuşmazlıkların adli yargıda görülmesi gerektiği istikrarlı şekilde belirtildiğinden Dairemizce de bu görüşe itibar edilerek rücuen açılan eldeki davada adli yargı mercii olan Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Kaldı ki davalılardan İzsu Kanalizasyon İdaresi Müdürlüğü bu tartışmalardan uzak kalarak tacir sıfatına haiz olup bu davalı için yukarıdaki gerekçelerden ayrık olarak durum değerlendirildiğinde tacir olması, davacı tarafın ise halefiyet gereği bu davayı açıp halefi olduğu akitinin gerçek kişi şahıs, aracın ise hususi araç olması değerlendirildiğinde bu davalı yönünden idari yargının görevli olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Böylelikle mahkemece davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın idari yargı mercilerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle yargı yolu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir." gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının HMK'nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine kesin olmak üzere karar vermiştir.

 

7. İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesi 16/05/2023 tarihli oturumda ve E.2023/42 sayı ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin kararının okunduğu, kararın içeriğinde mahkemelerinin görevli olduğunun bildirildiğinin görüldüğü hususunu belirttikten sonra, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar vermiştir.

 

8. Davalılardan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili, 18/05/2023 tarihli dilekçe ile,"16/05/2023 tarihli celsede yargı yolu itirazımızı yinelememiz ve emsal güncel Uyuşmazlık Mahkemesi kararı sunmamıza rağmen Sayın Mahkemece keşif günü verilmiştir. Bu durum görev itirazımızın reddi anlamına geldiğinden 2247 sayılı Yasanın 10. ve 12. maddeleri gereği olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmak üzere başvurmamız zorunlu hale gelmiştir."gerekçesini ileri sürerek, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasınıtalep etmiştir.

 

C. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Danıştay Başsavcılığı Talebi

 

9. Danıştay Başsavcısı, idarî eylemden doğan zararın tazmini talebiyle açılan işbu davanın görüm ve çözümünde 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca idarî yargı yerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karar vererek dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

   "2560 sayılı Kanun uyarınca kurulmuş olan su ve kanalizasyon idarelerinin kamu tüzel kişisi olduğu ve yapmakla yükümlü olduğu Kanunda belirtilen alt yapı hizmetlerinin kamu hizmeti niteliği taşıdığı açıktır. Bir başka anlatımla, su ve kanalizasyon idareleri kamu hizmeti niteliğini taşıyan altyapı hizmetlerini idare hukuku ilke ve kurallarına göre kamusal yetki kullanarak kurmak ve sürdürmekle görevli kılınmıştır.

   Bu idareler yürütmekle kanunen yükümlü kılındıkları bu görevler açısından Türk Ticaret Kanununa göre tâcir sayılamayacakları gibi özel hukuka tâbi birtakım iş ve işlemlerde bulunmaları da su, kanalizasyon gibi kamu hizmeti niteliği taşıyan alt yapı hizmetlerinin kuruluşunun, idare hukuku ilke ve kurallarına tâbi olduğu hususunu ortadan kaldırmamaktadır.

   Aşırı yağış nedeniyle rögar taşması sonucu davacı şirket sigortalısına ait aracın hasar gördüğünden bahisle uğranıldığı ileri sürülen maddî zarara ilişkin tazminat sorumluluğu, özel hukuktan kaynaklanan bir sorumluluk olmayıp, davalı idarenin alt yapı hizmetini kusurlu yürütmesinden kaynaklandığı iddiasına dayandığından; idare hukuku kurallarına göre değerlendirilmesi gereken bir sorumluluktur.

   Bu itibarla; uğranıldığı ileri sürülen zarar, 2560 sayılı Kanun uyarınca kamu tüzel kişisi olan İZSU Genel Müdürlüğü'nün Kanunla belirlenmiş olan alt yapı tesisini kurma ve işletme yetkisi kapsamında sunmuş olduğu kamu hizmetinin kötü işlemesi, hiç işlememesi ya da eksik işlemesi, bir başka anlatımla hizmet kusuru veya başka nedenlerle idarenin kusursuz sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespitini gerektirdiğinden ve bu hususların belirlenmesi idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, İdarî eylemden doğan zararın tazmini talebiyle açılan işbu davanın görüm ve çözümünde 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca İdarî yargı yeri görevli bulunmaktadır." 

 

10. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca, 2247 sayılı Kanun'un 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

 

III. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCESİ

 

11. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, davalı idarelerin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi niteliğindeki davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulü gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

 

 

 

 

IV. İLGİLİ HUKUK

 

12. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un “Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma” başlıklı 10. maddesi şöyledir:

 

“Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli ve idaribir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

            Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, (…)idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

            Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

            Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay (…) Başkanunsözcüsüdür.”

 

13. Kanun’un “Yargı merciince yapılacak işlemler” başlıklı 12. maddesi şöyledir:

 

“Görev itirazında bulunan kişi veya makam, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir.

Bu yargı mercii, dilekçenin bir nüshasını ve varsa eklerini yedi gün içinde cevabını bildirmesi için diğer tarafa tebliğ eder. Tebligat yapılan taraf, süresi içinde bu yargı merciine cevabını bildirmezse, cevap vermekten vazgeçmiş sayılır.

(Değişik üçüncü fıkra: 23/7/2008 – 5791/4 md.) Yargı mercii, itiraz dilekçesi üzerine verdiği itirazı ret kararını kaldırarak görevsizlik kararı vermediği takdirde; yetkili makama sunulmak üzere kendisine verilen dilekçeyi, alınan cevabı ve görevsizlik itirazının reddine ilişkin kararını, dava dosyası muhtevasının onaylı örnekleriyle birlikte uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makama gönderir.

Bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız bir kez başvurulabilir.”

 

14. Kanun’un“Uyuşmazlık Çıkarma İsteminde Bulunmaya Yetkili Makamca Yapılacak İşlemler” başlıklı 13. maddesi şöyledir:

 

“(Değişik birinci cümle: 23/7/2008 – 5791/5 md.) Uyuşmazlık çıkarma konusundaki dilekçe ile ekleri kendisine ulaşan yetkili makam, gerekirse dilekçedeki veya eklerindeki eksiklikleri tamamlattıktan sonra, uyuşmazlık çıkarmaya yer olmadığı sonucuna varırsa veya yapılan başvuruda 12 nci maddenin birinci fıkrasında öngörülen sürenin geçirilmiş olduğunu tespit ederse, istemin reddine karar verir. Bu karar, ilgili kişilere veya makama ve ilgili yargı merciine, hemen tebliğ olunur. Bu karara karşı hiç bir yargı merciine başvurulamaz.

Uyuşmazlık çıkarılmasını gerekli gördüğü durumlarda yetkili makam, dilekçe ve eklerinin kendisine ulaştığı tarihten, şayet eksiklikleri tamamlatmak yoluna gitmiş ve bu erekle gönderdiği yazıları on gün geçmeden postaya vermiş ise eksikliklerin tamamlandığı tarihten başlayarak en geç on gün içinde düzenleyeceği gerekçeli düşünce yazısını, kendisine gönderilen dilekçe ve ekleri ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine yollar ve ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurduğunu ilgili yargı merciine hemen bildirir. (Ek cümle: 23/7/2008 – 5791/5 md.) Bu takdirde ilgili yargı mercii, 18 inci maddede öngörüldüğü şekilde davanın görülmesini geri bırakır.

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, düşünce yazısıyla eklerini, görevsizlik itirazını reddeden yargı merciine göre ilgili bulunan Başsavcı veya Başkanunsözcüsüne tebliğ edebilir. Tebliği alan makam karşılık vermek isterse, yedi gün içinde yazılı karşılığını vermekle görevlidir.”

 

15. Kanun’un “İncelemede izlenecek sıra” başlıklı 27. maddesi şöyledir:

 

“Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.”

 

V. İNCELEME VE GEREKÇE

 

16. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 25/09/2023 tarihli toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

17. 2247 sayılıKanun'un “Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma” başlıklı 10. maddesi hükmü ile, belirtilen yargı mercilerinden birinde açılmış olan bir davanın görülmesi sırasında yapılan görev itirazının reddi üzerine, ilgili Başsavcı tarafından, görevli bulunduğu kendi yargı düzeninin görev alanına vaki müdahalenin önlenebilmesini sağlamak için konunun Uyuşmazlık Mahkemesi’ne götürülmesi suretiyle davanın henüz başlangıç safhasında iken görev sorununun çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır.

 

18. Nitekim, anılan 10. maddenin gerekçesinde, “Uyuşmazlık çıkarma, yürürlükte bulunan kanunun getirdiği bir yeniliktir. Görülmekte olan bir davanın görev uyuşmazlığını, bu safhada halletmek imkânını verir. Bu madde ile uyuşmazlık çıkarma adli ve idari yargıya teşmil edilmiştir.

Bu yetki, yargı merciince görev itirazının reddi üzerine, kanun yararına olarak, uyuşmazlığın konusuna göre ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından kullanılacaktır. Bu suretle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının kabul ettiği adli veidari yargı mercilerinin ayrılığı prensibinin ihlâli ve ayrı tanzimlere tabi tutulan adli ve idari yargı mercilerinin yekdiğerinin görev hudutlarına tecavüzleri önlenmiş olacaktır.” denilmiştir.

 

19. Olayda, uyuşmazlığa konu edilen İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, zımnen görev itirazının reddi şeklinde yorumlanan 16/05/2023 tarihlive E.2023/42 sayılı kararından önce, İzmir 6. İdare Mahkemesince, 13/10/2021 tarih ve E.2021/38, K.2021/1257 sayı ile tarafları, konusu ve sebebi aynı olan (İzmir ili, Karşıyaka ilçesi, Mavişehir Mahallesinde 23/12/2019 tarihinde aşırı yağış sebebiyle rögarın çalışmaması nedeniyle gerçekleşen sel felaketindekasko poliçesi ile sigortalı bulunanpark halindeki ... KA ...plakalı araçta meydana gelen ve davacı şirketçe karşılanan zararın rücuen tazmini istemiyle açılan) dava yönünden, Mahkemece görevli olduğu kabul edilip inceleme yapılarak verilmiş ve kesinleşmiş bir kararın bulunması karşısında, adli yargı yerince idari yargının görev alanına müdahalede bulunulduğundan söz etmek olanaksızdır.

 

 

20. Öte yandan, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen olumsuz görev uyuşmazlığının oluşabilmesi için tarafları, sebebi ve konusu aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevsiz görerek verilmiş ve kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması; 17. maddesinde öngörülen olumlu görev uyuşmazlığının doğabilmesi için ise, yine tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevli sayan kararlar verilmesi; 19. maddeye göre yargı mercilerince Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulabilmesi için de, daha önce diğer yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine aynı davada kendisinin de görevsiz bulunduğu ve görevsizlik kararı veren yargı merciinin görevli olduğu kanısına varılması; 20. madde uyarınca görev uyuşmazlığı çıkarılmasında, temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme tarafından Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmekte olup, incelemeye konu olan idari yargı yerinin görev konusunu aşarak, davanın süreaşımı nedeniyle verdiğikarar üzerine adli yargı yerince aynı davada verilen görev itirazının reddi/görevlilik kararı nedeniyle, anılan maddelerde düzenlenen görev uyuşmazlığı türlerinden biri de oluşmamıştır.

 

21. Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan Danıştay Başsavcılığı başvurusunun, aynı Kanun'un 27. maddesiuyarınca reddi gerekmiştir.

 

VI.     HÜKÜM

 

Açıklanan nedenlerle;

 

2247 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun bulunmayan Danıştay Başsavcılığı BAŞVURUSUNUN, aynı Kanun'un 27. maddesiuyarınca REDDİNE,

 

25/09/2023 tarihinde, Üyeler Ahmet ARSLAN ve Bilal ÇALIŞKAN'ın KARŞI OYLARI ve OYÇOKLUĞUYLA KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                   Nigün                            Doğan                           Eyüp

          TOPAL                      TAŞ                            AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                          Bilal

                                            ARSLAN                           BALLI                      ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AZLIK OYU

 

 

2247 sayılı Kanun'un 14. maddesinde öngörülen olumsuz görev uyuşmazlığının oluşabilmesi için tarafları, sebebi ve konusu aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevsiz görerek verilmiş ve kesinleşmiş görevsizlik kararlarının bulunması; 17. maddesinde öngörülen olumlu görev uyuşmazlığının doğabilmesi için ise, yine tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada en az iki yargı merciince kendilerini görevli sayan kararlar verilmesi; 19. maddeye göre yargı mercilerince Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesi için de, daha önce diğer yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine aynı davada kendisinin de görevsiz bulunduğu ve görevsizlik kararı veren yargı merciinin görevli olduğu kanısına varılması; 20. madde uyarınca görev uyuşmazlığı çıkarılmasında, temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme tarafından Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmektedir.

Olayda, uyuşmazlığa konu İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin, zımnen görev itirazının reddi şeklinde yorumlanan 16/05/2023 tarihli ve E.2023/42 sayılı kararından önce, İzmir 6. İdare Mahkemesinin 13/10/2021 tarih ve E.2021/38, K.2021/1257 sayılı kararı ile tarafları, konusu ve sebebi aynı olan (İzmir ili, Karşıyaka ilçesi, Mavişehir Mahallesinde 23/12/2019 tarihinde aşırı yağış sebebiyle rögarın çalışmaması nedeniyle gerçekleşen sel felaketinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunan park halindeki ... KA ...plakalı araçta meydana gelen ve davacı şirketçe karşılanan zararın rücuen tazmini istemiyle açılan) dava yönünden, görevli olduğu kabul edilip inceleme yapılarak verilmiş ve kesinleşmiş bir kararın bulunması karşısında, adli yargı yerince idari yargının görev alanına müdahalede bulunulduğu görülmektedir.

Uğranıldığı ileri sürülen zarar, 2560 sayılı Kanun uyarınca kamu tüzel kişisi olan İZSU Genel Müdürlüğünün Kanun'la belirlenmiş olan alt yapı tesisini kurma ve işletme yetkisi kapsamında sunmuş olduğu kamu hizmetinin kötü işlemesi, hiç işlememesi ya da eksik işlemesi, bir başka anlatımla hizmet kusuru veya başka nedenlerle idarenin kusursuz sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespitini gerektirdiğinden ve bu hususların belirlenmesi idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, Danıştay Başsavcısının, işbu davanın görüm ve çözümünde 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca İdarî yargı yerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarması ve dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine göndermesi, öngörülen yönteme uygun olduğundan, bu yönden inceleme yapılarak, işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken başvurunun 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca reddi yolundaki karara katılmıyoruz.

 

 

 

                 Üye                                Üye

              Ahmet                               Bilal

          ARSLAN                        ÇALIŞKAN