T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS   NO : 2018/154

            KARAR NO : 2018/182

            KARAR TR: 26.03.2018

ÖZET : Hukuka aykırı, orantısız bir şekilde yakalanıp, zamanında yapılması gereken tıbbi müdahale imkanından yoksun bırakıldığından bahisle, davacının sakat kaldığını ileri sürerek, uğranılan zararının tazmini amacıyla maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

KARAR

 

 

 

Davacı       : R.K.

Vekili       : Av. Ş.K.

Davalı      :  Maliye Hazinesi

Vekili       : Av. H.S.B.

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2008/354 esas sayılı dosyasında yargılandığını, dosyaya konu olayda sağ bacağına domdom kurşunu mermi çekirdeği isabet ettiğini; tedavi amacıyla aynı gün Kızıltepe, Mardin ve en son da Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine gittiğini; orada pansuman şeklinde ilk tedavisinin olduğunu; müvekkilinin daha donanımlı bir hastanede tedavi olmak istediğini; ancak Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından yakalanarak Kızıltepe ilçe Emniyet Müdürlüğüne teslim edildiğini; ertesi gün savcılığa sevk edilen müvekkilinin yaklaşık yirmidört saat gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldığını; serbest kaldıktan sonra Adana Devlet Hastanesine giden müvekkilinin hastanede kaldığı iki aylık süre zarfında yedi defa ameliyat olduğunu; ayrıca kontrole gitmesi gerektiğinden yaklaşık beş ay daha Adana İlinde kaldığını; sağlık sorunları düzelmeyince Tarsus'ta özel bir hastanede tekrar ameliyat olduğunu fakat iş göremez hale geldiğini; müvekkilinin özürlü hale gelmesinin, hukuka aykırı ve orantısız bir şekilde yakalanıp yaklaşık yirmidört saat nezarette tutularak tedavi imkanından mahrum bırakılması ve bu sebeple tıbbi müdahale konusundaki gecikmeden kaynaklandığını, dolayısıyla, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 91/2. maddesinde "Gözaltına alma bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına" bağlandığından, ağır yaralı olan davacının tedavisine imkan sağlanmayarak yakalanıp gözaltına alınmasında soruşturma yönünden zorunluluk olmadığını, diğer yandan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin emredici maddelerinin de ihmal edildiğini, bu sebeplerle uygulanan hukuka aykırı koruma tedbirleri nedeniyle davacının sağlık ve yaşam hakkının tehlikeye atıldığınıileri sürerek, müvekkilinin uğradığı zararların karşılığı olarak 100.000,00-TL maddi ve 150.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 22.3.2008 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemiyleadli yargı yerinde dava açmıştır.

Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi: 3.12.2014 gün ve E:2014/376, K:2014/352 sayı ile,

5271 sayılı Yasa'nın 142/1.maddesi gereğince koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasının, kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğden itibaren üç ay ve her halde kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde açılabileceğinin belirtildiği, dolayısıyla koruma tedbirleri nedeniyle açılacak tazminat davasının beraat edilen davadaki kararın kesinleşmesi şartına bağlandığı, somut davada davacının sanık olarak yargılandığı davanın henüz derdest olduğu anlatıldığından, dava şartının gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi: 29.5.2017 gün ve E:2016/1727, K:2017/4402 sayı ile, Tazminat istemine ilişkin CMK'nın 141. maddesinde suç soruşturması ve kovuşturması sırasında gerçekleşen koruma tedbirlerindeki hukuka aykırılıklar yönünden bu kanun hükümlerine göre tazminat istenebileceği belirtilerek tazminat istenebilecek hallerin tahdidi şekilde sıralandığı, davacının tedavisinin geç başlanması nedeni ile herhangi bir zararının olup olmadığının tespiti ile gereğinin takdiri idari yargı görev alanında kaldığı ve bu mahkemeler önünde tazminat isteminde bulunulabileceği gözetilip; görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak bozulmasına karar vermiştir.

MARDİN 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 8.8.2017 gün ve E:2017/490, K:2017/372 sayı ile, bozma kararına uyarak, davacının oluşan zararının 5271 sayılı CMK.nın 141.vd maddeleri uyarınca tazminini istemiş ise de, tazminat istemine ilişkin CMK'nın 141. maddesinde suç soruşturması ve kovuşturması sırasında gerçekleşen koruma tedbirlerindeki hukuka aykırılıklar yönünden bu kanun hükümlerine göre tazminat istenebileceği belirtilerek tazminat istenebilecek hallerin tahdidi şekilde sıralandığı, davacının tedavisinin geç başlanması nedeni ile herhangi bir zararının olup olmadığının tespiti ile gereğinin takdiri idari yargı görev alanında kaldığı ve bu mahkemeler önünde tazminat isteminde bulunulabileceği, bu tazminat kalemi hakkında karar vermek görevinin Mahkemelerine ait olmadığı, yargı yolu-görev hususunun res'en dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla, Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MARDİN 2 . İDARE MAHKEMESİ: 11.1.2018 gün ve E:2018/24 sayı ile,işlediği bir fiil nedeniyle Cumhuriyet savcısının talimatıyla göz altına alınan davacının, gözaltı süreci içerisinde hastaneye sevkinin geç yapıması nedeniyle zarara uğradığı iddiasıyla tazminat davası açılmış ise de; davacının yakındığı hususların yargısal faaliyetin bir parçası olan soruşturma aşaması içerisinde kaldığı gözetildiğinde, davanın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun ilgili maddeleri kapsamında görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevinde bulunduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiş, mahkemece 14.2.2018 tarih ve E:2018/24 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 22.2.2018 tarihinde kayda girmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 26.03.2018 günlü toplantısında:

             

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Mardin İli, Kızıltepe İlçesi, Yeni Mahalle, Tandoğan Caddesi üzerinde 22.3.2008 tarihinde çıkan silahlı kavgada sağ bacağına kurşun isabet etmesi sonucu yaralanan davacı tarafından, daha donanımlı bir hastanede tedavi olması gerekirken önce Mardin ve Kızıltepe Devlet Hastanelerinde, sonrasında ise, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde pansuman şeklinde ilk tedavisi yapılarak Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünce yakalanıp, Kızıltepe Emniyet Müdürlüğü görevlilerine teslim edilen R.K.'ın alınan ifadesi sonrası yirmidört saat gözaltında tutulduğu, hukuka aykırı orantısız bir şekilde yakalanıp zamanında yapılması gereken tıbbi müdahale imkanından yoksun bırakıldığından bahisle sakat kaldığını ileri sürerek Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141 ve 142'nci maddeleri uyarınca koruma tedbirleri nedeniyle uğranılan zararının tazmini maksadıyla 100.000,00-TL maddi ve 150.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle Mardin Muhakemat Müdürlüğü’nekarşı açılmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" başlıklı 141. maddesinde;

"(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,

d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,

h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,

i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,

j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.

(3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.

(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder." hükmüne,

Aynı Kanun'un "Yönetmelikler" başlıklı 99. maddesinde;

"(1) Gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethanelerin maddî koşulları, bu kişinin hangi görevlinin sorumluluğuna bırakılacağı, sağlık kontrolünün nasıl yapılacağı, gözaltı işlemlerine ilişkin kayıt ve defterlerin nasıl tutulacağı, gözaltına alınmanın başlangıcında ve bu tedbire son verildiğinde hangi tutanakların tutulacağı ve gözaltına alınan kişiye hangi belgelerin verileceği ile kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama işlemlerinin yürütülmesinde uyulacak kurallar, yönetmelikte gösterilir." hükmüne yer verilmiştir.

5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununa dayanak alınarak hazırlanan 1.6.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin "Amaç" başlıklı 1. maddesinde;

"Bu Yönetmeliğin amacı, bütün adlî kolluk görevlileri ile gerektiğinde veya Cumhuriyet savcısının talebi üzerine adlî kolluk görevini ifa eden diğer kolluk görevlilerinin, Cumhuriyet savcılarının bilgi ve emirleri doğrultusunda yürütecekleri adlî soruşturma sırasında kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama, gözaltına alma, muhafaza altına alma ve ifade alma işlemlerinin yürütülmesinde uyulacak usul ve esasları düzenlemektir." denilmiş,

"Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde;

"Bu Yönetmelikte geçen;...

Gözaltına alma: Kanunun verdiği yetkiye göre, yakalanan kişinin hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacıyla, yetkili hâkim önüne çıkarılmasına veya serbest bırakılmasına kadar kanunî süre içinde sağlığına zarar vermeyecek şekilde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanıp alıkonulmasını,

Muhafaza altına alma: Kanunun yetki verdiği hâllerde yetkili merci önüne çıkarılması gereken kişilerin ilgili kurumlar veya kişilerce teslim alınana kadar sağlıklarına zarar vermeyecek şekilde ve zorunlu olduğu ölçüde özgürlüklerinin kısıtlanıp alıkonulmasını, ...

ifade eder."

"Nezarethane işlemleri"başlıklı 11. maddesinde

"Üst araması yapılan kişinin nezarethaneye girişi, bu Yönetmeliğe ekli "Nezarethaneye Alınanların Kaydına Ait Defter"e (EK-B) kaydedilerek sağlanır.

Nezarethane işlemlerinde; ...

g)Gözaltına alınan kişilerin yaşama haklarını koruyucu gerekli önlemler alınarak, bu amaçla ilgili gözetlenebilir. Gözetleme işlemi teknik imkânlar ölçüsünde kayda alınabilir.

h)Gözaltındaki kişinin beslenme, nakil, sağlığının korunması ve gerektiğinde tedavisi, yakalandığının yakınlarına haber verilmesi giderleri ilgili birimin bağlı olduğu Bakanlığın bütçe ödeneklerinden karşılanır. " denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Anayasanın Başlangıç kısmında öngörülen “Kuvvetler ayrımı” ilkesi ile yargı ile ilgili 9. ve 138.maddeleri dikkate alındığında, bağımsız bir erk olan yargının yargılama faaliyeti ile ilgili işlemlerinin, Anayasanın 125.maddesinde öngörülen “idari işlemler” kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu “yargısal işlemler” nedeniyle idari yargı yoluna başvurulabilmesine imkân yoktur. Esasen bu durum, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tabii bir sonucudur. Yukarıda işaret edildiği üzere, Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarıyla adliye personelinin yargılamadaki fonksiyonu geniş çerçevede bir kamu hizmeti olarak değerlendirilse de, somut olarak, ifa edilen yargı faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerekmektedir.

Bu durumda davacının karıştığı bir kavgada işlediği fiil nedeniyle Cumhuriyet savcısının talimatıyla gözaltına alındığı ve bu süreçte koruma tedbirlerinin lehine işletilmediği nedeniyle sağlığının ve yaşama haklarının korunmadığı; tedavi tedbirlerinin alınmadığı iddialarıyla açıldığı anlaşılan tazminat davasının görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu açıktır.

Açıklanan nedenlerle Mardin 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 8.8.2017 gün ve E:2017/490, K:2017/372 sayılı görevsizlik kararının gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mardin 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 8.8.2017 gün ve E:2017/490, K:2017/372 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.03.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

    Başkan                     Üye                               Üye                              Üye                  

      Nuri                      Şükrü                          Mehmet                   Ahmet Tevfik        

NECİPOĞLU             BOZER                         AKSU                     ERGİNBAY

 

 

 

 

                                      Üye                                  ÜyeÜye

                                Alaittin Ali                 Süleyman Hilmi                   Birgül

                                  ÖĞÜŞ                             AYDIN                         KURT