T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/902

KARAR NO  : 2020/252      

KARAR TR  : 27/04/2020

 

ÖZET: Mahalli idareler seçimi sırasında Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan davacının, adres kayıt işlemine ilişkin tutulan kayıt nedeniyle oy kullanamadığı, seçme ve eşitlik hakkının ihlal edildiği iddiası ve manevi tazminat istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

Davacı     :A.Ş.

          Davalı      : Keskin İlçe Nüfus Müdürlüğü

 

          O L A Y: Davacı dava dilekçesinde; 02 Haziran 2019 tarihinde Keskin İlçesinde yapılan mahalli idareler seçimi sırasında Kırıkkale İli Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunduğunu, adres kayıt işlemine ilişkin tutulan kayıt nedeniyle oy kullanamadığını ve seçme ve eşitlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek 300.000 TL manevi tazminatın tarafına ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

          KIRIKKALE İDARE MAHKEMESİ: 22.07.2019                        gün, E:2019/317 K:2019/269 sayılı dosyada "Dava, 02 Haziran 2019 tarihinde Keskin İlçesinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçiminde oy kullanamayan Kırıkkale İli Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan davacı tarafından, 31 Mart 2019 tarihli Mahalli İdareler Genel Seçiminde oy kullanabilmesine rağmen tekrar edilen seçimlerde adres kayıt işlemine ilişkin tutulan kayıt nedeniyle oy kullanamadığı ve seçme ve eşitlik hakkının ihlal edildiğinden bahisle 300.000 TL manevi tazminatın tarafına ödenmesi istemiyle açılmıştır.

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14.maddesinin 3. bendinde; dava dilekçelerinin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve 3 ve 5.maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği, 15. maddesinin l/a bendinde ise; adli yargının görevli olduğu konularda, açılan davanın görev yönünden reddine karar verileceği belirtilmiştir.

          Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, dava konusu işlemin Vergi Mahkemesinin görevine giren vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin bulunmadığı gibi idare mahkemesinin görevine giren iptal veya tam yargı davasına konu bir işlem ile ilk derecede Danıştay’ca çözümlenecek bir işlemde olmadığı, Keskin İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı kararıyla doğan ve adli yargının konusuna giren bir işlem olduğu anlaşılmaktadır.

          Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine" dair verdiği karar istinaf edilmeksizin 06/09/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı bu kez aynı taleple adli yargı yerine başvurmuştur.

          KESKİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 09/10/2019 gün, 2019/149 esas sayılı dosyada Söz konusu tazminat talebi, davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere Keskin İlçe Nüfus Müdürlüğünce yapılan işleme karşı talep edilmektedir. Keskin İlçe Nüfus Müdürlüğü, İçişler Bakanlığına bağlı olarak işlem tesis eden İdari bir kurumdur. İdarenin yapmış olduğu işlemlere karşı bir memur işlemi olduğundan ancak söz konusu İdare aleyhine ve dolayısıyla Devletimiz aleyhim tazminat davası açılabilir. İdare aleyhine açılacak tazminat davalarında da İdare Mahkemeleri görevlidir" gerekçesiyle "Görevli mahkemenin İdare Mahkemesi olması nedeniyle Mahkememizin Görevsizliğine, dosyanın Adli ve İdari yargı arasındaki görev uyuşmazlığının çözülmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine" karar vererek, dava dosyalarını 16.10.2019 tarih ve E:2019/149 esas sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş olup, başvuru 23.12.2019 tarihinde kayda girmiştir.

          2247 sayılı Yasanın 21 ve 16 ncı maddeleri gereği Başkanlığımızca Yargıtay C. Başsavcısı ile Danıştay Başsavcısından görüş istenilmiştir.

          DANIŞTAY BAŞSAVCISI: "2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde, "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" idari dava türleri arasında sayılmıştır.

          İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare  hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

          Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

          İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.

          Olayda, Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan davacı tarafından, 2 Haziran 2019 tarihinde yapılan genel seçimlerde oy kullandırılmayarak. seçme ve eşitlik hakkının ihlal edildiğinden bahisle sorumluluğu nedeniyle Keskin İlçe Nüfus Müdürlüğüne karşı açılan davada, adres kayıtlarının uygulama yönergesine uygun olarak tutulmayarak davacının mağdur olmasında, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan davalı idarenin, kamu hizmetini yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütüp yürütmediğinin, dolayısıyla hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

          Bu durumda, idari işleme dayanılarak, davacının ruhen ve psikolojik olarak etkilenmesiyle ortaya çıkan zararda, davalı idarenin hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin hukuki sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetimi. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2'inci maddesi uyarınca idari yargı yerlerine ait olduğundan, davanın İdari Yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır"

          YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: "Bilindiği gibi, Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ve idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; öte yandan, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları’'’ kapsamında idari yargı yerlerinde görüleceği hüküm altına alınmıştır.

          İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

          Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

          İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.

          Kamu görevlilerinin hizmetin yürütülmesi sırasındaki kusurlu eylemleri, idare yönünden nesnel nitelik taşıyan "hizmet kusurunu” oluşturmakta, bunun yargısal denetimi ise, kamu hizmetlerinin işleyişinin ve gereklerinin değerlendirilmesinde uzman olan idari yargı yerine ait bulunmaktadır.

          Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri, yapılan açıklamalar ve dava konusu olay birlikte değerlendirildiğinde, Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan davacıya 02/06/2019 tarihinde yapılan seçimlerde oy kullandırılmayarak seçme ve eşitlik hakkının ihlal edildiğinden bahisle, davacının uğradığı ileri sürülen manevi zararın tazmini istemiyle Keskin İlçe Nüfus Müdürlüğüne karşı açılan davada, adres kayıtlarını mevzuata uygun olarak tutmakla yükümlü olan nüfus müdürlüğünün, kamu hizmetini yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütüp yürütmediğinin, dolayısıyla hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığının belirlenmesine ihtiyaç duyulduğu, adli yargı yerinde çözüme kavuşabilecek bir tazminat istemine ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı görülmektedir.

          Bu durumda, nüfus müdürlüğü görevlilerinin adres kayıtlarını uygulama yönergesine uygun olarak tutmadıkları iddiasından kaynaklanan davada, davalı idarenin hizmet kusuru ya da başka bir nedenle hukuki sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetimi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi uyarınca idari yargı yerlerine ait olduğundan, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır"

          Şeklinde görüş bildirmişlerdir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suat ARSLAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.04.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının, ekindeki idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 02 Haziran 2019 tarihinde gerçekleştirilen mahalli idare seçimi sırasında Kırıkkale İli Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan davacının, adres kayıt işlemine ilişkin tutulan kayıt nedeniyle oy kullanamadığı, seçme ve eşitlik hakkının ihlal edildiği iddiası ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

          Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

          Öte yandan, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

          Dava dosyasının incelenmesinden; Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan davacıya 02/06/2019 tarihinde yapılan seçimlerde oy kullandırılmayarak seçme ve eşitlik hakkının ihlal edildiğinden bahisle, davacının uğradığı ileri sürülen manevi zararın tazmini istemiyle Keskin İlçe Nüfus Müdürlüğüne karşı açılan davada, adres kayıtlarını mevzuata uygun olarak tutmakla yükümlü olan nüfus müdürlüğünün, kamu hizmetini yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütüp yürütmediğinin, dolayısıyla hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığının belirlenmesinde İdare Hukuku ilkelerinin uygulanmasının zorunlu olduğu, dolayısıyla uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu açıktır.

          Açıklanan nedenlerle Keskin Asliye Hukuk Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Kırıkkale İdare Mahkemesinin 22/07/2019 gün, E:2019/317, K:2019/269 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

             

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Keskin Asliye Hukuk Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kırıkkale İdare Mahkemesinin 22/07/2019 gün, E:2019/317, K:2019/269 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.04.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye          

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Suat

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                        ARSLAN        

 

 

 

 

 

                                          Üye                                Üye                              Üye

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN