T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 157

            KARAR NO  : 2018 / 375

            KARAR TR   : 25.6.2018

ÖZET : Davacının taşınmazının üzerindeki gecekondunun idarece yıkıldığı ve otopark olarak düzenlendiğinden bahisle,  taşınmazın davacı adına tescili, bu mümkün olmazsa taşınmaz ve yıkılan binanın değerinin ödenmesi istemiyle açılan davanın;  2981 sayılı Yasa’da öngörülen hak sahipliği esasına dayandığı göz önüne alındığında İDARİ YARGI YERİNDE  görülmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : B.B.

Vekilleri          : Av. G.Y., Av. M.Y.

            Davalı             : Altındağ Belediye Başkanlığı

            Vekili              : Av. B.A.

 

O  L  A  Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkiline murislerinden intikal eden, maliki bulunduğu Ankara İli,  Altındağ İlçesi Şükriye Mah. Şafak Sk. No:2 adresinde kain tapunun İmar 9044 ada 1 parselde kayıtlı (İmar öncesi 618 ada 2 parsel) 600 m2 arsa vasfındaki taşınmazın mülkiyetine, davalı idarece usulsüz bir şekilde el konulduğunu ve üzerinde bulunan ve müvekkilinin murislerince ve sonrasında müvekkilince mesken olarak kullanılan evin yıkıldığını; taşınmazın halihazırda, davalı idarece otopark olarak kullanıldığını; bu durumun hukuka aykırı olduğunu; taşınmazın, müvekkilinin  dedesi tarafından, üzerinde bulunan ev ile birlikte, Ankara 2. Noterliği’nin 16.01.1954 tarih ve 1174 yevmiye numaralı satış senedi ile Hatice Münevver Yılmaz’dan satın alınmış olduğunu;  akabinde el koyduğu tarihe kadar, kesintisiz olarak kullanıldığını, ancak müvekkilinin, yaşadığı bu konutun davalı idarece yıkılmasını müteakip buradan çıkmak zorunda kaldığını; ayrıca, bu taşınmaza ilişkin olarak Maliye Hazinesi tarafından, 600 m2 taşınmazın hazine arazisi olduğundan bahisle müdahalenin men-i ve ecrimisil istemli dava açılmış olduğunu, müvekkilinin babası A.T.B. ve babaannesi N.B. (M.B. varisleri) aleyhine açılan işbu davanın, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1982/622 E. sayılı dosyasına kayıtlı olarak görüldüğünü,  28.12.1983 tarihinde 1983/770 K. sayı  ile hükme bağlandığını, davanın kısmen kabulüne karar verilerek 600 m2 taşınmazdan 93 m2lik kısmın haksız işgal niteliğinde bulunduğundan taşınmazın  93 m2 lik kısmına ilişkin müdahalenin menine, bunun dışında kalan 507 m2 lik kısım yönünden davanın reddine karar verildiğini; Mahkemenin kesinleşen bu kararından da görüleceği üzere, taşınmazın 507 m2 lik kısmının, müvekkilinin murislerine ait olduğunun tescillendiğini; bu itibarla, Altındağ Belediyesi’nce anılan taşınmazın mülkiyetine el konulmasının hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu; nitekim, müvekkilinin babaannesi N.H. ve sonrasında müvekkili tarafından, davalı idareye imar affı kanunu doğrultusunda tapu tahsis başvurusunda bulunulduğunu,  bu başvuruların davalı idarece kabul edildiğini,  müvekkilinin ikamet adresinin, dava konusu taşınmazın bulunduğu adres olduğunu; ancak, bu süreçte önce müvekkilinin erkek kardeşinin, ardından babası ve annesinin vefat etmesi nedeniyle,  başvuru işlemlerinin devamını getiremediğini; bu sırada davalı idarece, taşınmaza el konulduğunu, üzerinde bulunan konutun da yıkıldığını; haksız el koymanın sonlandırılması ve müvekkilinin  zararının giderilmesi amacıyla yaptıkları 09.03.2015 tarihli başvurunun,  davalı idarece, 27.07.2015 tarih ve 4888 sayılı yazı ile reddedildiğini ifade ederek; Ankara İli, Altındağ İlçesi Şükriye Mah. Şafak Sk. No:2 adresinde kain tapunun İmar 9044 ada 1 parselde kayıtlı (imar öncesi 618 ada 2 parsel) 600 m2 arsa vasfındaki taşınmaz ile üzerinde kain olan ve davalı idarece yıkımı gerçekleştirilen evin, davalı idarece mülkiyetine el konulmak suretiyle otopark olarak düzenlenmesi nedeniyle, fazlaya dair her türlü talep ve başkaca dava hakları saklı kalmak kaydı ile; öncelikle, taşınmazın, müvekkilinin murislerince 1954 tarihinden başlayan hak sahipliği ve kullanımları nedeniyle müvekkilinin adına tesciline; tescilin fiilen mümkün olmaması halinde bu kez 600 m2 arsa vasfındaki taşınmaz ile üzerinde kain olan ve davalı idarece yıkımı gerçekleştirilen evin, serbest piyasa değerinin tespiti ile davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesi istemiyle 22.2.2016 tarihinde  adli yargı yerinde dava açılmıştır.

Davalı Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuştur.

Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesi: 10.11.2016 gün ve E:2016/94, K:2016/443 sayı ile dava konusu talebin dayanağının 2981 sayılı Yasadan kaynaklandığı, ayrıca evin davalı tarafından yıkılması ve bedel ile ilgili talebin de 2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde yer alan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi: 28.4.2017 gün ve E:2017/290, K:2017/328 sayı ile “(…) Davaya konu olayda bir idari işleme dayanılarak tapu iptali ve tescil istenmektedir. Tapu iptali ve tescil taşınmaz mülkiyetini tümden değiştireceğinden sonuçta davanın kabulü tapu sicilinde de köklü bir değişiklik yapılmasını gerektirecektir. Gerek Tapu Kanunu gerekse Türk Medeni Kanunu ve gerekse mülkiyet sağlayıcı diğer yasa hükümleri uygulanırken meydana gelen hak kayıpları adli yargı yerlerinde düzeltilir.

Yapılan tüm bu açıklamalar karşısında davaya konu parselin mülkiyet hanesinde değişiklik yaratacak bir istem ileri sürüldüğüne göre davaya bakma adli yargının görevindedir.

Öte yandan, davacının terditli istemi yönünden de somut olaya bakıldığında; 2981 sayılı İmar Kanununun 18/10. maddesi uyarınca, imar düzenlemesi sırasında, kamu hizmetleri için ayrılan yerlere rastlayan yapılar Belediye veya Valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz. Bunun tabi sonucu olarak, davacının imar planında yolda kalması nedeniyle kamulaştırılmadan yıkılan gecekondusu ile ilgili olarak, davalı idarenin eyleminin kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilip, 1956 gün ve 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca taraf delillerinin toplanarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davanın yargı yolu yönünden reddine karar verilmesi de doğru değildir.

Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmadığından kararın 6100 Sayılı HMK'nın 353/l-a/3 maddeleri gereğince kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10/11/2016 tarih, 2016/94 E.-2016/443 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK'nın 353/l-a/3 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,

2-Yukardaki açıklamalar dikkate alınarak tüm deliller toplanarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE…” karar vermiştir.

ANKARA 23.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 23.11.2017 tarihli, 1.celsede E:2017/410 sayı ile Bölge Adliye Mahkemesi'nce yargı yolu yönünden davanın reddine dair verdikleri karar kaldırılmış olduğundan, davalının yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.,

Davalı Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçe üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: “(…)2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun tespit ve değerlendirme işlemleri başlıklı 8. maddesinde tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına Kanunun 14. maddesinin (f) fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların dahil olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Yasanın 10. maddesinde, bu Kanun hükümlerine göre, hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların, 12. madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verileceği; tapu tahsis belgesinin, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği, hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapularının resen iptal edileceği; aynı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrası (b) bendinde; hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde olan veya bu Kanun uyarınca mülkiyetlerine geçen arsa veya araziler üzerinde ıslah imar planları ile meydana getirilen imar parselleri içinde hak sahiplerine, yapılarının işgal ettiği arazi de dikkate alınarak ıslah imar planında getirilen ölçülere uygun şekilde arsa veya hisse tahsis edileceği; gecekondusu muhafaza edilemeyen hak sahiplerine aynı bölgede veya diğer gecekondu ıslah veya önleme bölgesinden başka bir arsa veya hisse verileceği; aynı maddenin 2. fıkrasında da, bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerinden hak sahibi sıfatı taşıyanlara, bir gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planı içinde meydana gelen boş imar parsellerinin müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esasına göre verileceği hükme bağlanmış; 14. maddesinde ise bu kanun hükümlerinden yararlanamayacak olan yapılar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

2981 sayılı Yasa hükümlerine göre, idarenin hak sahiplerine "tapu vermek" ya da hak sahibi olmadıkları anlaşılanlara verilmiş olan "tapuları re'sen iptal etmek" şeklindeki yetkilerini kullanması, ayrıca bu şekilde kurulan mülkiyetin, Medeni Kanun hükümleri dışında ve özel bir kanun hükmü gereğince idari tescile dayanması, tapuya yapılan bu tescilin de, idari işlemin icrası niteliğinde olması karşısında, uyuşmazlığın uygulama işlemlerinin dayanağı olan yasal düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, üzerinde gecekondusunun bulunduğu taşınmaz için 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile 2981 sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında 3290 sayılı Kanun uyarınca tapu tahsis belgesi verilmesine karşın, adına tescil edilmemesi nedeniyle yapı ve taşınmazın adına tescilinin, bu mümkün olmazsa bedelinin tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, davacının talebinin 2981 sayılı Yasada öngörülen hak sahipliği esaslarına uygun olup olmadığının belirlenmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde İdari Yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

SONUÇ: Açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasanın 10’uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiş, dosya 12.2.2018 tarihinde Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.

Başkanlıkça, 7.3.2018 tarihinde 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: 17.5.2018 tarihli yazısı ile “(…)konuyla ilgili 2981 sayılı Kanun, imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşaatı devam etmekte olan tüm yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair başvuru, tespit, değerlendirme, uygulama esasların belirlemek amacını taşımakta olup, valilik veya belediyelerce yetki ve sorumluluk alanlarında ıslah imar düzenlemeleri yapılmak suretiyle, yeniden gecekondu yapılmasının önlenmesi için temin edilecek arsaların ve korunması mümkün görülen gecekonduların Kanunda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak hak sahibi olduğu belirlenen kişilere verilmesine olanak sağlamıştır.

Söz konusu Kanunun 8. maddesinde; "mevzuatına aykırı yapılarla gecekondular için tespit işlemlerinde; Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak ve valilik veya belediyelerce bastırılacak standart form kullanılır. / Bu tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına Kanunun 14 üncü maddesinin (f) fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapılar dahildir. /..." hükmüne, 10. maddesinde; "a) Bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verilir./ Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder. /…./ Hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları resen iptal edilir. / …." hükmüne, 13. maddesinde; "... / ... / b) Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde olan veya bu Kanun uyarınca mülkiyetlerine geçen arsa veya araziler üzerinde, ıslah imar planları ile meydana getirilen imar parselleri içinde hak sahiplerine, yapılarının işgal ettiği arazi de dikkate alınarak ıslah imar planında getirilen ölçülere uygun şekilde arsa veya hisse tahsis edilir. Gecekondusu muhafaza edilemeyen hak sahiplerine aynı bölgede veya diğer gecekondu ıslah veya önleme bölgesinde başka bir arsa veya hisse verilir. Tahsis edilen arsa veya hissenin bedeli 4/11/1983 tarih ve 2942 sayılı Kanun veya 6/6/1984 tarih ve 3016 sayılı Kanuna göre tespit edilir. /14 üncü maddenin a, b, c, d, e, g, h ve i bentleri kapsamında kalmaları nedeniyle, bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerinden hak sahibi sıfatı taşıyanlarına, bir gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planları içinde meydana gelen boş imar parselleri müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esasına göre verilir. Bu gibi hallerde gecekondu sahibine ayrıca enkaz bedeli bu Kanımla kurulan fondan belediye veya valilikçe ödenir. /...." hükmüne yer verilmiş, 14. maddesinde ise bu kanun hükümlerinden yararlanamayacak olan yapılar düzenlenmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, üzerinde gecekondusunun bulunduğu taşınmaz için 2981 sayılı Kanun uyarınca tapu tahsis belgesi verilmesine rağmen bu taşınmazın adına tescil edilmemiş olması nedeniyle, yapı ve taşınmazın adına tescili, bu mümkün olmazsa bedelinin tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmış olmakla, uyuşmazlığın, davacının talebinin 2981 sayılı Kanunda belirtilen hak sahipliği esaslarına uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olduğu açıktır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 06/04/2015 gün ve 2015/253-264 sayılı ve 06/04/2015 gün ve 2015/238-252 sayılı kararlarında "2981 sayılı Yasa hükümlerine göre, idarenin hak sahiplerine "tapu vermek" ya da 10. maddesinin (b) bendinde belirtildiği gibi hak sahibi olmadıkları anlaşılanlara verilmiş olan "tapuları resen iptal etmek" şeklindeki bu yetkilerini idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan bir sonucu olarak kullanması ve ayrıca bu şekilde kurulan mülkiyet, Medeni Kanun hükümleri dışında ve özel bir kanun hükmü gereğince idari tescile dayandığı gibi tapuya yapılan tescilin de, bu idari işlemin icrası niteliğinde olması karşısında, uyuşmazlığın sözü edilen uygulama işlemlerinin dayanağı olan yasal düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği" hususları vurgulanmıştır.

Yukarıda belirtilen Kanun hükümleri ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararları dikkate alınarak davaya konu olan olay incelendiğinde, davacıların taşınmaz üzerindeki iddiaları, gayrimenkul mülkiyetinin kazanılma yollarına ilişkin Medeni Kanun hükümlerine değil, 2981 sayılı Kanunda öngörülen hak sahipliği esasına dayandığı ve hak sahipliğinin tespiti ile geri alınmasının idari usul ve esaslar çerçevesinde belirlendiği de dikkate alındığında, 2981 sayılı Kanuna dayanılarak açılan davanın görüm ve çözümünde de idari yargı yerinin görevli olduğu düşünülmektedir.

Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/11/2017 tarih ve 2017/410 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi…” gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, Davalı Belediyesi Başkanlığı vekilince anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak görev itirazında bulunulduğu, bunun üzerine adli yargı yerince, dava dilekçesinin görev-yargı yolu yönünden reddine karar verildiği, ancak bu kararın, istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılmasından sonra, 2247 sayılı Yasanın 10. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Mahkemece, kaldırma kararına uyulduğu belirtilerek davalı vekilinin görev itirazın reddedildiği,  bu aşamadan sonra, Davalı Belediyesi Başkanlığı vekilince 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunulması üzerine, Danıştay Başsavcısınca 10.maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının Ankara İli, Altındağ İlçesi, Şükriye Mahallesi, Şafak Sokak, 9044 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki gecekondunun idarece yıkıldığı ve otopark olarak düzenlenmesi nedeniyle,  arsa vasfındaki taşınmazın davacı adına tesciline, bu mümkün olmazsa taşınmaz ve yıkılan binanın serbest piyasa değerinin tespit edilerek davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun “Tespit ve değerlendirme işlemleri” başlıklı 8. Maddesinde, tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına Kanunun 14. maddesinin (f) fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların dahil olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun, “Tapu verme” başlıklı 10. maddesinde, bu Kanun hükümlerine göre, hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların, 12. madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verileceği; tapu tahsis belgesinin, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği, hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapularının resen iptal edileceği; aynı Kanunun “Tapu tahsis belgesi verilen gecekondular” başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrası (b) bendinde; hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde olan veya bu Kanun uyarınca mülkiyetlerine geçen arsa veya araziler üzerinde ıslah imar planları ile meydana getirilen imar parselleri içinde hak sahiplerine, yapılarının işgal ettiği arazi de dikkate alınarak ıslah imar planında getirilen ölçülere uygun şekilde arsa veya hisse tahsis edileceği; gecekondusu muhafaza edilemeyen hak sahiplerine aynı bölgede veya diğer gecekondu ıslah veya önleme bölgesinden başka bir arsa veya hisse verileceği; aynı maddenin 2. fıkrasında da, bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerinden hak sahibi sıfatı taşıyanlara, bir gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planı içinde meydana gelen boş imar parsellerinin müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esasına göre verileceği hükme bağlanmış; Kanunun 14. maddesinde ise bu kanun hükümlerinden yararlanamayacak olan yapılar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

2981 sayılı Yasa hükümlerine göre, idarenin hak sahiplerine "tapu vermek" ya da hak sahibi olmadıkları anlaşılanlara verilmiş olan "tapuları re'sen iptal etmek" şeklindeki yetkilerini kullanması, ayrıca bu şekilde kurulan mülkiyetin, Medeni Kanun hükümleri dışında ve özel bir kanun hükmü gereğince idari tescile dayanması, tapuya yapılan bu tescilin de, idari işlemin icrası niteliğinde olması karşısında, uyuşmazlığın uygulama işlemlerinin dayanağı olan yasal düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği açıktır.

Olayda; davacının maliki bulunduğu Ankara İli,  Altındağ İlçesi Şükriye Mah. Şafak Sk. No:2 adresinde kain tapunun İmar 9044 ada 1 parselde kayıtlı (İmar öncesi 618 ada 2 parsel) taşınmazı için davalı idareye 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile 2981 sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında 3290 sayılı Kanun uyarınca tapu tahsis başvurusunda bulunulduğu,  başvurunun davalı idarece kabul edildiği,  ancak,   başvuru işlemlerinin devamının getiremediği,  bu sırada davalı idarece, taşınmaza el konulduğu, üzerinde bulunan konutun da yıkıldığı ifade edilerek; gecekondunun idarece yıkıldığı ve otopark olarak düzenlenmesi nedeniyle, arsa vasfındaki taşınmazın davacı adına tesciline, bu mümkün olmazsa taşınmaz ve yıkılan binanın serbest piyasa değerinin tespit edilerek davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Bu duruma göre, davacının taşınmaz üzerindeki iddiası, gayrimenkul mülkiyetinin iktisap yollarına ilişkin Medeni Kanun hükümlerine değil, 2981 sayılı Yasa’da öngörülen hak sahipliği esasına dayandığı, hak sahipliğinin tespitinin idari usul ve esaslar çerçevesinde belirlendiği göz önüne alındığında, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nca yapılan başvurusunun kabulü ile davalı Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazına ilişkin Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesince, 23.11.2017 tarihli, 1.celsede verilen “Yargı yolu itirazının reddine” dair E:2017/410 sayılı kararın kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nca yapılan BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 23.11.2017 tarihli, 1.celsede verdiği E:2017/410 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

 

Üye

Birgül

KURT